SOSYAL AKTİVİZM BAĞLAMINDA GÖÇMEN KADIN LİDERLİĞİ SURİYELİ İKİ KADIN DERNEĞİ KARŞILAŞTIRMASI GAZİANTEP ÖRNEĞİ (original) (raw)
Related papers
SOSYAL SERMAYENİN YEREL KALKINMADA ÖNEMİ: GAZİANTEP ÖRNEĞİ
Bu makale, Gaziantep örneğinde, bölgesel kalkınmada sosyal sermayenin önemini anlamaya çalışmaktadır. Gaziantep ekonomisi, son yıllarda atılım göstermiştir. Ancak, ekonomik faktörler kentin parlak başarısını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Sosyal sermaye, Gaziantep ekonomik performansı için önemli bir varlıktır. Bu çalışmanın ampirik kısmı, ana değişken, anketler ve derinlemesine görüşmelerden oluşan veri setinin analizine dayanmaktadır. Niteliksel araştırma, bölgesel kalkınmanın sayısal verilerle açıklanamayan farklı yönlerini, bölge kalkınmasında sosyal sermayenin katkısında olduğu gibi anlamaya yardımcı olmaktadır. Bu kapsamda Gaziantep ili ele alındığında bağlayıcı sermayenin ildeki güven ve işbirliğini artırıdığı görülmektedir. Bu özelliğiyle birleştirici (linking) sosyal sermaye, Gaziantep'in yerel iş dünyası seçkinleri, yerel ve ulusal siyasi seçkinler ve yönetim arasında, büyük sorunlar ve ilin gelecek beklentileriı konusunda karşılıklı anlayış ve fikir birliği oluşmasına yardımcı olmuştur. Abstract This paper seeks to understand the importance of social capital in regional development through the case of Gaziantep. Gaziantep economy has leaped recently. However, economic factors cannot explain the bright success of the city. Social capital is an important asset for Gaziantep economic performance. The empirical part of this study is based on an analysis of social entrepreneurship in Gaziantep by analyzing the data set for main variable, surveys and in depth interviews. The qualitative study provides an explanation to aspects of regional development that cannot be explained by numerical variables at hand, suggesting that social capital contributes to regional economic development of the province. Bonding social capital increased trust and collaboration. The linking social capital helped to establish a mutual understanding and a consensus on major problems and prospects of Gaziantep amongst the local business elites, local and national political elites and administration.
GÖÇÜN KADINLAŞMASI BAĞLAMINDA SURİYELİ KADIN MÜLTECİLER
2017
İnsanlık tarihi kadar eski olan göç kavramı günümüz yüzyılında da fazlasıyla etkisini göstermeye devam etmektedir. Göç herkesin hayatında yer alan bir kavramdır. Özellikle zorunlu göçler artmakta ve artık günümüzde kadının göç hareketliliğine daha çok katıldığı görülmektedir. Günümüzde dünyadaki mültecilerin %75'ini kadın ve çocukların oluşturdukları bilinmektedir. Kadın göçünün artışı, getirdiği belli başlı sonuçlar itibariyle özel olarak incelenmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kültür taşıyıcıları olarak görülen kadınların göçteki rolü şüphesiz ki erkeklerden çok daha fazladır. Kadın göçünün sebepleri farklılık gösterebildiği gibi göç hareketliliğinin sebepleri de farklılık göstermektedir. Günümüz yüzyılında doğal göçlerden çok zorunlu göçler karşımıza çıkmaktadır. Ülkeler içinde yaşanan iç savaşlar insanları göç etmeye mecbur kılmaktadır. Bunlardan son 6 yıldır devam eden Suriye iç savaşı önemli bir yer tutmaktadır. Suriye iç savaşı 22 milyon nüfuslu Suriye'nin 5.5 milyon insanının kitlesel olarak göç etmesine yol açmıştır. Ülkemizde şu an son rakamlara göre 3.3 milyon Suriyeli bulunmaktadır ve bunların Nisan ayı itibariyle 2.992.567'si Geçici Koruma altındadır. Ülkemize göç eden Suriyelilerin %46.8'sini kadınlar oluşturmaktadır. Bu makalenin amacı son zamanlarda artan kadın göçünün sebeplerini ele alarak ülkemizde bulunan Suriyeli Kadınların neler yaşadığını okuyucuya aktarmaktır. Bu makalede ilk olarak göç ve göçün kadınlaşmasına değinilecek göçün kriterleri ve kadın göçünün nedenleri göçte kadının rolü ele alınacaktır. Daha sonraki bölümde ülkemizde bulunan Suriyeli kadın göçmenlere değinilecek Suriyeli kadınların sorunları ele alınmaya çalışılacaktır.
GEÇİCİ KORUMA ALTINDAKİ SURİYELİLERE YÖNELİK SOSYO-EKONOMİK ALGI ARAŞTIRMASI: GAZİANTEP ÖRNEĞİ
SOSYAL BİLİMLERDE YENİ YAKLAŞIMLAR, 2022
Suriye’de yaşanan iç karışıklık sonrasında halkın birçoğunun yerlerinde uygun yaşam şartlarının kalmaması sonucu toplu göç hareketleri yaşanmaya başlamıştır. Türkiye’ye ilk göç kafilesi 2011 yılında gelmiş, 2018 yılı itibariyle "Geçici Koruma Kapsamına” alınan Suriyelilerin sayısı 4 milyona yaklaşmıştır. Türkiye’nin birçok şehrinde yaşamlarını sürdüren Suriyelilerle birlikte başta uyum konusu olmak üzere farklı sorunlar yaşanmaya başlanmıştır (Gürgan, 2018, s.34). Diğer taraftan, Türkiye bütün ilgili kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla konunun insani yardım boyutunda uluslararası hukuktan kaynaklı sorumluluğunun da ötesinde bir gayretle çalışmalar yürütmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre halen dünyada en çok sığınmacının bulunduğu Türkiye’de özellikle Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) koordinasyonunda, 2011 yılından itibaren Suriyelilerin başta sağlıkta ve eğitimde olmak üzere fiziksel ve sosyo-psikolojik ihtiyaçları 21 barınma merkezinde karşılanmıştır. Mart 2018 itibariyle geçici barınma merkezlerindeki yetki İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne devredilerek aynı hizmetler sunulmaya devam edilmiştir. Afetlerde ve acil durum zamanlarında geçici barınma hizmetlerinin yeniden standardizasyonunu sağlayan AFKEN, 2015 yılında BM tarafından “En İyi Kamu Hizmet Ödülü”ne layık bulunmuştur (https://www.afad.gov.tr/nufus-hareketleri). Göç olgusunun bir sorun olarak algılanması yanlıştır. Kalabalık grupların göç amacıyla mekân değişimini sorunsallaştıran bu durumun toplumsal neticelerinin olumsuz olmasını engelleyecek teknik, hukuki vb. altyapıyı oluşturma eksikliğidir. Burada birey ve devlet ilişkilerindeki entegrasyonu sağlamaya yönelik doğru iletişim kanallarının oluşturulması önemlidir. Göçmenlerin eğitimini, sağlığını, sosyal güvenliğini ve toplumsal dayanışmalarını sağlamlaştıracak ve toplumsal kabulü artıracak sosyal politikalara ihtiyaç bulunmaktadır. Göçmenlere sadece yardımla geçinebilmelerini sağlayacak çözümler sunmak yerine bulundukları toplumla bütünleştiklerinde sorunlarını daha kolay çözebilecekleri düşüncesinin verilmesi daha önemlidir (Akıncı, Nergiz &, Gedik, 2015, ss.80-81). Yerel halk açısından göçün sorunsallaşmamasında uluslararası insan hareketliliğindeki çatışma ve zorlukların belirleyici olduğunun bilinmesi önemlidir. Durumu güvenlik boyutuyla algılayanlar, aidiyet duyduğu kurumların, aile ve toplulukların kaynaklara erişim düzeyine göre göç konusunda karar verebilmektedir (Sirkeci & Cohen, 2015, s.16). Bu konuda Türkiye’de farklı kentlerdeki araştırmalar genellikle yerel halkın göçmenlere yönelik algı ve tutumunun bu yönde olduğunu göstermektedir. Bu araştırmalar neticesinde; Türk halkının tedirginliği ve reddiyesi sonucu Suriyeli göçmenlere karşı toplumsal mesafe koyduğu ancak onlarla birlikte yaşamanın kaçınılmazlığının farkında olduğunu söylemek mümkündür (Erdoğan, 2020, s.86).
II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ SOSYAL YAŞAMINDA TÜRK KADINI
2024
Throughout history, the position of women has been shaped according to traditions and customs of society they live in. Developments in the political arena in the Ottoman Empire caused women to question their own position and with the changes and transformations that started from the Tanzimat period, women began to exist more in social life. Developments such as Atmosphere of Freedom that started in the Ottoman Empire with 2.Constitutionalism and the abolition of censorship in press life caused women's issue to be discussed in the press environment. During this period, Ottoman women published many magazines and newspapers in order to defend their political, social and economic rights and to make their rightful voices heard to the society. The position of women was criticized in many magazines that started publishing since 1908. Women, who are trying to expand their field of activity through societies, have achieved new gains in many topics such as education, working life and marriage through their struggle. In this study has been tried to be shown women's active participation in the social life including the background of the Constitutionalism from 2nd Constitutionalism to the beginning of the War of Independence by examining topics such as women's rights, education, social activities and press activities, etc.
SOVYET BİRLİĞİ DÖNEMİ’NDE KIRGIZİSTAN’DA GENÇLERİN POLİTİK TOPLUMSALLAŞTIRILMALARI (SOSYALİZASYONU)
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2018
Toplumsal yapının sürdürülmesi nüfusa yeni bireylerin katılması ile mümkün olmaktadır. Ancak bu katılımın sadece istatistiksel olması beklenilemez. Bu durum bireylerin toplumsal yapının değerlerini içselleştirmeleri ile mümkündür. Bu süreç toplumsallaşma olarak ifade edilir. Politik sistemlerin de meşruiyetlerini sağlayarak varlıklarını koruyabilmeleri için politik toplumsallaştırma (sosyalizasyon) sürecine önem vermeleri gerekir. Politik kültürün unsuru olacak genç birey aynı zamanda bu sistemin savunucusu hâline de dönüştürülecektir. Sovyetler Birliği Dönemi’nde bireylere, çocukluklarından itibaren hiyerarşik yapı içinde politik sistemin değerlerini içselleştirmeye bağlı olarak yurttaşlık bilinci kazandırılması söz konusudur. Bu kapsamda çocuk ve genç bireylerin yaş ve eğitim durumları itibarıyla dâhil olacakları “oktyabryat”, “pioner” ve “komsomol” teşkilatları oluşturulmuştur. Bu sürecin ideolojik bir aktarım süreci işlevini görmesi ve genç bireylerin Sovyet ideolojisi esasında şekillenmeleri amaçlanmıştır. Bu bağlamda iyi bir yurttaş olma kapsamını, Sovyet ideolojisini benimseme ve bu ideolojiye sadık olma belirlemiş, bunun sağlanması için her alanda ideolojik aktarım esas alınmıştır. Bu makale politik toplumsallaştırma sürecinin Sovyetler Birliği’nde nasıl gerçekleştiğini, Kırgızistan örneğinde orta koymayı amaçlamıştır.
KINA GELENEĞİ BAĞLAMINDA OLUŞAN SÖZLÜ ŞİİR ÜRÜNLERİNİN İŞLEVLERİ: GAZİANTEP ÖRNEĞİ
ÖZ Kadının doğuştan aldığı biyolojik kimliği, toplumsal yaşamda kendisine verilen sosyal kimliğin de çerçevesini çizmiştir. Bu kimliğin kadındaki olumlu ve olumsuz yönlerini folklorik ürünlere yansımıştır. Özellikle insan yaşamında önemli bir evre olan geçiş dönemleriyle ilgili ortaya çıkan uygulamalarda ve metinlerde kadının sevinci, mutluluğu görülebileceği gibi olumsuzluklar da dile getirilmektedir. Bunların aynı cinsiyetten insanlarla bir arada olunan bağlamlarda daha rahat ifade edildiğini belirtmek gerekir. Bu bağlamlardan biri de kız evinde gerçekleştirilen kına geceleridir. Gaziantep'te kız kınası bağlamında icra edilen ürünlerin kadın için ne ifade ettiği, hangi işlevleri yerine getirdiği geleneksellik çizgisinde görülebilmektedir. Bu çalışmada geçiş dönemlerinden biri olan düğün geleneği içinde kına icrasında kadının görevleri, ritüellerin gerçekleştirilmesinde icra edilen sözlü şiir ürünlerinin işlevlerinin tespiti amaçlanmıştır. Toplumda cinsiyet temeline dayalı rol paylaşımından hareketle icrada kadının rolü göz önünde bulundurularak kına töreninin tamamlayıcısı ve önemli bir unsuru olarak söylenen sözlü şiir ürünlerinin işlevleri çalışmanın temel konusunu teşkil etmektedir. Bu hususta Gaziantep örneklemi üzerinden kına türküleri başta olmak üzere mani, ağıt gibi türlerin de bağlamdaki işlevleri tespit edilmeye çalışılmıştır. İnceleme sonucunda adı geçen türlerin tespit edilen işlevleri ana hatlarıyla şu şekildedir: eğlence, zaman birleştiricilik, eğitim, kültürü kuşaktan kuşağa taşınma, değer yargılarının aktarımı, iletişim, iletişimle birlikte yeni ailelerin temelinin atılması, geleneksellik çizgisinde ferdî yaratıcılığa imkân verme, aidiyet ve güvenlik, sosyal uzlaşma sağlama, sosyal ilişkileri ve rolleri belirleme, toplumsal ve kişisel baskılardan kaçıp kurtulmak için bir kaçış mekanizması olma.
Bu çalışma, Suriye’deki iç savaş sonucu Türkiye’ye göç edip Şanlıurfa’ya yerleşen kadın sığınmacıların iş piyasasındaki sorunlarını, beklentilerini, Türkiye ve gelecek algılarını konu edinmektedir. Suriyeli kadın sığınmacılar üzerine bilimsel çalışmaların yeterli düzeyde olmaması, bu konunun incelenmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede araştırma, kamp dışında yaşayan kadın sığınmacıların sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri ile çalışma hayatında karşılaştıkları sosyal, ekonomik ve kültürel problemleri betimlemeyi hedeflemektedir Araştırmada nitel yöntem benimsenmiş, literatür taraması, medya analizi, gözlem ve derinlemesine görüşme tekniği yoluyla veri setleri oluşturulmuştur. Araştırma sonucunda Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye göçüyle beraber belirli ölçülerde göç ekonomisinin oluştuğu buna bağlı olarak, kayıt dışı istihdam, ucuz işgücü, emek sömürüsü, sosyal ve ekonomik dışlanma, iş sürecinde şiddet ve cinsel istismar gibi olgulara rastlanmıştır. Sığınmacıların kalış süresinin uzaması ile birlikte artan eğitim, sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçlarının yanı sıra adil, güvenceli iş ve çalışma ortamı isteği de temel bir konu olarak ön plana çıkmaktadır. Anahtar Kelimeler: Suriyeli Kadın Sığınmacılar, Göç ekonomisi, Emek sömürüsü, Sosyal ve Ekonomik Dışlanma, Şanlıurfa. Absrtact This article is an attempt to investigate employability problems, expectations, and perceptions about Turkey of female refugees of Syrian civil war in Sanliurfa province. Since there are not many studies in related literature, this research can be pioneering about female refugees. With this article, a broader picture of socio-economic status, and demograpic information of Syrian female refugees that are living outside refugee camps were taken. They were also under the focus in terms of problems in regard with their business life (employability). Descriptive method was preferred as a qualitative approach of analysis. Analysis of news media, observation, and interview methods were also implemented as supporting methods. It was found that a refugee oriented market has emerged. Cheaper labour force, unregistered (illegal, informal) employability, abuse of work/wage rate, being excluded both socially and economically, bullying, and sexual harrasment are also amoung the findings of this study. Moreover, length of refugees’ stay in Turkey has produced newer expectations such as education, health, shelter (sanctuary), nutrition, justice, securejob, and employability possibilies. Key Words: Syrian female refugees, refugee oriented market, abuse of work/wage rate, social and economical exclusion, Şanlıurfa.