DEKONSTRÜKTİVİZM VE ORTAOYUNU - KARAGÖZDE ORTAK KAVRAMLAR (original) (raw)
Dekonstrüktivizm'in yaratıcı ve isim babası Derrida, kendi metodunu bir mimari tasarım olarak ileri sürmez. Ancak, felsefe ve mimarlık arasındaki bağ, Philip Johnson, Mark Wigley ve Peter Eisenman tarafından kurulmuştur. Dekonstrüktivizm'in tutulmayan, değişmez olmayan mantıklara izin veren durumunu Derrida şöyle açıklar: De-konstrüksiyon.... günümüzde doğal ve kendini kanıtlamış olan kavram çiftlerinin analizleri ve karşılaştırmaları ile bazı özel zamanlarda, onları kurumsallaşmamış gibi almaktır. Sanki tarihi yokmuş gibi.... Dekonstrüktivizm dikkatli ve itinalı bir şekilde metin analizine girmekle anlam kazanır. Çekildiğinde tüm binayı yıkacak taşı bulmaya çalışır. Derrida'ya göre düşüncenin tek başına anlamı yoktur. Metinler ile ilişkisi gereklidir. Düşüncenin evrimi metinlerin yer değiştirmesi ile olur. Sonuçta metinde içerik boşalır. İlk mesaj yok olur. Her zaman önceden yapılanın anlamına bağlıdır. Bu düşünceleri benimseyip, her şeye meydan okuyan mimarları, dekonstrüktivist olarak gruplamanın güçlüğüne rağmen, projelerindeki bazı özellikler, kavramsallaştırılarak bu çalışmada sunulmuştur. Geleneksel tiyatrolarımızdan Ortaoyunu-Karagöz'de Tiyatro gerçeğini bozan oyunlar oldukları için çalışma kapsamında irdelenip Alaycılık, Toplayıcılık, Detaycılık, ABSTRACT Jacques Derrida as the originator and the namer of deconstruction, does not state his method as a model of architectural design. But the relationship between philosophy and architecture has been established by Philip Johnson, Mark Wigley and Peter Eisenman. Derrida has explained the details-allowing their unstable logic to unfold -aspect of deconstruction as: de-construction.... accepts the analyses and comparison of the currently accepted natural and self evident of the conceptual pairs by considering them institutionalized at some precise moment as if they did not have the history. Deconstruction has gain meaning by a careful and circumspect analysis of the text. The deconstructive critic seeks to find the loose stone that may demolish the entire building when it was pulled out. According to Derrida, there is no meaning of this though itself. Yet need to have relationship with texts. The meaning of our meaningful text or image is subject to the predetermined meanings of the codes which constitute it as well as to the new connotations and intensities of meaning which that text or image teases from conventional weave. The evolution of Derridarian thoughts can be possible by exchanging the textures. As a result the content of the texture is lost causing the first message disappears. This always related with the meaning of the previous work. Despite of the difficulty of grouping them under the name of deconstructivism, architects who are accepted the Derridarian thoughts, as the challenger of everything were counted in this work. Characteristics of the some of their projects have presented in conceptual way. In traditional theatre games Ortaoyunu-Karagöz deconstruct of the order or the games are included in this scope of the study. Some mutual concepts between deconstructivist thought and Ortaoyunu are discussed in this work. N. Kırcı Dekonstrüktivizm ve Ortaoyunu -Karagözde Ortak Kavramlar 22 Gazi Üniv. Müh. Mim. Fak. Der. Cilt 20, No 1, 2005