A New Prehistoric Settlement near Heraclea Pontica on the Western Black Sea Coast, İnönü Cave (original) (raw)
Related papers
Batı Karadeniz'de Heraclea Pontica Yakınlarında Yeni Bir Prehistorik Yerleşim: İnönü Mağarası
2021
ÖZET Anadolu'nun Batı Karadeniz kıyılarını arkeolojik araştırmalar açısından uzun yıllarıdır ihmal edilmiştir. Bölgede yürütülen arkeolojik çalışmaların büyük bir bölümü yüzey araştırmalarından oluşmaktadır. Kastamonu'nun Devrekani ilçesi yakınlarındaki Kınık yerleşiminde yürütülen çalışmalar ve Karadeniz (Kdz.) Ereğli'nin Karadeniz kıyısına yakın bir noktasında bulunan Yassıkaya'da 2000 yılında gerçekleştirilen tek sezonluk kazı, bölgenin tarihöncesi kültürlerinin anlaşılmasına yönelik veri sağlayan kazılar olma özelliklerini uzun yıllar korumuşlardır. 2017 yılında başlayan ve devam etmekte olan İnönü Mağarası kazıları ile birlikte bölgede tabakaya bağlı buluntu elde edilen yerleşimlere bir yenisi eklenmiştir. Bu nedenle, Yassıkaya ve İnönü Mağarası kazıları bölge arkeolojisi açısından önemli bir yere sahiptir. İnönü Mağarası kazıları aynı zamanda Zonguldak ilinde yürütülen ilk çok tabakalı yerleşim yeri kazısıdır. Söz konusu mağarada gerçekleştirilen kazılarda ulaşılan veriler, Batı Karadeniz kıyılarının tarihöncesi kültürler açısından son derece zengin ve özgün bir yapıya sahip olduğuna dair kanıtlar sunmuştur. Arkeolojik bulgular yanında farklı tabakalara ait radyokarbon tarihleri, bölgenin mutlak kronolojisin oluşturulması konusunda nerdeyse ilk verileri oluşturmaktadır. Beş ayrı kültür katmanı tespit edilen İnönü Mağarası'nda gerçekleştirilen kazılarda Kalkolitik Çağ'dan başlayarak aralıklarla Ortaçağ'a kadar uzanan bulgularla karşılaşılmıştır. Farklı uzmanlık alanları tarafından incelenen bu bulgular üzerinde yapılan çalışmalar, bölgenin kültürel gelişimine ve bölgeler arası ilişkilerine ışık tutmaktadır. Bu çalışmada İnönü Mağarası kazılarından elde edilen ilk sonuçların bir sentezi sunulacaktır.
ISPEC 11th İnternational Conference on Engineering and Natural Sciences, 2021
Uygarlık tarihi kronolojik bir sıra ile incelendiğinde, doğal taş kullanımının insanoğlunun yaşamında, önemli yer tuttuğu göze çarpan bir gerçektir (Bradley, 1998). Doğal taş kullanımı İ.Ö. 600 yıllarında binaların, anıtların yapımında, eski Yunanistan'da önce ahşap kolonların yerine geçen sütunlarda kullanılmış, daha sonra (İ.Ö. 480) kiriş amaçlı kullanımları da giderek yaygınlaşmıştır. Anadolu'da Türk-Selçuk-Osmanlı kültürü egemen olurken, doğal taş Avrupa'dan farklı, fakat en az oradakiler kadar yoğun ve ustaca kullanıldığı gözlenmektedir (Vardar, 1990).Kayseri il merkezinde bir çok tarihi taş anıt bulunmaktadır. Bu anıtlar şehir merkezinde olmalarından dolayı hem insan kaynaklı hemde çevresel diğer faktörlerden dolayı yıllar içerisinde çeşitli tahribatlara maruz kalmışlardır. Kayserinin coğrafi konumundan dolayı ve karasal iklimde bulunmasından dolayı taş anıtların maruz kaldığı bozulmalar fiziksel, kimyasal ve biyolojik bozulmalar olabilmektedir. İnsan kaynaklı faktörlerde taş anıtların yıllar içerisinde bozulmasında hem direk hemde indirek olarak etki etmektedir.Kimi zaman insan kaynaklı faktörler fiziksel,kimyasal veya biyolojik bozulmaların daha da hızlanmasına sebep olabilmektedir. Bu çalışma amacılığı ile Kayseri şehir merkezinde çalışan anıtlar Kayseri Kalesi Sur Duvarları, Zeynel Abidin Türbesi ve Mahperi Hunat Hatun Kümbeti'dir. Tüm bu anıtlar konum olarak bir birlerine yakın yerlerdedir ve hemen hemen bozulma türleri aynıdır. Şehir merkezinde olmalarından dolayı ve Kayseri il merkezinde olmalarından dolayı yoğun olarak hava kirliliğinden ve araçların eksoz gazlarından çıkan korbondioksit tabanlı kimyasal bozulmalardan yoğun olarak etkilenmişlerdir. Anıtlardan incelenmesi için parçalar alınmamıştır. Sadece gözlemsel olarak incelemelerde bulunulmuştır. Daha detaylı labratuvar çalışmaları detaylı analizler için gereklidir. Bu çalışmadan elde edilecek sonuçlar bu anıtlarda ileride yapılabilecek restorasyon çalışmaları için bir ön çalışma veya ön rapor niteleiğinde olacaktır.
Kırgızistan Çolpon-Ata Bölgesindeki Petrogliflerin Belgeleme Çalışmaları Üzerine Bir Değerlendirme
DergiPark (Istanbul University), 2022
Rock paintings (petroglyphs) are found in different regions and in many parts of the world. The different symbols and depictions on the rock paintings provide various clues concerning lives in ethnographic terms, as well as the relations of cultures with their surroundings as an indicator of their beliefs. Today, in research on petroglyphs, the meanings of symbols and the origins of the cultures they belong to are mostly discussed within the scope of different topics such as chronological order. To the northwestern of the city of Cholpon-Ata situated on the northern shore of the Issık Lake in Kyrgyzstan are found approximately a thousand petroglyphs of various sizes. Today, only a part of this area is enclosed by wire and used as an open air museum and is protected by a watchman sent by a museum in Cholpon-Ata. These monuments, which are proof of ties with past cultures, have unfortunately started to dissolve through the destruction of time, humans and nature. Although the petroglyphs in this region are legally protected, they are gradually disappearing from various factors arising from tourism activities, vandalism, natural life, climatic conditions and the geolojic structure of the stone. The main purpose of this study is to document these monuments witnessing to history, to make basic determinations to create an archive, to bring them into the literature and to contribute to the history, culture and promotion of the country. Öz: Kaya resimleri (petroglifler) dünyanın birçok bölgesinde farklı coğrafyalarda görülmektedir. Kaya resimleri üzerinde yer alan farklı semboller ve tasvirler, kültürlerin, inançların bir göstergesi olarak çevresi ile olan ilişkileri yanında etnografik yaşamlar hakkında da çeşitli ipuçları vermektedir. Günümüzde petroglifler ile ilgili yapılan araştırmalarda sembollerin anlamları ve ait oldukları kültürlerin kökenleri daha çok kronolojik sıralama gibi birbirinden farklı konular kapsamında ele alınmaktadır. Çalışma kapsamında incelenen Kırgızistan'ın Issık Göl'ün kuzey kıyısında yer alan Çolpon-Ata şehrinin kuzeybatısında yaklaşık bin adet çeşitli boyutlarda petroglifler bulunmaktadır. Günümüzde bu alanın sadece bir bölümü, tel çekilerek açık hava müzesine dönüştürülmüş ve Çolpan Ataʼda bulunan bir müze tarafından görevlendirilen bir bekçi yardımı ile güvenliği sağlanmaya çalışılmaktadır. Geçmiş kültürlerle bağların bir kanıtı olan bu anıtlar ne yazık ki zaman, insan ve doğa tahribatı içinde çözülmeye başlamışlardır. Bu bölgedeki petroglifler yasal olarak korunmaya alınmasına rağmen yürütülen turizm faaliyetleri, vandalizm, doğal yaşam, iklimsel şartlar ve taşın jeolojik yapısından kaynaklanan çeşitli faktörlerden dolayı giderek yok olmaktadırlar. Bu çalışmanın temel amacı tarihe tanıklık eden bu anıtların belgelenmesi, arşiv oluşturulması için temel tespitlerin yapılması, literatüre kazandırılması ve ülke tarihine, kültürüne ve tanıtımına katkı sağlamasıdır.
Minik Boksörlerin Kemik Yaşinin, Kronolojik Yaş İle Uyumluluğunun İncelenmesi
Bu çalışmanın amacı, boksörlerin el-bilek grafiklerinden elde edilen kemik yaşının, kronolojik yaş ile uyumluluğunun incelenmesidir. Bu çalışma, Türkiye Minikler Ferdi Boks Şampiyonası'na (21-25 Haziran,2006) katılan alt minik 11-12 yaş ve üst minik 13-14 yaş grupları olmak üzere toplam 64 ilden 36 sıklette 731 minik boksör arasından, tüm müsabakalar boyunca gerek müsabaka sırasındaki rakibine aşırı üstünlüğü gerekse kıllanma, cilt değişiklikleri ve kemik gelişimi gibi fiziki yönden kendi yaşıtlarına göre farklılık gösteren 15 boksörden alınan el-bilek grafiği üzerinde yürütülmüştür.15 boksöre ait el-bilek grafiğinde kemikleşme merkezinde bulunan 27 elbilek kemiğinin gelişimi Greulich-Pyle iskelet gelişim atlasına göre incelenmiştir. Çalışmamızda 15 boksörden 8-de kemik yaşıyla kronolojik yaşı arasında hiç bir fark görülmemişken 7 boksörde kronolojik yaşı fark bulunmuştur. Araştırmamızda boksörlerde sırasıyla 2 yaş 9 ay, 1 yaş 3 ay, 1 yaş, 5 yaş 1 ay, 4 yaş 7 ay, 4 yaş 2 ay ve 3 yaş olarak diğer sporculardan yaşça daha büyük olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak, Kemik yaşının kronolojik yaşından fazla olan boksörlerin müsabakalarda rakibine karşı avantaj sağlayabileceği ve bu boksörlerin, müsabaka sırasında yumrukları ile rakibini sakatlayabileceği hatta ölümcül sonuçlara yol açabileceği düşünülmektedir. İyi bir boks tekniğine sahip, iyi bir boks alt yapısı olan ve gelecek vaat eden minik boksörlerin Uluslararası boks müsabakalarında ülkemizi başarıyla temsil etmesinin, bu gibi durumların mani olmasını ortadan kaldırmak ve ulusal müsabakalarda kemik yaşı büyük ancak alt yaş kategorisinde müsabakalara katılan boksörlerin müsabakalarda rakibini sakatlama ve ölüm olasılığının azaltılması için her
Karayollarında Yeni Teknolojik Gelişmeler Üzerine Bir Değerlendirme
European Journal of Science and Technology, 2019
Özet Yollar, sosyal faydalarla birlikte, bir toplumda ekonomik kalkınmaya ve büyümeye katkıda bulunmada önemli bir rol oynar. Bu nedenle, bir ülkenin gelişmesinde hayati rolü bulunmaktadır. Dünyada karayolu uzunluğu 16,3 milyon Km olsa da her ülkeye bağlı olarak, yeni inşaat ve bakım ihtiyacı her zaman bir zorunluluktur. Öte yandan, küresel değişimler, asfalt endüstrisinin muaf olmadığı, sürdürülebilirlik çerçevesi içinde faaliyet göstermesi için tüm sektörleri baskı altında tutuyor. Bu nedenle karar vericiler atmosferi, insan sağlığını ve rahatlığını korumak için günlük düzenlemeler yapıyorlar. Bu koşullar altında, hükümetler ve akademisyenleri de içeren karayolu endüstrisinin tüm paydaşları, teknik iyileştirmeler ile düşük maliyetli, çevre ve insan sağlığı çözümleri arasındaki dengeyi sağlayarak, korumayı teşvik eden yeni teknikler ve materyaller aramaktadır. Herhangi bir "doğru" ürün, üretim, teknik, tesis, fon kullanımının değeri, bu bağlamda her paydaş için giderek daha önemli hale gelmektedir. Bu çalışmada yol kaplamalarındaki yeni teknolojik gelişmeler dikkate alınarak, sürdürülebilirlik bakımından değerlendirilmiştir.
Antakya'da düğün gelenekleri ve düğünle ilgili törenlerde tebrik alma
2015
Antakya'da tebrik alma geleneği yörede 60-70 yıl öncesine dayanan bir gelenektir. Yörede söz- nişan, düğün, sünnet, asker ve hacı tebrikleri alınmaktadır. Amacımız yörede var olan bu geleneğin yapısını ana hatlarıyla ortaya koymaktır. Bu çalışmanın gerçekleşme sürecinde basılı kaynaklar yanında ağırlıklı olarak sözlü kaynaklara baş vurulmuştur. Söz konusu çalışmada söz, nişan, sünnet ve düğün tebrikleri üzerinde durulmuş, bu geleneğin öncesinde yörede tebrik almanın nasıl gerçekleştiği; yörede tebrik alma esnasında hangi geleneklerin işletildiği ve bu geleneğin diğer yörelerdeki tebrik alma uygulamalarından hangi yönleriyle farklı olduğu ortaya konulmuş ve bir değerlendirmeye gidilmiştir. Sonuçta yöredeki tebrik alma uygulamasının bir kaç gün ile sınırlı tutulması; nişanlı kız, gelin, ya da sünnet çocuğunun düğün anını gelenlere tekrar yaşatmak amacıyla tören giysilerini tekrar giymesi ve akrabalar ile komşuların üstlendikleri görev ve yardımlaşma şekilleri yönünden diğer yörele...
Kurşun ve çinko yataklarının hidrokarbon aramacılığındaki rolü
Caucasian Journal of Science, 2020
Sedimanter havzalar, hem fosil enerji kaynakları hem de metalik maden yatakları için önemli depolardır. Petrol ve doğal gaz rezervuarları ile metalik maden yatakları arasında yakın bir ilişki olduğu çok sayıda çalışmada belirtilmiştir. Ayrıca, hem kaynak kayaların hem de petrol kaynaklarının yüksek miktarda metal içeriğine sahip olduğu da birçok çalışmada belirlenmiştir. Bölgesel ölçekte, hem Pb-Zn yatakları hem de hidrokarbon rezervuarları veya emareleri genel olarak havzanın aynı tektonik birimleri tarafından sınırlandırılmakta ve benzer yapılar (özellikle bölgesel antiklinal, dom veya paleo-yükselimler) tarafından kontrol edilmektedir. Bu çalışmanın sonuçları, diyajenez sırasında sediman gözeneklerinden ayrılan hidrokarbonların ve Pb-Zn cevherlerinin aynı hidrotermal akışkan tarafından birlikte taşınması ve biriktirilmesi sonucunda oluştuğunu, dolayısıyla, Pb-Zn cevherleri ve yan kayaçlardaki organik maddenin ortak bir kaynağa sahip olduğunu göstermektedir. Diğer bir ifade ile, bir sedimanter havzadaki organik maddece ve Pb-Zn’ce zengin sedimanlar, hem Pb-Zn yatakları hem de hidrokarbon rezervuarları için bir kaynak olarak kullanılmaktadır. Topoğrafik yükselme ve havzanın sıkışması sonucunda sıklaşan sedimanlardan türeyen Pb-Zn ve hidrokarbon içeren akışkanlar, akiferler boyunca göç etmekte; ana ve alt havzadaki faylar boyunca havzanın kenarlarına ve paleo-yükselimlere yönelmektedir. Böylece, farklı çökelme ve kapanlanma mekanizmaları ile karakterize edilen havzanın farklı alt bölümlerindeki Pb-Zn yatakları ve hidrokarbon rezervuarlarını oluşturmaktadırlar. Pb-Zn yatakları; faylar, kırık bölgeleri, karstik/erime boşlukları ve uyumsuzluk yüzeyleri ile cevherli akışkanların uygun jeokimyasal bariyerlerle karşılaştığı alanlarda çökelmektedir. Hidrokarbonlar ise, stratigrafik, litolojik ve yapısal kapanlarda birikmektedir. Çalışmada, özetle işletilebilir boyutta bir yataklanma oluşturabilmiş Pb-Zn yataklarının bulunduğu alanlarda, bu yatakların petrol ve doğalgaz aramak için sığ ve güvenilir bir belirteç olarak kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Hidrokarbon, Pb-Zn Yatağı, Pb-Zn Cevherleşmesi, Metalik Maden, Kurşun, Çinko, Jeokimyasal Belirteç
KÜLTEPE BELGELERİNE GÖRE ANADOLU ŞEHİR DEVLETLERİNDE AYAKLANMA
Anadolu'nun ilk yazılı belgeleri olarak bilinen Eskiasurca yazılmış vesikalar ışığında, bizler M.Ö 2000-1750 li yıllardaki ülkemiz ve zamanın yakın toprakları hakkında bilgileri elde etmeye başlamıştık. Şehir Devletlerinin yönetimindeki Anadolu topraklarının durumunu ve siyasi yapısını bize yansıtan en iyi belge Mama Kralı Anum-Hirbi'den Kaniş Kralı Warsuma'ya yazılmış olan siyasi mektup olup1, şehir devletlerinin bazen dost ve ittifak halinde olduklarını, bazen ise çatışmalar halinde düşmanlıkların devam ettiğini görmekteyiz. Şimdiye kadar yayınlanmış Kültepe tabletinde, başlı başına siyasi bilgi veren belge yok denecek kadar az olmasına rağmen, bazı belgelerdeki cümlelerden Anadolu'daki bazı şehirlerde huzursuzluk ve ayaklanmalar olduğunu anlamaktayız. Bunlardan birisi KTH 1,1'dir ve şöyle denmektedir: 1-6) "Assur-nada'ya îddin-İstar şöyle diyor: Hem Purushattum memleketinde hem. de Wahsıısana'da ayaklanma olduğundan sizin olduğunuz yere Wahsusana'ya geçmedim"2 Bu bilgiler sayesinde, Orta Anadolu'ya lokalize ettiğimiz ve o dönemin büyük şehir devletlerinden Purushattum ile Wahsusana'da ayaklanma olduğu bilinmektedir. Ama şahıs adları geçmediğinden tarihleme ve kimlerin bu olayda rol oynadığı hakkında sağlıklı bilgi alamamaktayız. Bir güzel örneğimiz ise KTS II 40,27'dir: 27 vd.) Purushattum'da sulh hakimdir. Ulama, Purushattum ile ittifak yaptı3. Bu belge ile de Konya-Aksaray sınırları içinde olduğunu düşündüğümüz iki sınır komşusu şehir devletinin ittifak yaparak dostluk kurduğunu anlamaktayız. Şimdi sunacağım iki belge, doktora tezime ait olup 1962 yılı kazısında çıkmış ve Uşur-sa-1 K .B alkan, M ektup, s.6 vd. 2 a-na A -sur-na-da qi-bi-m a