Garsuddin Ibn Nakib (original) (raw)

Necmeddin b. Sivâr

NECMEDDİN B. SİVÂR ED-DIMEŞKÎ’NİN DİVANINDA TASAVVUFÎ UNSURLAR MISTIC TYMES IN NECMEDDIN B. SIVAR ED-DAMESKI’S DIVAN, 2019

Hicri yedinci yüzyılda Şam’da yaşamış olan Necmettin b. Sivâr, dönemin önde gelen sufilerinden Şihabüddin Sühreverdi (ö.632/1234) ’nin halkasında bulunmuş, daha sonra dönemin tartışmalı isimlerinden olan Hariri’den etkilenmiş önemli bir sûfi şairdir. Tasavvufî şiirleri ile şöhrete kavuşmuş olan Sivâr’ın, hacimli bir divanı günümüze kadar ulaşmıştır. Suriye Arap Dil Enstitüsü tarafından 2009 yılında tahkiki yapılarak neşri tamamlanmıştır. Sivâr’ın bu divanı gün yüzüne tekrar çıkması ile birlikte Arap dünyasında akademik araştırmacıların dikkatini çekmiş ve kısa sürede hakkında pek çok araştırma yapılmıştır. Şair divanında çağdaşı olan ünlü sufi şair İbn Fârid’in şiirlerinde kullandığı biçime benzer bir yaklaşımla şiirler söylediği gibi içerik bakımından da onun izinden gittiği düşüncesini uyandırmaktadır. Zira Sivâr’ın şiirleri İbn Farid’in şiirlerinde göründüğü gibi yoğun bir biçimde ilahi aşk, vahdet-i vücut, vecd, istiğrak gibi konuları ele almaktadır. Hatta Sivâr’ın şiirlerinde vahdet-i vücut vurgusunun epey belirgin ve güçlü bir vurgu ile defalarca tekrarlandığı görülmektedir. Bu makale, Sivâr’ın divanını tasavvufi içeriği bakımından inceleyecektir. Tasavvufi literatürde daha ziyade öne çıkan vahdet-kesret; Allah-âlem ilişkisine daha ziyade dikkat edilmiştir. Giriş bölümünde, ülkemizde akademik çevrelerde hakkında herhangi bir çalışma olmadığını gördüğümüz sufi şair Sivâr’ın hayatı hakkında bilgi verilmiş ve Arap dünyasında yapılmış akademik çalışmalara atıfta bulunulmuştur. Daha sonra ise, şairin divanında öne çıkan tasavvufî unsurlar tasnife tabi tutulmuş ve ilgili beyitler bu tasnif çerçevesinde incelenmiştir.

Hezarfen Necmeddin Okyay

Necmeddin Okyay, klasik sanatlarımızın en önemli isimlerinin başında gelir. Osmanlı' dan Cumhuriyet' e geçişte hüsn-i hat 2 , ebru, ciltçilik 3 , okçuluk 4 , âharcılık, mürekkepçilik 5 gibi sanatların günümüze aktarılmasında kuşkusuz büyük pay sahibidir. Sami Efendi, Hezarfen İbrahim Edhem Efendi gibi büyük üstadlardan dersler almıştır. Güzel ahlakı ve üstün kabiliyeti onun ilgilendiği her sanatta bir yıldız gibi parlamasına neden olmuştur. Gül yetiştiriciliği 6 ve koleksiyonerlik 7 gibi diğer meziyetlerinin yanı sıra çalışkanlığı, Kur'an tilavetindeki ustalığı ve nüktedanlığı ile çevresinde tanınan ve sevilen bir zattır. Birçok alandaki üstün başarısından ötürü "hezârfen" namıyla anılır.

Ferîdüddîn-i Attâr

İslam Medeniyetinde Bilim Öncüleri: Felsefe, 2021

arası Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde İslam Tarihi Anabilim dalında çalıştı. 2005 yılında doçent oldu. Yazdığı eserler yüzünden geciktirilen profesörlük unvanını 2013 yılında Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde aldı. Azimli, üç çocuk sahibi olup Arapça ve İngilizce bilmektedir. Yayınlanan yüzden fazla makale ve uluslararası sempozyum bildirisi bulunmaktadır. 100 kitaptan oluşacak olan "İslam Klasikleri" adlı serinin 32 kitabını, 100 kitaptan oluşacak olan "Oryantalist klasikleri" serisinin 17 kitabını, 9 kitaptan oluşan "İs lam Medeniyetinde Bilim Öncüleri" başlıklı serinin tamamını, 5 kitaptan oluşacak olan "Müslümanların Engizisyonu" serisinin 2 kitabını neşretmiştir. Projelerin kalan kısmının baskı hazırlıkları devam etmektedir.

el-CUNEYD el-BAGDADİ

Hemen hemen bütün sılfi muhitlerinde kendisinden hürmetle bahse-dilen Ebu'I-Kasim el-C u n e y d b. Muhammed el-Cuneyd el-Hazzaz el-Kavariri el-B a ğ d a d i (v. 297 /909) hicri III. (miladi IX.) asırda yetişmiş en büyük zahid ve si'ıfilerden biridir. Dedeleri Nihavend'li idi-ler (1); fakat o Bağdad'ta doğmuş ve yetişmişti (2). Ve yine bu şehirde babasından ayrı bir meslekte (3) çalışarak, kumaşçılık yapmakla geçimini temin ediyordu (4). Rivayete göre Cuneyd, daha çocukluğunda kendisine sorulanlara ver-diği cevaplarla bütün dikkatleri üzerine çekmişti. Birgün dayısı Seri es-Sekati, arkadaşlarıyla oynayan Cuneyd' e:-Ey küçük, ş ü k r hakkında ne dersin? demiş ve ondan şu ce-vabı almıştı:-Şükr, Allah'ın nimetleriyle, yine o Allah'a asi olmamaktır (5). Cuneyd tahsilini Bağdad'ta yaptı. Fıkhı İmam Şafii'nin en meşhur talebesi Ebu Sevr İbrahim b. Halid b. el-Yeman'dan okudu (v. 240/ 854/ (6). Yaradılışı icabı ilm e karşı son derece mütecessis mizacı (7), kaabiliyeti (8) ve çalışkanlığı sayesinde o derece ileri gitti ki henüz 20 yaşında bulunduğu bir sırada hocasının huzurunda fetva verrneğe baş lamıştı (9). Cuneyd bu çalışmaları yanında, diğer taraftan da dayısı Seri (1) Tabakat es-Sulemi, 155; Ensari, Tabakat, 161; İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye, XI, 113; Vefeyat el-a'yan, I, 322. (2) Tarihu Bağdad, VII, 241; el-Muhtar, 92b, es-Subki, Tabakat, II, 29. (3) Babası •Karura» denilen şişe, sırça ve benzeri şeyler satan bir camcı idi; el-Kavariri nisbesi de buradan geliyordu (Bk. Tabakat es-Sulemi, 155; Tarihu Bağ dad, VII, 241; Ensari, Tabakat, 161). (4) Cuneyd'e bu mesleğinden dolayı •el-Hazzaz• denilmekteydi (Bk. Tarihu Bağdad, VII, 241; el-Muhtar, 92b; Nefehat el-uns, 8-(: Lamii Çelebi, tercüme, 132). (5) İbn el-İmad el-Hanbeli, Şezerat ez-zeheb, II, 229; Tabakat eş-Şafiyye, II, 31; Nefehat, 80 (: Tercüme, 132). (6) Hilyet el-evliya, X, 255; Vefeyat, I, 322. (7) Talebesi Ca'fer el-Huldi'den gelen bir rivayete göre Cuneyd şöyle diyor-du: ·Allah teala yeryüzüne, benim kendisinden bir hisse ve nasibim olmayan hiçbir ilim çıkarmamıştır• (Bk. Tarihu Bağdad, VII, 242; el-Muhtar, 93 a). (8) Tarihu Bağdad, VII, 241-242; el-Muhtar, 92 b. (9) Tarihu Bağdad, VII, 242; el-Bidaye ve'n-nihi'ıye, XI, 113; el-Muhtar, 92b.

Ebu’L Kâsim-İ Fi̇rdevsî, Şahnâme

2017

Şahnâme, eskilerin, oncekilerin, ilklerin tarihi; tarih noktasindan bakil-diginda zaman surecinde Iran’in seruveni; zamanin, Iran topraklarindaki izleridir. Şahnâme, Iranlilarin Araplara yenilmelerinden dort yuz yil sonra IV./X. yuzyilda kaleme alindi. Iranlilarin yeni olusan sartlarda, Bagdat ha-lifelik yonetimi karsisinda siyasi ve kulturel yazgilarini belirleme ve yeni-den yapilanma calismalarini surdurdukleri gunlerde, Iran hanedanlari bir suredir kurulmus, dilleri Farsca din ve devlet dili olarak kabul edilmis, kulturel altyapisinin temelleri atilmisti. Firdevsi iste boyle bir ortamda ne-redeyse butun omrunu vererek “Iran ulusal tarihi”ni dizelerine aktardi.