DİN, BİREY VE CEMAAT İLİŞKİSİ (original) (raw)

DİN-DEVLET İLİŞKİLERİ AÇISINDAN MENZİL CEMAATİ ÖRNEĞİ

2019

Osmanlı Devleti'nden günümüz Türkiye'sine kadar hemen hemen her dönemde siyasi iktidarlar ile dini gruplar arasında karşılıklı çıkarlar doğrultusunda bir etkileşim süregelmiştir. Bazı dönemlerde dini gruplar siyasi otoriteyi etkilerken bazı dönemlerde de siyasi iktidarlar dini grupları kendi menfaatleri doğrultusunda etkilemiştir. Osmanlı döneminde dini gruplar, siyasal ve toplumsal sistemde kendilerine yer bulamışken modern Türkiye'nin laik temelde inşa edilmesi dini grupları kontrol dışı bırakmıtır. Yasal statülerü ortadan kaldırılan cemaatler büyük baskılara mazur kalsalar bile günümüze kadar varlıklarını sürdürmeyi başarmışlardır. Bu çalışmanın odak noktası ise Nakşibendi tarikatının Türkiye'deki kollarından biri olan Menzil Cemaati'ni din-devlet ilişkisi açısından incelemektir. Dini grupların resmi bir statüsü olmadığından devletle veya siyasi iktidarla olan ilşkilerini somut bir şeklide ortaya koymak zordur. Bu yüzden bu çalışmada, Menzil cemaati ve siyasi iktidar mensuplarının fikirlerine başvurmak yerine Menzil cemaati'nin merkezi olarak bilinen Mezil (Durak) köyünün çevre köylerle karşılaştırılması yapılmıştır. Bu vesileyle Menzil ve çevre köylerin alt-yapı profilleri çıkarılmış ve akabinde ortaya çıkan farklar üç açıdan tartışılmıştır. Bunlar sırasıyla devletin vatandaşlarına hizmet götürme sorumluluğu, siyasi partilerin dini cemaatleri oy potansiyeli olarak görüp ayrıcalık tanıması ve cemaatlerin kendi mensuplarına dayanarak siyasi iktidarlardan talepte bulunmalarıdır. Profil çıkarımı sonası ortaya çıkan farkların aşırı derece fazla olması bu çalışmanın önemini daha da arttırmaktadır. Aynı zamanda yakın geçmişte yaşanan FETÖ darbe girişimi de devlet ile dini gruplar arasındaki ilişkinin ne kadar elzem olduğunu gözler önüne sermiştir.

DİN, MEDENİYET VE İNSAN

Medeniyet, insanın maddî ve manevî varlık bütününün bir yansı-ması olarak tezâhür eder. Dolayısıyla maddî ve mânevî pek çok unsur, medeniyet bütününü insânî çabalar yardımıyla oluştur-makta, burada da medeniyeti oluşturan insan modelinin önemi ortaya çık-maktadır. Nakîb Attâs'ın dîn-deyn-medeniyet kavramları üzerinde yaptığı tahlil-ler konuyla ilgili dikkate değer ipuçları vermektedir. 1 Din kavramının, âdet, durum, hüküm, ceza, mükâfat, itaat, hesap, yönetme-yönetilme, tapınma, tevhid, İslâm, şeriat, hudûd, millet gibi anlamlara gelmesi yanında, aynı kök-ten gelen borç anlamındaki deyn mastarının dîn mastarından gelen hesap an-lamıyla kavramsal ilişkisi de dikkat çekicidir. Daha dikkat çekici hususlardan biri de, deyn kavramıyla dîn kavramının bir arada ele alınarak insanın hem varlık, hem ahlâkî değerler açısından Allah'a borçlu olması ve bu durumun İslâm Medeniyetinin İnsan Tasavvuru ve Tasavvuf Üzerine Ö ÖZ ZE ET T Medeniyetin temelinde ona biçim veren insan tipleri yer alır. Tevhîde ve ahlâkî değerlere dayalı bütüncül bakış açısıyla tasavvuf, İslâm Medeniyeti'nin temelindeki insan tipi üzerinde derin etkilere sahiptir. Birlik ile çokluk arasındaki gelişmeye açık yapısıyla insanı hem kutsal bir temele, hem de üzerinde tasarrufta bulunduğu âleme bağlaması, tasavvufî düşüncenin önemli bir avantajıdır. Sûfî tecrübenin tarihte ortaya koyduğu insan tipleri ve ürünleri, sadece ekonomik ve estetik faaliyetlerdeki görünümleriyle bile günümüze ışık tutacak tarihî birer mîrâs niteliğindedir. A An na ah h t ta ar r K Ke e l li i m me e l le er r: A AB BS S T TR RA AC CT T In the base of a civilisation, there are human types which give a form to it. Tasawwuf with its holictic perspective that based on divine unification (tawhīd) and ethics, has deeply influences on the human type that is on the basis of Islamic civilisation. One of the advantage of the sufi thought is binding human who between the unity (wahdah) and multiplicity (kathrah) with his potential in one hand to the divine basis and the other hand to the cosmos that he has possession on it. Sufi deposition's human types and their products in the history are the historical heritages that can enlighten todays, even with their economical and aesthetical activities.

DİN ve SAĞLIK: BİREYSEL DİNDARLIK, SAĞLIK DAVRANIŞLARI ve HAYAT MEMNUNİ- YETİ İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2013

Ozet Din psikolojisi alaninda ozellikle 1980 sonrasi dindarlik ile ruh sagligi ve fiziksel saglik arasindaki iliskiyi inceleyen pek cok arastirma yapilmistir. Bu calismanin temel amaci dindarlik, saglik davranislari ve hayat memnuniyeti arasindaki iliski ve etkilesimin incelenmesidir. Cinsiyet, yas ve sosyal cevre gibi sosyo-domografik degiskenlerin dindarlik, hayat memnuniyeti ve saglik davranislari ile olan iliskisi de ayrica ele alinmistir. Arastirmanin orneklemi Marmara Universitesi Ilahiyat Fakultesi ve Marmara Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu'nde okuyan 282 og- renciden olusmaktadir. Bunlarin 173'u kiz, 109'u erkek ogrencidir. Yaslari 17 ile 44 arasinda degisen orneklemin yas ortalamasi 21'dir. Soz konusu degiskenler arasindaki iliskinin tespiti icin, Bireysel Dindarlik Envanteri, Hayat Memnuniyeti Olcegi ve Saglik Davranislari Envanteri'nden olusan anket formu kullanilarak veri toplanmistir. Elde edilen bulgulara gore, dindarlik hem bireylerin hayat ...

DİN VE DEVLET İLİŞKİLERİNDE ÜRDÜN ÖRNEĞİ

Ürdün Krallığı’nın diğer Ortadoğu ülkelerine nazaran dinî gruplarla göreceli olarak ilginç bir iliş- kisinin olduğunu söylemek mümkündür. Haşimi Krallığı ve dinî gruplar arasındaki münasebetler her zaman daha sakin bir hüviyete sahip olmuş ve birçok Ortadoğu ülkesinde müzmin bir sorun haline dönüşen çatışmacı ilişki, Ürdün yönetimi ve dinî gruplar arasında pek görülmemiştir. Din ve devlet ilişkileri bağlamında Ürdün’de göze çarpan en önemli hareket Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketidir. Özellikle bir zamanlar İhvan’la Ürdün’ün iyi olan ilişkilerinin son dö- nemlerde neden kötüleşmeye yüz tuttuğunu ise incelemek gerekmektedir. İhvan’ın yanında bazı Selefi gruplar da Ürdün’deki devlet-din ilişkileri bağlamında bahsedilmesi ve ele alınması gereken önemli topluluklardandır. Ürdün’deki gruplardan birçok açıdan ayrılan Selefiler, şüphesiz ülkedeki faal durumlarıyla da incelenmesi zaruri olan gruplardandır.

DİN, DÜŞÜNCE VE AHLÂK I

Kur'ân'ın Geliş Ortamında Ahlâk, 2022

Her hakkı saklıdır. Kitabın hukuki-bilimsel sorumluluğu ve bütün telif hakları yazar/lara aittir. Tanıtım dışında yapılacak kısa alıntılar hariç, yayıncının yazılı izni olmaksızın yayınlanamaz, elektronik ortamlarda kopyalanamaz, çoğaltılamaz.

MENKABET-İ İMAMAN-I DİN VE MÜCTEHİDAN-I İLM-İ YAKİN

Millî Kültür Araştırmaları Dergisi (MİKAD), Cilt: 2- Sayı: 1- Haziran 2018, s. 93 – 107. İmam Ebu Hanife, İmam Şafii, İmam Malik ve İmam Hanbel, İslam dünyasının en büyük mezheplerinin isim babasıdır. İslam tarihinde gördükleri öğrenim, ortaya koydukları çalışmalarla ve hayat hikâyeleriyle Müslümanlara önderlik etmiş kişilerdirler. Dinî bilimlerin yanı sıra tarihin konusu içerisine giren hayat hikâyeleri elbette edebiyatın da konusu haline gelmiştir. Gerek Arap edebiyatında, gerek Türk edebiyatında bu kişilerin sahip oldukları ilim mertebesi ve ahlaki değerleri çokça ele alınmıştır. Çoğunlukla çeşitli eserlerin içerisinde bir ya da birkaç beyitle veya bir şiirin içerisinde kendilerinden bahsedilmiştir. Bu makalede ele alınan mesnevide ise bu dört büyük imamın faziletleri ve ilim mertebelerinin yücelikleri ele alınmıştır. Bu konuda müstakil ve manzum bir eser olması açısından önemlidir. Çalışmada menkıbenin ne olduğu, bu dört şahsın kişilikleri ve söz konusu olan mesnevi incelenmiştir.