KİTAP TANITIMI / BOOK REVIEW: İSLAM DÜŞÜNCE GELENEĞİNDE ŞİA-MU'TEZİLE ETKİLEŞİMİ (ŞERÎF EL-MURTAZÂ ÖRNEĞİ (original) (raw)
Related papers
MUCİZE-SÜNNETULLAH İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA İ'CÂZU'L-KUR'ÂN * Tefsir Araştırmaları Dergisi
Özet Bu makalede, ilmi çevrede hemen her dönem güncelliğini koruyan mucize konusunun, sünnetullah kavramı ile ilişkisi bağlamında ele alınması ve bu eksende Kur'ân'ın mucizeliği hususunun değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Makalede öncelikle mucize kavramının kısaca etimolojik tahliline yer verilmiş, kavramın terim anlamının çerçevesini netleştirmek için de mucize hakkındaki metodik bilgilere değinilmiştir. Akabinde sünnetullah kavramı ele alınmış, günümüze kadar uzanan süreçte kavramın uğramış olduğu anlam kaymalarının altı çizilerek, mezkûr kavramın Kur'ân çerçevesinde nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde durulmuştur. Mucize ve sünnetullah kavramlarının anlam alanları böylece değerlendirildikten sonra iki kavram arasında nasıl bir münasebet bulunduğu üzerinde durulmuş ve bu münasebetin, her iki kavramın anlaşılması noktasında sahip olduğu önem vurgulanmaya çalışılmıştır. Neticede Hz. Peygamberin en büyük mucizesi olan Kur'ân'ın mucizeliği hususunda, tarih boyunca dile getirilen yaklaşımlar özetlendikten sonra, İ'câzu'l-Kur'ân konusu, mucize-sünnetullah ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. Abstract In this article, it is aimed that the subject of miracle, which keeps its up-to-date in scientific circles at all times, is taken into consideration in relation to the concept of Sunnatullah. In this context the matter that miraculousness of the Qur'an is aimed to be evaluated. In the article, firstly, the brief etymological analysis of the concept of miracle is given, and the methodical information is given in order to clarify the terminological frame of the concept. Then, the concept of Sunnatullah was discussed and it was emphasized how it should be understood within the framework of Qur'an by underlining the meaning shifts that the concept has undergone in the process that extends to the day. After the meaning fields of miracles and Sunnatullah were thus assessed, the relation between the two concepts was emphasized and it was tried to be emphasized how this relation has significance in understanding of these concepts. Eventually, after summarizing the approaches throughout history in regard to the miraculousness of the Qur'an, the greatest miracle of the Prophet Muhammad, it was tried to be evaluated within the framework of the relation of I'jâz al-Qur'an, in relation to miracle-Sunnatullah.
İSLAM KÜLTÜRÜNDE MİZAH VE TÜRK EDEBİYATINDAKİ YANSIMALARI CEVÂMİU’L-HİKÂYÂT ÖRNEĞİ.pdf
The Journal of Turkic Language and Literature Surveys (TULLIS), 2017
When sources which include early period humor and entertainment literature are evaluated with correct analyses, it is observed that societies come together around laughter despite the differences in time and space. The principle of the universality of emotions and enjoyments has affected Turkish culture throughout history and colorful figures have been generated by kneading humor materials of other cultures in our genuine literature. Thus, some common Anatolian folktales also appear in classical Arabic and Persian literature sources. In our study, it’s identified and explained with examples how Arabic and Persian originated Islamic humor materials affected Turkish humor. Jawámi‘u’l-Ḥikáyát wa Lawámi‘u’r-Riwáyát that is a closely concerned work of Fârisî edip Avfî (ö. 629/1232) which was compiled from Arabic literature works before him is appointed as the main source of our work. It’s tried to reveal the humor interaction among these three ancient civilizations by analyzing Arabic literature works which are the sources of the author’s work and copies of translation into Ottoman Turkish in the 15th century.
İslam'ın temel kaynağı olan Kur'ân-ı Kerîm'in nasıl tefsir edilmesi gerektiği ile ilgili olarak İslam tarihi boyunca Tefsîr usûlü çalışmaları kaleme alınmıştır. Yakın bir zamana kadar şark medreselerinde Nahiv, Sarf ve Mantık gibi alanlarda eserler yazılmasına rağmen Tefsîr Usûlü alanında pek kitap yazılmamış ve okutulmamıştır. Bu makalede 1949-1985 yıllarında yaşayan Muhammed Nurullah Seyda'nın hayatı ve ilmî kişiliği yanında, yazmış olduğu "Usûlu't-Tefsîr" risâlesinin Doğu ve Güneydoğu Medreselerinin ihyasındaki konumu ele alınmıştır. İlim ve irfânla meşgul olan Muhammed Nurullah Seyda'nın kaleme aldığı "Usûlu't-Tefsîr" risâlesi, medreselerde okuyan talebelere hitaben yazılmış ilk "Usûlu't-Tefsîr" çalışması olması hasebiyle önem arz etmektedir.
"ŞİA’DA USULİLİĞİN DOĞUŞU VE ŞEYH MÜFİD" adlı eserin tanıtımı
İslam inanç tarihine genel olarak bakıldığında, H. IV. asrın sonraki dönemleri etkileyen birçok yönünün mevcut olduğu görülmektedir. Bu dört asırlık süreçte, İslami fırkaların birçoğunun ortaya çıktığı ve bu fırkalara ait temel düşüncelerin oluştuğu ve eserlerin neşredildiği görülmektedir. Bu asır sadece Sünni kesim açısından değil, aynı zamanda Şii toplumunun birikiminin ortaya konması bakımından da önemlidir. Şiiler bu dönemde İslam dünyasında birçok noktaya egemen olmuşken, ilmi ve fikri sahada varlıklarını hissettirmişlerdir. Şia içerisindeki İmamiyye kolunda özellikle on ikinci imamın gaybetiyle birlikte (260/874) fıkhi ve itikadi sorunlara çözüm bulma noktasında bir takım sıkıntılar gün yüzüne çıkmıştır. Bu dönemde sorunların çözümü ve bazı vazifelerin devam ettirilmesi hususunda toplumun ikiye ayrıldığı görülmektedir. Bir tarafta imamın gaybete girmiş olmasına rağmen bir şekilde onunla temas halinde olunduğu, zuhur eden problemlerin çözümü için yeni arayışlara gerek olmadığı ve bu problemlerin bizzat imamlardan gelen haberlerle çözülebileceğini savunan "Ahbariler" bulunmaktadır. Ancak, gaybet süresinin uzaması ile birlikte ahbari anlayışın sorun çözmede yetersiz kalması sonucunda, akılcı bir yol takip edilip Kuran-ı Kerim, hadis ve ahbara bağlı kalınarak toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek ilkeler çıkarılması gerektiğini savunan bazı âlimler ortaya çıkmıştır. İşte bu ikinci grup, Şeyh Müfid önderliğinde ortaya çıkan ve daha sonraları "Usulilik" olarak adlandırılacak olan usuli anlayıştır. Böylece Usulilik, İmamiyye Şiası geleneğinde dini hü-_____ 1 İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri ABD Doktora Öğrencisi.
PLACE AND INFLUENCE OF THE MU’TAZILAH IN THE USUL AL-FIQH The Mu’tazilah have been interested in Usul al-Fiqh (legal doctrine) since their founder Wasil b. ‘Ata (d.131/748). There are some books on Usul al-Fiqh belonging to some of the Mu’tazilah scholars. Rational, liberal, philosophical and thelogical opinions of the Mu’tazilah were reflected on their understanding of Usul al-Fiqh. The Mu’tazilah have composed Usûl al-Figh with the mutakallim’s method that based on rational evidence. Therefore the discipline of Usul al-Fiqh has gained depthness. The Mu’tazilah have influenced some of Shii and Sunni scholars in the field of Usûl al-Fiqh. Key Words: Mu’tazilah, usul al-fiqh (legal doctrine), rational evidence, mutekallim’s method (thelogical method), influence of the Mu’tazilah.
İSLAM KÜLTÜRÜNDE MİZAH VE TÜRK EDEBİYATINDAKİ YANSIMALARI: CEVÂMİU'L- HİKÂYÂT ÖRNEĞİ
Erken dönem mizah ve eğlence edebiyatını içeren kaynaklar doğru analizlerle değerlendirildiğinde, toplumların zaman ve mekân farklılığına rağmen gülme paydasında bir araya geldikleri görülmektedir. Duygu ve zevklerin evrenselliği prensibi, tarih boyunca Türk kültürünü de oldukça etkilemiş ve diğer kültürlerin mizah malzemeleri, özgün edebiyatımız içerisinde yoğrularak renkli figürler ortaya çıkarılmıştır. Dini, coğrafi ve sosyal etkenler göz önünde bulundurulduğunda Türk mizahının en çok etkilendiği kültürlerin Arap ve Fars kültürleri olduğu görülür. Makalemizde; Arap ve Fars edebiyatı kaynaklı İslami mizah malzemesinin Türk mizahını nasıl etkilediği tespit edilip örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Bu etkileşimi yakından ilgilendiren Farsî edip Avfî'nin (ö. 629/1232) kendisinden önceki Arap edebiyatı eserlerinden derlemiş olduğu Cevâmiu'l-Hikâyât ve Levâmi‘u'r-Rivâyât isimli eseri çalışmamızın temel kaynağı olarak belirlenmiştir. Müellifin bu eserine kaynaklık eden Arap edebiyatı eserleri ve 15. yüzyılda Osmanlı Türkçesine yapılan tercüme nüshaları da incelenmek suretiyle bu üç kadim medeniyet arasındaki mizah etkileşimi ortaya konulmaya çalışılmıştır.
SAFEVÎ DEVLETİ'NDE DİNİ OTORİTENİN TEMSİLCİSİ ŞAHLAR VE ŞİÎ ULEMAYLA İLİŞKİLERİ
İran Çalışmaları Dergisi, 2017
The Safavid State have been formed on the basis of the Twelve-Imam Shi'ia. This approach of the state has not changed in the period of institutionalization. However, the founding elements of the state named as the Qizilbash sufis slowly has been deported from the administration. The Caucasion nations who called as "gulam" in the bureaucracy and the immigrant scholars in the religion and juristic institutions have took the place of them. This transformation has been started by Shah Ismail (1501-1524) and has been completed by Shah Abbas I (1587-1629). Shah Ismail represented both the political and religious authority since 1501. Second king of the state, Tahmasb handed over his own religious authorities in great measure to the Sadr. But he was an strict follower of the religious and juridical administrations.