Türk Tarihçiliğinde Tabu Kavramlar: Soykırım, Etnik Temizlik, Katliam, Sürgün. Yazar Gazetesi, 08.03.2021. (original) (raw)
Related papers
Anadolu ve Kıbrıs Ağızlarında Bir Dilde Tekinsiz (Tabu) Örneği: “Dulunmak”
Özet: Dilde birçok anlam olayının ortaya çıkmasının temel sebeplerinden birini, "dilde tekinsiz (tabu)" anlayışı oluşturmaktadır. Bu anlayış bazı kelimelerin ölümüne yol açabildiği gibi bazı kelimelerin de kalıp ifadelerde uzun süreli yaşamasını temin etmiştir. dulunmak fiilinin edebî Türkçede kullanımını yitirmesine rağmen, birçok Anadolu ağzında olduğu gibi, Kıbrıs ağzında da arkaik kelimelerden birisi olarak varlığını hâlâ sürdürmesi bu tabu anlayışının bir yansımasıdır. Bu fiil daha önceki dönemlerde Türkiye Türkçesinin yazılı metinlerinde kullanılmıştır. Özellikle on dört ile on altıncı yüzyıllar arasında "dulunmak" fiilinin kullanıldığı birçok örneğe rastlamaktayız. "Kaybolmak, görünmez hâle gelmek; batmak, gurup etmek" anlamlarında kullanılmış olan kelimenin benzer anlamlarda türevlerini de görmekteyiz. Günümüzde bazı edebî metinlerde arkaik olarak geçen bu kelime algılanamadığı için ses çağrışımı yaptığı benzer kelimelere dönüştürülmüş, hatta bu hâlleri esas kabul edilip etimolojik olarak izah edilmeye çalışılmıştır. Bu yazıda dilde tekinsiz anlayışı belirtilerek, kelimenin doğru anlamlandırılmasına katkıda bulunulacak yol gösterilmiştir.
Genel Türk Tarihi sahasında bazı tahrifatlar yapılmaktadır. Tahrifat, "bir şeyin aslını bozma, değiştirme" demektir. Bu sahadaki bazı çalışmalar, kaynaklarda bulunmayan, aslında hiç var olmamış olay ve olguları hakikatmiş gibi sunmakta veya kaynaklardaki bilgileri değiştirmekte, saptırmaktadır. Bu tahrifatlar ideolojik, siyasi sebeplerden kaynaklandığı gibi, tahrifat yapanın kendini ispatlama, tarihçilikçe, popülerlikte yer edinme gayretinin bir parçası da olabilmektedir. Özellikle ana kaynak bilgisi olmayanlar tarafından yapılan tahrifatlar, tarih yazıcılığında ve tarih eğitiminde büyük sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Herhangi bir ana kaynağa dayanmayan, tarih metodundan yoksun, her bakımdan problemli, bilimsel bir araştırma dahi sayılamayacak bu tür eserlerin tarihçiler tarafından, zaman yokluğu, siyasi veya sosyal çekinceler gibi gerekçelerle eleştirilmemesi tarih biliminin ilerlemesini engellemektedir.
The political history and the state-centered approach in Turkish historiography have led to questioning problems related to the country's history, in addition to presenting some conjuncture and solution in writing. It can be said that the way to solve these issues is a Turkish historical model involving a "mentality-based approach." Based on this claim, the study aims to discuss the historiography in the history of the Turkish nation. Finally, it proposes to adopt a mentality-based solution model. While dividing Turkish history into periods based on mentality and based on the understanding of periodization according to dynasties, attempts have been made to create an alternative to Turkish history, which is seen as a monolith in the context of political history. In our study, Turkish history is handled in three main periods based on mentality. The first of these is designed as the "Early Turks," the second as the "Muslim Turks," and the third as the "Modern Turks" (or the modernization process of the Turks). However, studies on the current state of understanding of history in Turkey analyze its historical past before advancing their own theses, and the historical thoughts of the Ottoman period and the early Republican period are among the main topics discussed. Particular attention has been paid to the Turkish history thesis that emerged with the early Republic as it both nurtures an uninterrupted Turkish political history narrative and carries the discussions to the axis of civilization-of course, without failing to emphasize the speculative historical theses that emerged due to ideological reasons and that these theses have turned into meaningless claims for the academic world today.
KOMÜNİZM, IRKÇILIK VE İRTİCA İLE MÜCADELE: MİLLİ TESANÜT BİRLİĞİ, KURULUŞU VE FAALİYETLERİ, 2020
Öz Demokrat Parti iktidarı döneminde, Atatürk'ün manevi şahsına ve Türk inkılâbına yönelik yapılan saldırılar artmıştır. Malatya'da Ahmet Emin Yalman'a bir suikast düzenlenmesi ise hükümeti bu konuda daha sert önlemler almaya itmiş ve Başbakan Adnan Menderes, ülkede irtica, ırkçılık ve komünizm ile ortak mücadele yapılmasına yönelik çağrılarda bulunmuştur. Milli Tesanüt Birliği de bu çağrıların sonucunda ve İstanbul Gazeteciler Cemiyeti'nin öncülüğünde kurulmuştur. Bir konfederasyon olan Birlik, dönemin çok sayıda sivil toplum örgütünü bir araya getirmiş ve hepsinin ortak paydası Atatürk imgesi olmuştur. Sorunların çözümünde, toplumun aydınlatılmasını ve ekonomik kalkınmanın sağlanmasını bir zorunluluk olarak gören söz konuşu oluşum, amaçlarına ulaşmak için konferanslar ve radyo programları düzenlemiş, az sayıda broşür ve kitap yayımlamıştır.
Türk Kültüründe Doğumla İlgi̇li̇ Tabular Ve İşlevleri̇
Folklor Akademi Dergisi
Bireylerin hayatlarında önemli bir yeri olan doğum, evlilik ve ölüm geçiş dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemlerde bireyler yeni bir yaşam döngüsüne girmektedirler. Her toplumda geçiş dönemleri, kendi inanç sistemleri çerçevesinde farklı pratiklerle, tabularla şekillendirilmiştir. Doğum hazırlık aşamasından sonucuna kadar pek çok tabu ile sarıp sarmalanmış önemli bir geçiş dönemidir. Bu gelenekte tabular hem anne, hem bebek, hem de toplum açısından incelenebilir. Doğum süresince yemeden içmeye, dışarı çıkandan eve girene kadar günlük hayatta rahatça yapılan eylemler sınırlandırılmaktadır. Bunun yanı sıra anne ve çocuğun dışarıdan herhangi bir şeye maruz kalmamasına dikkat edildiği gibi onlara ait, onların vücutlarıyla bağlantılı parçaların da (tükürük, kan, ter, tırnak, göbek, diş gibi) alelade olarak dışarıya atımı yasaklanmıştır. İnsanlığın ilk kurallar silsilesi olan tabular, çeşitli gelenekler aracılığıyla varlığını sürdürmektedir. Özellikle doğaüstü güçlerle çerçevelenmi...