Türkiye Madencilik Sektöründe Yapısal Dönüşüm ve Sonuçları (original) (raw)
Related papers
Türkiye de İhracatın Sektör Ve Pazar Çeşitliliği Çerçevesinde Yaşadığı Yapısal Dönüşüm
Ege Akademik Bakis (Ege Academic Review), 2017
In order to accomplish medium to long term targets, Turkey has to transform its structure of exports. This study aims to explore the structural transition in exports between 1995 and 2013. The calculations confirm increasing sectoral diversification and technological intensity in terms of share in total exports. On the other hand, when we focus on revealed comparative advantages, it shows that, Turkey still specializes in labor and capital intensive sectors which involves less research activity. Lastly, between 1995 and 2013 there has been a strong market diversification which implies lessening market risk via lessening market concentration. However it should be stated that, this also implies a weak potential for export growth generated by exporting same products to new markets.
Türkiye Madencilik Sektörü İçin Bir Politika Çerçevesi
İnsanoğlunun en eski uğraş alanlarından biri olan madencilik faaliyetleri, geçmişte olduğu gibi günümüzde de tüm yerkürede sürdürülmektedir. Bugün, sınırları içerisinde mineral kaynağı bulunup da madencilik faaliyeti yürütmeyen herhangi bir ülke Dünya üzerinde neredeyse yoktur. Gelişmiş ya da gelişmekte olan pek çok ülkede zenginlik yaratmaya devam eden madencilik endüstrisinin tarihinde insan yaşamı, çevre ve elde edilen gelirin paylaşımına ilişkin sayısız olumsuz örnek bulunmaktadır. Madencilik faaliyetlerinin yoğun olarak yapıldığı Türkiye’de de bu faaliyetlerin neden olduğu çevre sorunlarına ya da ölümlü kazalara sıklıkla rastlanılmaktadır. Bununla beraber, doğru planlanıp yönetildiğinde ve doğru değer ve ilkelerden yola çıkılarak belirlenecek çalışma kurallarına uyulması durumunda, madencilik endüstrisinin sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda önemli bir işlev görmesi mümkündür. Dolayısıyla, bu amaca yönelik bir politika çerçevesinin geliştirilmesi ve endüstrideki tüm yasal düzenlemeler ile uygulamaların bu çerçeveye uygun olmasının sağlanması önemli görülmektedir. Bu çalışmada, temel insani, ahlaki ve bilimsel ilkelerden yola çıkılarak Türkiye madencilik endüstrisi için genel bir politika çerçevesi tanımlanmaktadır.
Madencilik sektöründe kurulan iki yeni yapı üzerine düşünceler
Geçtiğimiz günlerde çıkarılan bir yasayla, madencilik sektöründe iki yeni yapı oluşturuldu. Bunlardan ilki, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'ne (MTA) bağlı Türkiye Yerbilimleri Veri ve Karot Bilgi Bankası. Yasa, " yeni kurulacak " demiş; ama MTA içerisinde bir Karot Bilgi Bankası zaten uzun süredir faaliyetteydi. Bu birim, MTA tarafından yürütülen arama çalışmalarında elde edilen verileri arşivlemekte ve gerektiğinde bu verilerden rafine bilgiler üretmekteydi. Yasal düzenleme sonrasında, artık sadece MTA'nın değil, Türkiye'de maden arama ya da üretimi yapan tüm kamu ya da özel sektörün yer bilimleri verileri söz konusu bilgi bankasında toplanabilecek. Herhangi bir yerde maden araması yapacak olanlar da bu bilgilerden yararlanabilecek. Böylelikle, bir taraftan ülke çapında maden aramalarının çok daha etkin bir şekilde yürütülebilmesi sağlanacak, diğer taraftan arama maliyetleri de daha makul seviyelere gelebilecek. Dolayısıyla, söz konusu yapı, sadece Türkiye için değil, madencilik alanında iddia sahibi her ülke için sahip olunması gereken bir yapıdır. Zaten, madencilik alanında gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde, benzeri yapılar uzun yıllardan beri faaliyet göstermektedir. Bu nedenle,-her ne kadar oldukça geç kalınmış olsa da – son derece yerinde bir düzenleme olmuştur. Bununla beraber, ülkemiz madencilik sektöründe önemli bir boşluğu doldurabilecek böylesi bir yapının, " bilgi bankası " başlığı altında değil, kamu idari sisteminde tanımlanmış bir yapıda ve kadrosu da yasayla belirlenmek suretiyle kurulması çok daha akılcı olurdu. Yeni yapının, kendisinden beklenilen hedefleri yerine getirebilmesi amacıyla ilk yapması gereken ise sektördeki kurumsal güvenilirliğini en yüksek oranda ve hızla tesis edebilmesi ve bunu yıllar içerisinde sürdürebilmesidir. Çünkü burada söz konusu olan, kamu ya da özel kuruluşlar tarafından son derece yüksek bedeller karşılığında elde edilen arama bilgilerinin kullanımıdır. Dolayısıyla, güvenilirliğin yeterince oluşturulamaması durumunda, söz konusu yapı, bırakın aramalara katkı sağlamayı, maden aramalarına girmesi muhtemel sermaye önünde engel dahi oluşturabilecektir. *** Aynı yasayla kurulan diğer yapı ise kısa adı UMREK olan Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu. " Uluslararası standartlar ile bilimsel ve teknik esaslara göre " diye başlayıp oldukça kötü bir yazım şekli ile devam eden – ve muhtemelen niyet ettiğini tam olarak ifade edemeyen-düzenlemeden anladığıma göre, ülkemiz madencilik sektöründeki bir başka önemli sorunun kurulacak yeni bir yapı vasıtasıyla çözümü hedeflenmekte. Söz konusu sorun, ülkemiz maden kaynak ya da rezervlerinin belirlenmesine ilişkindir. Buna göre; ülkemizde maden arama ve araştırmaları yapılmakta, ancak bu çalışmaların sonuçları, genellikle, yetkin ya da yeterli kişiler tarafından ve uluslararası kabul gören standartlar çerçevesinde raporlanamamaktadır. Böyle olunca da, hazırlanan raporlarda ortaya konulan kaynak ya da rezerv
Türkiye imalat sanayiinde yapısal dönüşüm ve işgücü piyasasında katmanlaşma
2012
ÖZETTürkiye’de 2001 Krizi sonrasında hızlı bir toplumsal dönüşüm süreci başlamıştır. Bu dönüşüm sürecini tanımlayan unsurlar, toplumun tüm maddi ve kültürel ihtiyaçlarının sermayenin değerleneceği alanlar olarak mübadele ilişkisine tabi hale getirilmesi, üretim sürecinin esnekleştirilmesi söylemi altında işçi sınıfının kazanılmış haklarına karşı başlatılan saldırı ve para sermayenin üretken faaliyetlere yönlendirilmesine yönelik gösterilen gayrettir. Bu gelişmelerin sonucunda bireysel sermayeler arasında çeşitli boyutlarıyla farklılaşma belirginleşmeye başlamış ve bu farklılaşma işgücü piyasasında derinleşen katmanlaşmada karşılık bulmuştur.Söz konusu süreç uluslararası kapitalist gelişmede 1970’lerde açığa çıkan bir dizi yeni yapısal özellikle paralel olarak ilerlemektedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası birikim rejiminin krize girmesi sonucunda onu meydana getiren ve ayırt edilebilir bir birikim rejimi olarak tanımlanmasını sağlayan spesifik toplumsal denetim mekanizmaları, emek süre...
"1980’li yıllarda başlayan ve günümüze kadar farklılaşarak devam eden süreci anlamamız açısından tüm bu yasal düzenlemelerin incelenmesinin önemli bir dizi açılım sağlayacağını düşünüyorum. Yasal değişikliklerin incelenmesi yasal değişime konu olan gerçeklik ve bu gerçekliğe taraf olan sosyal sınıf/kesim ya da grupların etkinliğine ait bir dizi ipucu vermenin yanı sıra, toplumsal ilişkilerin ulaştığı aşamaya ilişkin yapısal/sistemik açıklamalara da olanak sağlayacaktır.