Rifâî'den Oscar Wilde'a Gül ve Bülbül (original) (raw)
Related papers
Türk Dünyasında Ortak Bir Tema: Gül ile Bülbül
Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, 2015
Gül ile bülbül arasında yaşandığı hayal edilen alegorik aşk, Doğu ve Batı edebiyatlarında karşılaşılan ortak bir temadır. Türk edebiyatında ise Fars edebiyatının etkisiyle XIII. yüzyıldan itibaren müstakil olarak görülmeye başlanan bu tema, Türk dünyası ve kültürü için son derece önemli olan Doğu Türkçesi (Çağatay Türkçesi) ve Batı Türkçesi (Osmanlı Türkçesi) gibi iki ayrı yazı dilinin etkin olduğu Orta Asya ve Anadolu coğrafyalarında ortak bir edebî motif olarak işlenmiştir. Mevlana, Rifâî, Kara Fazlî, İznikli Bekâyî, Ömer Fuadî, Birrî Mehmed Dede Batı Türkçesiyle; Niyazî, Gazi Giray Han, Molla Gurbetî, Hırkatî, Muhammed Ebu Salâhî, Molla Elem Şehryarî, Abdurrahim Otuz İmenî gibi şair ve yazarlar ise Doğu Türkçesiyle gül ile bülbül temalı eserler kaleme almışlardır. Ancak her iki Türklük sahasında da karşımıza çıkan bu ortak tema olay örgüsü, kahramanlar, konunun işlenişi bakımından önemli farklılıklar göstermektedir. Bu makalede öncelikle şimdiye kadar üzerinde çok fazla durulmaya...
Rifâ'î'nin Bülbül-nâmesi Üzerine Bir İnceleme
Divan Edebiyatı Dergisi, 2017
Divan edebiyatında âşığın sevgiliye duyduğu aşk, bu aşktan dolayı çektiği acı ile sevgilinin güzelliği ve acımasız-lığı pek çok mazmunla anlatılmıştır. Şem-pervane, gül-bülbül, kumru-çınar gibi mazmunlar çoğunlukla doğadan ve günlük hayatın içinden seçilmiştir. Bunlar içerisinde en yaygın olan şüphesiz gül ve bülbüldür. Gül sevgilinin pek çok güzellik öğesinin benzetmeliğidir. Aynı zamanda Hz. Muhammed'in simgesi olarak da edebiyatımızda ayrı bir öneme sahiptir. Güllere düşkün olan bülbül ise divan şiirinde aşığın timsalidir. Güllerin arasında sabahtan akşa-ma kadar öten bu kuş ve gül arasında bir bağ olduğu düşü-nülmüştür. Divan şairleri gül-bülbül ilişkisine eserlerinde çokça değinmişlerdir. Ayrıca bu konuda müstakil eserler de vermişlerdir. Gül-bülbül hikâyesini anlatan ilk eserin İran edebiyatından Attar'a ait olduğu ve bu hikâyenin İran'dan Araplara, Araplar kanalıyla da Avrupa'ya yayıldığı düşü-nülmektedir. Türk edebiyatındaki ilk Gül ü Bülbül eserinin ise Mevlânâ'ya ait olduğu bilinmektedir. İkinci eser ise Rifâî'nindir. Çalışmamızda Rifâî'nin Bülbül-nâmesi şekil ve muhteva yönünden ele alınmış ve Alex Olrik'in Epik Kanunlar Teorisi'ne göre incelenmiştir.
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler …
ve Edebiyatı Bölümü cderdiyok.cu.edu.tr ÖZET Bu çalışmada edebiyat tarihimizde pek bilinmeyen XVII. yüzyılda yaşamış şair Füzúní ve Gül-i Sad-berg adlı 167 beyitlik mesnevisi tanıtılmakta; ayrıca Arap kökenli eski Türk harfleriyle yazılmış eserin yeni Türk harfleriyle transkripsiyonlu metni verilmektedir.
Fuzûlî Diyor ki: " Bin Diken Bir Gül İçin Sulanır "
Fuzulî’nin bir mısraından yola çıkarak eğitim anlayışımızı etkileyecek sonuçlara ulaşabilir miyiz? Yüzyıllar önce yaşayan bir şâir olan Fuzulî, bugünün modern eğitim kuramlarını geliştiren, uygulayan teorisyenlere acaba küçük de olsa bir kapı açabilir mi? Leyla ile mecnun şâiri, her gün onlarca insanla muhatap olan öğretmenlerimize farklı bir davranış zenginliği kazandırabilir mi?
Divan Şiirinin Alegorik Âşık ve Maşuklarından Gül ü Bülbül
Turkish Studies: International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic , 2010
Betül SİNAN NİZAM ÖZET 16. yüzyıl şairlerinden Kara Fazlî tarafından kaleme alınan Gül ü Bülbül, farklı anlam katmanlarını içeren tasavvufî alegorik bir mesnevidir. Şair ilk bakışta Bülbül ve Gül adlı âşık ve maşukun mecazî aşk hikâyesini anlatıyor gibi görünse de eserin sonunda bu ikisi ve mesnevideki diğer unsurların temsil ettikleri tasavvufî kavramlar hakkında okuyucuya bilgi verir. Bunun yanında eserde, alegorinin doğasına uygun olarak kahramanların isimlerine paralel bir şekilde mevsimlerin geçişi/baharın gelişi anlatılmaktadır. Araştırmacıların orijinal olduğunu söyledikleri bu mesnevide zaman zaman alegorik yapının sekteye uğradığı görülür.
Selmân-ı Sâvecî’nin Gül Redifli Gazelinde Gülün Ele Alınışı
2018
Klasik Fars siirinde neredeyse tum sairler siirlerinde tabiattaki guzellik unsuru olan ciceklere bazen edebi sanatlar bunyesinde bazen de redif gorevinde cokca yer vermislerdir. Kuskusuz bunlar arasinda en cok kullanilan ve Peygamberin terinden dogdugu inanciyla ayri bir oneme ve degere sahip olan cicek gul olmustur. Klasik Fars edebiyatinda gul deyince genel olarak kirmizi gul anlatilmak istenmistir. Kirmizi gul rengi, sekli, kokusu ve guzelligi bakimindan cesitli seylere benzetilmistir. Mesela kirmizi rengi yonuyle sevgilinin yuzune ve yanagina ya da kana, saraba, yakuta; sekli bakimindan kadehe, lambaya, muma benzetilmis; bazen de bizzat sevgili olmustur. Cicekler arasinda gul, bahcenin sultani kabul edilmistir. Gule siirlerinde yer veren sairlerden biri de Selmân-i Sâveci’dir. Hicri sekizinci yuzyilin onemli kaside sairleri arasinda yer alan ve donemin ileri gelenlerine soyledigi kasidelerle un kazanan Selmân, Divân’inda bazen edebi sanatlar vasitasiyla bazen de redif olarak gu...
Bülbül Değilse Kimdi Feryâd Eden
Post Öykü Dergisi 34, 2020
Toplamda on bir öyküden oluşan Hatırlı Yara, Ocak ayında Dergâh Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Her biri kendine özgü olan bu öyküler gelip insanın boğazında bir yerlere takılıyor. Bu toprakların ham maddesi olan acı, gurbet, feryad, bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm, Mukadder Gemici öykülerinin de mayasını oluşturuyor diyebiliriz.