Hz. Peygamber’in Beytülmakdis Tasavvuru (original) (raw)
Related papers
2019
Islam inancina gore dinin/vahyin insanla bulusmasi peygamberler araciligiyla gerceklesmistir. Ilahi irade peygamber gondermekle insana lutufta bulundugunu beyan etmistir. Ne var ki bu lutuf/iyilik insanlar tarafindan hakkiyla degerlendirilememistir. Bunun beseri, antropolojik, psikolojik, siyasal sebepleri olabilir. Son ilahi vahye sahip olmanin avantajlari oldugu gibi tasidigi agir sorumluluklar da vardir. Vahyi dogru anlamadan, sadece ona sahip olmanin pratikte insana/topluma fazlaca katkisinin olmadigi bilinmektedir. Dogru anlamaya iliskin saglam metodolojiye ihtiyac vardir. Nitekim her ekol belli bir metodoloji uzerinden nasslara yaklasir ve peygamber anlayisi/tasavvuru gelistirir. Kur’an’da one cikan ana tema peygamberlerin beseri/insani dogalari/kimlikleridir. Peygamberlerin beseri dogalarina iliskin ileri surulen itirazlar nuzul donemiyle sinirli kalmamisa benzemektedir. Peygamberlerden sonra da onlarin beseri tabiatlarina yonelik asiri yorumlarin yapildigi gorulmektedir. Onc...
Tasavvuf İlmi̇nde Hz. Peygamberi̇n Rolü
2017
Bu makalede Hz. Peygamber’in tasavvuf ilmi uzerindeki rolu ve tesiri ele alinmaktadir. Tasavvuf ilminin olusmasinda temel harc, Allah’in kelâmi olan Kur’ân ve Peygamber (s)’inin soz ve hâlleridir. Bundan dolayi sufilerin soz ve hâllerinden de daima Kur’ân’in ve sunnetin kokusu yayilir. Sufiler, bu iki degeri, hayatlarinin her yonunde anlamaya ve yasamaya caba gostermektedirler. Onlar, Kur’ân uzerinde tefekkur edip onunla unsiyet kurarken, O yuce kelâmin, Peygambere “ Sen yuce bir ahlâk uzerindesin ” hitabinin hakikatiyle hâl yasarlar. Tasavvufi anlayista, Allah’in “Kitab”inin hukumleri, ancak Peygamber (s)’in “sunnet”iyle insan idrakine kâmil anlamda ulasir. Bu yuzden Peygamberin soz ve fiilleri, Musluman’in her seviyedeki davranisinin normunu teskil eden ilâhi ilmin kendisidir. Kisacasi sufiler ilimlerini tipki Hz. Peygamberin takip ettigi yolla Allah’la hemhâl olarak ve yaratilan esyayi musâhede ederek kazanirlar.
Kur’An’Da Nübüvvet (Peygamberli̇k)
2013
Kur’an, peygamberlik olayini evrensel bir olgu olarak gormektedir. Bunun icin Kur’an’da, her millete Allah’in elcilerinin gonderildigi bildirilmistir. Peygamberlik, vahiy esasina dayanir. Allah’in vahyine muhatap olmak, kisisel gayretlerle elde edilen bir makam degil, tamamen ilâhi bir bagistir. Cenab-i Hak, kendisine peygamberlik verecegi sahislari, yuksek ahlaki niteliklerle donatmistir. Peygamberler, sadece ibadet kurallarini degil, evrensel ahlaki ve insani degerleri de varlik âlemine kazandirmislardir. Peygamberlerin ve mesajlarinin etkisi, zaman ve mekân sinirlarini asmis, dini, ahlaki, sosyal, ekonomik, politik, kulturel ve egitim gibi hayatin butun yonlerine nufuz etmistir. Peygamberlere iman ilkesinin, butun peygamberleri kapsamasi gerekir. Allah’in elcileri arasinda ayirim yapip, bir kismini kabul bir kismini inkâr, suphesiz kufur olarak nitelenmis ve boyleleri icin cok siddetli azabin oldugu bildirilmistir
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2019
Lider şahsiyetlere gösterilen ilgi zaman içinde kutsal anlatılara dönüşerek haklarında kayda değer sözlü ve yazılı kültür oluşmaktadır. Bu kültür zaman içinde hakikatten mitolojilere dönüşerek daha dikkat çekici hal almaktadır. Bir inanç unsuru ve canlı bir örnek olan Hz. Muhammed'e dair tasavvurlar bu açıdan önem arz etmektedir. Hakkında en çok araştırmanın yapıldığı ve birçok eserin kaleme alındığı zat hiç şüphesiz son elçi Hz. Muhammed'dir. Hz. Muhammed (sav) hakkında ortaya çıkan eserlerin önemli bir kısmını mevlitler ve naatlar oluşturmaktadır. Temelde peygamber aşkı etrafında düğümlenen bu eserler şairlerin hissiyatının en güzel yansımasıdır. Çeşitli vesilelerle okunan ve dinlenilen mevlit ve naatların, kişilerin zihin dünyasını nasıl inşa ettiği sorusu karşımıza çıkmaktadır. Peygamberin gerçeklikle mitoloji arasındaki duruşunun tespiti buradan hareketle zihni ve davranışsal yönlendirmenin ne kadarının sahih bilgiye dayandığı da ehemmiyet arz etmektedir. Bu bakımdan Hz. Peygamber'in nasıl anlatıldığı, hangi vasıflarının ön plana çıktığı, onunla ilgili anlatılanların İslam'ın temel kaynaklarında nasıl tasvir edildiği mevlit ve naat örnekleriyle araştırmada yer almaktadır. Örnek metinlerin seçiminde herhangi bir dönem sınırlandırması yapılmamış, ortak tema esas alınmıştır. Muhteva farklılığını göstermek amacıyla, Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n-Necat'ı yanında daha sonra yazılan diğer mevlit metinlerinden de istifade edilmiştir. Üzerinde çalışılan eserlerin sanatsal ve edebi yönünden ziyade, eserlerdeki ortak tema tespit edilmiş ve bu temanın İslami literatürden ne kadar beslendiği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu araştırma, Hz. Peygamber'i doğru anlama esasına dayalı çalışmaların bir cüzü nispetindedir. Araştırma sonunda özellikle Allah Rasulü'nün (sav) doğumuna dair bazı anlatıların zayıf ve uydurma rivayetlere dayandığı ve bunların mevlit/naatlarda aynen kullanıldığı tespit edilmiştir.
2016
Bu calismamizda, Buyuk Irsâdi (o.1877) ile Aglar Baba olarak bilinen Kucuk Irsâdi’nin (o.1958) mustereken manzum tarzda kaleme aldigi el yazmasi Kisas-i Enbiyâ ozelinde Peygamber tasavvurunu tespit etmeyi amacladik. Dini ve tasavvufi ogretilerin yogun bir sekilde harmanlandigi eserde Aglar Baba, Allah Rasulune olan samimi ve deruni askini, sevgi ve muhabbetini kesf ve ilham yoluyla ebyât /beytler seklinde nazmetmis ve tasavvufla cesnilenen peygamber sevgisinin halk kitlelerine yerlestirilmesini hedeflemistir. Bu sâikle kaleme alindigi icin, Kisas-i Enbiyâ’da Hz. Peygamber’in hayat hikâyesinde tarihi gercekleri yansitan haberlerle birlikte menkibevi ve mitolojik anlatimlarda yer almaktadir. Hz. Muhammed’in gelecegini onceden haber veren tebsirât ve irhasât rivayetleri ile ruya ve kehanet fenomenlerinin yaygin olarak kullanildigi, tasavvufi gelenekteki “Nur-i Muhammedi” anlayisinin vurgulandigi ve genis bir sekilde ele alindigi gorulmustur. Maddi/hissi mucizelerle desteklenen, kendisi...
Tasavvuf’Ta Mâri̇fetullah Anlayişi
Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2021
Mârifetullah, "Allah bilgisi" anlamına gelmekte olup tasavvufî makamlardan bir tanesidir. İlimleri genel anlamda zâhiri ve bâtıni ilimler şeklinde tasnife tabi tutan sûfiler, marifeti de bâtıni ilim kategorisinde ele alır. Mârifetullah, çalışma ve çabalamaya dayanan kesbi bir ilim değildir. O, vehbî bir ilim olarak değerlendirilmekte ve ilham, keşf yoluyla tahsil edilmektedir.Tasavvuf düşünce sisteminde mârifetullah, ulaşılması gereken en yüce gayelerden kabul edilmiştir. Bu açıdan o, tasavvufî düşünce sisteminin merkezine konulmuş ve genel itibariyle terminolojisi ve düşünceleri bunun etrafında şekillenmiştir. Zira tasavvuf, gayesi marifet; Allah'ı bilmek ve tanımak olan fıtrî bir olgudur. Yani tasavvufta asıl gaye mârifetullahtır.Tasavvuf ehli, mârifetullah tahsili için büyük gayret sarfettiler. Çünkü kişi için elzem olanın yaratanı tanımak olduğunun bilincindeydiler. Allah, varlıkları bilinmek için yaratmıştı. Yani yaratılışta Allah'ın bilinme arzusu belirleyici rol oynamıştır. Bu sayılan sebeplerden dolayı sûfiler, mârifetullahı yaratılış gayeleri telakki ettiler. Değişik şekillerde mârifetullaha ulaşmaya çalıştılar. Bu konuda üstün seviyelere çıkmaya gayret ettiler. Mârifetullahta derinleşebilmek için farklı yöntemler geliştirip, uyguladılar. Allah'ı bilmek yoluyla, onun yakınlığına ermeye çalıştılar.Biz bu makalemizde mârifetullahın ne olduğunu ve tasavvuf disiplinindeki yerini incelemeye çalışacağız.
Kutadgu Bi̇li̇g’De Peygamberli̇k
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD), 2022
İntihal Taraması/Plagiarism Detection: Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi/This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. Etik Beyan/Ethical Statement: Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur/It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited (Nail Karagöz-Ayturgan Avazbek Kızı)
17. yy. Şairi Beyânî’nin Tasavvufi Sâkînâme’si
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2018
17. yy. klasik Türk edebiyatı şairlerinden Beyânî, hacimli bir divana sahiptir. İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesinde bulunan müellif hatlı, gayrimürettep nüshaya istinaden doktora tezi olarak hazırladığımız Divan’ında Türkçe 9 kaside, 850 gazel ile Farsça 110 gazel ve 2 kıta yer almaktaydı. Ancak varlığından daha sonra haberdar olduğumuz ve Medine’de Şeyhülislam Arif Hikmet Kütüphanesine 811/245 numara ve Külliyâtü Beyânî adıyla kayıtlı yazmaya göre ise şiirlerinin sayısı çok daha fazladır. Yine müellif hatlı ve fakat mürettep olan bu nüshada Türkçe 8 kaside, 1030 gazel, 140 (137’si beyit, 3’ü kıta) muamma, 1 sâkînâme (mesnevi), 2 pendnâme (mesnevi), 24 matla, 50 tarih (1’i Arapça gazel, 49’u kıta) yer almaktadır. Farsça şiirler ise 2 kaside, 164 gazel, 13 kıta, 1 müfredden müteşekkildir. Ayrıca bir de Arapça gazel bulunmaktadır. Beyânî Külliyâtı içinde yer alan Sâkînâme, 300 beyitlik tasavvufi bir mesnevidir. Klasik mesnevi tertibine uygun olarak tevhid, na‘t, mucizât...
Mâtürîdî’Ni̇n Te’Vîlâtü’L-Kur’Ân’Da Bazi Tasavvufî Kavramlara Yaklaşimi
2020
Abū Manṣūr Muḥammad al-Māturīdī was a scholar who used the reason while evaluating Islamic tradition. His masterpiece Ta’wīlâtu’l-Qur’ân was also formed by this understanding. This caused the perception that alMāturīdī was standing at a distance from Sufism. This might stem from the inability to reconcile the concept of asceticism or Sufism and his rationalistic perspective. The fact that the symbolic / ishārī interpretations of verses by Sufis were not seen in al-Māturīdī strengthened this perception. Al-Māturīdī made an ishārī interpretation in his book for only one verse, but he reached that conclusion through the reason as well. On the other hand, he narrated some statements in his Ta’wīlât which were very similar to Sufi statements. For example, he mentioned some of the Sufi statements regarding being rich or poor, being patient or grateful, staying away from the evil in order to train the nafs and have an edge with the sultans. When compared to some scholars such as Qushayr (d...