TRABZON'DA ENGELLİ KADIN PROFİLİ * , ** THE PROFILE OF WOMEN WITH DISABILITIES IN TRABZON (original) (raw)

TOPLUMSAL DIŞLANMA PRATİKLERİ ÜZERİNDEN TRABZON'DA ENGELLİ KADINLAR 1

ÖZ Toplum, kendisini oluşturan bireylerden toplumsal normlara uygun davranmasını bekler. Kendisinden beklenen rolleri yerine getiren, kültürel normlara uygun bedenler toplumun devamlılığını sağlama noktasında yeterli görülürlerken, söz konusu normların dışında kalan bedenler ötekileştirilmekte ve toplumsal sistemin dışına itilmektedir. Bu bağlamda, engelli bedenlerin sergiledikleri performanslar yetersiz görülmekte ve engelliler için toplumun kıyısında yaşamak bir kader olmaktadır. Yapılan çalışmalar kadın engellilerin, engelli erkeklere kıyasla toplumsal dışlanma ve ayrımcılığı daha ağır yaşadıklarını göstermektedir. Engelli olma durumu özellikle kadınların yaşadığı toplumsal cinsiyet eşitsizliğini arttırmaktadır. Böylece toplum tarafından ideal bedene sahip olmadığı düşünülen engelli kadının bedeni görünmez olmakta ve toplumdan izole edilme sonucuyla karşılaşılmaktadır.

Trabzon’da Engelli Kadın Profili

2016

Günümüzde engelliler önemli bir toplumsal kategori olarak karşımıza çıkmaktadır. Engellilerin topluma katılmalarının ve toplumun aktif bir üyesi olmalarının önünde önemli engeller bulunmaktadır. Ancak engellilerin kadın olması durumunda söz konusu engeller artmakta, engelli kadının toplumdaki görünürlüğü sınırlı kalmaktadır. Bu makalenin amacı, Trabzon'daki engelli kadınların genel bir sosyo-ekonomik çerçevesini çizmek ve böylece Trabzon'daki engelli kadınların toplumdaki konumunu analiz etmektir. Makale 2015 yılında gerçekleştirilen alan çalışması verilerine dayanmaktadır. Alan çalışmasına, Trabzon'un bütün ilçeleri dâhil edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, Trabzon'daki engelli kadınların konumu Türkiye ortalamasının üzerinde olmasına karşın, söz konusu kadınların önemli sorunları ve dezavantajları bulunmaktadır. Engelli kadınların özellikle eğitim, iş ve sağlık alanlarında önemli sorunlar yaşadığı, yoksullukla mücadele ettiği ve şiddete maruz kaldığı görülmüştür.

Kır ve Kentin "Öteki" Kadınları: Trabzon'da Engelli Kadınlar

Sanayileşme sonrasında, köylerden kentlere göç ve kent nüfusunun artması ile birlikte kent ve kır arasındaki farklılıklar görünür olmaya başlamıştır. Kent, birbirlerini sürekli "öteki" olarak inşa eden farklı kimliklerin bir arada yaşadığı bir mekân niteliği taşımaktadır. Engelli kadınlar hem engelli hem de kadın olmalarından ötürü kentin kamusal alanından iki kez dışlanmakta, bir "öteki" olarak damgalanmaktadırlar. Heterojen bir nüfus yapısına sahip kentsel alanlarda karşılaşılan engelli kadınlar ya görmezden gelinmekte ya da aşağılayıcı bakışlara, meraklı sorulara maruz kalmaktadırlar. Toplumsal kontrol mekanizmalarının zayıf olduğu ve sakinlerine özgürlük vaadinde bulunan kentsel alanların diğer bütün farklılıklar için olduğu gibi engelli kadınlar için de dışlayıcı ve özgürlüklerini kısıtlayıcı bir özelliğe sahip olduğu söylenebilir. Kentin aksine benzerlikler üzerinden inşa edilen kır, sakinlerine daha güvenli ve korunaklı bir yaşam alanı sunmaktadır. Kırsalda yaşayan engelli kadınlar engelli olmalarından ötürü aynı derecede ötekileştirilmemekte, "bizden biri", "bizim kızımız" olarak kabul görmektedirler. Ancak bunu yaparken kır, engelli kadınlara norm ve kural odaklı bir hayat sunmaktadır. Burada geleneksel kurallar ve toplumsal cinsiyet kalıpları çok net bir şekilde hissedilmektedir. Kırsalda kadın kimliği ve cinselliğinden dışlanmış olan engelli kadın, evlenme ve çocuk sahibi olma becerisinden yoksun olarak kodlanırken aynı zamanda bedenini toplumsal cinsiyet kalıplarına göre terbiye etmesi ve (eğer engel türü izin veriyorsa) ev, bahçe, çocuk bakımı gibi işlerle ilgilenmesi gerekmektedir.

İNSAN HAKLARI BAĞLAMINDA ENGELLİ KADINLARIN SOSYO-EKONOMİK SORUNLARI: TRABZON İLİ ÖRNEĞİ1

Hak-iş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 2017

Toplumların demografik göstergeleri incelendiğinde engelli bireylerin toplam nüfus içerisindeki oranının yüksekliği, engelli bireylerin sorunlarının toplumlar için ne kadar büyük önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Bu çerçevede toplum içerisinde engelliliğin nedenlerinin araştırılması kadar; engelli bireylerin sahip oldukları insan haklarının geliştirilmesi de önemli bir gereksinmedir. Engelli bireylerin hakları sorunu ele alındığında ise bu sorunun temelde bir insan hakları sorunu olduğu görülmektedir. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de engelli bireyler temel haklardan yararlanmada ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. Engelli kadın ise hem haklara erişim hem de bu hakları kullanma noktasında en sorunlu engelli grupların başında yer almaktadır. Ancak ülkemizde de insan haklarına verilen önem arttıkça engelli haklarına ilişkin iyileştirici çalışmalar da hız kazanmaktadır. Bu çalışmada insan hakları bağlamında engelli kadınların karşılaştığı sosyo-ekonomik sorunlar belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda önce engellilik tarihi, engelli ve engellilik ve insan hakları kavramları açıklanmaya çalışılmış daha sonra yer alan uygulama kısmında ise Trabzon ilindeki engelli kadınlar üzerinde bir uygulamaya gidilmiştir. Anahtar Kelimeler: Engelli, Engellilik, İnsan Hakları, Engelli Kadın, Ayrımcılık

TRABZONLU FİGÂNÎ VE YAYIMLANMAMIŞ BİR GAZELİ

XVI. yüzyılın başlarında Trabzon’da doğan Figânî’nin asıl adı Ramazan’dır. Şair; delikanlılık çağındayken İstanbul’a gelmiş, sürekli olmamakla beraber iyi bir öğrenim görmüş, özellikle gramer, hekimlik ve edebiyatta kendisini yetiştirmiştir. Genç yaşlarda şiir yazmaya başlayan şair, ilk şiirlerinde Hüseynî mahlasını kullansa da Figânî’de karar kılmıştır. Figânî’nin şöhrete kavuşmasını sağlayan en önemli şiiri, Kanuni Sultan Süleyman’ın şehzadeleri Mustafa, Mehmed ve Selim’in sünnet düğünlerinde okuduğu Sûriyye kasidesidir. Bu kaside ile Figânî’nin itibarı artar fakat düşmanları çoğalır. Zira padişaha ve devlet adamlarına yazdığı kasidelerle onların yakınlığını kazanacağından korkan haset kişiler, Figânî’ye karşı düşmanca tavır takınırlar ve bunun önüne geçmek için vesileler aramaya başlarlar. Nihayetinde iftiraya kurban giden şair; Sadrazam Makbul İbrahim Paşa’nın, Mohaç’ta kazanılan büyük zaferin ardından İstanbul’a getirterek Atmeydanı’ndaki sarayının önüne diktirdiği heykeller üzerine dilden dile dolaşan bir Farsça beytin kendisine isnat edilmesi yüzünden adı geçen Paşa tarafından katledilir. Dönemin tezkire yazarlarının, yaşasaydı divan şiirinin en büyük sanatkârlarından biri olacağı konusunda hemfikir olduğu Figânî, genç yaştaki ölümü sebebiyle derli toplu bir divan tertip edemez. Ancak şiir tekniğindeki kudreti ve büyüleyici üslubu sayesinde çağının makbul şairleri arasına girebilmeyi başaran Figânî’nin, birçok şiir mecmuasında şiirlerine rastlamak mümkündür. Çalışmada Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. Revan 1985 numarada kayıtlı 173 varaklık bir şiir mecmuasından hareketle, şairin yayımlanmadığı tespit edilen bir gazelinin metni verilecektir.

TRA2 BÖLGESİ KADIN PROFİLİ ARAŞTIRMASI

TRA2 bölgesindeki kadın profilini ortaya çıkarmaya çalışan bu araştırma, bölgede yaşamakta olan kadınların sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda karşılaştıkları sorunları ve bu sorunların çözüm yollarını tespit etmeyi amaçlamıştır. Araştırma, bu amaç doğrultusunda aileden başlamak üzere, kadınların gündelik hayatlarında karşılaştıkları sorunları çok yönlü olarak ele alıp analiz etmeye çalışmıştır. Araştırma, nicel ve nitel araştırma tekniklerini bir araya getiren karma bir yöntemle gerçekleştirilmiştir. Çalışma bu bağlamda dört sacayak üzerine bina edilmiştir. Öncelikle istatistiksel verilerden ve literatürden hareketle TRA2 bölgesinin sosyal ve ekonomik yapısı ve kadının durumuyla ilgili analizler yapılmıştır. İkinci olarak, TRA2 bölgesindeki dört il ve ilçelerinde 3224 kadına yüz yüze mülakata dayalı bir anket uygulanmıştır. Anket çalışması, il merkezlerinin yanı sıra her ile bağlı dört ilçe ve köylerinde gerçekleştirilmiştir. Üçüncü olarak, dört il merkezinde ve ilçelerinde derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Mülakatlar, kamu yetkililerinin yanı sıra, meslek kuruluşları, belediyeler, siyasal partiler, sivil toplum kuruluşları, girişimci kadınlar ve ev hanımlarıyla yapılmıştır. Dört il ve ilçelerinde 115 kişiyle bu bağlamda yarı yapılandırılmış derinlemesine mülakat gerçekleştirilmiştir. Son olarak da, araştırma sürecinde bazı odak grup çalışmalarının yanı sıra her ilden katılımcıların yer aldığı bir çalıştay gerçekleştirilmiştir. Bu çalıştayda anket çalışmasının bulguları katılımcılarla paylaşılmış ve tespit edilen sorunların çözümüne yönelik bir beyin fırtınası yapılmıştır. Bu araştırma, Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) tarafından gerçekleştirilmiştir. SERKA, başından sonuna kadar tüm uzmanları ve çalışanlarıyla araştırmanın gerçekleşmesine katkı sağlamıştır. Araştırma sahasının ayarlanması sürecinden, planlanan iş paketlerinin gerçekleştirilmesi sürecine kadar SERKA uzmanları çalışmanın her aşamasında yer alarak bu araştırmanın gerçekleşmesini mümkün kılmıştır. Araştırma süreci boyunca çok sayıda kişi ve kuruluşların desteğini gördüğümüzü belirtmek isteriz. En büyük destek hiç kuşkusuz SERKA Genel Sekreteri Doç. Dr. Hüsnü Kapu ve ekibinden gelmiştir. Kendileri bu araştırma fikrinin mimarı olduğu gibi, araştırmanın gerçekleştirilmesini mümkün kılmada da etkin rol oynamışlardır. Bölgedeki kamu kurumu yetkilileri, başından sonuna kadar bu araştırmayı sahiplenerek her tür desteği vermişlerdir. Bu bağlamda en büyük desteği TRA2 bölgesindeki illerin başında bulunan valilerimiz vermiştir. Her biri araştırmayı heyecanla karşılayarak bizlere kapılarını açmış, mülakat talebimize olumlu cevap vermiş ve ihtiyaç duyduğumuz desteği sonuna kadar yanımızda hissettirmiştir. Araştırma dört ilin yanı sıra bölgedeki 15 ilçede gerçekleştirilmiştir. İlçe kaymakamlarımız da benzer biçimde gerek kapılarını bizlere açıp mülakatlar vererek, gerekse ihtiyaç hissettiğimiz başka alanlarda desteklerini esirgemeyerek yanımızda yer almışlardır. Yine belediye yöneticileri, değişik kamu kurumlarının başında bulunan müdürler, il ve ilçelerdeki meslek kuruluşlarının başında bulunan başkanlar, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşu yetkilileri, girişimci ve ev hanımı kadınlarımız bu çalışmaya, gerek mülakat vererek, gerekse tıkandığımız noktalarda önümüzü açarak büyük katkıda bulmuşlardır. Araştırmanın anket çalışması Kars ve Ağrı’da yaşayan üniversite öğrencisi genç kızlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Gençler, başından sonuna kadar büyük bir özveri ve heyecanla araştırmayı yürüttüler. Araştırmada yer alan bu arkadaşların isimleri proje ekinde yer almaktadır. Başta valilerimiz ve kaymakamlarımız olmak üzere, bu araştırmaya şu ya da bu biçimde katkı sunan herkese ve tüm kuruluşlara teşekkürü borç biliyoruz. Hiç kuşkusuz bu araştırma ancak hepsinin destekleriyle mümkün olabilmiştir. Araştırma, KÜREL Araştırma firması tarafından gerçekleştirilmiştir. KÜREL’e çalışma boyunca yaptığı her tür katkıdan dolayı teşekkür ederiz. Araştırmanın, TRA2 bölgesinde yaşamakta olan kadınlarımızın sorunlarına neşter atmada katkı sağlayacağını ümit ediyoruz.

ABD SÜFRAJİZMİNİN GELİŞİM SÜRECİNDE KADININ ATİPİK ÖZGÜRLEŞMESİ: VİCTORİAN STİL KRİNOLİN’DEN BLOOMER’E (TÜRK PANTOLONU) GEÇİŞ ATYPICAL LIBERATION OF WOMEN IN THE DEVELOPMENT PROCESS OF US SUFFRAGISM: TRANSITION FROM VICTORIAN STYLE CRINOLINE TO BLOOMER (TURKISH TROUSERS)

Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 2024

The women's movement, known as Suffragettes in the Western literature, has focused on women's rights, prioritizing women's right to vote and be elected in the United States, England and some other European countries. The women activists who took action in line with this main goal were known as the Suffragettes, as a newspaper (Daily Mail) gave them. The movement that started for this purpose is Suffragism. The main point of departure in this women's initiative is the issue of women's right to choose and be elected, and in this context, the striking thing is the advocacy of adopting the Turkish trousers, salwar, which symbolizes freedom, instead of the crinoline, narrow and tight-fitting clothing, based on the liberation of women in this sense. By drawing attention to this, on the one hand, to understand the issue of the liberation of women, which is designed within the framework of a style through clothing and fashion, and on the other hand, to examine what kşnd of meaning is attributed to this radical change with the adoption of the Turkish trousers or shalwar in this change and development. The other main purpose of this study is to emphasize that men and women are created with equal rights, and that these rights are determined as freedom, right to life, consent and administrative rights, and to reveal the need for women to have the right to choose and be elected like men. Therefore, the study deals with the debates on the symbolic expression of the struggle that started in the USA and later spread to other countries relatively simultaneously depending on the historical conditions, "Turkish Pants". In addition, the Declaration of Sentiments and Resolutions, which Elizabeth Cady Stanton read openly to the press, will be evaluated and the fashion aspect of the process created as an image at that time will be tried to be revealed.