EMEĞİN DEĞİŞEN YÜZÜ: DİJİTAL EMEK SÖMÜRÜSÜ (original) (raw)

DİJİTALLEŞEN EMEK SÜREÇLERİNDE MÜHENDİSLİK PRATİĞİNİN DÖNÜŞÜMÜ1

Öz Bu çalışma, yakın zaman Türkiye'sinde dijitalleşen üretim süreçlerine bağlı olarak mühendislik mesleğine dair üretim araçlarının ve mühendisliğe ait toplumsal imajın dönüşümünü ele almaktadır. Fordizm sonrası üretim tarzıyla kullanımı artan dijital üretim araçları, büyük sermaye tarafından yürütülen üretim alanlarında, mühendislik pratiğinin dönüşmesine yol açmıştır. Söz konusu dönüşüm, kitle üretimi yapan fabrikalarda yapılan mühendislik ile sanayi bölgelerinde halen kullanılmakta olan eski üretim biçimleri ve araçlarına dayanan mühendislik pratiği arasında fark yaratmıştır. Bu fark, mühendislerin anlatılarına dijitalleşen mühendislik emeğini aşağı görme; mesleklerine dair algılarına ise küçümseme şeklinde yansımıştır. Bu kapsamda, mühendislerin anlatılarında " gerçek mühendislik işinin tabiatı " ve buna bağlı olarak " gerçek mühendisin " kim olduğuna dair farklı tanımlar saptanmıştır. Ek olarak, mühendisler mesleklerine ilişkin toplumsal algının Post-Fordist üretim tarzının getirisi olan mühendis sayılarındaki artışa ve mühendisin üretim süreçlerinde aldığı rolün değişmesine bağlı olarak dönüştüğünü belirtmişlerdir.

DİJİTAL KAPİTALİZMDE EŞİTSİZLİĞİN DİJİTAL EMEK BAĞLAMINDA YENİDEN ÜRETİMİ: AFRİKA KITASI ÖRNEĞİ

2024

Çalışma çağdaş kapitalizmde yaşanan eşitsizlik olgusunu incelemektedir. Çağdaş kapitalizmdeki dijitalleşme süreçlerinin yeni bir vurguyu gerekli kıldığı düşünülmekte ve bu bağlamda dijital kapitalizm kavramı önerilmektedir. Çalışma, son dönemde sosyal bilimler literatüründe yoğun olarak tartışılan dijital emek kavramını dijital kapitalizm bağlamında tartışmaktadır. Dijital emek kavramı genellikle sosyal medya odaklı olarak ele alınmaktadır. Bu çalışmada ise dijital emek Marksist sermaye döngüsü çerçevesinde değerlendirilmektedir. Maden çıkarımı, donanım montajı, yazılım emeği, sosyal medya üretketimi ve e-atık geri dönüşümü şeklinde bir sermaye döngüsüne sahip olan dijital emek Avrupa ve ABD odaklı incelenmiştir. Bu çalışmada Sahra-altı Afrika bölgesi örneklem olarak seçilerek dijital emeğin madun bir coğrafyada nasıl tezahür ettiği ve bölgede ne gibi eşitsizlikler yarattığı sorularına yanıt aranmaktadır. Bu sorulara yanıt olarak gelişmiş Batı’nın hakimiyetinin dijital kolonyalizm olarak yeniden üretildiği şeklinde bir önermede bulunulmaktadır. Çalışmada üç farklı yöntem kullanılmaktadır. Öncelikle dijital iş platformlarının kullanıcı sözleşmeleri doküman analizine tabi tutulmaktadır. Bunun ardından bir pilot çalışma niteliğinde Afrikalı freelance işçilerin deneyimleri netnografik analiz yöntemiyle incelenmektedir. Son olarak ise Angola, Nijerya ve Güney Afrika’dan 10’ar kişi olacak şekilde toplamda 30 freelance metin yazarı ile görüşülmüştür. Çalışma beş bölüme ayrılmaktadır. İlk bölümde dijital kapitalizm ve dijital emek olguları tartışılmakta ve bu kavramlara nasıl yaklaşılacağına ilişkin bir pozisyon belirlenmiştir. Bu noktada “iletişimin ekonomi politiğinin Marksist eleştirisi” yaklaşımı kullanılmaktadır. Çalışmanın ikinci bölümü ise Sahra-altı bölgesini incelemenin kavramsal altyapısını hazırlamakta, dijitalleşme literatürü ile postkolonyalizm tartışmaları “Sınıf Çalışmaları” bağlamında sentezlenmektedir. Çalışmanın üçüncü bölümü dijital emeğin bölgede nasıl gerçekleştiği ve yönteme ilişkin bilgiler verilmektedir. Çalışmanın dördüncü bölümü Afrikalı freelance metin yazarlarının çalışma sürecinde yaşadıkları deneyimleri içeren görüşmelerin incelenmesine ayrılmaktadır. Çalışmanın beşinci bölümünde ise freelance çalışma ve sınıf oluşumu tartışmaları ele alınmaktadır. Bu tez YÖK 100/2000 Afrika Çalışmaları Bursu kapsamında hazırlanmıştır.

DİJİTAL ÇAĞIN HİYEROGLİFLERİ: EMOJİLER

Özet İletişim teknolojilerinde yaşanan değişimle, sınırların ortadan kalkarak zaman mekân engellerinin dahi aşıldığı yeni bir medya evreninde yaşamaktayız. İletişimin dijitalize olmasıyla insani duyguların yansıması da bu dijital ortamda kendine yer bulmuştur. İnsanın kendini ifade ederken kelimeleri kifayetsiz bulduğunda bilinçli veya bilinçsiz olarak başvurduğu beden dili, internet ortamında yeni bir çehreye bürünmüştür. Duygu ve düşüncelerin ifade edilmesinde neredeyse tüm internet kullanıcılarının başvurduğu emojiler, beden dilinin dijitalize olmuş haliyle karşımıza çıkmaktadır. İnsanoğlunun kendini ifade etmede ilkçağlardan beri başvurduğu resim ve imgeler, dijital çağda yine en iyi ifade araçlarından biri olarak kabul görmektedir. İnteraktivitenin de etkisiyle her geçen yıl genişleyen emoji sözlüğü, ekstra zaman ve çaba harcamadan herkes tarafından bilinen küresel bir dilin oluşumunun yolunu açmıştır. Bu çalışmada, emojilerin beden diliyle olan bağlantısı açıklanarak, emojilerin kullanım amaçları incelenmiştir. Abstract We are living in a new media universe that by exceeding the limits and space-time with changes taking place in communications technology. Communication with being digitized, a reflection of humanistic emotions find place in the digital environment. Body language that while a person express oneself consciously or unconsciously employed, it has taken a new face on the internet environment. In the expression of feelings and thoughts, almost all internet users refers to emojis that have  Öğretim Görevlisi, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi,Radyo-TV ve Sinema Bölümü  Araştırma Görevlisi, Atatürk Üniversitesi İleitşim Fakültesi, Temel İletişim Bilimleri

MİMARİ TEKTONİĞİN EVRİMİ DİJİTAL ÇAĞ MİMARİSİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

EJONS-INTERNATIONAL REFEREED & INDEXED JOURNAL ON MATHEMATIC, ENGINEERING AND NATURAL SCIENCES, 2018

ÖZET 21. yüzyılda hızla gelişen ve yaygınlaşan sayısal tasarım ve üretim teknolojileri tüm tasarım alanlarında olduğu gibi mimari tasarım ve üretim alanlarında da yenilikçi ve devrimsel nitelikteki çalışmalara yön vermiştir. Özellikle bilgisayar destekli tasarım ve üretim (CAD ve CAM) teknolojileri ile tasarım ve yapım süreçleri için yeni bakış açıları geliştirilmiş ve son ürünün tasarımı yerine "sürecin tasarımı" odaklı bir yaklaşım benimsenmeye başlamıştır. İlk dönemlerde, karmaşık yapıların tasarımı ve üretimi için uçak tasarımı ve otomatik üretiminde kullanılan CATIA programının mimari tasarımda kullanımının önü açılmış ve dosyadan fabrikaya (file to fabrication) olarak adlandırılan sayısal üretim teknolojilerinin tasarım ve yapım sürecine dahil edilmesi sağlanmıştır. Zamanla, mimarın artan ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeni yazılımlar geliştirilmiş ve yaygınlaşmış böylece CAD/CAM teknolojileri hesaplamalı mimarlık süreçlerinde tasarım ve üretimin önemli bir bileşeni haline gelmiştir. Söz konusu teknolojilerle şekillenen bu tasarlama ve üretme biçimleri kendi tektoniğini yaratmaya başlamış ve "dijital tektonik" olarak adlandırılabilecek yeni yapma biçimleri, mimarın malzeme ve strüktürle olan diyaloğunu da yeniden biçimlendirmiştir. Bir başka ifade ile, yapı pratiğindeki geleneksel inşaat eylemi üretim, fabrikasyon ve montajla çok daha karmaşık biçimlerde yan yana gelirken, yeni malzemelerin tasarlanması ya da var olanların farklı biçimlerde kullanılması, hibridleşmesi, sonuçta yeni tektoniklerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu bağlamda bu bildiride tektonik kavramı, farklı kuramcıların görüşleri çerçevesinde irdelenmiş ve yüzyıllar içerisinde özellikle 4 farklı endüstri devrimi gibi mimarlık tarihindeki önemli dönüm noktaları gözetilerek bir sınıflandırma çalışması yapılmıştır. CAD/CAM kavramlarının mimariyle bütünleşmesi sonucu yapım/üretim tekniklerinin geldiği son nokta ve dijital tektonik kavramı son yıllarda uygulanmış öncül örnekler ışığında tartışılmıştır. Sonuç olarak hesaplamalı araçların/ortamların mimaride kullanımının yaygınlaşması ile mimarın yapı sanatını değiştirmek, geliştirmek ve tasarım ve yapımdaki mevcut sorunları çözmek için ileri otomasyon teknolojilerini nasıl kullanabilecekleri konusunda bir değerlendirme yapılmıştır. Anahtar kelimeler: Tektonik, Dijital tektonik, Dijital mimari, Hesaplamalı teknolojiler EVOLUTION OF ARCHITECTURAL TECTONIC: AN ASSESSMENT ON DIGITAL TECTONICS ABSTRACT Numerous design and production technologies that are rapidly developing and widespread in the 21 st century have given direction to innovative and revolutionary works in architectural design and production areas as well as in all design fields. New perspectives for design and

SEYİRCİ ve FİLMLER ARASINDA DEĞİŞEN ETKİLEŞİM BİÇİMLERİ: “ÖZGÜRLEŞEN SEYİRCİ VE EMEK SİNEMASI” ÖRNEĞİ

Eğitim Yayınevi, 2023

Sanat tarihinin başlangıcından günümüze, sanat eseri ve kitleler arasında nasıl bir ilişki kurulduğu konusu üzerine çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Dönemlere bağlı olarak değerlendirildiğinde, dijitalleşmenin etkilerinin yoğun biçimde görüldüğü günümüzde, sanat eserlerinin üretim biçimleri olduğu kadar, kitlelerle buluşma biçimleri ve buluştukları mecralar da değişmektedir. Bu değişim, eser ve seyirci arasındaki ilişkiye de yansımaktadır. Etkileşim kavramının farklı bir bağlamda tartışıldığı ve çeşitlendiği günümüzde, her alanda olduğu gibi sanat alanında da üretici ve tüketici ayrımı silikleşmekte, bireylerin sanat eseri üretebilmesi ya da üretilen esere çeşitli süreçlerde dahil olabilmesi kolaylaşmaktadır. Sanat eserinin tamamlayıcısı olan birey, artık eserin üretim süreci de dahil olmak üzere, birçok aşamada, farklı rollerde bulunabilmektedir. Film üretiminde de, bahsi geçen değişimlerin etkisi görülmektedir. Çalışma, film üretim süreçlerinde, dijitalleşmenin etkilerine bakarak, seyircinin üretim sürecine içerik üretimi konusunda da dahil olduğu, “kitle kaynak” uygulamaları hakkında bilgi vermeyi amaçlamakta ve Türkiye özelinde, bu biçimde çekilen bir belgeseli örnek olarak incelemektedir. Bu bağlamda çalışmada, değişen seyirci ve film ilişkisi ekseninde bakılan örnek film üzerinden, etkileşim bağlamında seyirci ve eser arasındaki ilişkide var olan değişimler saptanmaya çalışılmıştır

DİJİTAL ÇAĞDA DEĞİŞEN GAZETE VE GAZETECİLİK

IKSAD Publishing House, 2020

Gazetecilik araştıran, irdeleyen, sorgulayan insanların mesleğidir. Gazetecilik, bugün yalnız Türkiye’de değil dünyanın her yerinde en zor icra edilen ancak meslek ilkelerine bağlı kalınarak yapıldığında da en onurlu meslektir. Öte yandan gazetecilik, diğer pek çok özelliğinin yanı sıra tarihle ilişkisi açısından da diğer mesleklerden ayrılır. Gazeteci, haberleriyle gelecekte yazılacak tarihin günlük notlarını kayda düşer; geçmişin sesi olur, geleceğinse ayak izi… Nitekim tarih, önümüze bakmak için en önemli araçlardan biridir...

DUYGUSAL EMEK KONUSUNU ARAŞTIRAN LİSANSÜSTÜ TEZLERE YÖNELİK BİR İÇERİK ANALİZİ.

Bu araştırmanın amacı Türkiye'deki üniversitelerde duygusal emek konularında yapılan lisansüstü tezlerinin mevcut durumlarını ve genel profillerini belirlemektir. Bu araştırma, Türkiye'de 2007-2018 yılları arasında duygusal emek konularında hazırlanmış lisansüstü tezlerinin genel eğilimlerini belirlemek amacıyla belirli koşullar çerçevesinde kategorilere ayrılarak sınıflandırılmış ve konu ile ilgili tezlerin toplu bir şekilde görülmesine imkân sağlamaya çalışmıştır. Çalışmada YÖK Ulusal Tez Merkezi'nden elde edilen, Türkiye'de duygusal emek konusunda 2007-2018 yılları arasında erişime açık (izinli) durumunda olan lisansüstü tezler, içerik analizi yöntemi ile yorumlanmıştır. Çalışmada tezler; yazılan lisansüstü düzeyleri, yazıldıkları dil, yıllara göre dağılımı, yazıldığı enstitü, üniversite, ait oldukları anabilim dalı, araştırmacıların cinsiyetleri, tez danışmanlarının unvanları, tezlerin araştırma yöntemleri, tezlerin araştırma teknikleri ile tezlerin yazıldıkları sektörler ve uygulama alanları kapsamında sınıflandırılarak ele alınmıştır. Duygusal emek alanında yazılmış lisansüstü tezlerin içerik analizi yöntemi ile incelenerek bu alanda yapılmış mevcut lisansüstü tezlerin durumunun ortaya koymaya çalışıldığı bu araştırma ile gelecekte duygusal emek konularında çalışma yapacak olan araştırmacılara yol gösterici olması beklenmektedir.

DİJİTAL SİYASET İLE SİYASAL KATILIMIN DEĞİŞEN KİMLİĞİ VE DİLİ

ÖZET Kitle iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, siyasal iletişim ve katılımın yeni bir kamusal alan olarak dijital platforma taşınmasıyla, e-demokrasi ve e-katılım kavramlarının yolunu açmıştır. Koşullandırılmış ve yönlendirilebilen bir kamuoyuna karşı seçmenlere siyasal katılımın aktif yolunu açarak müzakereci ve katılımcı bir demokrasinin ışığını yakan internet, siyasal iletişimin kaynağı olan politik aktörlere de hızlı ve maliyetsiz bir temas imkanı sağlamıştır. Artık politik aktörler seçim çalışmaları ve ikna faaliyetlerini açık reklam ve pazarlama teknikleri yerine twitter, facebook, instagram gibi sayfalardan yaptıkları paylaşımlarıyla gerçekleştirmeye ve seçmenle doğrudan iletişim kurmaya başlamıştır. Seçmenler açısından da dijital platform, ulaşılamaz gibi görünen politik aktörleri ulaşılabilir kılmakta, aynı zamanda siyasal katılım konusunda geleneksel kamuoyunda pasif bir tutum sergileyen seçmenleri aktif hale getirmektedir. Ancak tüm bu olanaklara karşın dikkat çekilmesi gereken asıl husus, siyasal iletişim ve katılımın değişen niteliği ve dili üzerinedir. İnternet üzerinden gerçekleştirilen siyasal iletişim ve katılımın niteliği ve dili nasıl bir değişim göstermiştir? Sosyal medya, nitelikli bir kamuoyu oluşumuna katkı sağlamakta mıdır? Paylaşım altı yorumlar, siyasal bilgilenmeye ihtiyaç duyan seçmenlere yardımcı olmakta mıdır yoksa özellikle gençlerin yanlış yönlendirilmesi olasılığı bulunmakta mıdır? Literatür araştırmasına ve içerik analizi yöntemine başvurulan çalışmada bu sorulara yanıt aranmış ve bu sebeple 2018 seçimleri öncesinde belirlenen tarih aralıklarında, iktidar ve muhalefet parti liderlerinin instagram sayfaları aktörlerin paylaşımları ve seçmenlerin sayfa altı yorumları incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre, politik aktörlerin paylaşımlarla çoğunlukla halkın içinden biri mesajı vermek istediği görülürken, seçmen yorumları müzakereci bir tavırdan uzak, oldukça kişisel, ayrıştırıcı ve sert bir tutum içermektedir. ABSTRACT Developments in Mass Communication Technologies, political communication and participation as a public space by moving to a new digital platform, e-democracy and e-participation concepts paved the way. The Internet, which burned the light of a deliberative and participatory democracy by paving the active way of political participation to voters against a conditioned and guided public, provided a rapid and cost-free contact to the political actors who are the source of political communication. Now, political actors have performed their election and persuasion activities by sharing on twitter, facebook, instagram, etc. rather than through outdoor advertising and marketing techniques and they have begun to to communicate directly with the voter. In terms of voters, the digital platform makes the political actors, who seem to be unattainable, accessible, and at the same time activates voters who are passive in traditional public opinion about political participation. However, in spite of all these opportunities, the main point to be noted is on the changing nature and language of political communication and participation. How has the nature and language of political communication and participation showed change over the Internet? Does social media contribute to the formation of a