Tören, T. (2008) “Bir Müdahale Aracı Olarak Dış Yardım ve İki Örnek: Truman Doktrini ve Marshall Planı” (“Foreign ‘Aid’ Policies as An Intervention Instrument and Two Cases: The Truman Doctrine and the Marshall Plan”), Ozgur University Publisher, 2008, Istanbul. (Turkish) (original) (raw)
Amerika bağışta bulunur; fakat gönderdiği ziraat alat ve edavatı için buradaki çiftçinin kesesinden de para çıkar." İlhan İpek, İktisadi Uyanış 1 Giriş İktisat yazınında "dış yardım" kavramı içerdiği sınıfsal ilişkilerden ve kapitalist sistemin işleyişinde oynadığı rolden soyutlanarak ele alınmaktadır. Oysa geçmişte ya da bugün uygulamaya konan birçok "dış yardım" politikası, kapitalist sistemin sürekliliğinin sağlanmasında, dolayısıyla, sermaye egemenliğinin ve emperyalist tahakküm ilişkilerinin hayat bulmasında önemli rol oynamıştır ya da oynamaya devam etmektedir. Bu durum, "dış yardım" olarak ifade edilen olgunun, ortaya çıkış sebeplerinin, ekonomik, politik ve ideolojik etkilerinin anlaşılmasını, dahası deşifre edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu çalışma da böylesi bir zorunluluğun gölgesinde bir deneme niteliği taşımaktadır. Çalışmada İkinci Dünya Savaşı'nın hemen sonrasında, dönemin hegemonik gücü olan ABD'nin uygulamaya koyduğu ve "dış yardım" olarak adlandırılsa da özünde emperyalist birer "müdahale" biçimi olan Truman Doktrini ve Marshall Planı'ndan hareketle "dış yardım" olgusu ele alınmaktadır.
Related papers
in Türkiye’de Kapitalizmin Gelişimi (Development of Capitalism in Turkey), Ankara: Dipnot Publisher. (Turkish), 2006
İkinci Dünya Savaşı sonrasında kapitalist sistem içerisinde önemli bir dönüşüm yaşanır. Bu dönüşüm sistem içerisindeki aktörlerin konumlarının farklılaşmasını da beraberinde getirir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı arası dönemde üretim kapasitesini büyük ölçüde arttıran ABD, 1941 yılında başlattığı savaş seferberliğinin de 2 etkisiyle, özellikle savunma sektöründe yüksek bir birikim hızına ulaşır ve bu alanda geliştirdiği teknolojiyi sivil sektörlere de uyarlama olanağı elde eder 3 . Nitekim savaşın sonuna gelindiğinde, dünya altın rezervlerinin %70'i ABD'nin elindedir, dünya sanayi üretiminin %40'ını ABD gerçekleştirmektedir, 1938-1948 arasında Batı Avrupa'da (100)'den (87)'ye düşen safi ulusal hâsıla endeksi ABD'de (165)'e yükselmiştir 4 . Üretim olanaklarında görülen bu artış, İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya kapitalizminin yeniden yapılanmasının temel dinamiğini de ortaya çıkarır: Üretici sermayenin uluslar arasılaşması 5 . Bir diğer ifade ile bu süreçte ABD sermayesi, kapitalist sistemin sürekliliğinin sağlanması açısından en ileri teknolojiye ve üretim örgütlenmesine sahip sermaye konumunu elde ederek sistemin öncü gücü haline gelir 6 . Üretimin uluslararasılaşması para ve meta hareketleri ile gerçekleştiğinden, bu dönemde para ve meta sermayenin uluslar arası hareketi de hızlanır 7 . Sermayenin uluslar arası hareketinin hızlanması, dolaşım alanının belirlenmesi zorunluluğunu da beraberinde getirir. Bu zorunluluğun bir sonucu olarak Bretton Woods Sistemi doğar ve bu sistem kapsamında oluşturulan IMF para sermayenin, IBRD üretici sermayenin, GATT ise meta sermayenin dolaşımı düzenleme fonksiyonunu üstlenir 8 .
Türk-Amerikan İlişkilerinde Truman Doktrini ve Marshall Planı
Türkiye, Sovyetler Birliği, İngiltere ve ABD gibi ülkeler tarafından çeşitli nedenlerle II.Dünya Savaşı’na çekilmeye çalışılmıştır. Fakat bu çabalar bir sonuç vermemiş, dönemin Türk hükümeti tarafsız kalmayı tercih edip, denge politikası izlemiştir. Başlarda kendine dost ve düşman edinmediği için Türkiye bu savaştan ve savaşın getirdiği ağır yıkımlardan uzak kalmıştır. Ancak aynı zamanda izlenen bu denge politikası savaş sonrasında, Türkiye’yi müttefiksiz bırakmıştır.
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI MARSHALL PLANI VE TRUMAN DOKTRİNİ.docx
Research Paper , 2018
2.Dünya Savaşı boyunca ABD, Sovyetler Birliği ve İngiltere Türkiye’nin savaşa kendi yanlarında katılması için çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır. Türkiye bütün bu girişimlere rağmen kendi tarafsızlık politikasına sadık kalmış ve başarıyla uygulamıştır. Bu tarafsızlık politikası Türkiye’yi savaşın yıkıcı ekonomik ve siyasi etkilerinden korumuş, bunun yanı sıra savaş sonrası uluslararası arenada yalnız kalmasına neden olmuştur. Sovyetler Birliği savaş sonrasında yayılmacı bir politika izlemiş, bu yayılmacı politikanın hedeflerinden biri olan Türkiye Sovyetler Birliği tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Sovyetler Birliği 1945 yılında verdiği notada bu durumu resmiyete dökmüştür. Egemenlik hakları açıkça ihlal edilen Türkiye tek başına Sovyetler Birliği’nin karşısında duramayacağına kanaat getirerek Batılı Devletlerden destek alma yoluna gitmiştir. Türkiye’ye ihtiyacı olan desteği ABD verecektir. Savaş sırasında ABD ve Sovyetler Birliği kendi çıkarları için bir ortaklık kurmuştur. 1947 yılında bu ortaklık çatırdamaya başlamış ve iki kutuplu dünyanın temelleri atılmıştır. 12 Mart 1947’de ABD Başkanı Harry S. Truman Kongrede bu bloklaşma yarışını gündeme getirmiş ve durumu meşrulaştırmıştır, bununla beraber kendi adıyla anılacak olan vaatlerini açıklamıştır. Bu doktrin Soğuk Savaş’ın resmen başladığını işaret etmektedir. Çünkü savaşa fiilen katılmamış tarafsız bir devlete ABD hükümeti açıkça yardım vaadinde bulunuyor ve bu Sovyetler Birliği tehlikesine karşı yaptığını alenen gösteriyordu. Bu yardımlar akla Soğuk Savaş Dönemi’nde ABD ile ilişkilerde Marshall Planı ve Truman Doktrini özelinde emperyalizmin dönüştürücü gücü kullanılarak Türkiye Amerikalaştırılmış, Türkiye’nin bağımsız bir iç ve dış politika izlemesine engel oluşturmuştur. Bu yardımların devamı Paris Barış Konferansı’nda temelleri atılan Marshall Planı’dır.
TRUMAN DOKTRİNİ VE MARSHALL PLANI'NIN TÜRK ASKERİ HAVACILIĞI BOYUTUYLA DEĞERLENDİRİLMESİ
BENGİ 2023-1 2 modernize edilmesi için kullanılmıştır. Özellikle havacılık ekseninde değerlendirildiğinde yardım programı; Türk Hava Kuvvetlerinin yeni uçak, silah ve sistemler ile donatılmasına zemin hazırlamıştır. Ayrıca ABD tarafından Türkiye'ye uçaklar yanında radar sistemleri, ikmal ve lojistik entegrasyon sistemleri gibi farklı ve nitelikli araç-gereç hibe edilmiştir. İlave etmek gerekirki yardım programı ekseninde Türk personelin eğitimi, uçak ve sistemlerin kullanımı, yabancı dil eğitimi ve hava meydanlarının yenilenmesi gibi birçok alanda kurs ve seminerler verilmiştir. Amerikan Yardım Programı çerçevesinde yapılan yardımlar önce İkinci Dünya Harbi'nin son yıllarında kullanılan uçak ve sistemlerden oluşmuştur. Zaman içerisinde bu yardımlara son sistem jet savaş uçakları da dâhil edilmiştir. Bu çalışmada Amerikan Askeri Yardım Programı kapsamında Türk Hava Kuvvetlerine verilen pervaneli uçaklar ile silah ve sistemlerin nicel ve nitel durumuna arşiv belgeleri ve tetkik eserler çerçevesinde yer verilecektir. Ayrıca, Amerikan Yardım Programı çerçevesinde verilen uçak, silah ve sistemlerin Türkiye'nin savunma sanayii ile dış politika histerlerine etkisi değerlendirilecektir.
Devletler, uluslararası hukuk kurallarını dış politikalarında çıkarlarını korumak ve icra etmek için sıklıkla kullanırlar. Devletler eylemlerine meşruiyet kazandırmak için de uluslararası hukuka dayanmak durumundadırlar. Ancak hal böyle iken uluslararası hukukun dış politikadaki yeri meselesi hakkında çok az akademik çalışma bulunmaktadır. Bizde de uluslararası hukukun Türk Dış politikasındaki rolü hakkında çok az akademik çalışma bulunmaktadır. Oysa Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından itibaren uluslararası hukuk, devletin politikasını etkilemiş veya uluslararası hukuk bir dış politika aracı olarak kullanılmıştır. Bu makalede Türk dış politikasında uluslararası hukukun bu konumu Soğuk Savaş öncesi, Soğuk Savaş dönemi ve Soğuk Savaş sonrası dönemde örnek olaylar ve sorunlar üzerinden incelenecektir. Bu olaylar ve sorunlar bağlamında Türkiye'nin tutumu ve tezleri gözler önüne serilmeye çalışılacak, uluslararası hukukun hangi yönde ve ne şekilde kullanıldığı açıklanacaktır. Bu çerçevede uluslararası hukukun dış politikadaki yerinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmaya çalışılacaktır.
Siyasetin Mizahı: Amerikan Yardımlarının “Nuhun Gemisi” Dergisinde Ele Alınış Biçiminin İncelenişi
Turkish Review of Communication Studies, 2022
Siyaset, her dönemde mizahın konusu olmuştur. Resmi söyleme karşıt bir söylem geliştirmek ve siyasetin katı sınırlarını esnetebilmek noktasında mizah, önemli bir potansiyele sahiptir. Dolayısıyla da siyasi mizah, siyaset ve mizahın kesişim noktasında önemli bir araç olarak kabul edilmektedir. Siyasi mizahın birçok biçimi bulunmaktadır. Ancak yazılı olması noktasında siyasi mizah gazeteleri ve dergileri, siyasi mizahın güçlü unsurları arasında yer almaktadır. Bu bağlamda yapılmış olan çalışmada siyaset ve mizah arasındaki ilişki, siyasi mizah dergileri özelinde tartışılmıştır. Çalışmanın amacı, siyaset ve mizah arasındaki ilişkiyi siyasi mizahın yazılı biçimleri özelinde ortaya koymaktır. Bu bağlamda çalışma kapsamında yargısal örnekleme tekniği kullanılarak seçilen ve Türkiye’de 1949 yılında yayın hayatına başlayan Nuhun Gemisi dergisi özelinde siyasi mizahın rolü üzerinde durulmuştur. Ayrıca çalışmada nitel bir araştırma yöntemi olan doküman analizi yöntemi kullanılarak, Nuhun Gemisi dergisinin 31 sayısı incelenmiş ve Soğuk Savaş Döneminde Amerika tarafından Türkiye’ye yapılan ekonomik yardımların siyasi mizahın konusu olarak ele alınış biçimleri ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen verilerde de görüldüğü üzere mizah, siyaset ve toplum arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Mizah, siyasi söylemin bir unsuru olmakla beraber aynı zamanda toplumsal ve sivil muhalefetin de bir aracıdır. Mizahın bu yönü, Nuhun Gemisi dergisindeki Amerika karşıtı tutumda ve söylemde de kendisi göstermektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Related papers
Türk Dış Politikası -Cumhuriyet Dönemi-, C.2, (Edit. Mustafa Bıyıklı), Gökkubbe Yay., İstanbul, 2008