Yasaklar, Tecritler ve Tercihler Arasında Başörtülü Kimlikler: Yalnız Değilsiniz ve Sonsuza Yürümek (original) (raw)

Çatısız Kuralsız, Yazmak ve Yürümek

2020

Çatısız kuralsız, yazmak ve yürümek https://www.5harfliler.com/catisiz-kuralsiz-yazmak-ve-yurumek/ 1/3 Çatısız kuralsız, yazmak ve yürümek ETİKETLER: Bu hafta seçtiğim 5'lik seriyi tamamlıyorum. Cuma fragmanları başka kadın yazarlarla devam edecek. 5. ve son fragman Agnes Varda'nın Çatısız Kuralsız'ı (Sans toit ni loi, 1985). Diğer dört filmde olduğu gibi burada da bir meseleyi, birini anlatırken onunla ilişki kurmanın bir biçiminin de keşfedilişine tanık oluyoruz. Sadece birini seyretmiyoruz, o biriyle nasıl bir ilişki kuracağımıza, onu nasıl tanıyabileceğimize dair bir bakışla da karşılaşıyoruz. Filmlerin kapısı başkalarının dünyasına açılır. Bu açılmayla başkalarının bakış açısını anlamak, başkalarını tanımak mümkün elbette, fakat bunun kendiliğinden ortaya çıktığını düşünmek gafletine de düşmemek gerekiyor. Kimi açılmalar, daha şiddetli bir kendine kapanmayla, ötekinin başkalığını yiyip yutmayla, tam da kendimi onun yerine koyduğum için tanıma, anlama, ona doğru açılma kabiliyetimi kaybetmemle sonuçlanabilir. Varda sineması bu açılan ve kapanan kapıları hep aralık tutmanın yollarını bulmuştu.

Tam Metin Sekülerleşerek Özneleşen Başörtülü Kadınlar:Yalnız Yürümeyeceksin Platformu

2019

Hayatlarının bir döneminde başörtüsü kullanmış ya da hali hazırda başörtüsünü kullanmaya devam eden, başörtüsünü bir baskı unsuru olarak gören kadınların "yalnizyurumeyeceksin.com" adlı platformda özneleşip, özneleşmediği çalışmanın problemini oluşturmaktadır. "Özne ve İktidar" kitabında Foucault'nun işaret ettiği günümüz dünyasında öznelliğin boyun eğdirilmesine karşı bireyin mücadele durumu kuramsal çerçeve olarak araştırmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. Çalışmanın verilerini platforma gönderilen elli iki adet mektup oluşturmaktadır. Çalışmanın yöntemi içerik analizidir. Çalışma, zaman aralığı olarak 2018 yılında platforma gönderilen mektuplarla sınırlıdır. Çalışmada yalnizyurumeyeceksin.com adlı platformda kadınların özneleştiği tespit edilmektedir

YAŞAMIN ÖZEL DÖNEMLERİNİN VAZGEÇİLMEZİ YUMURTA: SİİRT VE İLÇELERİ ÖRNEĞİ 1

Öz Yumurta, içerisinde barındırdığı zengin vitamin ve mineraller açısından temel bir besin kaynağıdır. Bu zenginlikten ötürü; can verme, verimlilik, bereket, koruma, yenileme gibi birçok sembolik özelliğe sahiptir. Yumurta yatay ve dikey sembolizme bağlı olarak merkezi konumda çoğul üremenin sahibidir. Yumurtanın kabuğu nazardan, bolluk ve berekete, büyüsel uygulamalardan halk hekimliğine kadar pek çok hususta karşımıza çıkmaktadır. Yumurtaya yüklenen semboller fazladır. Hayatın her safhasında yumurta yer alsa da özellikle hayatın başlangıcı ve devamı ekseninde ön plandadır. Bu çalışmada; doğum ve yaşam bütünlüğünde yumurtanın sembolik ve işlevsel yorumlarına dair inanış ve uygulamalar, kadim kültürün geleneksel dokusunu, somut ve somut olmayan kültürel mirasın taşıyıcılığını ve aktarımını sağlayan Siirt ve ilçeleri örneklemi üzerinden aktarılacaktır. Siirt'te yumurtaya yüklenen inanca yönelik manalar sonucunda yapılan uygulamalar çalışmanın içeriğini zenginleştirmiştir. Bu uygulamaların içeriğinde geçiş dönemleri (doğum, bebeklik ve çocukluk, evlilik) ve özel dönemlerde (kutlama, sağaltım ve kötüyü yok etme) yer alan yumurtayla ilgili inanış ve pratikler mezkûr başlıkların oluşmasına katkı sağlamış ve bu başlıklarda yumurtanın işlevselliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda Siirt ve ilçelerinde yapılan saha çalışmasında yarı yapılandırılmış mülakat ve gözlem teknikleri (doğal-yapay)nden faydalanılarak 21 kaynak kişiyle görüşülmüştür. Yumurta, yapısı ve içeriğine bağlı işlevsel özellikleriyle birlikte bağlam merkezli halk bilimi kuramlarından "işlevsel halk bilimi kuramı" çerçevesinde değerlendirilmiştir. Siirt ve ilçelerinde somut olmayan kültürel miras içerisinde yer alan yumurtaya dair halk inanış ve uygulamalarından unutulan veyahut yazılı kültür haline getirilemeyen dağınık haldeki bu değerleri, yapılan saha çalışmasıyla kayıt altına almak, sözlü kültür ortamından yazılı kültür ortamına aktararak nesiller arasındaki iletişimi sağlamak ve ileriki saha çalışmalarına örnek teşkil etmek amaçlanmaktadır.

Kaçak Gelenekler: COVID-19 Salgınında Yasak ve Meşruiyet İkilemi

20. yüzyılda bilim ve teknoloji alanındaki yenilikler, ulaşım ve iletişim sistemlerinin gelişmesini sağlamıştır. Yazılı ve elektronik iletişim sistemleri, dünyanın farklı yerleri arasındaki haber, bilgi ve veri paylaşımını hızlandırmıştır. Ulaşım sistemlerinin gelişmesiyse toplumları ticaret ve turizm başta olmak üzere çeşitli yönlerden etkilemiştir. Böylece bilgi, eşya ve nüfusun dolaşımı artmış; bu durumun olumlu ve olumsuz sonuçları ortaya çıkmıştır. Bu sürecin olumsuz sonuçlarından birisi toplu insan ve hayvan ölümlerine neden olan salgın hastalıkların ülkeler ve kıtalar arasında hızlı yayılmasıdır. 2019 yılında Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVİD-19 salgını bunlardan birisidir. Türkiye de bu salgından etkilenen ülkeler arasındadır. Bu bağlamda bildiride, yasak kavramı ele alınarak Türkiye'deki COVİD-19 salgını sürecindeki kısıtlamaların geleneksel kültür uygulamalarıyla çatışması değerlendirilecektir. Salgın sürecinde eğitim-öğretime her kademede ara verilmiş; restoran, kafe, kahvehane, düğün salonu, spor salonu, kuaför gibi mekânlar kapatılmış veya kısıtlanmış; hafta sonları ve akşamları sokağa çıkma yasakları konulmuştur. Toplumun bu yasaklara verdiği tepki genellikle uymak şeklinde olurken geleneksel-törensel uygulamalar söz konusu olduğunda bazen yasaklara uyulmadığı görülmüştür. Bu noktada geleneğin zorlayıcı etkisi görülmektedir. Böylece yazılı hukuk kurallarıyla geleneğin çatıştığı alanlar ortaya çıkmıştır. Bildiride bu durumu örneklendirecek olan doğum, evlenme ve ölüm gibi geçiş dönemi törenleriyle asker uğurlama gelenekleri yasallık ve geleneksel-kültürel meşruiyet ikileminde ele alınmıştır. Bu çerçevede konuyla ilgili hukuki kavramlar üzerinde durularak televizyon ve internet medyasında yer alan haber, görsel, caps ve karikatür örnekleri içerik analizi tekniğiyle incelenmiştir. Bildiride, bir toplumdaki geleneksel kültür unsurlarına dayalı olarak gelişen toplumsal meşruiyet anlayışının yasalarla örtüştüğü ve ayrıştığı alanları, COVİD-19 salgını örneğinde değerlendirmek amaçlanmıştır.

Deği̇şen Toplumlarda Ai̇leni̇n Deği̇şmeyen Özelli̇kleri̇

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD), 2021

Kalabalık insan topluluğunun bir toplum oluşturması, bir takıp toplumsal kurumların bulunması, bu kurumların bir takım kural ve esaslarının ve yaptırımlarının olması ve bütün bunların sistematik haline gelmesi ile mümkün olur. Her toplumda, içeriği o topluma özgü olan bir takım temel kurumları vardır. Ailede onların başında gelir. En eski insan topluluklarında ailenin varlığı bilinmektedir. Bu ailenin insanla birlikte varolduğu anlamına gelir. Bu kadar eski bir kurumun hiç değişmeden varlığını sürdürmesi beklenemez. Toplumsal değişimden toplumun diğer kurumları gibi aile de etkilenir ve değişir. Bu etkilenip değişim hem aynı toplumda dikey zaman diliminde hem de yatay zaman diliminde olabilir. Genelde evrimci bir bakış açısını yansıtan dikey zaman diliminde ailenin değişmesi, zamanın geçmesi ile olur. Aile içinde bulunduğu toplumdaki ekonomi, siyaset, teknoloji gibi toplumsal değişmelerden etkilenerek değişir. Yatay zaman diliminde ailenin değişmesi ise aynı tarihlerde yaşayan farklı toplumların birbirlerini etkilenmesi sonucu olur ve aile kurumu değişir.

"Kimlik"in Tuketici Tercihlerine Etkisi Disiplinlerarası Bir Diyalog

Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi, 2009

Bu çalışma, kimlik ve tüketici tercihleri arasındaki ilişkiyi ele almak amacındadır. Kimliğin inşâ sürecini ve bu inşânın fâilini konu edinmek, tüketici tercihlerinin ardında yatan motivasyonlara dair pek çok çıkarımda bulunmayı mümkün kılar. Her şeyden önce, tüketim, kimlik kurucu bir eylemdir. Ayrıca, insanlar tüketim tercihleri ile kimliklerini yansıtırlar. Kimlik kuran ve onu yansıtan bir eylem olarak tüketim, sadece bireyin kendi öznelliğinin değil, buna ilaveten, birey, cemaat, ulus ve ulus-üstü fâiller arasındaki diyalektik ilişkinin ürünüdür.

Kaçınma, Değişim, Gelişim Yeni Normalde Sürdürülebilir Hareketlilik İçin Bir Anlatı

Kaçınma, Değişim, Gelişim Yeni Normalde Sürdürülebilir Hareketlilik İçin Bir Anlatı, 2021

Kentlerin tarihinde önemli bir yere sahip olan afetler, salgın ve pandemiler kentleri geçmişte olduğu gibi bugün de şekillendirmeye devam etmektedir. 1848'de Londra'daki kolera salgınının kentsel temizlik konusunda ilk halk sağlığı politikasını gündeme getirmesi ve 1871'de Chicago'da çıkan bir yangının ilk gökdelenlere yol açması gibi Covid 19 salgını sonrasında da kentler pandeminin etkilerini en aza indirmek ve kentsel direnci artırmak için yeniden yapılanmaktadır. Bu yeniden yapılanmanın en bariz görünümlerinden birisi de temel erişim ve hareketlilik ihtiyacını çevreye zarar vermeden karşılayan, bağlı olduğu kaynakların yenilenebilir olduğu; yaşam kalitesinin artmasını sağlayan, işlerliği güçlü, toplumsal adaleti destekleme odaklı; eğitim, sağlık gibi temel sosyo-ekonomik araçları en üst düzeyde erişilebilir kılan sürdürülebilir hareketlilik kavramına yapılan vurgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Salgın, bir kez daha göstermiştir ki ulaşımı teknik bir sorun olmaktan uzaklaştırıp toplumsal ve mekânsal adalet ekseninde ele alacak ve araç için tasarlanmış mekânı yeniden insanı merkeze alarak kurgulayacak anlatılara geçmiştekinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Bu çalışma pandemi sonrası süreçte sürdürülebilirliği sağlarken güvenli ve sağlıklı hareketliliği temin edecek bir anlatı üzerine –Kaçınma, Değişim, Gelişim- olup yeni normalde atılması gereken somut adımları içermektedir

Kanun Hükmünde Kararnamenin Niteliği (Bir Öneri: Birlikte Yasama)

Amme İdaresi Dergisi, 1998

Yazımızın konusu olan "kanun hükmünde kararname" kurumu, Türk Anayasal sistemi ne, güçlü yürütme arayışının bir ifadesi olan 12 Mart dönemi anayasa değişiklikleriyle (20.9.1971 tarih ve 1488 sayılı Kanun) girmiştir. Güçlü yürütme anlayışının, geleneksel yasama-yürütme dengesinden kopuşa kadar vardınldığı 1982 Anayasası'nda da genişletilerek ve etkinleştirilerek düzenlenmiştir.