Osmanlılar Donemi Islam Dusuncesi (original) (raw)

2013, (Şamil Öçal, Kışladan Medrese’ye (Giriş) , 19-38, İz Yayıncılık 2013)

İslam felsefesinin Batılı araştırmacılar tarafından İbn Rüşd'le sona erdirilmesi 1 , İbn Rüşd sonrası dönemin ihmal edilmesi sonucunu doğurmuştur. İbn Rüşd sonrası dönem, bu sebeple, sadece Batılı araştırmacılar değil müslüman araştırmacılar tarafından da uzun süre adeta yok sayılmış ya da görmezlikten gelinmiştir. Böyle bir algılayış tarzı, tabii olarak Osmanlı dönemi düşünce hayatı için de geçerlidir. Bugüne kadar Osmanlı dönemini düşünce tarihimiz açısından ele alan herhangi ciddî bir çalışma yapılmamıştır. Bu durumda spekülasyona düşmeksizin Osmanlı âlimlerinin felsefe ve kelâma karşı ilgileri hakkında objektif temellere dayanan bir fikir yürütmek neredeyse imkânsız gibi görünmektedir. Osmanlı dönemine gelinceye kadar İslam düşüncesinin gelişim seyri ve Osmanlı ilmî zihniyetinin oluşumuna kısaca değinmekte fayda vardır. Çünkü Osmanlılar kendilerine tevârüs eden bu ilmî ve fikrî mîrası devralmış bulunuyorlardı. Abbasîler döneminde en parlak dönemini yaşayan İslam düşüncesi, bu dönemde tıp, felsefe, kelâm olmak birçok alanda önemli şahsiyetler yetiştirmiştir. Süryanice, Yunanca, Pehlevice, Sanskritçe gibi dillerden bir çok bilimsel felsefi eser bu dönemde Arapça'ya çevrilmiştir. Bugün elimizde 'klasik' olarak kabul eserlerin çoğu bu dönemde kaleme alınmıştır. Her ne kadar kültürel, ilmî hareketlilikler için kesin tarih vermek doğru olmasa da, genellikle bu dinamizmin XII. asırdan itibaren kaybolmaya başladığı ve ilim ve fikir hayatında bir kemikleşme sürecinin başladığı kabul edilir. L. Gardet tarafından "sabitleşme" çağı olarak nitelenen XIII ve XIV. yüzyıllarda, geniş ansiklopedik sentezler, geliştirilmiş el kitapları, derlemelerden ibaret eserler kaleme alınmaktaydı. 2 Mâverâünnehir, Harezm, Horasan gibi Büyük Selçuklu Devletinin yayıldığı bölgeler, XII. yüzyılda İslam düşüncesinin etkisi günümüze kadar devam eden en önemli şahsiyetlerini yetiştirmiştir. Şüphesiz bu sabitleşme ve pekişmenin çeşitli dış ve iç sebepleri bulunmaktadır. Fakat bunun sebeplerini burada ayrıntılı bir şekilde ele alma imkânından mahrûmuz. Yalnız bunun en önemli sonuçlarından birisinin, ilmî disiplinlerin teşekkül 1 Bu iddiayı dile getirenlerden birisi De Boer, diğeri de Goldzıher'dir. De Boer'e göre Müslümanlar arasında İbn Rüşd'ten sonra da yüzlerce belki binlerce insan felsefe ile uğraşmıştır. Ne var ki bunların çalışmaları , daha önceki felsefe eserlerine yazılan şerh olmaktan öte herhangi bir özgünlük taşımazlar. "Felsefe" De Boer'e göre "İbn Rüşd'ten sonra genel kültürü ve gidişatı etkilememiştir." Bkz.T. J. De Boer, İslam'da Felsefe Tarihi, çev.