Kur’ân-ı Kerîm Harfleri Bağlamında Bir İhtilaf Alanı (Lakap, Mahreç, Sıfat Eksenli Bir Değerlendirme) (original) (raw)
Related papers
Kur’ân-ı Kerîm Kıraati’nde Dâd (ض) Harfi: Mahreci ve Sıfatları
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2018
Kur'ân-ı Kerîm Kıraatinde Dâd )ض( Harfi: Mahreci ve Sıfatları Öz: Dâd sesi, Arapçada eşsiz bir sestir. Bu sebepten o, diğer dillerden ayrılır. Bundan dolayı Arapçaya dâd dili denilmiştir. Hz. Peygamber'den (as) itibaren dâd harfinin mahrecinin tartışıldığı ve bu tartışmanın günümüze kadar geldiğini görüyoruz. Dâd harfinin ilmî boyutlarıyla tartışılacağı bu makalede, önce dâd sesinin tarihi bir değerlendirmesi yapılacak ve ilk dönemlerde kullanılan dâd sesinin günümüzde kullanılıp kullanılmadığına kanıt aranacaktır. Ayrıca dâd harfinin mahreci, sıfatları, ihtilaflar ve fukaha görüşleri ele alınıp değerlendirilerek dâd harfinin en doğru telaffuzunun hangisi olduğu hususu delillerle açıklanacaktır.
2019
Sozlukte huccet, "kastetmek, yonelmek, ziyaret etmek, ustun gelmek" anlamina gelen “hacce” fiilinden turemis bir isim olup "isabetli yonelisi kanitlayan delil ve burhan" anlamina gelmektedir. Istilahta ise ihticac, mesleki yonden yeterliligi olan ir kârinin, bulundugu ekol veya bolgeye gore seleften kendisine ulasmis olan muhtelif okuyuslar arasinda bir kiraati, kendince hakli gordugu birtakim gerekcelerle tercih etmesi ve bunu da delillerle kanitlamasidir. Kiraat ilminde onemli bir konu olan ihticâc olgusunu ele alirken konunun arka planinda yer alan temel meselelerin iyice arastirilmasi gerekmektedir. Her ne kadar huccet olgusunun tarih sahnesine cikisini vahyin indigi donem olarak soylense de sistematik anlamda, tabiin donemi ve sonrasinda ozellikle Kur’an’in irabina dair hatalarin (lahn meselesi) gundeme gelmesi neticesinde olustugunu soylemek mumkundur. Kur’an’in irab ve telaffuzunda hatadan uzak olunmasi adina hassasiyetle yapilan calismalar tabiin donemind...
Kur’ân Yorum Faaliyeti Olarak Kırâat İlmi (Hüküm Âyetleri Çerçevesinde)
GİRİŞ Kur"ân kelimelerinin bazılarında telaffuz açısından farklılıklar söz konusudur. Arap dilinin edebî zenginliği ve lehçe farklılıkları gibi unsurlar, Hz. Peygamber"in (sav) bizzat ifadeleri ve onayı, Kur"ân"ın farklı okunmasına kapı aralamıştır. Nüzûl sürecinde ve sonrasında Kur"ân"ı daha iyi anlama çabalarına matuf çalışmalar, hatırı sayılır ölçüde kırâat birikimi oluşturmuştur. Kırâatler, Müslümanın hayata bakışının başlıca unsuru olan Kur"ân"ın anlaşılmasında önemli rol oynar. Anlaşılmasına ve yorumlanmasına hizmet eden bu disiplin sayesinde Kur"ân"dan değişik manalar elde etme imkânı doğmuş, bazı kapalı ifadeler kırâatler aracılığıyla açıklığa kavuşturulmuştur. Kırâat farklılıklarının manaya etkisine daha ilk asırlardan itibaren kaynaklarımızda yer verilmiştir. Taberî (ö. 310/923), Zemahşerî (ö. 538/1144), Râzî (ö. 606/1210), Kurtubî (ö. 656/1258), Ebû Hayyân (ö. 745/1344) gibi birçok âlim, eserlerinde bu farklılıklar üzerinde durmuş ve âyetlerin tefsirini buna göre yapmışlardır. Böylece kırâat ihtilafının olduğu âyetlere yeni bir bakış açısı ve açıklama getirilmiştir. Bu sayede yorumlar zenginleşmiş, zihinlerde oluşacak yeni çağrışımlarla beraber farklı değerlendirmeler söz konusu olmuştur. Kur"ân"ı yorumlamada önemli bir etkiye sahip olan kırâat ilmi tefsir ve fıkıh gibi Kur"ân ile doğrudan ilişkili ilimler açısından da önem arz eder. Dolayısıyla bu disiplin, Kur"ân"ı anlamaya hizmet etmesi itibariyle Kur"ân ilimleri arasında vazgeçilmez bir disiplin kabul edilir. İslâmî ilimlerin birçok branşını etkileyen kırâat ihtilafları, ahkâm boyutu olan hukûkî âyetlerin anlaşılmasına ve yorumlanmasına da etki etmiştir. Âlimler arasında şöhret bulan "kırâat farklılıkları, ahkâm ihtilaflarını ortaya çıkarır." sözü bu açıdan önem arz etmektedir. İslâm"ın temel kaynağı ve hüküm çıkarmada şer"î delillerin temeli olan Kur"ân, kaynaklarda "Allah (cc) tarafından, Hz. Cebrâil vasıtasıyla Hz. Peygamber"e (sav) mucize 1 Bu çalışma, 5-7 Mayıs 2018 tarihleri arasında Antalya"da düzenlenen ASEAD 3. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu"nda bildiri olarak sunulmuştur. 2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Kur"ân-ı Kerim Okuma ve Kıraat İlmi ABD
Journal Of The Near East Unıversıty Islamıc Research Center, 2019
Sıfatlar konusunun pratiğinin, harflerin doğru telaffuzu konusunda öğrenciler meleke kazanana kadar dersin hocası tarafından yaptırılması, bu eğitimde takip edilen önemli bir yöntemdir. Bu doğrultuda Kur'ân öğretiminde görsel materyallerden istifade edilmesinin, mezkûr eğitime önemli katkı sağladığı gözlemlenmektedir. Sınıfta çalışılacak sûrelerin veya ayetlerin, harflerin zıt sıfatlarına göre renklendirilip toplu/koro okuma esnasında tahtaya yansıtılarak okunmasının, Kur'ân eğitimini kolaylaştırdığı müşahede edilmektedir. Makalede, önce Kur'ân tilâvetine katkısı bağlamında harflerin zıt sıfatları anlatılacak, ardından Kur'ân eğitiminde kullanılabilecek yeni bir metot önerisi seçilen birkaç sûre üzerinden sunulacaktır.
“Kur’ân-ı Kerîm’de Rahmân ve Rahîm’in Esmâ-i Hüsnâ ile Kullanım Alanları”
2018
Allah ile insan arasindaki munasebet kul- ilâh esasina dayanmaktadir. Yaratici olan ilâh, yaratilan kul icin soyut bir nitelik tasimaktadir. Bu acidan degerlendirildiginde esmâ-i husnâ, Allah ile insan arasindaki iliskiyi tasvir ve tanzim eden isimlerdir. Makalemizde esmâ-i ilâhiyyeden, Rahmân ve Rahim isimleri ele alinacak ve onlarin bagli bulundugu ya da birlikte zikredildigi diger esmâ-i husnâ’ya da yer verilecektir. Besmelede ve Kur’ân-i Kerim’in ilk suresi Fâtiha’da kendisini Rahmân ve Rahim olarak tanitan Allah, kullarina nimet veren, aciyan ve onlari bagislayandir. Allah’in mahlukata Rahmân ismiyle tecelli edip rahmet etmesi, kul icin her turlu ihtiyaci gidermeyi irade etmesi manasinadir. Dolayisiyla Rahmân ve Rahim kavramlari Kur’ân-i Kerim’de cogunlukla rahmet anlamina yakin isimlerle birlikte zikredilmektedir. Bu baglamda makale, Rahmân ve Rahim isimlerinin kullanim alanlarini ve kul- ilah iliskisindeki boyutlarini tespit etme cabasini amaclamaktadir. Rahmân ismi sadece Ra...
Kur’an’da ‘İhtilaf’ Kavramı ve Türkçeye Çeviri Sorunu
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, 2018
Diller arası etkileşim ve kelime geçişleri her dilde olduğu gibi Arapça ile Türkçe arasında da olmuştur. Arapça ile Türkçe arasında ortak kullanıma sahip kelimelerden biri de “ihtilaf” kelimesidir. Ancak bu kelime ile ilgili iki dildeki lafız ortaklığının tamamen söz konusu olduğunu söylemek mümkün değildir. Zira bu kelime, Arapçada zıtlık, çelişki, çeşitlilik, iki kişi ya da grup arasındaki görüş ayrılığı, karşı tavır ve aykırı tavır anlamlarını ifade ederken bu anlamların tamamı Türkçeye geçmemiştir. Yani kelime, Türkçeye geçişte anlam daralmasına maruz kalmıştır. Hatta kelime, Türkçede neredeyse “iki kişi ya da grup arasındaki görüş ayrılığı” anlamına sabitlenmiştir. İhtilaf kelimesinin iki dil arasındaki anlam sahası ile ilgili bu farklılık, kelimenin her geçtiği âyette “ihtilaf etmek”, “ihtilafa düşmek” şeklinde anlaşılmamasını ve bu doğrultuda tercüme edilmemesini gerektirmektedir. Çünkü bazı âyetlerde bu durum, hatalı bir tercih olabilmektedir. Tefsirlerdeki yorum farklılıkla...
Dokuz Eylül Ünivesitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2019
Kur'ân'daki bütün mütevâtir kırâatler, üstünlük yönünden aynı seviyededir ve esâsen sadece dinlemeye ve ağızdan ağıza nakle dayanır. Kırâatlerin varoluşunun temeli de budur. Kırâatler iki çeşittir: Birincisi, mütevâtir kırâatlerdir ki Ümmet bunların güvenilirliği noktasında ittifak etmiştir. Bunlar da yedi veya on tanedir. İkincisi, şâz kırâatlerdir. Böylece toplamda yirmiyi aşkın kırâate ulaşmaktadırlar. Zira her biri Hz. Peygamber'den (sas) alınmış ve nakledilmiştir. Fikrî olgunlaşmaları açısından her kırâat çeşidi bağımsız bir âyet yerindedir. Âyetlerdeki gerçek Kur'ânî manalar, tam olarak ancak Hz. Peygamber'den (sas) geldiği sabit olan kırâat çeşitlerini bir araya toplamakla ortaya çıkarılabilir. Semîn el-Halebî'nin ed-Dürrü'l-Masûn'da belirttiğine göre, Kur'ân kırâatlerinin ihtilâfı, aynı nasla ilgili, eşdeğer Arap gramer vecihlerini de içeren çeşitli açıklama şekilleri veya manalarının bizzat kendileridir. Her bir kırâat, diğer *
Vakf/Vasl Halinde “Yâ” Harfinin İsbâtı Veya Hazfi Üzerine Bir İnceleme
Marife Dini Araştırmalar Dergisi
Kıraat ilmi içerisinde önemli bir yere sahip olan vakf ve ibtidâ'nın konularından biri hazf ve isbâttır. Mushaf hattında bazı harfler kimi zaman yazıda belirtilmekte (isbât) kimi zaman ise hazfedilmektedir. Bu özelliğe sahip olan harflerden biri "yâ" harfidir. "Yâ" harfinin vakf halinde isbâtı ve hazfi konusunda kıraat imamları arasında ihtilaf bulunmaktadır. Mushaf hattından hazfedilen "yâ" harfinin asliyye-gayr-i asliyye olması, isme veya fiile bitişmesi, âyetin ortasında veya sonuna gelmesi noktasında farklılık göstermektedir. Ayrıca "yâ" harfinin hazfedilmesiyle ilgili Mushaf hattına uygunluk, nahiv kuralları, Arap şiiri ve kelamında kullanılması, fâsıla'ya (âyet sonu) uygunluk şeklinde çeşitli temellendirmeler yapılmıştır. Genel olarak hazfedilen "yâ" harfinin fâsıla'ya uygunluk nedeniyle olduğu tespit edilmiştir. Bu durum Arap dilinde çok yaygın olarak kullanılmakta ve Arap şiirleri başka konularda olduğu gibi bu konuda da delil olarak gösterilmektedir. Bu çalışmada vasl ya da vakf halinde sabit olan veya hazfedilen "yâ"ların geçtiği âyetler tespit edilip bu "yâ"ların Mushaf hattında yazılıp yazılmaması konusunda kıraat imamlarının görüşleri zikredilmektedir. Ayrıca lafzî yapısıyla i'câz olan Kur'an-ı Kerim'in hazf üslubunu kullanmasıyla eşsiz bir ahenk ve ölçüye sahip olduğu ortaya konulacaktır.