GELECEĞİN TEKNOLOJİLERİNİN YARATACAĞI KURUMSAL YABANCILAŞMA VE YENİ BİN YILIN İNSAN KAYNAĞININ DUYGUSAL ZEKA KARAKTERİSTİĞİ (original) (raw)
Related papers
CİN ŞİŞEYİ TERK ETTİ: GELECEĞİN KALAŞNİKOFLARI OTONOM SİLAH SİSTEMLERİ VE ULUSLARARASI İNSANCIL HUKUK, 2018
Çek dilinde angarya işleri yapan ve zorla çalıştırılan işçi anlamına gelen robot kelimesi orijinal anlamında ilk defa Karel Čapek tarafından "Rossum's Universal Robots (Rossum'un Evrensel Robotları)" oyununda kullanılmıştır. 2 Bu yönüyle Čapek, Isaac Asimov'un fütürist kurgusunun ahlaki temelini oluşturmuştur. Asimov'un ortaya attığı Üç Robot Kanunu 3 bilim kurgu robotlarını etik ve fiziksel *
Resim’de Dışavurumculuk, Alman kültürünün burjuva kapitalizmindeki toplumsal parçalanma ve yabancılaşmaya anti-rasyonel alternatifler arayan güçlü bir eğilimin toplumsal, politik ve iktisadi etkenlere bağlı tinsel yansımalarından biridir. Almanya’da atılan anti-demokratik temellerin romantik gericiliğinin neticesinde faşizmin uzun süreli zaferini olası kılan sosyo-ideolojik , (Şovenizm, Nazizm / Irkçılık) ve felsefi etmenler (Usdışıcılık/Varoluşçuluk) gecikmiş, ama çok hızlı gelişmiş kapitalizmin doğurduğu emperyalist dünya savaşlarına bir büyük tepki olarak doğan sosyalist eylem, Alman Dışavurumculuğunun oluşumunda başat etmenler olarak yer alırlar. Sosyalizm gibi, Dışavurumculuk’ta nesne’ye, sınıfsal eşitsizliklere, iktidarın faşizanlığına, entelektüel barbarlığa, makineye ve merkezileşmeye karşı adalet adına büyük bir prometheusvari haykırış yükseltmiştir. Her yönüyle Germanik çağrışımlar barındıran Dışavurumcu sanatın Almanya’da etkili olması; endüstrileşmeye, geç kalınan toplumsal reformlara, askeri yönetimlere ve feodalizmle ilintili Gotik mirasın yarattığı dış etkenlere de bağlıdır. İç etkenler ise toplum ve birey arasında doğan iç çatışmanın getirdiği tarihsel-romantik-melankolik refleksin, içe dönüklüğe dönüşen bir yabancılaşmasını ortaya koymaktadır. Dışavurumcular toplum içindeki kaosu ve sosyal acizliği vurgulamak için ekonomi-politiğin mekanikleştirdiği ve yabancılaştırdığı insanın kötü, çirkin, trajik yönlerini, çağın sosyal ve politik ıstıraplarını, korkularını, sadistliklerini, acımasızlıklarını, tutkularını, özlemlerini, Dezartikülasyon’a bağlı mekanik insan hareketlerini düşüncelerin regresyonu aracılığıyla eleştirel bir veristik sanat anlayışına dönüştürdüler. Dışavurumculuk sonrasında çok katmanlı yabancılaşma olgusu; kaynağı ekonomik yapı ve bu yapının faktörleri olan nesneleşme, şeyleşme, eşyalaşma, dışlaşma, meta fetişizmi gibi görünümler ve isimler alarak insan-toplum, insan-doğa, insan-tinsellik arasında yaşanan kopuşu, önemli bir tema olarak irdeleyen çağdaş edebiyat ve sanat, Frankensteinvari modern insanın bozuk, izole ve absürd yaşamının altını çizerek, kapitalizmin ve gelişmekte olan teknolojilerin insan varlığını insanlıktan çıkaran buhranını ve kayboluşunu yansıtmaya devam etmektedirler. Anahtar Kelimeler: Modernizm, Meta Fetişizmi, Şeyleşme, Yabancılaşma, Marksizm.
KULLANIMLAR VE DOYUMLAR YAKLAŞIMI BAĞLAMINDA KÜRESELLEŞEN DÜNYADA YENİ MEDYA VE GENÇLİK İLİŞKİSİ
Özet İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda, tüm dünyada paylaşılan ortak bir küresel kültür oluşmasına katkı sağlayan en önemli araçlar, yeni medya teknolojileridir. Mevcut küresel kültürün en önemli belirleyicisi olan bu araçların hedef kitlesi ise 'gençler'dir. Ülkemizde,1980'li yıllardan itibaren apolitikleştirilen gençlerin yeni medya teknolojilerini daha çok sosyal amaçlarla ve bağımlılık derecesinde kullandığı gözlemlenmektedir. Kendilerini geliştirmeleri gereken serbest zamanları yeni medya teknolojileri kullanımı ile küresel kapitalist kültüre entegre olarak harcayan gençliği bu durumdan koruma konusunda en büyük görev, aile kurumuna düşmektedir. Bireysel bir yaşam tarzına alışmış Batı gençliğine kıyasla Türkiye'deki genç bireyler için aile, hala önemini sürdürmektedir. Günümüze kadar yapılan çalışmaların hemen hepsinin gençlerin yeni medya bağımlılığının sebeplerine odaklandığı görülmektedir. Bu çalışmada ise gençlerin yeni medya bağımlılığının, ev içi serbest zamanlarda onları sosyal öğretiler anlamında doyuracak aktiviteleri teşvik etmesi gereken ebeveynlerin genellikle göz ardı edilen yeni medya bağımlılığı ve ilgi eksikliğinden kaynaklandığı öne sürülecek ve bu durum Kullanımlar ve Doyumlar yaklaşımı bağlamında açıklanmaya çalışılacaktır. Abstract In the 21st century that we live in, new media technologies are the most important tools that help build a shared culture all over the world. And young people are the target group of these tools that determine the existing global culture. In our country, young people who have been de-politicisized since 1980's seem to use new media technologies mostly for socializing and in an addictive way. Youth spend their leisure times in which they need to improve themselves, by using new media technologies and being integrated to the global capitalist culture; and family is the primary institution to protect them from this situation. Compared to the youth of the Western countries who are raised in a more individualistic way * Öğr. Gör. Esra CİZMECİ, Yalova Üniversitesi, Termal MYO; Doktora Öğrencisi, Marmara Üniversitesi, İletişim Bilimleri, escizsu@hotmail.com † Bu çalışmada "Aile" kavramı, "Anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile" anlamında kullanılmıştır.
YAPAY ZEKA VE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİN GELECEĞİ
İnsan beynini ve insanların düşünme yollarını taklit ederek insan gibi düşünebilen, yanıt verebilen makinelerin/algoritmaların yazılımlarını tanımlayan yapay zekâ, kurgusal bir kavram olmaktan günlük yaşamımızın bir parçası olmaya doğru evrilmiştir. Yapay zekâ, insan kaynakları yönetimi alanında da etkili olarak işyerinde çalışanların işe alınması, eğitilmesi, geliştirilmesi ve elde tutulmasında önem kazanmıştır. Bu çalışmada, yapay zeka uygulamalarının insan kaynakları yönetiminin geleceği açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın en önemli katkısı, çeşitli araştırma önermeleriyle yapay zeka teknolojileri çağında insan kaynakları uygulamalarının geleceğini bütüncül bir çerçevede tartışmasıdır. Bu çalışmayla, yapay zekanın insan kaynaklarını yönetimi uygulamalarını önemli ölçüde etkileyeceği ve bu uygulamalarda dönüşüm meydana getirebileceği ortaya çıkmıştır. Yapay zeka ile işe alım süreçlerinin hızlı olabilmesi ve eğitim maliyetlerinin düşürülmesi beklenmektedir. Yapay zeka, insan kaynakları yönetiminin geleceği ile ilgili umut verici yenilikleri taşımakla birlikte çok sayıda çalışanın işten çıkarılması, işsizlik, çalışan mahremiyeti, değişime direnç gibi çeşitli endişeleri de içermektedir. Dolayısıyla yapay zeka teknolojilerinin, insan kaynakları uygulamalarının ihtiyaç ve beklentilerinin yanında bu endişelerin de göz önünde bulundurulduğu bir yerde konumlandırılması gerekmektedir. Çalışmanın, akademiye ve insan kaynakları yönetimi alanına yol göstermesi ümit edilmektedir.
DUYGUSAL ZEKÂNIN ÇALIŞANLARIN BİREYSEL YENİLİKÇİLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ: TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA, 2018
Duygusal zekânın iş yaşamındaki etkileri akademik çalışmalarda sıklıkla ele alınmıştır. Özellikle iş tatmini, örgütsel bağlılık, örgütsel vatandaşlık davranışı ve çalışanların performansı gibi değişkenlerin duygusal zekâ ile ilişkisi ortaya konulmuştur. Çalışanların duygusal zekâ özelliklerinin gelişmiş olması, uluslararası büyük şirketler tarafından son derece önemli görülmektedir. Bunun yanında, hem sosyal hem profesyonel alanlardaki gelişmelere uyum sağlayacak bireysel yenilikçilik becerisine sahip çalışanlara duyulan ihtiyaç giderek artmaktadır. Araştırmanın temel amacı, yenilikçilik ile doğrudan bağlantılı olan teknoloji firmalarında çalışanların duygusal zekâ yeteneklerinin bireysel yenilikçilikleri üzerindeki etkisini tespit etmektir. Bu doğrultuda teknoloji alanındaki firmaların her kademeden çalışanlarına duygusal zekâyı ölçmek amacıyla Petrides ve Furnham tarafından geliştirilen Duygusal Zekâ Özelliği Ölçeği-Kısa Formu ile bireysel yenilikçiliği ölçmek amacıyla Hurt, Joseph ve Cook tarafından geliştirilen Bireysel Yenilikçilik Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmanın anakütlesini, Boğaziçi Teknopark, İTÜ ARI Teknokent, Yıldız Teknopark, Teknopark İstanbul ve İstanbul Teknokent’te faaliyet gösteren çeşitli sektörlerden firmalarda çalışan 164 kişi oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında geliştirilen hipotezlerin test edilmesi için T-Testi, Anova, Pearson korelasyon ve regresyon analizi kullanılmıştır. Analizlerin sonuçları değerlendirildiğinde duygusal zekânın “iyi oluş” ve “sosyallik” boyutunun bireysel yenilikçiliğe pozitif yönde etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca; duygusal zekâ tüm boyutları itibariyle bireysel yenilikçilikle; bireysel yenilikçilik de kendi boyutları itibariyle duygusal zekâyla farklı derecelerde, anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişkiye sahiptir. Araştırmada son olarak; değişkenlerin cinsiyet, yaş, eğitim durumu gibi demografik özelliklere göre farklılaşıp farklılaşmadığı ele alınmıştır.
VI. Uluslararası Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi Kongresi, 2016
Orta çağ’ın karanlığında Rönesans’a geçişte Thomas More’un ortaya çıkardığı ütopya kavramı var olmayan ama ideal/mükemmel olan bir uzam, geleceğe dair daha iyinin umudunu taşımaktadır. Bununla beraber her ütopyan yapı kendi içinde karşıtını barındırmaktadır. Bu bağlamda daha iyiye erişmenin araçlarından olan akıl, bilim ve teknolojinin 20. yy. da iki Dünya savaşına neden olması ve kitle imha silahlarının yapımı için kullanılması modernite krizine neden olmuştur. Bu kriz edebiyatta ütopyanın içinde çıkan idealin yerini şiddet, baskı ve totaliter düzenin aldığı distopyan uzamları yaratmıştır. Bir toplumun mükemmel/ideal durumunu koruması için statik hale gelmesi gerekmekte bu da toplumları totalitizme götürmektedir. Bu türün edebiyat eserleri bağlamında en önemli işlevleri yazıldığı topluma karşı bir eleştiri ve geleceğe dair bir uyarı içermesidir. İşte bu çalışmada yazıldığı zamana göre gelecek kurgusu içeren suç ve şiddetin en yüksek boyutta olduğu distopyan bir uzamda, suçu önlemek için insanların özgür iradelerini kontrol altına almaya varan yöntemleriyle totalitarizme doğru yönelmiş bir devlet yapısında yazılmış olan, Anthony Burgess’in Otomatik Portakal eseri ve Stanley Kubrick’in yönetmenliğinde çekilen aynı adlı film, iki farklı sanat dalının eseri işlemesi ve ana tema olan ütopyan/distopyan öğelerin belirlenmesi bağlamında göstergelerarası bir incelemeye tabi tutulacaktır.
NÖROGİRİŞİMCİLİK VE YAPAY ZEKÂ (YZ) GELECEĞİN GİRİŞİMCİ ZİHİNLERİ
YENİ NESİL GİRİŞİMCİLİK, 2024
Girişimcilik, sosyal bilimlerde araştırma yapan birçok akademisyenin yo-ğun ilgi gösterdiği bir alan olmuştur. Bu bağlamda gerçekleştirilen çalışma-lar, genellikle girişimcilik niyeti, eğilimleri ve girişimci davranışlar üzerine odaklanmıştır. Ancak, bu çalışmalar büyük ölçüde ampirik yöntemlere da-yandırılmış olup, bireylerin girişimci olma sebeplerinin arkasında yatan nö-rofizyolojik, nöropsikolojik ve psikonöroendokrinolojik etmenler genellikle göz ardı edilmiştir. Özellikle, bireyin girişimcilik potansiyelinin belirlenme-sinde nörofizyolojik yapılar, genetik faktörler, hormonlar ve davranışsal genetik unsurların rolü ile bunların birbiriyle olan karmaşık etkileşimleri, mevcut araştırmalarda yeterince bütüncül bir yaklaşımla incelenmemiştir. Bununla birlikte, nörobilimsel yöntemlerin, araçların ve yaklaşımların farklı disiplinlerde kullanılmaya başlanmasıyla, sosyal bilimlerde de girişimcilik araştırmalarında nörobilimin sunduğu imkânlardan faydalanılmaya başlan-mıştır. Ancak nörogirişimcilik araştırmalarında başta nörobilimsel veriler olmak üzere çevresel, sosyal ve demografik etkenlerden kaynaklı olarak elde edilen bilgilerin bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi önem arz etmek-tedir. Mevcut yaklaşım ve yöntemlerin bu denli büyük ve karmaşık bilgiyi bir arada işlemesi oldukça güç ve zaman alıcıdır. Bu nedenle nörogirişimci-lik araştırmalarında Yapay Zekâ temelli uygulamaların kullanılması girişim-cilik ile ilgili birçok cevapsız sorunun yanıtlanmasını mümkün kılacaktır. Bu nedenle nörogirişimclik araştırmalarında daha karmaşık ve daha kapsamlı teknolojik yaklaşımların benimsenmesi girişimciliğe dair derin iç görüler elde edilmesine önemli katkılar sağlayacaktır.