Yozgat İli ve İlçeleri Arkeolojik Yüzey Araştırması 2017 - 2019 Çalışmaları (original) (raw)
Related papers
Arkeolojik Kazılar ve Yüzey Araştırmaları Işığında Yozgat
Yozgat: Arkeoloji ve Sanat Tarihi, 2023
Bu çalışma, Yozgat il sınırları bağlamında prehistorik dönemlerden Roma Dönemi'ne değin uzanan araştırma tarihinin bir özetini, Yozgat'a yönelik gerçekleştirilmiş arkeolojik araştırmalara dayanarak sunmayı amaçlamaktadır. Antik dönemlere ait yazılı kaynaklara yönelik önem atfedilen kimi özellikler, bu çalışmanın kapsamı içerisinde yer almıştır.
Tarihi 19. yüzyıl sonlarına kadar uzanan Hitit arkeolojisi ve imparatorluk tarihi, akademik bir araştırma alanı olarak derin ve zengin geçmişine rağmen, kırsal alan çalışmaları ve peyzaj ya da yerleşim arkeolojisi konusunda halen diğer bölgesel arkeoloji dallarına nispeten geride durmaktadır. Hitit imparatorluğu tarihi bu sebeple ağırlıkla Boğazköy, Ortaköy ve Kuşaklı gibi imparatorluk kentsel yerleşimleri ve bu arazilerde ele geçen yazılı metin arşivlerine ve bu metinler sayesinde üretilen tarihsel coğrafya tartışmalarına sırtını yaslar (Alparslan 2013; Van den Hout 2013). Halbuki dünya ölçeğinde arkeoloji disiplini kapsamında, özellikle de Orta Doğu ve Akdeniz arkeolojisi dünyasında 1970’lerden beri peyzaj arkeolojisi, metodolojik olarak arkeolojinin çevre bilimleri ile giderek artan sıcak ilişkisi hızla gelişmiştir ve eskiçağ geçmişine dair olan arkeolojik bilgi üretimi sürecine önemli katkılar yapmıştır (Wilkinson 2000, 2004). Özellikle arkeolojik peyzajlara ve arazilere olan müdahelesi ve imha etkisi son derece sınırlı metodolojileri, disiplinlerarası çalışmaların altını çizen yaklaşımı, uzun soluklu tarih yazımı ve eskiçağ toplumlarının alt tabakaları hakkında bilgi toplamaya olan özel eğilimi, eskiçağ peyzajlarını köyleri, mezraları, taş ocakları, mezarlık alanları, su başları, yolları, sulama sistemleri, kırsal kutsal alanları vb. ile birlikte bütüncül bir peyzaj anlayışı içinde araştırmaya gösterdiği özen, uzaktan algılama ve hızlı belgeleme tekniklerinin gelişmesi ile, ve belki de en önemlisi kültürel miras konusunda yerli halklarla kurulan doğrudan ilişkiler aracıığı ile kamusal alanda yaptığı korumacı müdaheleler ile Türkiye arkeolojisinde de giderek önem kazanmaktadır (Erciyas ve Sökmen 2011). Yalburt Projesi 2010 senesinden beri düzenli olarak süren çalışmaları çerçevesinde bu yepyeni alana katkıda bulunmaya çalışırken, Hitit arkeolojisinde nadir olarak gözlenen bir alana eğilir, ve Hitit imparatorluğu kırsalı ve sınır bölgelerindeki siyasi iktidar-yerel kültür ilişkisini araştırır1. Diyakronik bir bölgesel proje olan Yalburt Yüzey Araştırması biribirine hidrolojik olarak bağlanan Ilgın ve Atlantı Ovaları ile Çavuşçu Göl Havzası, onları birleştiren nehir vadileri, Yalburt Anıtı’nın da üzerinde konumlandığı Gavur Dağ karst yayla peyzajı ile güneyde Sultan Dağlarının bol pınarlı ve yeşil teraslarına odaklanır (Resim: 1). Bu tarihe kadar gerçekleştirilen arazi sezonlarının ön sonuçlarına göre, özellikle Hitit İmparatorluğu’nun son yüzyılına denk gelen dönemde imparatorluk merkezinden yapılan programlı müdahelelerle, Pedasa olarak bilinen bu sınır memleketinde, hem yeni bir sulama ağı kurulduğu, tarımsal üretimin artırılmaya çalışıldığı ve hem de Ilgın Ovası’ndaki Boz Höyük gibi muhtemelen yönetsel işlevi olan yeni yerleşimler kurulduğu anlaşılmaktadır. Pedassa ülkesi, Hitit Yukarı Ülke ile batıda Arzawa ülkesi ve güneyde Akdeniz bölgesinde Parha’ya kadar uzanan Tarhuntašša Krallığı arasında ihtilaflı bir sınır bölgesi teşkil eder. Arkeolojik yüzey araştırma sonucu gözlenen bu devlet müdahelesi, daha önce kırsal alanda kendi başına durduğu halleri ile pek iyi anlaşılamayan Yalburt Yaylası Dağ Pınarı Kutsal Havuz Anıtı ile Köylütolu Barajı yapıları ile Karaköy Kale Tepesi Hitit kalesini daha sağlam bir tarihsel kapsama yerleştirir (Johnson ve Harmanşah 2015).
Yalburt Yaylası Arkeolojik Yüzey Araştırması Projesi’nin altıncı arazi sezonu 29 Haziran-16 Temmuz tarihleri arasında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 12 Haziran 2015 tarih ve 116053 sayılı resmi izinleri ile, Doç. Dr. Ömür Harmanşah başkanlığında gerçekleştirildi. Projenin yardımcı başkanlığını ve saha koordinatörlüğünü Dr. Peri Johnson üstlendi. Saha çalışmalarına, Bucknell Üniversitesi’nden jeomorfoloji ve çevre bilimleri uzmanı Prof. Dr. Ben Marsh, mimari koruma ve restorasyon dalında doktora öğrencisi B. Nilgün Öz (Orta Doğu Teknik Üniversitesi- Mimarlık Fakültesi, Mimari Koruma ve Restorasyon Anabilim Dalı) ile lisans öğrencileri Bircan Acer (İstanbul Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü) ve Hasan Fidan (Gazi Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü) katıldılar. Tüm ekip üyelerine özverili çalışmaları için teşekkür ederiz. Bakanlık temsilcimiz Konya Akşehir Müze Müdürlüğü uzmanı sanat tarihçi Muzaffer Saçkesen idi. Yardımları için kendisine müteşekkiriz. 2015 Sezonu ağırlıklı olarak jeomorfolojik incelemeler, Yalburt Anıtı konservasyon çalışmalarına hazırlık çalışmaları ve kısmen de yeni arkeolojik alanların belgelenmesine adanmıştır.
2017
Yalburt Yaylası Arkeolojik Yüzey Araştırması Projesi’nin altıncı arazi sezonu 13 Temmuz-8 Ağustos 2016 tarihleri arasında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 30 Haziran 2016 tarih ve 124625 sayılı resmi izinleri ile, Doç. Dr. Ömür Harmanşah başkanlığında gerçekleştirildi . Projenin yardımcı başkanlığını ve saha koordinatörlüğünü Dr. Peri Johnson üstlendi. Saha çalışmalarına, projemiz ekibinden, Bilkent Üniversitesi’nden Dr. Müge Durusu-Tanrıöver 2. Binyıl seramikleri sorumlusu olarak katılmıştır. İstanbul Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü mezunu arkeolog Bircan Acer arazi fotoğraflama ve yüzey araştırma ekibi üyeliği görevlerini almıştır. Ayrıca Brown Üniversitesi mezunu, ve projemizin eski ekip üyelerinden Bochay Drum ve Gazi Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü öğrencisi Hasan Fidan çalışmalara kısmi olarak katılmışlardır. Tüm ekip üyelerine özverili çalışmaları için teşekkür ederiz. Bakanlık temsilcimiz olarak Niğde Müze Müdürlüğü uzmanlarından arkeolog Murat Tektaş görev yapmıştır. Yardımları ve özverili çalışmaları için kendisine müteşekkiriz (Resim 1). 2016 Sezonu ağırlıklı olarak arkeolojik yüzey araştırması ve arkeolojik alanların belgelenmesi ve Yalburt Anıtı yazıtları belgeleme çalışmalarına adanmıştır. Yüzey araştırmasının izin başvuruları kapsamında belirlenen amaç ve objektiflerin önemli bir kısmı 2016 sezonunda başarı ile tamamlanmıştır. Başvurumuzda belirlenen arazi çalışmalarına yönelik önemli bir amaç, Köylütolu Yayla Hitit barajının topoğrafik, hidrolojik ve arkeolojik kapsamının daha iyi anlaşılabilmesi için Kadınhanı ilçesi Konurören ve Köylütolu Yayla köyleri çevresinin teşkil ettiği alanın araştırılması idi. Bu sebeple Köylütolu Köyü, Konurören, Karaköy, Hacıpirli, Afşarlı, Kurthasanlı ve Çavdar köylerinin kapladığı ve Bulasan vadisinin batısında kalan hafif engelebeli coğrafya ayrıntılı bir biçimde arkeolojik anlamda belgelendi. Bu bölgede rastlanan ve yerli halk tarafından gölyeri olarak tanımlanan, eski dönemde yarı bataklık olup şimdilerde kurumaya yüz tutmuş karstik çöküntü alanlarına odaklanıldı. Projemiz için son derece önemi bir bulgu olarak bu gölyeri arazilerinin her birinin birer eski çağ yerleşmesi ile topoğrafik olarak bitişik olduğu tespit edildi. Tespit edilen arkeolojik alanlar arasında özellikle Gölyeri Höyük, Afşarlı Höyük, ve Hacıpirli Kahveci Mezarlığı bu açıdan önem taşımaktadır (Bkz Resim 2). Köylütolu Yayla barajı’nda Büyük Büvet ve Küçük Büvet mevkileri’nde 2015 yılında yapılan arkeolojik tespitleri desteklemek amacı ile Köylütolu Barajı’nın yakın çevresindeki alanlar taranarak bu alandaki arkeolojik yerleşimler tespit edilmiştir. Köylütolu’na son derece yakın olan geniş kapsamlı Gölyeri, Gelinuğru ve Bağlar mevkii yerleşimlerde Hitit dönemi yerleşimlerinin varlığı tespit edilmiş, böylelikle Köylütolu Anıtı tam anlamıyla bir çevresel kapsama oturtulmuştur. Bu açıdan 2016 sezonu çalışmaları tam bir başarı ile sonuçlanmıştır.