ARAP DİLİNİN BİR GERÇEĞİ OLARAK “MUCÂVERE” (MEKÂNSAL YAKINLIK)"MIRACLE" AS A REALITY OF THE ARAB LANGUAGE (SPATIAL CLOSE (original) (raw)
Related papers
In this artiele, under the title of 'The Reality of Magic (Sihr) and Its differ ences from Miraele', we deal with the relationship between the magic and miraele in the context of Islamic Theology works and other literatures. First of all, we concen trate on the term 'sihr' and explain its lexicon, And then we look at its usage in the Qur'an and Prophetic tradition (hadith). Meanwhile, we try to analyse various types of magic together with its main features. In addition, we give detailed information about the discussion of both Mutazilites and Muslim Orthodoxy's opinion on the re ality of sihr. Here we investigate their evidences to prove or to negate the notion of sihr. Main topic of our essay is to show the differences between the magic and miraele, their content, the purpose which they fulfill, the way of their performance, and their consequences will be discussed in great length. Finally, we provide a brief evaluation to place stress on our findings that there is a difference between the magic and miraele. Jslam dünyasında doğup gelişen fikir akımlarına mensup düşünürlerin büyük bir ekseriyeti, harikulade olayların imkanını kabul ederler. Bunu, hem Allah'ın güç ve kudret sahibi olduğunu, varlığa her zaman müdahale edebileceği esasını, hem de peygamberlik müessesesinin en önemli delili olan mucizelerin imkan ve delaleti mese lesini izah edebilmek için yaparlar. İslamı literatürde, olağanüstü hadiseler genel ola rak gerçek ve gerçeğe benzer olmak üzere ikiye ayrılır. Buna göre mucize ve keramet gerçek anlamda harikulade olayları ; sihir, kehanet, hokkabazlık ve parapsikolojik bir takım hadiseler de gerçeğe benzer harikulade olayları teşkil ederler. Aslında bu ikinci ler, yapılış tarzı ve sonuçları itibarıyla sıradan insanlar tarafından bilinmediğinden dolayı olağanüstü diye isimlendirilirler. Bu makalede, gerçek anlamda harikulade bir olay olan mucize ile görünüş itibarıyla harikulade olan sihir arasında nasıl bir ilişki bulunduğu meselesi üzerinde durulacaktır. Önce sihrin tanımı, Kur'an ve sünnetteki kullanımı ve türleri izah edilecektir. Sihrin bir hakikatinin olup olmadığı meselesi lehte ve aleyhte delillerle açıklandıktan sonra , kelam literatürü esas alınarak sihir ile mucize • Dr.. Sakarya Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi. hibulut@sakarya .edu .tr
İÇLİ, Ahmet. “Sadreddin’in “Mucize-İ Muhammed Mustafa” Adlı Mesnevisi” Diyanet İlmî Dergi 56 (2020): 619-640, 2020
ABSTRACT The literary genres regarding the Prophet occupy an important place in the tradition of Turkish Islamic literature. There are separate texts that cover the whole life of the Prophet as well as the ones dealing with different periods of his life. One of them is the literary works with religious themes that handle the extraordinary events in the Prophet’s life which are considered as miracles called “mujizat al-nabi”. Some of these works have been published while some others are awaiting to be published. Many works cannot be seen among thematically written periodicals since no content analysis has been conducted over them. The text we have discussed in our study is a small masnavi/text included in a periodical over which brief reviews have been made before. Later, however, access to the text was limited due to library records, lack of information or misinformation. In this way, only one of the many works waiting to be researched, the text has been identified by us, read and presented to the benefit of the world of science after making short evaluations. In this article, a masnavi text named “Mucize-i Muhammed Mustafa”, a work of Sadreddin, have been translated from the Arabic letters into the Latin letters and various evaluations have been made on the work.
Yazılı ve sözlü ürünlerde, kelime ve ifadelerin hakiki ve mecazî anlamlarıyla karşılaşmak mümkündür. Hakikat, temel anlam; mecaz ise yan anlam demektir. Kur’ân’da kelimelerin sadece hakiki anlamlarına değil yeri geldikçe mecazî anlamlarına da itibar edilmiştir. Ancak, Kur’ân’daki mecazî ifadelerin başka dillere aktarılması konusunda, yer yer çeşitli zorluklarla karşılaşıldığı da görülmektedir. İngilizce yazılmış mealleri incelediğimizde, bu zorluğun; mütercimlerin, bir çok yerde kelimelerdeki hakiki anlamları, mecazî anlamlara tercih etmesi şeklinde somutlaştığını görürüz. Çalışmamıza göre, bu tür tercihlerdeki isabet oranı tartışmaya açıktır ve tartışılmalıdır. Anahtar kelimeler: Hakikat, mecaz, İngilizce mealler, çeviri. AN ANALYTICAL STUDY ON THE ENGLISH TRANSLATIONS OF QUR’AN IN THE CONTEXT OF TRUTH AND METAPHOR It is possible to find the correspondence of words and statements in the verbal and written products. While reality/truth is the basic meaning, the metaphor is the connotative one. There holds in high esteem in the Qur’an not only real meaning but also metaphorical one. However, there are diffuculties encountered in translating the metaphorical statements into foreign language. When we look over the english translations of Qur’an, we see that in many places this difficulty comes from translator’s preference the real meanings to methaporical ones. According to this article, the correspondence rate of this implications is open to discuss and should be discussed. Key Words: Truth, metaphor, the englısh translatıons of qur’an, translation
Öz Allah'ın, canlılar arasında üstün vasıflarla donatıp akıl ve irade nimeti vererek yarattığı insana teklifte bulunması ve bunu tebliğ için peygamber göndermesi aklen mümkün olan hususlar arasında yer almaktadır. Zira İnsan, Allah'ın varlığına ve O'nun insanlara teklifte bulunabileceğine inanırsa, Allah'ın peygamber göndermesini de kabul etmiş olur. Peygamberlerin risâletlerinin doğrulanması ise ancak onların mucize göstermeleri ile gerçekleşir. Bu anlamda mucize, Allah'ın, peygamberlik iddiasında bulunan kimsenin peygamberliğini doğrulamak ve desteklemek için yarattığı ve diğer insanların benzerini getirmekten aciz kaldığı olağanüstü olaydır. Mucizelerin gerçek faili Allah olup "Peygamber'in mucizesi" ifadesi, mecazen kullanılan bir söylemdir. Allah'ın onu peygamberlerin elinde gerçekleştirmesinin nedeni ise, onların peygamberliğini desteklemek ve teyit içindir. Kur'an'dan pek çok peygamberin çeşitli mucizelerle desteklediğini öğreniyoruz. Kur'an da Hz. Muhammed'in yegâne mucizesidir. O, içerdiği bilgileriyle, fesahat ve belâgatı ve geçmiş ve geleceğe yönelik haberler vermesi yönüyle inkârcıların benzerini getirmekten aciz kaldıkları mucize bir kitaptır. Abstract It is conceivable that Allah sends His messengers to humankind in order to guide them to the right path. If human believes in Allah, this necessarily requires that he should also believe that He is in contact with His creatures. Theistic conception of God requires this relationship. At that point the miracles come up as the means of confirmation the messengers' mission, i.e. messengership. In this sense, the miracle is an extraordinary act or event that is contrary to experience of humans via direct intervention of God Almighty Himself in order to make each messenger credible in his particular time and place and support him. And besides, people are unable to do that kind of things. First of all, the real agents for miracles is not prophet but God. The saying "miracle of messenger" is not more than a metaphor. The focal point that Allah creates it on the hands of the messenger is to prove his sincerity and to support him. We learn from Qur'an that many messengers miracle were the subject of sense perception. Contrary to this sensory perception of miracles, Prophet Muhammad was given totally different kind of miracle, namely the Qur'an. It is the miraculous book by its content syntax, and nature which challenged and quashed people to bring similar one.
TARİH-İ MEKKE-İ MÜKERREME MA'A MEDİNE-İ MÜNEVVERE
Medîne-i Münevvere'de ikāmet eylemek içün kandırmak dahi anda olmaklığa rağbet etdirmek ve ol emâkin-i şerîfe günâhı ve hubsi gidermek bâbında ve anda bidʻat ihdâs eyleyen hakkında olan vaʻîd ve ehl-i Medîne'ye yâhud Medîne'ye yaramazlık kasdına cezâ beyânındadır.
III. MURAD’A SUNULAN GAZANIN VE SAVAŞ ATLARININ FAZİLETİNE DAİR BİR ESER MİFTÂHU’L-‘ADÂLE
Hikmet, 2023
Bu makalede 1574-1595 yılları arasında hüküm süren, kitaplara düşkünlüğü ile bilinen Osmanlı sultanı III. Murad’a sunulan 1578’den önce kaleme alındığı tahmin edilen Miftâhu’l-‘Adâle (Adaletin Anahtarı) isimli, manzum parçalar da içeren mensur bir eser incelenmiştir. Şeyh İbrahim Tennûrî’nin soyundan gelen Ebussu’ûd bin Sa’dullâh (ö. 1595?) tarafından kaleme alınan ve iki babdan oluşan bu eserin ilk babı gaza ve gazilerin faziletlerine ikinci babı ise gaza için kullanılan bineklerin faziletlerine ayrılmıştır. Çalışmada eser ve müellifi hakkında bilgi verilmiş ve eserin ilişkili olabileceği siyasetnâme, gazavatnâme gibi türler hakkında bir değerlendirme yapılmıştır. Ardından eserin içeriği baştan sona kadar ortaya konmuştur. Müellif anlattığı her konu için ayet, hadis ve peygamber kıssalarından örnekler vermiş ve hikâye başlığı altında örnekler getirmiştir. Gaza ve savaş atlarının faziletleri dışında adaletin önemine de değinen bu eser aynı zamanda Osmanlı-İran savaşları için Osmanlı lehine propaganda unsurları da içermektedir.
Arap dilinde gramer kurallarının sebeplerine nahiv illetleri denmektedir, Na-hiv illetleri tarihi ile nahiv tarihi hemen hemen birlikte başlamıştır. İlk dilcilerden olan Halil b. Ahmed ile birlikte nahiv illetleri kavramı da ortaya çıkmıştır. Nahiv il-letlerinin amacı dilin doğru konuşulmasını sağlamak ve bunun delillerini ortaya ko-ymaktır. ez-Zeccâcî, İbn Cinnî, el-Enbârî ve es-Suyûtî gibi dilciler, illetler konusunu teorik planda ele alan kitaplar yazmışlar ve illetleri çeşitli açılardan sınıflandırmışlardır. Örneğin ez-Zeccâcî, nahiv illetlerini talîmî, kıyasî ve cedelî olmak üzere üçe ayırmıştır. Nahiv illetleri belirlenirken mantık, fıkıh ve kelam illetlerinden de yararlanılmıştır. Başlangıçta sadece dil konularını niteleyici bir özellik taşıyan illetler giderek felsefî bir mahiyete bürünmüştür. Talîmî illetler, dil kurallarının öğretiminde gerekli illetlerdir. Kıyasî ve özellikle cedelî illetler ise, gereksiz tartışmaları içine alan felsefî ve mantıkî tartışmaların yapıldığı bir şekil almıştır. Başta İbn Madâ olmak üzere bazı dilciler bu tür illetleri eleştirerek nahiv kitaplarından çıkarılmaları gerektiğini ifade etmiştir. Dil öğreniminde çok da gerekli olmayan bu illetlerin, bütün kitaplardan değil ama okullarda okutulacak kitaplardan çıkarılması uygun olabilir. The causes of language rules have been called ‘illas of grammar in the Ar-abic language. The history of the ilal al-nahw has almost started together with his-tory of nahw. The ilal al-nahw concept came on the scene with Halil b. Ahmed who is one of the first linguists. The aim of ‘illas of grammar is to provide the true talk of language and to appear proofs of this. The Linguists like al-Zajjâjî, Ibn Jinnî, al-Anbârî and al-Es-Suyûtîwrote books considered the matter of ilal and classified from the different point of views. For example al-Zajjâjî divided the ‘illas of gram-mar to three; educational, comparisonal and dialectical. As ‘illas of grammar being determined has been benefited from the ilal of logic, fıqh and Islamic teology too. The educational ilal are necessary ilal in the language teaching. Comparisonal ilal and especially dialectical ilal were turned a philosophical and a logical shape in-cluded unnecessary debates. Some of the linguists the first of all Ibn Madâ criti-cized this kind of ilal and said that be required to remove from the grammar books. These ilal that is not necessary very much may suitable for remove from the schoolbooks but not from all grammar books.
Bu makalede muhaddislerin muteber rivâyet usûlleri dışında kalan ve özel rivâyet yöntemlerinden biri olan rüya yolu ile hadis rivâyeti ele alınmıştır. Rüya metodu, İbn Arabî örneğinden hareketle incelemeye tabi tutulmuştur. Keşf yoluyla hadis rivâyetinde olduğu gibi rüya yoluyla hadis rivâyetinde de İbn Arabî’nin önemli bir mesaisi bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle bu çalışmada İbn Arabî’nin Fütûhât ekseninde rüya metodunu nasıl algıladığı, düşünce sistematiği içerisinde bunun nereye tekabul ettiği ve bunu nasıl temellendirdiği, rüya yoluyla tesbit ettiği hadisleri; ayrıca bu yönteme hadisçilerin nasıl baktığı kısaca izah edilecektir. In this study, the issue of the hadith narration through the method of dreams which is outside the methodological realm of Hadith scholars is handled. The method of dreams is analyzed as respect with the example of Ibn Arabi. Ibn Arabi has extensive work on narrating Hadith through the method of dreams just as he has extensive work on Hadith narration through the method of investigation. In other words, in this study, how Ibn Arabi perceives the method of dreams, where this method stands in his overall system of thought, how he bases this method, some examples of Hadiths narrated via the method of dreams, and the views of some Hadith scholars on the method of dreams are explained briefly by referring mainly to Fütûhât of Ibn Arabi.