Uluslararasi Hukukta Orantililik Ilkesi (original) (raw)

Uluslararası Hukukta Orantılılık İlkesi

Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi V.6-12, 2018

Abstract Proportionality is a principle that must be followed in all areas of international law. Proportionality in the context of international law regulations and decisions can be used for a variety of legal contents. The first is the content used for the balance relationship between the act and the response to that act. This meaning is used in the evaluation of punishment in international criminal proceedings: The punishment should be appropriate to the crime. The second meaning of proportionality relates to the evaluation of the relationship between the expected legitimate purpose and the damages caused by the means used. Proportionality in this content is used in human rights and humanitarian law, especially the aim, tool and damages assessment is carried out. The third meaning of proportionality is related with justice. In this context, many elements related to the act or decision are taken into consideration. In this study, the application and contents of the principle of proportionality in various areas of international law will be hand. Öz Orantılılık, uluslararası hukukun bütün alanlarında uyulması gereken bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası hukuktaki düzenlemeler ve kararlar bağlamında orantılılık çeşitli hukuki içerikler için kullanılabilmektedir. İlki, eylem ile bu eyleme verilen karşılık arasındaki denge ilişkisi için kullanılan içeriktir. Bu anlam, uluslararası ceza yargılamasında cezanın değerlendirilmesinde kullanılmaktadır: Ceza, suça uygun olmalıdır. Orantılılığın ikinci anlamı, beklenen meşru amaç ile kullanılan araçların neden olduğu zarar arasındaki ilişkinin değerlendirilmesiyle ilgilidir. Özellikle insan hakları ve insancıl hukukta kullanılan bu içerikteki orantılılıkta, amaç, araç ve zarar değerlendirmesi yapılmaktadır. Orantılılığın üçüncü anlamı da adalet içerikli orantılılıktır. Deniz hukukunda karşımıza çıkan bu içerikte, eylem veya kararla ilgili pek çok unsur dikkate alınmaktadır. Bu çalışmada genel olarak, orantılılık ilkesinin uluslararası hukukun çeşitli alanlarındaki uygulama ve içerikleri ele alınacaktır.

Hukukun Üstünlüğü Perspekti̇fi̇nden Uluslararasi Ceza Yargisinin Tari̇hsel Geli̇şi̇mi̇

DergiPark (Istanbul University), 2023

Uluslararası ceza yargısının tarihsel gelişimi bağlamında kurulan mahkemelerin ve yapılan yargılamaların eleştirileri, sorunları ve bunlara yönelik yorumlar, uluslararası ceza adaletinin sağlanması açısından çok önemli bir yere sahiptir. Dolayısıyla Nürnberg yargılamaları ile başlayan sürecin devamında Eski Yugoslavya Mahkemesi ile Ruanda Mahkemesi'nin özelliklerinin ve içtihatlarının da değerlendirilmesi ve bu mahkemelere yönelik doktrin görüşlerinin de ortaya konulması, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin gelişimi bakımından önemli bir ihtiyaçtır. İlk olarak Nürnberg yargılamalarına yönelik, "galiplerin adaleti" ve "kanunsuz suç ve ceza olmaz" eleştirilerinin göz önünde bulundurularak UCM'nin şekillendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla uluslararası suç olarak UCM yargısına tabi tutulacak suçların tanımlarının, unsurlarının ve içeriklerinin düzgün bir şekilde düzenlenerek "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesine uygun şekilde yargılama yapılması sağlanmalıdır. Buna ek olarak, uluslararası topluma zarar verecek olan her muhtemel suçun uluslararası suçların düzenlenmesinde dikkate alınması ve böylelikle hiçbir uluslararası suçun cezasız kalmaması teminat altına alınmalıdır. Özellikle UCM'yi kuran Roma Statüsü'ne mümkün olduğunca çok devletin taraf olmasının sağlanması, uluslararası ceza yargısının meşruiyetinin arttırılması bakımından son derece önemlidir.

İnsancıl Hukukun Orantılılık İlkesi

Bu çalışmada, öncelikle, insancıl hukuk kavramına ilişkin genel açıklamalar yapılmış ve orantılılık ilkesi incelenmiştir. Tespitimiz uyarınca, dengeler terazisinden ibaret olan orantılılık ilkesinin, beklenen askeri avantaj ile sivil zayiat arasındaki hassas ilişkiyi ifade ettiği sonucuna varılmıştır. Buna göre, avantaj ile zayiat arasındaki dengenin neden olunan zararlardan yana, nitelik ve nicelik olarak, bozulması hâlinde saldırının, kural olarak, orantılı olmadığı kabul edilecek ve saldırı nedeniyle cezai sorumluluk meselesi gündeme gelecektir. Bu bağlamda, orantılılık ilkesinin meşru bir hedefe yönelen saldırı nedeniyle ihlal edildiği belirli hâllerde tali hasarın oluştuğundan bahsedilmektedir. Bununla birlikte, tali hasarın oluşması için orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi başlı başına yeterli değildir. Ayrıca, zarara neden olan eylemin meşru hedefe yönelik olarak gerçekleştirilmesi gerektir. Bu nedenle, orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi sonucunda oluşan her zarar tali hasarı meydana getirmediğinden dolayı çalışmamızda tali hasara özgü unsurlar detaylı biçimde ele alınmıştır.

Uluslararası Hukukun Birimlerinden: Uluslararası Örgütler

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Programı, 2020-2021 Güz Dönemi Uluslararası Hukuk I Dersi Final Ödevi için hazırlanmıştır., 2020

Geçmişten günümüze uluslararası hukukun başat aktörleri devletler olmuştur. Lakin uluslararası ilişkilerin gelişmesi ve uluslararası toplumun birliğiyle birlikte, bazı özel şahısları ilgilendiren konular, giderek uluslararası hukukun doğrudan teması haline gelmiştir. Bununla beraber bir çok devletin üye olunmasıyla kurulan uluslararası örgütler de uluslararası hukukun birimlerinden biridir. Uluslararası örgütleri pek çok şekilde sınıflandırmak mümkündür. Bunlar: Küresel, bölgesel; genel kapsamlı, belirli bir konuda uzman örgütlerdir. Bir devlet niteliği taşımayan uluslararası örgütlerin sınırlı da olsa yetkileri vardır. Uluslararası bir örgütün gücünün kaynağı bazen örgütün kurucu antlaşması bazen de örgüt organlarının verdiği kararlar olabilmektedir

Uluslararasi Kamu Hukuku Bağlaminda Israrli İti̇razci Doktri̇ni̇

Hacettepe hukuk fakültesi dergisi, 2022

Bu makale Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Araştırma ve Yayın Etiği kurallarına uygun olarak hazırlanmıştır. Bu çalışmada yer alan görüşler yazarın bireysel görüşü olup, çalıştığı kurumun görüşlerini yansıtmamaktadır.

ULUSLARARASI HUKUKTA RESTITUTIO IN INTEGRUM İLKESİ

ULUSLARARASI HUKUKTA RESTITUTIO IN INTEGRUM İLKESİ

Sorumlu devletin kendisine düşen onarım yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlayabilecek onarım şekillerinden biri olarak restitutio in integrum uluslararası bakımdan haksız fiilin işlenmesinden önceki durumun yeniden tesis edilmesini ifâde etmektedir. Bu îtibârla restitutio in integrum onarımın mümkün olduğu kadar haksız fiilin tüm sonuçlarını ortadan kaldırması ve mezkûr fiil işlenmemiş olsaydı muhtemelen var olacak durumu tesis etmesi gerektiği yönündeki "tam onarım" ilkesine en uygun onarım şekli olarak görünmektedir. Diğer onarım şekillerine nazaran ilkesel bir öncelik taşmasına ve devletlerin birçok uluslararası ihtilâfta tazmînat yerine eski hale iâde talebinde bulunmuş olmalarına rağmen, güçlükle gerçekleşen uygulama şartlarına bağlı olması sebebiyle restitutio in integrum pratikte nispeten nâdiren hayata geçirilebilen bir çaredir. Restitutio in integrum bilhassa Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonu'nun devletlerin sorumluluğu alanındaki tedvin çalışmaları çerçevesinde önemli incelemelere konu olmuş ve "iâde" adıyla Devletin Uluslararası Bakımdan Haksız Fiilden Ötürü Sorumluluğuna İlişkin Maddeler Taslağı (2001)'nda bir onarım şekli olarak yer bulmuştur.

Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Yolsuzlukla Mücadele

Governments and institutions perceived as highly corrupt are also those with a poor human rights record. Corruption is also more vulgar and prevalent in less developed and developing countries, while it is rarer and at a lower level in developed democracies. One of the severe obstacles to the success of anti-corruption efforts is the lack of widespread and accurate use of management information systems (MIS) and e-government applications that facilitate accountability and transparency. Public institutions whose processes are ethically problematic and not sufficiently transparent still mean that their legal and institutional mechanisms designed to prevent corruption are crippled, no matter how well-targeted. This research, the possible contributions of the United Nations and the European Union to the effectiveness of measures against corruption in the member states, examines and assesses the knowledge of literature and international reports on Turkey. It is also discussed what can be done to improve resource efficiency, governance, and transparency mechanisms by overcoming existing deficiencies through effective and comprehensive MIS systems. In conclusion, although the missing part of the reforms carried out in Turkey, it was understood that both the UN and the EU as supranational institutions made a significant impact in establishing the rule of law