İmal Edilmiş Belirsizlikler Çağının Sosyolojik Yönelimi: Ulrıch Beck ve Anthony Giddens Kaynaklı “Risk Toplumu” Tartışmaları (original) (raw)
Related papers
Turkish studies, 2020
The risks and uncertainties that are considered among the dilemmas of modern society are more visible with pandemic diseases. The dizzying pace of globalization and the desire of humanity to dominate nature push the unbelievable success of today's societies on the one hand and push your future into uncertainty on the other. While both Ulrich Beck and Anthony Giddens use different concepts, they define the societies we live through the concept of risk. According to the thinkers, while the risks in traditional societies are limited to "space", today's risks exceed both space and time limits. In this respect, the determining feature of risks and uncertainties in modern societies is that they can affect everyone without discriminating class, gender, region, continent etc. distiction even without realizing it. The uncertainties created by the Covid-19 outbreak such as the duration of the pandemia, the timing of developing an effective vaccine formulation which avalible for all people, and how to maintain work, daily life, and education etc, have become sources of anxiety, fear and stress. The main findings of the studies conducted in this period confirm the thesis of Back and Giddens claiming that the current risks pointed will affect everyone to a certain extent. In this context, this study makes a theoretical discussion on the concept of "risk society" through the reflections of the uncertainty caused by the pandemia on human relations, family, education and economic institutions. The uncertainties caused by the Covid-19 outbreak affect all people to a certain extent, individuals experience existential anxiety both for themselves and their relatives and individulas are more pessimistic about the future.
Ulrich Beck: Risk Toplumu - Başka Bir Modernliğe Doğru (Kitap İncelemesi)
Özet: Ulrich Beck, ilk olarak 1986 yılında yayınlanan Risk Toplumu adlı kitabı ile, Batı Almanya'da 1970'lerden beri sanayi toplumunun ve siyasalın içsel dinamiklerinin modernite bağlamında önemli bir dönüşüm içerisinde olduğunu savunmaktadır. Ancak kitabın temel savları her ne kadar Almanya örneğinden hareket etse de yapısı itibariyle genellenebilir bir içeriğe dayanmaktadır. Beck'in öngördüğü bu dönüşüm süreci, temellerini sanayi toplumuyla yaratılan moderniteden almakta; ancak onu tamamen reddetmeden belirli kesintilerle sürekliliğine işaret etmektedir. Bu anlamda kitabın ana teması olan " risk toplumu " , klasik sanayi toplumunun yeniden biçimlenişi ile ortaya çıkan ve modernliğin sürekliliği dâhilinde yeni bir toplumsal biçimi ifade etmektedir. Beck'e göre, modernleşme, 19. yy'da tarım toplumunu tasfiye edip sanayi toplumunun yapısal temellerini atmıştı. Bugün de modernleşme, refleksif (reflexive) bir süreç bağlamında, sanayi toplumunun öncüllerini ve işlevsel ilkelerini baltalayarak kendi kendini hedef alıyor ve nihayetinde kendisini konu ve sorun haline getiriyor. Anahtar Kelimeler: Ulrich Beck, risk toplumu, alt-siyaset, yeni toplumsal hareketler.
Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Modernite kavramı her zaman için sosyolojik tartışmaların merkezinde yer almıştır. Bunun başlıca sebebi, sosyoloji disiplininin modern çağ içerisinde ortaya çıkmış olması ve modern toplumu incelemesidir. En basit ifadesiyle geleneksel olandan bir kopuşa işaret eden modern sözcüğünden türetilen modernite, kimi düşünürlere göre son bulmuş ve yerini post-modern döneme bırakmıştır. Buna katılmayan geç modernite kuramcıları ise moderniteden bir kopuştan çok, bir değişim ve dönüşüm sürecine odaklanılması gerektiğini savunmuşlardır. Bir geç modernist olan Ulrich Beck, ikinci modernite kavramını ortaya atmış ve bu dönemin risk kavramıyla tanımlanması gerektiğini iddia etmiştir. Diğer bir geç modernist olan Anthony Giddens ise risk olgusunu modernitenin tek sonucu olarak değil, birden fazla sonuçtan bir tanesi olarak değerlendirmiş ve risk toplumu kavramı bu iki düşünürün argümanları doğrultusunda şekillenmiştir. Mevcut çalışmada, dijital çağın Beck ve Giddens’ın risk toplumuyla ilgili iddialarına uygun bir görünüm sergilediği düşüncesinden hareket edilmiştir. Bu doğrultuda, dijital çağın önemli dönüştürücülerinden biri olan sosyal medya platformları, bilginin güvenliği ve gizliliği ilkesi bağlamında bir risk olarak kuramsal bir tartışma ekseninde ele alınmıştır. Çalışmanın sonucunda, risk toplumu kavramsallaştırmasına uygun olarak teknolojik gelişmelerin risk olgusuyla bağlantısının artan bir şekilde devam ettiği ve bunlarla baş edebilmek adına bireysel önlemlerin alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Risk Toplumu: Belirsizlik, Korku ve Güven Arayışı Arasında Özne
Journal of Turkish Studies, 2018
Bilimsel ve teknolojik bilginin geldiği düzey ve üretilen araç gereçler, insan eylemi üzerinde bir takım sakıncalar ortaya çıkarmıştır. Sahip olunan bilgi düzeyi ile elde edilen bu durum ise içinde yaşadığımız dünyanın sosyal, bilimsel ve teknolojik alanlarının risk toplumu olarak teorileştirilmesine neden olmuştur. Mevcut toplumsal yapıya dayanan risk toplumu analizi, insanlığın geleceğe dair belirsizliklerle ve tehlikelerle karşı karşıya olduğu iddiasına dayanmaktadır. Modern sonrası dönemin insanlık durumunu betimlemeye çalışan risk toplumu teorisi, mevcut halin eleştirisini sunarken, verili durumdan kurtulabilmenin olanaklı olduğu iddiasını da taşımaktadır.
Ulrich Beck'in Ardından: Risk Toplumunda Sınıf Var mı?
Mesele Kitap Dergisi
Ulrich Beck'in ölümünün ardından Mesele Dergisi'ne yazdığım bu makale akademik bir çalışmanın bir parçasının hafifletilmiş halidir. Amacım risk toplumu ve Guy Standing'in prekarya kavramları arasında bir bağ kurmak olarak tanımlanabilir.
Risk Toplumu Söylemlerinin Televizyon Reality Programlarında Temsili
2019
"The Representation of Risk Society Discourses in Reality TV Programs" Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Etkileşim Yıl 2 Sayı 4 Ekim 2019 p.88-115 Özet Temellerini Aydınlanma Düşüncesinden alan modernleşme teorisi toplumsal alanı akıl ve bilimin öncülüğünde metafizik bilgi dışarıda kalacak şekilde planlarken belirsizlikler ve riskler üretir hale gelmiştir. Modernliğin kendi üzerine uygulanması anlamına gelen düşünümsellik fikri oluşan bu yeni toplumsal düzeni risk toplumu olarak adlandırırken; risk, modern toplumların gündelik yaşam pratiklerinin bir parçası olarak sıradan insanın hayat epizotlarına eklemlenmeye başlamıştır. Giderek daha fazla etkisi hissedilen risk söylemi medya aracılığı ile modern toplumların gündelik yaşamında dolayımlanmaktadır. Risk toplumu söyleminin içerdiği bilimsel ve teknik uzman bilgileri medyanın oluşturduğu sembolik evrenler içerisinde şekil alırken bireylerin yaşamlarında anlam repertuarları oluşturmaktadır. Böylece toplumların geçmişten getirdikleri geleneksel değer ve normlar bu dönemde dönüşerek neo-liberal pazar ekonomisinin gereklilikleri çerçevesinde güncellenmektedir. Küreselleşme süreciyle Batı ve Batı dışı toplumları eşzamanlı olarak etkileyen bu toplumsal dönüşüm içinde sistemin işleyişinden kaynaklanan risklerin topluma sunulduğu bir mecra olarak olgusal içerikleri temel alan reality programlar farklı alt türleriyle sistemin üretim ve yeniden üretim sürecinde etkin rol oynamaktadır. Bu anlamda söz konusu programlar bir televizyon program türü olmasının ötesinde ideolojik bir araçtır. Reality programların içerdiği risk bilgisi kimi zaman bireylere kentsel yaşamda olası karşılaşacakları risklerden kaçınma pratikleri olarak sunulurken, aynı zamanda neo-liberal pazar ekonomisinin gereklilikleri çerçevesinde alınacak riskler konusunda rehber olma işlevine haizdir. Bu çalışmada ulusal televizyon kanalları içerisinde reality programların alt türleri dikkate alınarak amaca yönelik bir örneklem oluşturulmakta ve bu yolla tespit edilen programların modern kültürün getirisi olan risk duyumu ve belirsizliklerle ilişkisi, alana ait kuramsal bir paradigma üzerinden irdelenmektedir. Anahtar Kelimeler: risk toplumu, düşünümsel modernleşme, geç modernleşme, reality programları, sosyal inşacılık Abstract The modernization theory, which takes its foundations from the Thought of Enlightenment, is producing uncertainties and risks while planning the social sphere under the guidance of mind and science in a way to exclude the metaphysical knowledge. Referring to the application of modernism on itself, the idea of reflexivity calls this new social order as the risk society and the risk has started to join the life episodes of ordinary human being as part of daily living practices of modern societies. With an increasing influence, the risk discourse is mediating in daily lives of modern societies by means of the media. The scientific and technical know-how that the risk society discourse incorporates takes form inside the symbolic universes created by the media and creates the repertoires of meanings in the lives of individuals. As a result, traditional values and standards that the societies bring in from the past are transforming in this era and being updated within the frame of the requirements of neo-liberal marketeconomy. The reality programs that are based on factual contents as a medium where the risks originating from the functioning of system in this social transformation which simultaneously affects the Western and non-Western societies with the process of globalization are presented to the society, play an active role in the production and reproduction process of the system with their different sub-genres. In this sense, these programs are ideological mediums beyond being a type of TV program. The risk information that the reality programs incorporate is sometimes presented to the individuals in the form of practices to avoid possible risks they may encounter in urban life, while functioning as a guide for the risks that may be taken within the frame of requirements of neo-liberal market economy. In this study, a sample is created for the purpose of study by considering the sub-genres of reality programs in national TV channels and the relationship of such identified reality programs with the risk perception and uncertainties which come along with the modern culture is examined based on a theoretical paradigm of the literature. Keywords: risk society, reflexive modernization, late modernization, reality programs, social constructivism
Alejandro Almanza Pereda’nın Eserlerinde Risk Koruması Altındaki Denge
Art-e Sanat Dergisi, 2019
asıllı bir heykel sanatçısıdır. Sanat hayatı boyunca çeşitli ülkelerde ve şehirlerde bulunarak sanatsal üretimlerini gerçekleştirmiştir. 15. İstanbul Bienali'nde ülkemizde tanınırlığı artan sanatçının; heykel, enstalasyon, video ve fotoğraflarının merkezinde yer alan denge, her çalışmasında farklı bir yönü ile karşımıza çıkmaktadır. Araştırmada yer alan eserler, sanatçının farklı dönemlerde üretmiş olduğu ve farklı özelliklere sahip eserlerinden seçilmiştir. Almanza ile yapılan yazılı görüşmeler aracılığıyla kendisi ile ilgili kaynaklara erişim sağlanmıştır. Bu araştırmadaki eserler; Terry Barrett'in sanat eleştirisine yönelik önerdiği farklı sanat eleştirisi yaklaşımlarının ve kuramlarının birlikte kullanıldığı kapsayıcı bir yöntemle analiz edilmiştir. Ayrıca literatür taraması sonucu elde edilen veriler, sanatçıyla yapılan video röportajların incelenmesi ve araştırmacıların sanatçı ile yazışmaları sonucu elde edilen veriler kullanılarak eserler kavramsal çerçevede tartışılmıştır. Sanatçı, eserlerini üretirken duyduğu heyecan, hassas ve güçlü ögelerin karşıt eşleştirmeleri sonucu kurduğu riskli denge ile izleyiciye çarpıcı izlenimler sunmaktadır.