Temassız Hayat Noktası (original) (raw)

Temassiz Ekg Ölçümü Contactless Ekg Measurement

2015

Wireless systems have recently received a great deal of interest because of their usage. Low noise amplifiers are the most important components of the receiver front end. It has been commonly used in microwave communication, radar, electronic warfare, and a variety of high precision microwave measurement system. LNA performance directly affects the receiving system, so it is indispensable to develop excellent low noise amplifier. Also because of usage in military services as spcecrafts, air planes, radars, satellite communication, guided missile and easy production, patch antennas has been taken part in antenna designing in recent years. Contacless ECG monitoring is important because it is used for determining alive people in earthquake, finding people in antiterorism operations, babies and adults who has sensitive or damaged skin. Improvement must be done in doppler radar ECG monitoring by increasing the measurement distance. In our study importance of the ECG and the studies don b...

Sıfır Noktası Olarak Kökenin Ulaşılamazlığı

The Inaccessibility of the Origin as a Zero Point, 2019

Öz Dillerin Kökeni Üstüne Deneme'nin yazarı Rousseau, bu çalışmaya konu oluşturacaktır. Rousseau'nun dillerin kökeni konusundaki fikirleri, kuzey/güney dilleri konusundaki ayrımı vs. onun toplum durumları olarak belirttiği vahşilik, barbarlık ve uygarlık durumları ile koşut olarak ele aldığı düşüncelerdir. Derrida yazı ve söz karşıtlığını, bu karşıtlıkta söze tanınan ayrıcalığı ve yine bulunuş metafiziğine ait olarak düşündüğü dillerin kökeni arayışını eleştirir. Bu çalışmada, önce, Derrida'nın dil, söz ve yazı hakkındaki düşünceleri ile birlikte différance, iz, déconstruction, bulunuş metafiziği üzerinde durulacaktır. Daha sonra Rousseau'nun dilin kökenine ilişkin düşünceleri incelenip, ardından Derrida'nın Rousseau eleştirileri açıklanacaktır. Derrida'nın Gramatoloji'de Rousseau üzerine yazdıkları bağlamında Rousseau'nun metinlerinin Rousseau'nun demek istediğinden çok başka şeyler ortaya koyduğu, Rousseau'nun bağlanmak istediği metafiziği aslında kendisinin yıktığı gösterilmeye çalışılacaktır. Sonuçta dillerin kökeni ve daha genel olarak köken fikrinin bir yanılgı olduğu düşünülebilir. Abstract The focus of this article is Rousseau, the author of Essay on Origin of Languages. Rousseau's ideas about the origin of languages, the distinction between the northern / southern languages, etc. are considered in parallel with the situations of savagery, barbarism and civilization that he describes as social situations. Derrida criticizes opposition between writing and voice, the privilege given to voice, and the search for the origin of languages which he considers as belonging to metaphysics of presence. In this article, first, Derrida's opinion about language, voice and writing with différance, trace, déconstruction, metaphysics of presence will be emphasized. Then, Rousseau's thoughts will be examined and Derrida's criticism of Rousseau will be explained. Within the context of Derrida's writings about Rousseau in Of Gramatology, it will be shown that Rousseau's texts have revealed much more different things than he has meant, and he himself has destroyed the metaphysics to which he wanted to connect. As a result, it can be thought that the origin of languages and the idea of a more general origin are false notions.

Hayatın İçinde İletişim

İnsan doğası gereği diğer insanlarla bir arada yaşamak ve en azından belli bir ilişki içinde olmak zorundadır. Bu zorunluluk da iletişim kurmayı gerektirmektedir. Başka bir deyişle insan doğumundan ölümüne kadar ister istemez diğer insanlara bir şeyler iletir ve onlardan da bazı iletiler alır. Topluluklar halinde yaşayan insanoğlu için günümüzde yaşamın daha da karmaşıklaşması iletişimin önemini daha da arttırmıştır. Aile yaşamı, yakın insanlarla ilişkiler, iş yaşamı ve sosyal yaşam gibi yaşamın her alanında farklı nitelikler taşıyan iliş iler yaşanması insanların iletişim becerilerini geliştirmelerini gerekli kılmaktadır. İletişim becerileri dendiği zaman ç ok sayıda beceri saymak mümkün olmakla birlikte bazı iletişim becerilerinin günlük uygulamalar a daha fazla yanlış yorumlandığı görülmektedir. Bunların arasında kendini tanıma, karşıdakini anlama, etkileşim, seçilmiş davranış gösterme, sözel olmayan iletişim ögeleri, eşduyum ve duygu yönetimi sayılabilir. Birçok insan kendini iyi tanıdığını düşünür fakat bu çoğu zaman büyük bir yanılgıdır. Karşıdakini anlamada en sık yapılan yanlış, gerçek anlamda eşduyum kurmadan ‘ben olsaydım ne hissederdim’ diyerek anlamaya çalışmadır. Oysa bu yaklaşım karşıdaki hakkında değil kişinin kendisi hakkında fikir verir. İletişim becerileri iyi gelişmiş bir kişi ile ilişki de içinden geldiği gibi davranmak mümkündür fakat zor insanlarla ilişkide seçilmiş davranış gösterilmezse çatışma yaşanma potansiyeli artar. İletişimde sözel olmayan iletişim ögeleri çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Duygu yönetimi ise yanlış biçimde olumsuz duygu yaşamamayı hedeflemek olarak algılanmaktadır.

Hayatın Kaynağı Yumurta

Hayatın kaynağı yumurta, 2013

Yumurta, doğal besin ögeleri kompozisyonu bakımından fonksiyonel özelliğe sahip bir hayvansal besindir. Bu noktada, yıllarca kalpdamar hastalıklarının tek sorumlusu olarak gösterilen yumurtanın yeterli ve dengeli beslenme açısından potansiyel faydaları konusunda tüketicinin doğru bilgiler ile bilgilendirilmesi çok önemlidir. Yumurtada, aşağıda belirtilen faydalarının yanında kalp hastalığı riskini azaltan proteinler, B12 ve D vitaminleri, riboflavin ve folat gibi çok önemli mineraller de vardır. Dolayısıyla, yumurta sağlıklı bir diyetin çok önemli bir parçasıdır.

Canlı -Cansız Ayrımına Dair Bir Paradoks

Sophos Akademi, 2020

Var olmaya veya varoluşa gönderme yapan varlık sözcüğü hem felsefenin hem de birçok bilim dalının konusunu olmuştur. Felsefi düşünce bu sorgulamada varlık sorununa farklı bakış açıları ile yaklaşırken bilimsel düşünce buna sistematik yaklaşmayı tercih eder. Felsefede varlık “soyut” ve “düşünsel” boyutta incelenirken biyolojide “somut” ve “maddi” anlamda ele incelenmektedir. Bilim, varlığın var olduğunu baştan kabul etmektedir. Ancak felsefede tartışma “Varlık var mıdır?” sorusuyla başlar. Aslında felsefede varlık sorunu evreni açıklama çabalarıyla başlamıştır. Varlığın olup olmadığı, bilinip bilinemeyeceği gibi sorularla uğraşıp bunları kendi içinde tutarlı biçimde cevaplayan felsefe, varlık problemini bir yöntem dâhilinde değil de saf düşünme ve akıl yoluyla cevaplamaya çalışmakta, varlığı bütüncül olarak ele almaktadır.