İslam Bilimi Üzerine Polemikler (original) (raw)

Modern bilimin, niçin İslam dünyası, Çin ya da başka herhangi bir uygarlıkta değil de, Batı’da ortaya çıktığı sorusu, uzun zamandır bilim tarihçilerini meşgul eden bir soru olmuştur. Böylesi zorlu bir soruya, farklı bilim tarihçileri farklı yaklaşımlarla cevap aramıştır. Toby E. Huff da “Modern Bilimin Doğuşu ve Yükselişi: İslam Dünyası, Çin ve Batı” adlı eserinde, bu eski soruya, bilim sosyolojisinin temel ilkelerini uygulayarak, cevap bulmaya çalışmıştır. Huff’ın bu kitapta aradığı cevap, bir zamanlar, Çin ve Batı’dan bilimsel olarak daha ileri ve teknolojik olarak daha üstün olan İslam dünyasının, modern bilime atılımını engelleyen şeyin ne olduğuydu. Huff bu soruya, Robert Merton’un, Benjamin Nelson’un, Joseph Ben David’in ve Thomas Kuhn’un sosyolojik bulgularını uygulayarak, cevap bulmaya çalışır. Bu anlamda, bilimin ethosuna, bilimsel topluluklara ve sosyal kurumlara vurgu yapar. Huff’a göre bilim, zamanı aşan gerçekler toplamıdır; aklın, empirik gerçeklere uygulanması yoluyla nesnel olarak keşfedilen şeydir. Kısaca, bilim yaratılmaz, sadece keşfedilir. Bu anlamda modern bilim, tarafsız araştırmanın, organize şüpheciliğin, özgür bilimsel alışverişin, evrensel ve akılsal kriterlerin bir ürünüdür. Huff kitabında, bütün bu kurumsal ve yönlendirici yapıların merkezi olarak da Avrupa’yı görmüştür. Çünkü Ortaçağ Avrupa’sında oluşmaya başlayan “Birlik” fikrinin, farklı meslek gruplarını özerk birer güç haline getirdiğini, bu güçlerin kiliseden bağımsız, kendi yasal tüzüklerini oluşturmak için dolaylı olarak hukuk devrimine neden olduğunu, bu hukuksal devrimin üniversitelere özgür araştırma ve uygulama alanları yarattığını ve buradan da modern bilime giden yolun açıldığını iddia eder. Huff, İslam dünyasında, bilimsel kurumların olmamasının, medreselerin özerk yapılara dönüşememesinin, yasal olarak kişilere düşünce ve ifade özgürlüğü verilmemesinin, modern bilime atılımın önündeki engeller olarak görmektedir. Huff, daha teknik yorumlarında ise, özellikle İslam dünyasında, kuramsal çalışmalar yapılmasına rağmen, astronomide Yer-merkezli sistemden, Güneş-merkezli sisteme geçilememesini, tıp alanında ise deneysel çalışmalara izin verilmemesini, İslam biliminin, düşüşe geçmesinin ve modern bilimi doğurmada başarısız olmasının, en önemli nedenleri olarak görmektedir. Huff, Çin biliminin de sadece, pratik ve teknik açıdan ileri olduğunu söyler. Çinli zanaatkârlar, sosyal olarak bilimsel entelektüellikten yalıtılmıştır. Matematikte iyi olmalarına rağmen, astronomide Öklit tarzı geometriyi uygulamaktan aciz olduklarını belirtir. Eğitim sistemi ve sınavlarının da, antik kültürel geleneklere uygun, bürokrasi merkezli resmi görevlileri seçme üzerine kurulu olduğunu iddia eder. Bu durumda Çin’den zaten modern bilimi doğurması beklenemez. Huff’ın analizi birçok noktayı aydınlatsa da, bazı tartışmaları yeniden alevlendirmiştir. Bu açıdan çalışması, bir son söz olmaktan ziyade, daha fazla tartışma ve araştırmaya teşvik eder niteliktedir. Biz bu alandaki yapılan tartışmaların, önemli gördüğümüz 4 tanesini okuyucuya takdim edeceğiz. İlk üç tartışma Huff'ın eserine ve dolayısıyla iddialarına ilişkin George Saliba tarafından verilen cevapları ve bu cevaba ilişkin Huff'ın itirazlarını içermektedir. Dördüncü çalışma ise literatürde zaten mevcut olan ve okuyucuların yararlanması için burada yer verdiğimiz, Aydın Sayılı'nın "ORTAÇAĞ İSLAM DÜNYASINDA İLMİ ÇALIŞMA TEMPOSUNDAKİ AĞIRLAŞMANIN BAZI TEMEL SEBEPLERİ (AVRUPA İLE MUKAYESE)" başlıklı geniş ve verimli makalesini kapsamaktadır. Okuyuculara faydalı olması dileğiyle.