İstanbul Sözleşmesi'nin Kaldırılmasının Ardından! (original) (raw)

20 Mart gecesi Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldı. Bunun hukuki düzlemde mümkün olup olmayacağına dair tartışmalar sürmekte. Fakat sonuçta Erdoğan, bir hafta sonra yine bir Cuma namazı çıkışında "gireriz ve girdiğimiz gibi de çıkarız" sözleriyle bu işi bitirdiğini duyurdu. Yaklaşık iki yıldır dindar muhafazakâr eril bloğun Yeni Akit ve Yeni Şafak'taki ve çeşitli dergilerdeki temsilcileri, çeşitli dernek, vakıf gibi kuruluşlar İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasına dair yoğun propagandalar yaptılar. Eğer kaldırılmazsa AKP'nin oy alamayacağını söyleyerek tehdit ettiler. Bugün geldiğimiz noktada bunlar köşelerinden teşekkür yazıları ve mesajları yazdılar. Fakat bununla yetinmeyecekleri açık. Çünkü sırada nelerin kaldırılması gerektiğine dair çeşitli talimatlarda bulunmayı ihmal etmediler. Örneğin Yeni Akit'ten Abdurrahman Dilipak, sırada CEDAW[1] ve Lanzarote[2] olduğunu yazdı. Ona göre Türkiye AB'ye de rest çekmeli, Vatikan'ın yaptığı gibi Müslüman Halklar Topluluğu'nu örgütlemeli, yeni bir uyanışı başlatmalı ve riskli isimlerden uzak durarak yeni kabine değişikliği yapmalı.[3] Aynı gün yine aynı gazeteden Ali Karahasanoğlu ise, "Cennet, annelerin ayaklarının altındadır" hadisi şerifini, daha yüksek sesle ve daha fazla söylememiz gerekir; İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükte olduğu tarihlerdeki kadın cinayet sayısı ile bu sözleşmeden vazgeçildikten sonraki asgariye inmiş kadın cinayet sayısını göstererek feministleri morartmamız gerekir; "Kadına şiddeti önleme" adı altında, "toplumsal cinsiyet" kavramlarının topluma dayatılmasının, "cinsiyet yönelimi" ile toplumun zehirlenmesinin önüne geçmemiz, Kadına şiddetin önlenmesinin lafla değil, eşcinselliği meşrulaştıran sözleşmelerle değil, inancımıza daha fazla bağlanarak önleneceğini göstermemiz gerekir dedi.[4] İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını iktidarın önde gelen isimleri nasıl değerlendirdi? Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "başlangıçta kadın haklarının güçlendirilmesini teşvik etmeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi, Türkiye'nin toplumsal ve