Bir Kültür Romancısı Reşat Nuri Güntekin (original) (raw)

Reşat Nuri Güntekin'in Duygusal Romanlarında Anadolu

Millî Edebiyat’ın kurucularından biri olarak kabul edilen Reşat Nuri Güntekin (1889-1956), şöhretini borçlu olduğu Çalıkuşu’nun 1922 yılında yayımlanmasının ardından kaleme aldığı kurmaca ve kurmaca dışı pek çok yapıtıyla Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunmuş bir sanatçıdır. Yazarın edebiyat kanonundaki yeri, Millî Edebiyat Hareketi’ne değin çoğu zaman göz ardı edilen Anadolu’yu yapıtlarında temel sorunsallardan biri olarak çeşitli yönleriyle ele almasıyla belirlenmiştir. Güntekin, toplumsal sorunlara eğilen bir yazar olarak Anadolu’nun geri kalmışlığına, bakımsızlığına, eğitimle ilgili sorunlara, halkın cehalet ve yoksulluğuna, adaletsizliklere dikkat çekmiş ve söz konusu sorunların giderilmesi için çözüm önerileri getirmiştir. Reşat Nuri hakkında kaleme alınan eleştiri metinleri de, çoğu zaman yazarın eserlerinin bu cephesine odaklanmış ve yazarın özellikle Acımak (1928), Yeşil Gece (1928), Miskinler Tekkesi (1946), Kavak Yelleri (1961), Kan Davası (1962) gibi, Cevdet Kudret’in yerinde ifadesiyle, “toplumsal romanlar”ını Anadolu’nun temsili bağlamında sorunsallaştırmıştır. Bu incelemede ise Güntekin’in Harabelerin Çiçeği (1918), Gizli El (1920), Çalıkuşu (1922), Damga (1924), Dudaktan Kalbe (1925), Akşam Güneşi (1926), Bir Kadın Düşmanı (1927), Eski Hastalık (1938) ve Ateş Gecesi (1942) başlıklı, yine Cevdet Kudret’in ifadesiyle, dokuz “duygusal romanı”nda Anadolu imgesinin roman anlatıcıları tarafından nasıl kurgulandığı irdelenmiştir. Romanlardaki benmerkezci, bencil ve sürekli olarak hayran olunma ihtiyacı duyan anlatıcıların kibir, empati eksikliği gibi kişilik özelliklerinin Anadolu deneyiminin doğasını belirleyen temel unsur olduğu gözlemlenmiştir. Anadolu da, bu çerçevede bir yandan “merkez” İstanbul’un karşıtı “bir sürgün mekânı” olarak deneyimlenmekle birlikte, anlatıcıların hayran olunma ihtiyacının tatminine yönelik ilişkiler üretmeye uygun toplumsal yapılanmasıyla yer yer olumlanan “çevre” olarak karşımıza çıkmaktadır.