Bir Metodoloji Olarak Mantık ve Gazzâlî (original) (raw)

Bilgi birikimi, orijinalliği ve etkisiyle İslam düşüncesinde eşsiz bir yere sahip olan Ebû Hâmid el-Gazzâlî’ye (1058-1111) “İslam’ın Delili” (Hüccetü’l-İslâm), “Dinin Güzelliği” (Zeynü’d-dîn), “Zamanın Mucizesi” (U’cûbetü’z-zamân), “Dinin Yenileyicisi” (Müceddid) dışında; “İkinci Şâfiî”, “Dinin Delili”, “Ümmetin Efendisi” ve “İslam Tarihinin Beşinci Müceddidi” gibi övücü ve yüceltici lakaplar da verilmiştir. Kendisine verilen bu sıfatlar bile onun İslam düşüncesindeki yerini bir bakıma özetlemektedir. Dokuz yüz seneyi aşkın bir zamandan beri Gazzâlî, gerek İslam dünyasında gerekse Doğu ile ilgili çalışmalar yapan bütün ilim çevrelerinde artan bir ilgi odağı olmaya devam etmektedir. Kısa sayılabilecek elli üç yıllık hayatında hacimce büyük ve sayıca birçok eser vermiştir. Bunların hakkındaki bilgiler oldukça tartışmalı olup eserlerinin sayısı 70 ile 450 arasında değişmektedir. Bunun sebepleri olarak, Gazzâlî’nin olmadığı hâlde bazı eserlerin ona atfedilmesi, kardeşi Ahmed el-Gazzâlî’ye (1061-1126) ait olan bazı kitapların, şöhreti sebebiyle ona isnat edilmesi, karşıtlarının, şöhretini gölgelemek için sahte (apokrif) eserler yazıp ona nispet etmeleri, bazı eserlerinin birden fazla isimle tanınması ve bir kısım eserlerinin bölümlerinin de bağımsız bir eser gibi telakki edilmesi sayılabilir. Gazzâlî’yi düşünce dünyasında bu kadar önemli bir isim hâline getiren bir özelliği de birçok alanda derin düşünceleri ile çok sayıda esere kaleme alan mütebahhir (hezârfen) bir düşünür olmasıdır. Gazzâlî’nin yetiştirmiş olduğu sayısız öğrencilerinin yanında, sürüp gelen etkisi şüphesiz eserleri aracılığıyladır. O, dinî ilimlerin hemen hemen her alanında eserler vermiştir. Samimi olarak hakikati aramış ve kendisinde meydana gelen epistemolojik ve ahlaki şüphelerden ve zorluklardan kaçmamıştır. Onun ilim karşısındaki tutumu, öğrenme iştiyakı, yöntemi ve hakikat arayışı düşünce ve bilim tarihi açısından oldukça önemlidir. Gazzâlî, tarih boyunca düşünceleri kadar eserleriyle de tanınan bir düşünürdür. Onun eserleri birçok dile çevrildiği gibi XV. yüzyıldan itibaren de Türkçeye çevrilmiş, kimi eserleri şerh edilmiştir. Gazzâlî, yaşamı boyunca Türklerin ve İranlıların bulunduğu bölgelerde yaşamış ve Selçuklu sultanları tanışmış, bunun tabii bir sonucu olarak Türk İslam düşüncesine etkisi de çok olmuştur. Bu etki, günümüzde, hâlâ çok sıkı bir şekilde devam etmektedir. Başta, İhyâ’ü ulûmi’d-dîn ve Kimyâ-yı Sa’âdet olmak üzere birçok eseri büyük çoğunlukça okunmakta ve benimsenmektedir. Gazzâlî, Aristoteles felsefesine karşı getirmiş olduğu eleştirilerle tanınmaktadır. O, bu felsefenin, İslam dünyasında temsilcileri olarak gördüğü Meşşâîleri Tehâfütü’l-felâsife adlı eserinde ciddi şekilde eleştirmiştir. Bununla birlikte Gazzâlî, Aristoteles mantığını benimsemekte, onu ilimler için bir giriş, âlet ve akli çıkarımlar için bir yöntem olarak görmektedir. Bu çalışmada Gazzâlî’nin mantık anlayışı, Aristoteles mantığına katkıları ve eleştirileri ortaya konmaya çalışılacaktır.