The Communication Network of the Early Tumulus Culture in Baranya Region (original) (raw)

Moğol Haki̇mi̇yeti̇ Dönemi̇nde Doğu Karadeni̇z Bölgesi̇

2006

Turkiye’deki Mogol hakimiyeti 1243 yilindaki Kosedag Savasindan sonra baslamis, XIV. yuzyilin baslarina kadar devam etmistir. Bu sure icerisinde ulkenin her yaninda oldugu gibi Dogu Karadeniz bolgesinin siyasi vaziyeti de onemli olcude degismis, Turkiye Selcuklularinin gerilemeye baslamasindan kaynaklanan guc boslugunu Trabzon Rum Devleti doldurmaya calismistir. Ancak Komnenoslarin bu ilerlemesi uzun omurlu olmamistir. XIV. yuzyilin baslarindan itibaren ticari ustun-lugu kaptirmak istemedikleri Cenevizlerle mucadeleye girisen Trabzon Rum Devleti, bu cekisme sirasinda onemli olcude guc kaybetmistir. Diger taraftan Mogollarin onunden cekilen Turkmenler guneyden, Canik beylikleri batidan, Ahiska-Coruh arasini Ilhanlilardan ikta alan Kipcaklar da dogudan Rumlari cevrelemis, boylece bolgenin Trabzon disindaki kesimleri Turk yurdu haline gelmistir.

Tezkiretü'l-Evliya: (giriş, metin, indeks) II. cilt

2006

ÖZETBu çalışma, 16. yüzyılda Nūre’d-dîn >Alî bin kiçikne Seyyid >Alîyyu’§-¥alqanî tarafından Mısır’da Farsçadan Doğu Türkçesine, çevrilmiş olan Ttežkiretü’l-Eevliiyâ’ya ait 138 varakın, transkripsiyonunu içerir. Ttežkiretü’l-Eevliiyâ, velilerin yol gösterici sözlerinin, örnek teşkil eden davranışlarının hatırlatıldığı sûfîlerin hâl tercümelerine dair yazılan bir eserdir. Eseri, Nūre’d-dîn >Alî bin kiçikne Seyyid >Alîyyu’§-¥alqanî Farsçadan Doğu Türkçesine çevirmiştir. Ttežkiretü’l-Eevliiyâ’nın pek çok nüshası vardır. Bu nüshalardan Doğu Türkçesi ile yazılmış olanları, Paris’te Bibi. Nat. no: 100’de, İstanbul’da Süleymaniye Kütühanesi Fatih bölümün’de no: 2848’de bulunmaktadır. Giriş, Metin, Dizin ve Tıpkıbasım; çalışmayı oluşturan bölümlerdir.Metin bölümünde, Ttežkiretü’l-Eevliiyâ’ya ait 138 varakın, transkripsiyonu verildikten sonra metin bölümünde yer alan bütün kelimelerin dizini yapıldı. Çalışmanın sonuna varakların tıpkıbasım örnekleri konuldu. SUMMARYThis work comp...

Doğu Marmara Bölgesi̇ni̇n Neojen - Kuvaternerdeki̇ Evri̇mi̇

Bulletin of the Mineral Research and Exploration, 1998

Doğu Marmara bölgesinin Neojen-Kuvaternerdeki morfotektonik evriminde; 1) Erken-Orta Miyosen, 2) Geç Miyosen-Pliyosen, 3) en Geç Pliyosen-Günümüz olmak üzere üç ana şekillenme dönemi ayırt edilmiştir. Bu dönemlerde birbiriyle açısal uyumsuz üç çökel istifi oluşmuştur. Erken-Orta Miyosen karasal kırıntılı, Geç Miyosen-Pliyosen karasaldan denizele geçişli, en Geç Pliyosen-Günümüz ise karasal-denizel çökellerle temsil edilmektedir. Bölge Oligosen sonunda Intra-Pontid okyanusunun kapanması sonucu karasal aşınım alanı haline dönüşmüş ve Erken-Orta Miyosen boyunca paleotektonik dönem olaylarının etkisinde kalmıştır. Orta Miyosen sonlarına kadar süren bu aşınım dönemi sonunda geniş alanlara yayılan bir peneplen morfolojisi gelişmiş ve karasal kırıntılılar çökelmiştir. Günümüz jeolojisinin belirlemiş olan neotektonizma Geç Miyosen başlarında başlamış ve birbirinden farklı stildeki iki evrede gelişmiştir. Geç Miyosen-Pliyosen'i kapsayan neotektonizmanın ilk evresinde bölgede K-G yönlü sı...

14.-16. Yüzyil Doğu Türkçesi̇nde “Öz” İle Kurulan Sözcük Öbekleri̇ Üzeri̇ne

2019

Bir cumlede canli ve cansiz varliklar ve nesneler ile olay, olgu ve durumlarin dogrudan ifade edilmeyip temsilleri ile isaret edildigi durumlarda zamirler ortaya cikmaktadir. Zamirler, isim turundeki sozcuk veya sozcuk obeklerinin yerine kullanilarak onlari karsilayan ve o sozcuklerin aldigi tum isim cekim eklerini bunyesine dâhil ederek genisleyebilen, cumlede olusabilecek tekrarli anlatimlara engel olarak dildeki sozcuk kullanisliligina katki saglayan sozcuk turlerindendir. Cogu calismada zamir basligi altinda degerlendirilen ama diger zamirlerden farkli bir fonksiyona sahip olan donusluluk zamirleri ise isi yapan veya isten etkilenen sahsi, pekistirmek vasfiyla tekrarlayan ve sahis kavramini on plâna cikaran bir zamir cesididir. Donusluluk zamirleri, diger zamirler gibi canli veya cansiz her turdeki ismin yerini tutmaz, bu isimlerden sadece sahis isimleri ile birlikte kullanilarak o ismin karsiladigi kavrama altini cizmek suretiyle vurgu yapar ve o kavramin karsiladigi manaya guc...

Surviving Neolithic – The Early Copper Age in Transdanubia, North of Lake Balaton. In: Anders, A., Kulcsar, G., Kiss, V., Kalla, G., V. Szabó, G. (eds.) Moments in Time. Papers presented to Pál Raczky on his 60th birthday. Prehistoric Studies 1. Budapest L’Harmattan Kiadó 557–568.

Ulukışla Havzasının (Geç Kretase-Eosen) Jeolojik Evrimi, Orta Anadolu, Türkiye

2011

Ulukisla Havzasi (Orta Anadolu, Turkiye) Menderes-Toros Blogu ve Nigde-Kirsehir Metamorfik Masifi arasinda gelismistir. Havzaya ait dolgularin sundugu kanitlar, havzanin asimetrik bir sekilde evrimlestigini gostermektedir. Genislemeli faz (Gec Kretase – Gec Paleosen) Neotetis Okyanusu kuzey kolu tabaninin yitime ugramasi sonrasinda gelismistir. Ulukisla Havzasi’nin dar guney kenari, Alihoca Ofiyoliti (Neotetis Okyanus tabani kalintisi) uzerinde ve onunde gelismis olup, deniz alti yamacindan derin denize uzanan ortamlarda, aglomera, kirectasi olistolitleri, kumtaslari ve kiltaslarinin cokelimi ile karakterize edilir. Ayni anda, baslangicta goreceli derin denizel sonrasinda sig denizel ortamda, havzanin daha genis olan kuzey kisimlari, volkanik kayaclarla ara katkili resifal kirectaslarinca uzerlenen ince-taneli kumtaslari ve kiltaslari icermektedir. Bolgesel tektonik sartlarin degismesi ile gelisen sikisma fazina (Gec Paleosen – Erken Eosen) bagli olarak, volkanik yukseltiler ve/veya...

MEJRS 2(1) Ürdün’de, Lübnan’da ve Türkiye’de Mültecilerin, Uygulayıcıların ve Ev Sahibi Topluluk Üyelerinin Algılarını, Umutlarını ve Davranışlarını Anlamak için Antropolojik Bir Yaklaşım

MIDDLE EAST JOURNAL OF REFUGEE STUDIES, 2017

Modern tarihte Suriye ve Suriye halkları iki kez büyük bir yerinden edilme süreci yaşamıştır. Suriye, ilk olarak, 19. yüzyılın ortalarında ve sonunda, Osmanlı İmparatorluğu sınırlarından gelen birkaç milyonluk zorunlu göçe maruz kaldı. Daha sonra 21. yüzyılın başlarında Suriye yaşanan aşırı şiddet, büyük kitlelerin yerinden edilmelerini başlatan krizi tetiklemiştir. Dünya, ülke nüfusunun neredeyse %10'unun boşalma hızıyla şok oldu ve Suriye sınırındaki büyüyen yerinden edilme krizine müdahale etmek isteyen insani yardım rejimi kargaşa içerisinde kaldı. Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi komşu devletler, iltica talep eden bu insanları etkili bir şekilde nasıl koruyacakları konusunda tereddütte kaldılar. Hiçbir ülke yerinden edilmiş bu kişiler için mülteci statüsü vermedi ve her bir ülke bu krizle başa çıkmak için geçici önlemler aldı. Pek çok durumda, ne yerinden edilmiş kişilere ne de ev sahibi topluluğa danışılmadığından ev sahibi topluluklar, yerinden edilmiş Suriyeliler ve insani yardım politikası yapıcıları ve uygulayıcıları arasında hızla gerginlikler ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın iki amacı vardır: birincisi, son kriz esnasında Suriyeli mültecilerin, insani yardım uygulayıcılarının ve ev sahibi toplulukların birbirinden farklı algılarını ve umutlarını ortaya çıkarmak için nitelikli, yorumlayıcı bir metodolojinin ne kadar etkili bir şekilde uygulanabileceğini ortaya koymaktır. Çalışmanın ikinci amacı ise, koşullar izin verirse, çatışma sonrası Suriyeli toplumunun yeniden bütünleşmesi-ne olumlu anlamda katkıda bulunabilecek ev sahibi topluluklara ilişkin sosyotarihi faktörleri araştırmaktır.

ULUSLARARASI KAZAK TARİH, KÜLTÜR VE DİL KONGRESİ

FLAG SYMBOLISM AS A CULTURAL INDICATOR: THE CASE OF KAZAKHSTAN, 2021

KÜLTÜREL BİR GÖSTERGE OLARAK BAYRAK SEMBOLİZMİ: KAZAKİSTAN ÖRNEĞİ FLAG SYMBOLISM AS A CULTURAL INDICATOR: THE CASE OF KAZAKHSTAN Nurgül ERGÜL Öğretim Görevlisi Cumhuriyet Üniversitesi YMYO Halkla İlişkiler Tanıtım Programı Pazarlama ve Reklamcılık Bölümü, ORCID ID 0000-0002-9473-1474 Özet İletişim insanlık tarihinin başlangıcından bu yana insanı diğer canlılardan ayıran temel özelliklerden birisidir. İnsanın temel ihtiyaçlarından birisi olan anlaşılma gereksinimi farklı iletişim biçimlerinin oluşumuna yol açmıştır. Görsel iletişim unsurları olarak; işaretler, semboller gerek kişilerarası gerekse kültürlerarası iletişim açısından evrensel nitelik taşımaktadır. Semboller; şeyleri tanıtma, anlamlandırma, temsil etme nitelikleri bakımından kültürel kimlik oluşumunda önemli iletişim araçlarından birisidir. Bayrakların işaret biçiminde kullanımı yaklaşık 2000 yıl öncesine dayanır. Uluslar için orduların farklı görevlerini ifade etmek için kullanılan bayrak sembolizmi, Roma süvarileri tarafından vexillum bayrakları olarak lordun ordusunu temsilen kullanılmıştır. Bayrakların savaşlarda mesaj gönderimi için kullanımı ise Ortaçağ’da başlar ancak bayrakların kodlanması Napolyon Savaşları (1799) döneminde görülmüştür. Bayrak kodları İngilizler tarafından gemilerden kıyılara mesaj verme aracı olarak kullanılmıştır. Sembollerin ulusların kültürel ve stratejik konumlarını temsil etmesi ve kültürel kimlik unsuru olarak kullanımından hareketle bu çalışmada Kazakistan Bayrağı göstergebilimsel analizi yapılmıştır. Shaken Niyazbekov tarafından tasarlanan Kazakistan Bayrağı Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra (1992) de kabul edilmiştir. Bu çalışmanın amacı nitel araştırma yöntemlerinden göstergebilimsel analiz metodundan hareketle Kazakistan Bayrağı’nın analizini yapmaktır. Araştırmada Roland Barthes’in göstergebilim anlayışı kullanılmıştır. Gösteren-gösterilen-gösterge unsurları incelenerek bayrak işaretleri açıklanmaya çalışılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda: Bayrağın ana rengi olan gök mavisi, evrensel bağlamda huzur ve barışı temsil ederken; Türk kültüründe ise Gök Tanrı dinine inanan Türkler için mavi, ululuğu ve tanrısal olanı temsil eder. Bayrak rengi ile iletilmek istenen mesaj, bağımsızlık, barışseverlik ve tanrısal sonsuzluktur. Mavi, Mezopotamya’da tanrısal lütfu ve bağışlamayı ifade etmektedir(¹). Aynı zamanda bu renk yedi bağımsız Türk Devletinden birisi olmayı simgeler. Bayrak üzerinde kanatlarını açmış olan bozkır kartalı ise özgürlüğü temsil eder. Flama başındaki altın renkli şerit Altın Ordu devletinin ve Kazak kültürünün simgesidir. Devletin Altın Ordu Devletinin devamı olarak simgelenmesi aynı zamanda gelenekçiliği vurgulamaktadır. Bayrak üzerinde bulunan güneş sembolü ise bolluk, bereket, aydınlanma ve huzuru temsil eder. Koç boynuzlu nakış ise Kazak Milli Kültüründe Koç: Ruhsallık, maneviyat, sonsuzluk, kutsallara olan bağlılığı vurgulamaktadır. Aynı zamanda gök ve ateşten yaratıldığına inanılan koç sembolü; geleneksellik, bereket, zenginlik ve kutsallara olan saygıyı ifade etmektedir. Yapılan araştırma sonucunda Kazakistan Bayrağında bulunan başlıca kültürel kodlar: Bağımsızlık, barış, huzur, inanç, geleneksellik, aydınlanma, zenginlik ve refahtır. Anahtar Kavramlar: Kültürel Sembolizm, Kazakistan Kültürü, Göstergebilimsel Analiz, Kültürel Kimlik