SURİYELİ MÜLTECİLERİ KONU EDİNEN HABER OYUNLAR ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (original) (raw)
Related papers
ŞANS OYUNLARI ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR ARAŞTIRMA
BİNGÖL MAYIS, 2014 T.C BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ ŞANS OYUNLARI ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR ARAŞTIRMA: BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ÖRNEĞİ (LİSANS TEZİ) TEZİ YÖNETEN TEZİ HAZIRLAYAN Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI Yusuf ÇİÇEK BİNGÖL MAYIS, 2014 iv T.C BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ ŞANS OYUNLARI ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR ARAŞTIRMA: BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ÖRNEĞİ (LİSANS TEZİ) TEZİ YÖNETEN TEZİ HAZIRLAYAN Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI Yusuf ÇİÇEK Bu tez .../.../2014 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile kabul edilmiştir. İmza Jüri Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI ………………… Jüri Üyesi Yrd. Doç. Dr. M. Seyman ÖNDER ………………… Jüri Üyesi Öğr. Gör. M. Cevat ACAR ………………… v ÖNSÖZ "Şans oyunları üzerine Sosyolojik bir araştırma: Bingöl Üniversitesi öğrencileri örneği" adlı çalışmanın konusu, vaat ettiği büyük ikramiyelerle insanları cezbeden, dağıttığı umutla insanlara sahip olmayacaklarının hayalini kurdurtan, bireyleri toplu olarak şans oyunlarına yönlendirerek, toplum üzerine etki eden ve bireyleri, aileleri olumlu ve olumsuz yönden etkileyen bir faktör olduğundan araştırılmaya değer bulunmuştur. Bu çalışmanın hazırlanması aşamasında yardımlarını esirgemeyen danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI' ya teşekkür ederim. Çalışma esnasında birçok konu hakkında yardımları dokunan Sosyoloji Bölüm Başkanımız Doç. Dr. M. Cengiz YILDIZ' a, değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Cihat YAŞAROĞLU' na, Ar. Gör. Hıdır APAK' a, değerli arkadaşım redaktör-düzeltmenim Fahriye TURAN' a, anketlerimin uygulanma esnasında bana yardımları dokunan sınıf arkadaşlarım Abdulhamit BOZAT, Ramazan GENÇ ve Salih AKSOY' a, bugünlere ulaşmamda emeği olan bütün Sosyoloji Bölümü hocalarına ve son olarak yetişmemde ve çalışmalarımda benden desteklerini esirgemeyen aileme şükranlarımı sunarım. Yusuf ÇİÇEK Haziran 2014 vi ÖZET ŞANS OYUNLARI ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR ARAŞTIRMA: BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ÖRNEĞİ ÇİÇEK, Yusuf Lisans, Bingöl Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI Haziran-2014, XIV + 74 sayfa Günümüz koşulları, kişilere daha yüksek bir gelir edinmeyi zorunlu kılmaktadır. Kişiler de mevcut ekonomik koşullarla edinemeyecekleri geliri, şans oyunları oynayarak elde etmeye çalışmaktadırlar. Oynanmaya başladığı ilk dönemlerde bireyler açısından bir eğlence aracı olarak görülen şans oyunları, artık bu çizgisinden uzaklaşmış birer gelir kaynağıymış gibi görülmeye başlanmıştır. Bu bağlamda şans ve şansla ilgili kavramlar insanın hem umut dünyasına hem de hayal dünyasına hitap ettiği için psikolojik ve sosyolojik temelli bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Araştırmanın problemi buradan hareketle şans oyunları üzerine Sosyolojik bir araştırma yapılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada genel olarak şans oyunu kavramı ve eski dönemlerde şans oyunu kelimesi yerine kullanılan piyangonun tarihi serüveni çerçevesinden değinilmiştir. Türkiye'de legal olarak oynatılan şans oyunları türlerine değinilmiş, şans oyunlarının ne amaçla oynandığına değinilmiştir. Bu araştırmada, Bingöl Üniversitesi öğrencilerinin şans oyunlarını oynamalarında etkili olan faktörlere değinilmiştir. Araştırmada nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın nicel boyutunun örneklemini tesadüfi örneklem modeliyle seçilen Bingöl Üniversitesi sınırları içerisinde yer alan ve 2013-2014 eğitim/öğretim döneminde öğrenim gören toplam 60 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan öğrencilere araştırmacı tarafından geliştirilen 33 sorudan oluşan anket tekniği uygulanmıştır. Bu 33 sorunun 6'sını açık uçlu sorular oluşturmakta, 25 sorusunu tek cevap hakkı olan şıklı sorular ve 2 soruyu da çoktan seçme şıkkına sahip sorudan oluşmaktadır. SPSS 16.0 istatistik paket programı kullanılarak veriler analiz edilmiştir. vii İstatistik sonuçlarına göre, şans oyunlarının öğrenciler tarafından belli aralıklarla düzenli olarak oynandığı ortaya çıkmıştır. Şans oyunlarını daha çok erkeklerin oynuyor olduğu ortaya çıkmıştır. Şans oyunlarının maddi çıkarlarının yanında eğlence aracı olarak oynandığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca şans oyunlarını oynayan öğrencilerin dini inançlarını göz ardı ederek oyunlar oynadıkları ortaya çıkmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara dayalı olarak çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Yapılan bu çalışmanın bu çalışmadan sonra yapılacak olan araştırmalara, şans oyunları oynayan kişilere ve araştırmacılara katkı sağlaması umulmaktadır. ABSTRACT A SOCIOLOGICAL RESEARCH ON GAMES OF CHANCE: BİNGÖL SAMPLE UNIVERSITY STUDENTS ÇİÇEK, Yusuf License, Bingol University Department of Sociology Thesis Advisor: Asst. Assoc. Dr. Mehmet YAZICI June-2014, XIV + 74 pages Present conditions to obtain a higher income people requires. People can not obtain income with the current economic condition, are trying to get by playing games of chance.
POST-TRUTH ZEMİNDE SURİYELİ MÜLTECİLER HAKKINDA ÇIKAN HABERLERE DAİR BİR İNCELEME
Düşünce ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Hakikat veya gerçeklik gibi kavramlar uzun çağlar boyunca tartışılmıştır. Aydınlanma ve modernleşme süreçleriyle birlikte hakikatin nesnelliği üzerine bazı uzlaşımlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Ne var ki post-modern dönem ile hakikatin nesnelliği ve varlığı üzerine tartışmalar yeniden alevlenmiştir. Kuşkusuz, son yılların en çok tartışılan olgularından post-truth kavramı da hakikat tartışmalarının ulaştığı farklı bir boyuttur. Bu çalışmada da post-truth etrafında şekillenen tartışmalara katılarak, hakikatin anlaşılmasına dair anlamlı bir katkı sağlanması umut edilmektedir. Bu bağlamda Yalın Alpay'ın Yalanın Siyaseti (2019) isimli çalışmasında, post-truth zemin ile mücadele etmek için ileri sürdüğü "mantıksal yaklaşım" uygulamalı bir şekilde irdelenmeye çalışılmıştır. Alpay'ın safsata içeren savlar üzerine geliştirdiği yaklaşımı, dezenformasyon içeren veya bütünüyle yalan olduğu bilinen haberler üzerinde uygulanmış ve sadece bu yaklaşım üzerinden safsataların tespit edilip edilemediği sorgulanmıştır. Çalışmada haberler üzerinden tematik bir sınırlandırmaya gidilmiştir. Seçilen haberler ise bir teyit etme kurumu olan teyit.org platformunda Suriyeli mültecilerle ilgili araştırılan ve ortaya çıkartılan yalan haberlerdir. Yaklaşımın güçlü ve zayıf yönleri irdelenmiş ve post-truth zeminle mücadele etmek için yeterliliği sorgulanmıştır. Alpay'ın yaklaşımı yalan haberlere karşı eleştirel perspektifi, en azından haberle ilk karşılaşıldığı vakit, sağlamaktadır. Bununla beraber, söz konusu yaklaşımı her durumda kullanmanın mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Abstract Concepts as truth or fact have been discussed for decades. With the processes of enlightenment and modernization, a part consensus has emerged on the objectivity of truth. However, the debates on the objectivity and the existence of truth with the postmodern era have reignited. Undoubtedly, the concept of post-truth, which is the most contentious issue of recent years, is a different dimension of discussion of truth. This study aims to make a meaningful contribution to the understanding of the truth by participating in the discussions surrounding the concept of post-truth. In this context, we attempt to demonstrate in practice the logical approach which was developed to struggle against the post-truth by Yalın Alpay who authored The Politics of Lying (Yalanın Siyaseti). Alpay’s approach to the struggle against fallacy-based arguments is implemented to the fake news that contains misinformation or is known to be completely false. By this implementation, we examine whether or not fallacies can it only be determined through the approach. In order to limit the research, we merely selected fake news with regards to Syrian refugees who live in Turkey. This fake news that we selected is to be obtained from Turkey based fact-checking platform which is called teyit.org. We examine the strengths and weaknesses of the approach and its adequacy to struggle the post-truth ground. In brief conclusion, it is understood that Alpay’s approach provides a critical perspective towards fake news, at least when the news is first encountered. However, it is not possible to utilize the approach in all fake news.
YENİ MEDYA KÜLTÜRÜ BAĞLAMINDA ÇEVRİMİÇİ ROL YAPMA OYUNLARI: KULLANICI MOTİVASYONLARI ÜZERİNE NİTEL BİR ARAŞTIRMA, 2020
Yeni medya uzun yıllar boyunca yan yana gelişen iki ayrı teknolojinin; veri işleme ve medya teknolojilerinin bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu yeni teknoloji, medyanın tüketim şekillerini de temelden etkilemektedir. Medyanın yakınsaması sonucunda artık yeni medyanın tüketicileri pasif birer seyirci olarak kalmamakta, tükettikleri medyayı yeniden şekillendirerek kendi yeni medya ürünlerini de üretebilmektedir. Yeni medya, oyun kültürünü de dijitalleştirerek temelden etkilemektedir. En eski çağlardan beri var olan oyun olgusu da teknoloji sayesinde gelişerek yeni pek çok oyunun ve yeni bir oyun kültürünün oluşmasına neden olmaktadır. Oyunlar yapıları gereği etkileşimlidir, ancak yeni medya ile ortaya çıkan MMORPG türü oyunlar yüzlerce kullanıcının bir araya gelebileceği sanal dünyalar yaratarak kullanıcıların yeni bir sosyal sistem oluşturabileceği ortamlar kurmaktadır. Çalışmanın literatür kısmı yeni medyayı ve yeni dijital oyun kültürünü incelemektedir ve MMORPG türü detaylandırılmıştır. Çalışmanın araştırma bölümünde ise "Bilgisayar Oyuncularının Çevrimiçi Oyun Olgusuna Yönelik Algıları Ve Bunlara Yükledikleri Anlamlar Nelerdir?" sorusuna yanıt aranarak kullanıcıların oyun oynama davranışları ve MMORPG türüne yönelik oynayış motivasyonları incelenmektedir. Yapılan görüşmelerin içerik analizleri sonucunda "Rol Yapma", "Oyun Deneyimleri, "Oyuncu Motivasyonları", "Kazanımlar", "Rekabet", "Oyun Bağımlılığı", "Sosyal Etkileşim", "Oyuncu Kimliği", "Griefing (Bezdirme)" ve "Oyunda Cinsiyet Algısı" temalarına ulaşılmıştır. Araştırmada MMORPG türünün en eskilerinden biri olan Ultima Online oyununda deneyimli 5 katılımcıdan yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda katılımcıların genellikle çevrimiçi oyun ortamlarında kendilerini daha özgür hissettikleri, oyun sayesinde psikolojik sorunlarla daha kolay mücadele ettikleri, diğer oyuncularla uzun süreli etkileşimde bulunarak sanal bağlar elde ettikleri, sanal kazanımlar elde edebildikleri ve bütün bu yollarla içlerindeki boşluk hissini doldurdukları sonuçlarına ulaşılmıştır.
SURİYE BİLİNMEYENLERİ İLE İLGİLİ MÜLAKAT GÖRÜŞMELERİ
Özel bir öğrenim yurdunda ikamet ederken ailesi Kilis'te kurulan konteyner kentte 4 sene yaşayıp, son 3 ay önce Türk vatandaşlığına geçmeleri sebebiyle Kilis'te kiraya çıkmışlardır. Yurtta kendi odasında yaptığımız görüşmenin ilki şu şekildedir; " Suriye'nin neresinde yaşıyordunuz, nasıl geldiniz? " Suriye'nin Halep merkezinde yaşıdığını, artık orada yaşamın tamamen bittiğini, elektirik, su bitmiş, yemek ise inanılmaz az kaldığını belirtti. Ağabeyinin vurulduğunu ve dayısının şehit olduğunu, yan mahallesine düşen bombada 50 kişinin hayatını kaybettiği, zaten mahallede herkesin Türkiye'ye geldiğini ve tüm bunların nazarında babasının oğlunun vurulması ve çocuklarının yaşam şartarının iyileşmesi için Türkiye'ye gelme kararı verdiklerini söyledi. " Karar verme aşamanız nasıl gerçekleşti? Bir anda hadi gidelim mi dediniz, öncesinde planınız var mıydı? sorusuna bir dayısının Özgür Suriye Ordusunda olduğunu ve diğer dayısının Türkiye'de yaşadığını ve babasına 'siz neden gelmiyorsunuz " sorusunu sorarak zaten öncesinde teşvik ettiğini, Özgür Suriye Ordusunda olan dayısının Türkiye'ye gelmek için eniştesi, ablası, abisi ve kendisine yol gösterdiğini söylemiştir. Belirtmek isteriz ki babası çocukları geldiğinde kendisi ve eşi gelmemiş Suriye'de kalmıştır. Bir ağabeyinin Esat rejimi tarafından kaçırıldığını ve babasının onu bulmadan, bulamasa dahi kendide öldüğünü varsaydığı kaçırılan ve diğer şehit düşen oğlu gibi kendisininde savaşma arzusu ile orada kendi vatan toprağında ölmek istediğini söylemiştir. Buda demektir ki; kim olursa olsun, ne kolaylık olursa olsun herkesin vatanının kendine ait olduğu, gidecekleri vatanın refah seviyesi yüksek olsa dahi ölümden kolay bir şekilde kaçmayıp, mücadele ettiklerini göstermektedir. " Peki siz Türkiye'ye gelirken nasıl geldiniz? Size yardım eden oldu mu? " sorusuna pasaportları olmadığı için, Özgür Suriye Ordusundaki dayısının öncülüğünde daha kolay bir yoldan kaçarak Türkiye'ye geldiklerini söylemiştir. " Türkiye'ye girdiğinizde ne yaptınız? " Kiliste yaşayan dayısının evine geldiklerini, eve girer girmez annesini ve babasını orda bıraktığı için ablasıyla birlikte sarılıp saatlerce ağladığı anın aklından gitmediğini, gece geldikleri için nasıl bir yere geldiklerini bilmemenin azıcıkta olsa meraklı heyecanını dile getirirken bu sürecin 25 gün kadar sürdüğünü, daha sonrasında kampa geçtiklerini söylemiştir. " Kampa alınma süreci nasıl oldu? " dayısının İHH İnsani Yardım Vakfında çalıştığını ve bir kampın açıldığını başvuru yapmalarını söylediğini dile getirdi. İlk önce kampın çıkmadığını, bir arabanın Suriyelilerin evlerine gelip " kampa girmek ister misiniz? " diye soru sorduklarını ve form doldurttuklarını bu form sonucunda ve dayısının İHH'da olması sebebiyle ikinci seferde kampa kabul edildiklerini, dayısının torpili olmasaydı daha zor bir süreçten geçerek kampa girebileceklerini, " Kampa alımda ne gibi öncelik tanıyorlar? " bir sürü soru sorduklarını ancak formun içeriğine dair bilgisi olmadığını, abisinin ve eniştesinin doldurduğunu dile getirdi. Ve ek olarak abisi ve dayısı Suriye'de şehit düştüğü için öncelikleri de olduğunu sadece torpille olmadığınıda ekledi. İKİNCİ GÖRÜŞME (21 MART 2018 ÇARŞAMBA)
ÖZET Çalışma, gelişen teknoloji üzerinden değişen teknolojiye bakış açsının, toplumsal düzeyde sayısal ortama yansımasının güncel bir perspektifini yansıtmaktadır. Bu doğrultuda, genç neslin sayısal ortamı yorumlaması ve ilgili ortamı değerlendirmesi üzerinde gerçekleşen değişimin farklı bir ürünü olarak ortaya çıkan sanal oyun ortamlarının, sosyal paylaşım platformlarındaki izdüşümleri konu alınmıştır. Özellikle video bazlı etkileşimin çok büyük bir zaman ve ilgi eksenli yoğunlaşmaya sahip olduğu bu izdüşümler üzerinden, mevcut ve gelecek nesillerdeki konsol, taşınabilir cihaz ve benzeri sistemler üzerinden şekillenen beklentilere yer verilmiştir. Beklentilerin oluşmasını sağlayacak altyapı ise, bilgisayar tabanlı oyun sistemlerinin, ekran görüntülerinin paylaşıldığı sanal sosyal medya platformuna, diğer bir deyişle yeni medya entegrasyonuna bakılarak incelenmiştir. GİRİŞ Teknoloji, tüm simetrik yapıları ile birlikte gün geçtikçe daha da bütünleşik ancak bir o kadar da alt kategorileri bazında yayılma eğilimi gösteren bir ilerleyiş kaydetmektedir. Bu sebeple, fiziki ürün olarak niteleyeceğimiz sayısal ortam ürünleri ve bu ürünlerin çıktıları olan sanal ortam ürünleri her geçen gün daha da büyük farklılıklar ortaya koyan çeşitli ürün gamlarını meydana getirmektedir. Ürün gamları, fotoğraftan, hareketli görüntüye, müzikten, tümleşik yapıda bulunan ve tüm farklı sanal ortam ürünlerinin içeriğine hapsolan yapılara kadar oldukça geniş yelpazede bir açıklık göstermektedir. Bu durum, 2006 ve sonrası Web 2.0 döneminin de etkisinde kalan bir sosyal çevre oluşumunu tetiklemiştir. Birçok paylaşım mekanizması doğmuş ve teknik altyapının kendisini revize etmesine bağlı olarak gelişim kaydedilmiştir. Bu noktada karşımıza iktisadi iş ağları, kamuya açık kişisel günlük paylaşım ortamları, doğrudan bilgiye dayalı(haber benzeri) veri paylaşım ortamları ve tüm bunların paylaşım ortamlarını tek bir potada eriten doğrusal sosyal paylaşım noktaları çıkmaktadır. Bir bütün olarak sosyal medya kavramı içerisinde değerlendirilen bu yapılar, üç temel ana başlık altında sınıflandırılmaktadır: Bloglar, içerik üretim ortamları ve kritik(eleştiri) ortamlarıdır. Birbiriyle bir bütün halini almaya başlayan ortamların bu sınıflandırma çerçevesinde değerlendirilmesi, bilgisayar oyunlarını ve dolayısıyla yapısal anlamda bu oyunlar üzerinden gerçekleşen sosyal paylaşım kavramının açıklanmasını daha da kolaylaştırmaktadır. Bu doğrultuda bakıldığında, bireylerin kendi istekleri doğrultusunda, doğrusal olarak yazılarını paylaştıkları ve günlük olarak kullandıkları ortamlar blog olarak değerlendirilirken; görüntü, ses ve tümleşik yayın paylaşımının yapıldığı ortamlar, içerik ortamı olarak değerlendirilmektedir. Kritik ortamları ise, bu üç sınıfa da girmeyen, üçüncü şahıs şirketlerinin girişimleriyle oluşturulmuş olan ve genel kullanıcıların yorumları ile, belirli bir hedefteki yapının, etkinliğin ne derece faydalı olup olmadığına dair bilgileri içeren, genel itibarıyla puanlamalar yoluyla kaydedilen bir sisteme sahip ortamları nitelemektedir(Baruah, 2012:4). Bununla birlikte, doğrudan veya dolaylı amaçlar doğrultusunda basının da rolünü üstlenmeye başlayan ve alternatif bir haber iletişim merkezi halini alan sosyal medyada, ilgili haber paylaşım kategorileri de üç sınıfa ayrılabilmektedir. Ana sınıflandırma, temel yapısı itibarıyla kullanıcı, içerik ve bu ikisinin bağlamını sağlayan ağ yapısı şeklindedir (Kümpel v.d., 2015:3-6). SANAL SOSYAL PAYLAŞIM VE OYUNLARIN BAĞLANTILARI Tüm sosyal paylaşım ortamları, yapıları ve çıktıları itibarıyla farklı anlamlar içermektedir. Bunlar, kazanımlar ve kazanımların yol açtığı farklı düşünceler olarak da değerlendirilebilir. Kaldı ki sosyal paylaşım ortamları, yeni nesil ve orta yaş grubu içerisinde bir bariyer çizerek konuyu sınırlandırdığımızda, eğitim ve eğitim sonrası hayata atılma mücadelesi içerisinde iş tecrübeleri kapsamında, hayatın kendi zorluğundan bir kaçış olarak da görülebilmektedir. Bu doğrultuda, nesillerin birbirlerini anlamaları adına da, Web 2.0'ın büyük bir ortak
TÜRKİYE'DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER VE SOSYAL MEDYA ALGISI
2017
All rights and opportunities provided for Syrian refugees through public institutions in Turkey have partly formed the base for fascism, xenophobia, hate speech and even physical violence, while there partly also exist attitudes and behaviours towards a social acknowledgement about Syrians. Issues on citizenship of Syrian refugees and 'sending them back' to their countries have been widely discussed social agendas, bringing the Syrians into a position of being subjects of social incidents in Turkey. Understanding attitudes of Turkish society towards Syrian refugees is important for building a foresight of the future and determining political attitutes towards this. Within this context, it is necessary to perceive initially the point that the societal attitudes have reached towards Syrian refugees and then the viewpoint of Turkish society towards them. Main objective of this research is to understand the viewpoint of Turkish people towards Syrian refugees through the discourse produced via the comments written to the contents taking place in Facebook which is a social media platform with the widest number of users and highest rates of interaction in the world.
VI. Sağlık İletişimi Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2020
Suriye'de 2011 yılından beri devam eden savaşın Türkiye için en önemli sonuçlarından biri, göçlerdir. Savaş nedeniyle, zorla yerinden edilmelerle gerçekleşen bu göçlerle bugün sayıları milyonları bulan oldukça büyük bir nüfusun kısa bir sürede Türkiye'ye girmesi birçok ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel sorunu da beraberinde getirmiştir. Bunlar içerisinde en önemli konulardan biri ise sağlık konusudur. Sağlık konusu sorunlar, ihtiyaçlar, ihtiyaçların temini için geliştirilen çözümler, yürütülen projeler bağlamında birçok kez ele alınmış ve hala ele alınıyor olmakla birlikte, bunların kamuoyuna taşınması noktasında önemli bir işlev gören medya bağlamında da incelenmelidir. Zira, sığınmacılar ve sağlık ile ilgili konuların medyada sunulmaları, temsil edilmeleri, tartışılmaları ve medyanın dili zaman zaman bir sorun haline gelmektedir. Medya ürettiği içerikler ve temsillerle sığınmacılarla ilgili olumsuzlamalarla, önyargılarla, doğruluğu sınanmamış enformasyonla dolu bir kamuoyu algısı geliştirebilmektedir. Bu çalışma, medyada Suriyeli sığınmacılar ile sağlık konularının nasıl ilişkilendirildiği sorunsalı üzerine odaklanmıştır. Yöntem olarak, betimleyici analiz yöntemi kullanılmış, amaçlı örneklem yöntemi ile elde edilen haber örnekleri içerik, haberin söylemi ve dili bakımından incelenmiştir. Sonuç olarak, medyanın sığınmacılarla ilişkilendirilen sağlık haberlerinde "ötekileştirme"yi pekiştirdiği, sığınmacılarla ilgili sağlık konulu önyargılar oluşturduğu saptanmıştır.
ATİPİK BİR TALEP ŞOKUNUN KONUT FİYATLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN ÖLÇÜLMESİ:TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ MÜLTECİLER ÖRNEĞİ, 2023
Suriye Arap Cumhuriyeti’nde 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından ortaya çıkan mülteci/sığınmacı akını, göçün yoğunlaştığı ülkelerde iktisadi, sosyal ve kültürel pek çok yeni sorun ve olanağa kapı araladı. Bu etkiler beraberinde sığınmacılara ev sahipliği yapan ülkeler başta olmak üzere çok sayıda ülkede çalışma izni, eğitim ve sağlık hizmeti gibi kamusal hizmetleri düzenleyen yasa ve yönetmeliklerde değişime yol açtı. Üç milyondan fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye bütün bu değişimlerden en fazla etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. Bu nedenle son dönemde akademik araştırmaları fonlayan kurumların bu alanda daha fazla araştırmayı desteklemesiyle birlikte konunun çeşitli yönlerine ilişkin araştırmalar hızla arttı. Çalışma genişleyen literatüre bir boyut daha katma iddiasıyla hazırlanmıştır. Bu çalışmada sığınmacıların gelişi atipik bir talep şoku olarak ifade edilmiştir. Bu tanımın yapılmasının nedeni iktisadi saiklerle verilen göç kararı ile iç savaş, işgal veya doğal afetler sebebiyle meydana gelen zorunlu göçün yapısındaki farklılıktır. Ekonomik saiklerle göçte, göç edilecek ülke konusunda göçmenlerin seçim yapma şansı, göç öncesinde hazırlık yapmak için zamanları ve gittikleri ülke/şehir hakkında araştırma yapma, kendi vasıflarını göç edecekleri ülke/şehirdeki ihtiyaçlara göre ayarlama şansı vardır. Sığınmacılar için bunların hiçbiri mümkün değildir. Göçün coğrafi sınırını ise en yakın sınır bölgeleri oluşturmaktadır. Suriye’deki iç savaş, Türkiye’ye gelişleri ve yerleşim seçimlerinin kontrolü bakımından Suriyeli mülteciler için dışsaldır (exogenous). Halep başta olmak üzere, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin Türkiye sınırına daha yakın bölgelerinden gelen mülteciler toplam mülteci nüfusunun çok büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Göçün ilk meydana geldiği andaki tabloyu ortaya koyan AFAD (2013) verileri Türkiye sınırına yakın olan Halep ( %35,7), İdlib (% 20,9), Rakka (% 10,9), Hama (%7,5) ve Deyrizor (%3,9) şehirlerinden gelen mültecilerin, toplam mülteci nüfusunun %78,9’unu oluşturduğunu göstermektedir. Bu rakamlar göç edilecek ülkenin seçiminin de mültecilerin kendi tercihinden ziyade en yakın sınır tarafından belirlendiğini işaret etmektedir. Mültecilerin yoğunlaştığı şehirler göç dalgasının ilk döneminde kurulan kampların olduğu sınıra yakın şehirlerdir. Bu özellikleri nedeniyle göçe ilişkin ilk yerleşim yeri tercihinde mültecilerin karar alma şansının çok düşük olduğu ve savaşın da etkisiyle göçün çok hızlı bir biçimde meydana geldiği değerlendirmesi yapılabilir. Kısa bir sürede milyonlarca mültecinin Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye sınırındaki şehirlerinde yoğunlaşmasıyla birlikte bu kentlerde barınma amaçlı konut gereksiniminde hızlı bir artış yaşandı. Toplam konut stoku içerisinde yeni konut arzı küçük bir yer tuttuğu için konut arzı kısa dönemde talepteki bu değişime ayarlanamamaktadır. Talepte meydana gelen atipik artış ve bununla birlikte toplam konut stokunun kısa dönemde hızla değişmemesi sonucunda göç alan kentlerin konut piyasasında meydana gelen şokun konut fiyatları üzerindeki etkisini incelemek bu çalışmanın temel amacıdır. Göçün iktisadi etkilerini inceleyen literatürün temel odak noktasını göçmenlerin emek piyasasındaki etkileri oluşturmaktadır. Alan yazınında etkinin incelenmesinde bağımlı değişken olarak istihdam, işsizlik ve ücretler kullanılarak bu değişkenler üzerinde göçmenlerin etkisi araştırılmıştır. Farklı ülkeler ve farklı tahmin yöntemleri ile yapılan araştırmalardaki bulgular emek piyasası üzerinde göçmenlerin etkisinin kuramsal modellerde beklenenden düşük olduğu şeklindedir. Buna karşılık konut fiyatları ve kiraları üzerinde göçmenlerin etkisini inceleyen çalışmalar, göçmenlerin konut fiyat ve kiralarındaki talep kanalında yarattığı pozitif etkinin emek piyasasındaki arz kanalında yarattığı negatif etkiden daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum konut piyasasında esnekliğin emek piyasasına kıyasla kısa dönemde daha düşük olmasıyla ilişkilendirilmektedir. Bu çalışma iki noktada literatüre katkı yapmaktadır: 1.) Suriyeli mültecilerin ekonomik etkisini girişimcilik, istihdam, işsizlik, enflasyon gibi noktalardan inceleyen ve etki düzeyinin çok düşük olduğunu veya hiç olmadığını gösteren çalışmaların aksine, Suriyeli mültecilerin gelişinin konut fiyatları üzerinde göz ardı edilemeyecek bir etkide bulunduğunu göstermektedir. 2.) Literatür içerisinde takip ettiği Mariel Boatlift’te incelenenden çok daha büyük bir şokun konut fiyatları üzerindeki etkisini araştırmaktadır. Saiz (2003) ile aynı doğrultuda, bu çalışma ekonometrik analiz aracı olarak farkların farkı stratejisini kullanmıştır. Farkların farkı stratejisi ile modeli tahmin etmek için, uygulama bölgesi, kontrol bölgesi, uygulama öncesi dönem ve uygulama sonrası dönem belirlenmiştir. Bu çalışma, göçün uygulama bölgelerindeki konut fiyatlarını önemli ölçüde etkilediğini ve mültecilerin konut piyasası üzerindeki etkisinin işgücü piyasasından daha yüksek olduğunu bulmuştur. Anahtar Kelimeler: Konut Piyasası, Suriyeli mülteciler, Talep şoku Jel Kodu: R21 F22