Münasebet İlmi (original) (raw)
Related papers
İlm-i Hiyelin Cebirle Olan Münasebeti Üzerine
ERDEM, 2019
İlm-i hiyel kavramı üzerinden Antik Yunan’da bir soruşturma yapıldığında tekhné ve episteme kavramlarına ulaşılır. Platon’un dönemine kadar episteme ile birlikte yol alan tekhné, episteme ile birlikte en geniş manada bilmeye verilen addır. Bir şeyi kendi avucunun içi gibi bilmeyi ve bir şey üzerinde söz sahibi olmayı ifade ederler. Bilme bir şeyi aralama, açığa çıkartma biçimidir. Aristoteles episteme ve tekhné kavramları arasında neyi nasıl açığa çıkarttıklarına göre kesin bir ayrım yapar. Tekhné imal etme değil, açığa çıkarma bakımından varlığa getirtmedir. Dolayısıyla teknik bir açığa çıkartma biçimidir. Tekhnénin akli bir nitelik olduğu ve hakikate uygun açığa çıkartma yoluyla varlığa getirme anlamı bir arada düşünüldüğünde, tekhné kavramının teknik bilgi ve becerinin yanında sanat yapma faaliyetini de içerdiği anlaşılır. Platon, teknik bilgiyi (tekhné) teorik ve tecrübe sonucu elde edilen bilgi olarak ikiye ayırır. Ona göre teknoloji varlığın kopyalanmasıdır ve bu gerçekleşirken idealardan bağımsız olarak gerçekleşemez. İslam Ansiklopedisi’nde geçtiği şekliyle Hiyel kelimesi Arapçada; hüner, çare, yöntem, tedbir gibi hem olumlu hem de oyun, aldatma gibi olumsuz anlamlara sahip hile sözcüğünün çoğuludur. İslam biliminde sınıflandırma üzerine yazılmış ilk eserlerden olan Farabî’nin İlimlerin Sayımı (İhsâ’ül-Ulum) adlı kitabında hile ya da hileler (hiyel) kavramı tedbir lafzıyla anılmış ve matematiksel ilimlerin uygulamaya yönelik bir kısmı olarak tarif edilmiştir. İlm-i hiyel önceleri matematiğin bir alt dalı olarak ele alınırken, 10. yüzyıldan itibaren sadece makine ve mühendislik bilgisi ile sınırlandırılmış ve matematiğin dışında ayrı bir ilim dalı olarak konumlandırılmıştır. Cebir ilmi ise Mezopotamyalılardan bu yana bilinen fakat Müslüman matematikçilerle birlikte yeni bir perspektif kazanan matematiğin en önemli alanlarından biridir. Müslüman matematikçilerin cebrin gelişimindeki önemli iki adımından birincisi; Hint sayı sistemini kullanmış olmaları, diğeri ise sayı tanımının kapsamını genişleterek irrasyonel sayıların cebir ve mukabele vasıtasıyla rasyonel sayılar gibi muamele görmelerini sağlamalarıdır. Bu makalede öncelikle ilm-i hiyelin ve cebrin tarihsel arka planları verilip, ardından ilm-i hiyelin cebir ilmi ile olan ilişkisi irrasyonel sayı problemi üzerinden ortaya konulmaya çalışılacaktır.
MÜNŞEÂT-I NÂBÎ'NİN DİL VE ÜSLUP ÖZELLİKLERİ
MÜNŞEÂT-I NÂBÎ'NİN DİL VE ÜSLUP ÖZELLİKLERİ, 2017
Nâbî, sadece şiirde değil, nesir alanında da söz sahibi bir sanatkârdır. Divan nesrinin en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilen Münşeât-ı Nâbî adlı eseri, ihtiva ettiği ustalıklı dil ve üslup özellikleriyle bunun en önemli kanıtıdır. Türk edebiyatındaki münşeâtlar sınıflandırmasında edebî münşeâtlar grubuna dâhil edilen Münşeât-ı Nâbî, sahip olduğu dil ve üslup özellikleriyle 17. yüzyıl sanatkârâne nesir üslûbunun da önemli nümunelerindendir. Eserde yer alan mektupların yüksek kültür seviyesine sahip insanların bilgi, kültür, görgü, eğitim, edebî birikim ve beklentilerinin dikkate alınarak kaleme alınmış olması eserin en dikkat çeken dil ve üslup özelliklerindendir. Eserde, sanatkârâne nesrin özelliklerine bağlı olarak önemli oranda Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalara yer verilmiştir. Söz dizimi ve morfolojik unsurların dışındaki bütün alanlarda bu iki dilin Türkçeye oranla ağırlığı hissedilmektedir. Nâbî'nin, eserdeki dili gibi, üslûbunun da mükemmel olduğu görülmektedir. Fakat çoğu zaman, ifâde etmek istediği merâmı düz ve yalın bir biçimde değil de, dolaylı bir yoldan ifâde etmeyi tercih ettiği görülmektedir. Eserdeki yazışmalarda, muhâtabın mesleki ve sosyal konumuyla beraber ilmî ve kültürel seviyesinin de dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Mektuplarda, merâma uygun kelime kadrosunun kullanıldığı ve küçük bir merâmın ifâde edilmek istendiği durumlarda ise mektupların son derece kısa tutularak yalın ve doğrudan bir üslup kullanıldığı dikkat çekmektedir. Anahtar Kelimeler: Nâbî, nesir, Münşeât-ı Nâbî, mektup, dil ve üslup. Nabi is an artist who is an arbiter in not only poetry but prose as well. His work Munsheati Nabi, which is considered as one of the best examples of Divan prose, is the most important proof of this. In the classification of literary compositions (Munsheat) in the Turkish literature, Munsheati Nabi, which is in the category of ''literary compositions'', is one of the most important examples of prose style of the 17. century with its language and style. The fact that the letters in the work were written in accordance with knowledge, experience, education, literary experience and expectations of the people who have high level of culture is the feature of the work which takes attention. There are Arabic and Persian words and phrases in the work according to the features of the artistic prose. These two languages are used more than Turkish throughout the work but for the syntax and morphological elements. It seems that not only the language Nabi used in the literary composition but also his style is perfect. But he mostly prefers to say what he wants not in a clear way but indirectly. It can be seen that the scholarly and cultural level of the one spoken to is taken into consideration together with his job and social status. Suitable words are used in the work and if a little intention is to be shown the letter is very short and the style is simple and clear. Keywords: Nabi, prose, Munsheati Nabi, Letter, language and style.
Tarih Kritik Dergisi, 2021
Ömer KARABAYIR * Osmanlı Devleti, görkemli imparatorluk devrelerinin ardından içine düştüğü buhrandan sıyrılabilmek için türlü alanlarda yeniliklere gitmeye karar vermiştir. Bilindiği gibi eğitim konusu bunlardan biridir. 19. yy'da İmparatorluk son demlerini yaşarken Batı'ya ayak uydurma fikri canlanmış, çağı yakalamanın gereği olarak görülmüştür. Bu düşüncelerle hayata geçirilen Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi hedeflenen canlanmanın önemli adımlarındandır. Mekteb-i Sultânî, 1868 yılında Sultan Abdülaziz tarafından kurulmuştur. Sultan'a ilham veren, Avrupa
İBN CİNNÎ'NİN EL-MUHTESEB'İNDE ŞÂZ KIRAATLERE YAKLAŞIMI
Journal of Sakarya University Faculty og Theology, 2017
Öz Yedili kıraat sistemleştirmesinin ardından kimi âlimlerce bu kıraat vecihlerinin dışındakiler şâz addedilerek Kur'an'ın hem tilâvetinde hem de yorumunda devre dışı bırakılmıştır. Ebü'l-Feth Osman b. Cinnî (ö. 392/1002) ise el-Muhteseb fî tebyîni vucûhi şevâzzi'l kırââti ve'l îdâhi anhâ adlı eserinde bu okuyuş vecihlerinin de vahiyle irtibatının bulunduğu gerekçesiyle anılan yakla-şıma karşı çıkmış ve tilâvet edilemeseler de şâz kıraatlerin ihtiva ettiği anlamların terkedileme-yeceği kanaatini serdetmiştir. Bu makale, İbn Cinnî'nin şâz kıraatlere bakışını ve bu kıraat vecihlerini ele alış biçimini diğer âlimlerin konuyla ilgili değerlendirmeleriyle birlikte incelemek-tedir. Abstract Some scholars adopted the approach that the variant readings other than seven readings of the Qur'an are completely unacceptable. According to them, those versions can neither be recited in prayer nor have any value for the commentary of the Qur'an. Abu al-Fath Uthman Ibn Jinni (d. 392/1002), provided a strong opposition to this opinion in his book al-Muhtasab due to the reason that those versions can have a close relationship with the Qur'anic revelation. In his viewpoint, those versions can be beneficial in the Qur'anic commentaries even though they cannot be recited in prayer. This paper aims to deal with Ibn Jinni's approach to the reading versions other than seven variant readings as well as comparing his position with other scho-lars' perspective in this regard.
İBN CİNNÎ’NİN “EL-MUHTESEB” ADLI ESERİNDE ŞÂZ KIRAAT OLGUSUNA YAKLAŞIM METODU
Kilis 7 December University Journal of Theology
Ibn Jinni lived during the Abbasids period. He was born in Mosul in 322/934. His full name was Ebu’l-Fath Osman b. Jinni al-Mavsılı al-Bağdadı. Ibn Jinni showed competency in a variety of fields including syntax, grammar, literature and recitation. It was due to this variety of competencies that he was mentioned in numerous fields throughout the centuries. He was dubbed a grammarian due to his knowledge in syntax, for his knowledge in lexicon he was considered a lexicographer, in regards to his birthplace he was also known as Mavsılı and in reference to the family for whom his father had been a servant he was called Ezdi as well. His competence in the fields of language and literature and his proficiency in solving the problems in these fields also earned him the tag of Ebu’l Fath. His best known work in the field of recitation is al-Muhtasab fı tabyını vucuhı şavazzı’l-kıraat ve’l-ızâh anha. This book is one of the most comprehensive and systematic works on shaz recitations. In thi...
İmâm Ebû Hanîfe’Ni̇n Ehl-İ Beyt Mensuplariyla Münasebetleri̇
Diyanet İlmi Dergi, 2020
In this article on "The Relationships of Imam Abu Hanifa with Ahl al-Bayt Members", the virtue of Ahl al-Bayt in the sense of the "Prophet's family, close relative and lineage" and Abu Hanifa's attitude and behavior towards the members of Ahl al-Bayt are discussed. It was determined that he always stood by them in the face of material and moral difficulties they were subjected to, felt a heartfelt closeness, and saw their opposition and actions justified in the face of political pressures of the administrations. Abu Hanifa supported Zayd b. Ali Zaynalabidin for his opposition political movement both materially and morally and became a student of his brother Muhammed al-Bâqir and had friendly relations and scientific negotiations with his son Ja'far al-Sâdiq as a peer scholar. Being one of the sahaba/ ashab sources that are at the basis of Abu Hanifa's scientific experience and fiqh accumulation is Ali b. Abu Tâlib and receiving his blessings through his father and grandfather must have affected his attitude and behavior towards the members of Ahl al-Bayt. And also it has been determined that the statement attributed to Abu Hanifa as "if it were not for two years, Nu'man would have been perished/ exhausted" by referring to the association with Ja'far as-Sâdiq was unfounded and exploited by some Shiites.
TÜRK EDEBİYATI ESERLER SÖZLÜĞÜ (TEES), 2021
Türk Edeb yatı Eserler Sözlüğü tees.yesev .edu.tr/madde-detay/mus bet-fahredd n-necef-bek-vez rov 5/5 vezirov. [Erişim Tarihi: 14 Ocak 2022].