Necip Fazıl'ın Çan Sesi Şiirine Hermeneutik Bir Yaklaşım (original) (raw)
Related papers
An Hermeneutics Approach to the Poem Çan Sesi by Necip Fazll
2005
Modern Türk şiirinin önemli temsilcilerinden Necip Fazıl Kısakürek'in Çan Sesi şiiri, dış dünya ile insanın iç dünyası arasında kurduğu bağ ve buna baglı olarak korkuyu, vehmi dile getirmesi yönüyle ilgi çekici bir şiiirdir. Ani bir tehlike karşısında insanın algı mekanizmasının çalışış şeklini ve sıralamayı kaybetmeden belirli bir düzen fikri etrafında ortaya koyması ve bunu daha çok ses kompozisyonuna bağlı olarak verir. Çan Sesi şiiri, iç insan ile dış dünya arasındaki gerçişkenliği başarıyla sergiler. Şiirin gücünü eşya ile insan psikolojisini birleştirme ve kaynaştırmada sesi kullanış tekniğinde aramalıdır. The poem Çan Sesi by Necip Faztl Kısakürek, one of important representatives of the modern Turkish poetry, is an interesting poem as it describes the connection he makes between man's inner and outer world, fear and obsession. He keeps a certain order and sound composition without losing the working way of man's perception under a sudden danger. The poem Çan Sesi...
Necip Fazıl’ın “Yunus Emre” Şiiri Üzerinde Söz Eylem Çözümlemesi
Söz eylem kuramının temeli Austin tarafından atılmış ve kuram Searle tarafından geliştirilmiştir. Bu kuramın temel anlayışını “Bir şey söylemek aynı zamanda bir şey yapmaktır.” sözü açıklar. Bu yazıda, Necip Fazıl Kısakürek’in Yunus Emre şiiri üzerinde söz eylem çözümlemesi denemesi yapılacaktır. Yunus Emre şiirindeki sözceler, söz eylem kuramı açısından değerlendirilecek ve metnin özelliği dolayısıyla yansıtıcı söz eylemler üzerinde durulacaktır. Yansıtıcı söz eylemlerde; konuşucular daha çok bir olay, bir durum karşısındaki duygularını ortaya koyarlar. Söz eylem çözümlemesinde yansıtıcı söz eylemler; eylemler, yerindelik/uygunluk koşulları, dolaysızlık/dolaylılık vd. açılardan değerlendirilecektir.
2021
Edebî metinlerin en önemli özelliği çok katmanlı bir yapıya sahip olmaları ve bu yapının getirdiği çok anlamlılık sayesinde farklı okuma tekniklerine açık olmalarıdır. Bu nedenle metni yorumlama çabası tarihin her döneminde üzerinde durulan ve tartışılan konulardan biridir. Hermenötik (yorumbilim) metni "yorumlamak" ve "açıklamak" üzerine geliştirilen bir yöntemdir. Hermenötik düşüncenin kökeni, etimolojik olarak tanrıların mesajlarını anladığı kadarıyla insanlara aktarma görevi üstlenen Hermes'e kadar dayandırılmaktadır. Başlangıçta sadece kutsal kitapların ve hukuk metinlerinin yorumlanmasında kullanılan bu yöntem, 18. yüzyıldan itibaren edebî metinlerin açıklanmasında da kullanılmaya başlanmıştır. Klasik ve modern hermenötiğin "anlama" ve "yorumlama" kavramlarına bakış açısı farklıdır. Modern hermenötiğe göre eseri yorumlayan kişi, metnin anlamını kendi diline, kavram ve hayal dünyasına, dünya görüşüne bazen de hayatına uygun olarak tatbik eder ve kaynaştırır. Bu çalışmada modern Türk şiirinin önemli isimlerinden olan Necip Fazıl'ın "Aynalar Yolumu Kesti" şiiri, çağdaş hermenötik alanında çalışanların ortaya koydukları felsefi yorumlama düşüncesinden hareketle geliştirilen tahlil yöntemiyle incelenerek şiir dilinin özelliklerini ve fonksiyonlarını üstlenen "imge", "metafor" ve "sembol" gibi kavramlar dilbilimsel ve kültürel bağlamlarda değerlendirilecektir. Necip Fazıl'ın şiir sanatının ana eksenini oluşturan "arayış" metaforunun; dinî, felsefi, psikolojik, tarihî, mistik ve metafizik katmanlarıyla çok anlamlılığa uygun bir yapıyı nasıl desteklediği örneklemlenerek şiir dilinin farkı işlevleri görünür kılınacaktır.
Necip Fazıl Şiirinde Ontolojik Huzursuzluk ve Mekanın Tekinsizliği
Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 2015
Bu çalışma Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatının en önemli şairlerinden biri olan ve hiçbir edebi gruba dâhil olmayan Necip Fazıl Kısakürek’in şiirinin önemli kaynaklarından biri olan ontolojik huzursuzluk ve mekânın tekinsizliği üzerine odaklanmıştır. Tecrübe edilmiş bu ruh halinin onun şiirindeki yansımasının işaret taşları olan imgeler de onun şiirinin estetik örgüsünü oluşturur. Hayatı boyunca varoluşu sorgulayan Necip Fazıl’ın ontolojik huzursuzluğunun zeminini de bu sorgulama oluşturur. Hayatı uçlarda yaşayan bir kişi olarak vasatın sınırlarına itibar etmez. Onun için vasatın ilkelerinin/değerlerinin hâkim olduğu reel dünyada ona düşen “aramak”tır. O görünenle yetinmeyen bir şairdir ve sürekli olarak görünenin ardındaki gerçeğin/mutlak hakikatin arayışı, onun estetik yolculuğunun da muharrik unsurudur. Görüngüler dünyası, şiirinin da ana imgelerinden biri olan “perde”lerden ibarettir. Önemli olan bu perdelerin ardında saklı olan eşyanın hakikatine ulaşmaktır. Bu keşif yolculuğu çileli bir yolculuktur ve kaldırılan her perde şairi başka bir perdenin önüne getirmekten başka bir işe yaramaz. Tasavvuf anlayışındaki nefs basamaklarını andıran bu yapı bir sonraki nefs basamağına yükselişin gecikmesinde krizlere sebep olur. Tasavvuf yolculuğuna çıkmadan önce yaşadığı krizlerin kaynağı olarak meçhulü kurcalama şehvetini gösteren şair, bu yolculuk esnasında yaşadığı krizleri ise tasavvuf terminolojisindeki “hatarât” kelimesi ile karşılar. Tasavvuf yoluna giren herkesin yaşadığı bir hal olarak gördüğü bu ruh halinden ancak bir rehber eşliğinde –ki onun için bu rehber mürşidi Abdülhâkim Arvasi’dir- kurtulabilir. Bütün bu krizler çıkmış olduğu yolda tabi tutulduğu sınavlardır ve bu yolda ilerlemek için bu sınavları bir bir geçmek zorundadır. İster tasavvuf öncesi ister sonrası olsun, farklı şekillerde de olsa, bu krizler ömrü boyunca devam etmiş ve şiirini beslemiştir. Bu çalışmada şairin ontolojik huzursuzluğunun izleri, şiiri üzerinden takip edilmeye çalışılmış, eşya ve mekânla ilişkisi kullandığı imgeler aracılığıyla ortaya koyulmaya çalışılmıştır.
Temsil Değerleri ve Yenidenleşme… Necip Fazıl Şiirinde "Hiç"lik
Temsil Değerleri ve Yenidenleşme… Necip Fazıl Şiirinde "Hiç"lik, 2019
Öz Türk şiir geleneği içinde anlam değerleri söz konusunda olduğunda Necip Fazıl farklı bir değer olarak bizi karşılar. Şiirin kökünü yüküne bağlayan, zor bilmeceleri mısralarında dindiren şair, ruhunu sıkan pek çok konuyu sağlam bir derinlikle cevaplama gayretindedir. Çile'nin ördüğü ruh hali inanç ve inançsızlık boyutlarında çelişkiler yaşasa da çoğu kez olumludan yana bir tavır sergilemiştir. Bu yönüyle Necip Fazıl şiir poetiği bir sanatsal sunum olmanın ötesine geçerek farklı bir değere, ütopyaya, manifestoya dönüşür. Tabi ki mutlak varlığın sorgulanmadığı bir değer dünyasına. Necip Fazıl'ın şiir boyutunda ele alıp büyüte büyüte bir sınır ihlaline, ihtilaline taşıdığı söz değerlerden birisi de "hiç"lik kavramıdır. Batı metodolojisinin daha çok inançsızlık temelli nihilizmle kuramsallaştırdığı hiçlik, doğu ve İslam felsefesinde farklı anlam yükleri taşımaktadır. Bütün daraltan, boğan yanına rağmen bir açılma, ferahlama öncesidir. Ölüm, yalnızlık, zaman, kader gibi imgesel karşılıklarını şiirine açan Fazıl, küçülmek ve yok olmak yerine "hiç"liği olumlamayı tercih etmiştir. Tek başına soyut bir değer olmasına karşın taşıdığı simgesel yükleri oldukça yoğun olan "hiç"lik N.Fazıl poetikasının da temel açılım niteliklerindendir. Kendince cevapları olan bir kafatası örgütlenmesi içinde anlamını arayan bir değerdir. Bu açıdan bakıldığında Türk şiir geleneğinin anlam yapılanmasında da önemli soruların karşılığıdır. Gerek anlam gerek kelime olarak Çile'nin sağlam kayıt aracısıdır. Abstract Necip Fazıl meets us as a different value when it comes to mentioning the values of meaning within the Turkish poetry tradition. The poet, who ties the root of the poem to his burden, relieves difficult riddles in his verse, endeavors to answer with a deep depth the many issues * Yazı 13-16 Eylül 2018'de G.Antep'te yapılan I.Uluslararası Zeugma Çalışmalar Kongresi'nde sunulan özet/bildirinin genişletilmiş, gözden geçirilmiş halidir.
Necip Fazıl’ın “Çile” Şiirinde “Yüce” ve “Trajik” Üzerine Bir Tahlil Denemesi
In his poetics, Necip Fazıl Kısakürek expresses the purpose of his poetry as “being in quest of Allah” thereby implying that his whole sense of art is built upon an “exalted” asset. However, Necip Fazıl’s life, sense of art, involvement in polemics, political attitude, political choices, passion for activities lay the ground for the conflict between his values and the real life. Under the burden of choosing between “exalted” values throughout his life, Necip Fazıl contends a tragic fate at the same time. The traces of such a tragic fate can be seen in not only “Çile” but also all other works of Necip Fazıl. Within the Republican period Turkish poetry , one of the poets who experienced the deepest travail of change phase that the poetry underwent, is doubtlessly Necip Fazıl Kısakürek. His personal melancholy and the deep effect of Orient mysticism on him, transform his poems into a tragic extent. This conflict can be mostly felt and solved in his poem called “ Çile” and for this reason “Çile” is the poem where one can observe poet’s tragic confrontation and his crash most explicitly. Keywords: Category of aesthetics, Tragic, Exalted