Lujan-Fryns sendromlu bir olgu sunumu (original) (raw)

Swyer-James (Macleod) Sendromu: Bir olgu nedeniyle

Balıkesir medical journal, 2022

Swyer-James-MacLeod Syndrome (SJMS) is a rare disease characterized by a hyperlucent lung appearance due to hypoplasia of the pulmonary artery on the affected side. It is thought to develop secondary to viral bronchiolitis and pneumonia in childhood. A 59-year-old female patient presented with the complaints of dyspnea with exertion, a feeling of pressure in the chest, and sputum. On physical examination, respiratory sounds were normal. Posteroanterior (PA) chest X-ray showed marked hyperlucency and volume loss in the left hemithorax. On thorax computed tomography, ipsilateral hyperlucency with a significant decrease in the calibration of the left pulmonary artery and its branches compared to the right, significant volume loss in the lower lobe of the left lung and areas of bronchiectasis were observed. While large segmental perfusion defects were observed in almost the entire lower lobe of the left lung and in the lingular segment in perfusion scintigraphy, ventilation defects were observed in these areas in ventilation scintigraphy. The patient was diagnosed with SJMS based on the present findings. Treatment of the disease is conservative in most cases. It is recommended to protect patients against infections and to have flu and pneumococcal vaccines. We present our case to emphasize that this syndrome should be among the differential diagnoses when unilateral hyperlucent lung appearance is detected.

Frontotemporal demans: Bir olgu sunumu

Dusunen Adam: The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, 2010

Olgu Sunumları / Case Reports ÖZET Frontotemporal demans: Bir olgu sunumu Fronto temporal demans (FTD), orta yaşlarda Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen primer dejeneratif demans türüdür. Genellikle 45-65 yaşları arasında sinsi bir şekilde başlayan, her iki cinsiyette eşit sıklıkta görülen, kişilik, davranış ve duygulanım değişikliklerinin yanında içgörü kaybı, perseveratif ve stereotipik davranışlar ve yeme alışkanlıklarında değişikliklerin görülebildiği bir hastalıktır. Bu hastalarda nörolojik muayene, rutin elektroensefalogram (EEG) normaldir ve beyin görüntülemede, frontotemporal loblarda fokal anormallikler vardır. Yürütücü işlevlerde belirgin yetersizlikler vardır. Bu yazıda, hastalığı ellili yaşlarda sinsice başlayan, kişilik değişikliği ve davranışta bozulmanın en çarpıcı belirtiler olduğu, içgörü kaybı, hiperoralite ve diyetle ilişkili değişiklikler, kompülsif ve stereotipik davranışlar, künt duygulanım, konuşma miktarında azalma ve dışa vuran davranışlarda yavaşlama, kişisel bakımda bozulma, altına idrar ve gaita kaçırmanın eşlik ettiği, demans için pozitif aile öyküsünün bulunduğu bir erkek FTD olgusu sunulmuştur. Hastada nörolojik muayene ve rutin EEG normaldi. Kraniyal Manyetik Rezonans Görüntüleme'de (MRG), sağ hemisferde belirgin olmak üzere, dorsolateral ve orbitofrontal bölgede asimetrik atrofi vardı. Hastaya yapılan Tc-99 HMPAO tek fotonlu emisyon tomografisinde (SPECT), sağ frontal ve paryetal lobları içine alan geniş bir alanda asimetrik hipoperfüzyon saptandı. Frontal yürütücü işlevlerde yetersizlik vardı. Hastada, ketiapin 300 mg/gün tedavisiyle davranışsal belirtilerde kısmen düzelme görüldü. Bu olgu, orta yaşlarda sinsi şekilde psikiyatrik belirtilerle başlayan olgularda mutlaka ayrıntılı öykü, fizik ve nörolojik muayene ve beyin görüntüleme dahil tıbbi inceleme yapılması gerektiğini göstermektedir.

Nörobruselloza balakut psikoz: Bir olgu sunumu

2000

Although brucellosis has been traditionally characterized as a disorder primarily of acute high fever, night sweating, arthralgia; it can also mimic the insidious psychiatric disorders progressing with atypical chronic symp- toms. Neurobrucellosis is a rare complication of brucellosis affecting central and peripheral nervous system and causing serious clinical complications. One of these complications is psychosis which has been rarely reported

Glomus tümörü ve musinöz değişiklikler gösteren bir olgunun sunumu

2006

Giris ve amac: Glomus tumorleri cogunlukla parmak uclarinda rastlanan ve az gorulen tumorlerden biridir. Bu tumorlerde musinoz degisiklikler ise cok seyrek gorulur. Sunulan olgunun isiginda, glomus tumorlerinin bazi genel ve az gorulen histolojik ozelliklerini yansitmaya calistik. Bulgular: Bu calismamizda, 40 yasinda kadin bir hastanin sag el orta parmaginda gorulen lezyonu Case report: Here we describe a 40-year-old female tanimladik. Hastada, cok az gorulen musinoz patient with glomus tumor on her right middle fingertip. It degisiklikler iceren glomus tumorunun bulunmasinin yani is interesting to note that, there was a history of trauma sira, birkac yil once bu bolgede bir travma oykusunun bulunmasi da dikkat cekiciydi. Sonuc: Glomus tumoru olgularinin, ileri tarihli calismalarda, kaynaklarda az rastlandigi bildirilen musinoz degisiklikler ve travma oykusu acisindan degerlendirilmesi yararli olacaktir

Şiddetli bir TUR-P Sendromu olgusu

Cumhuriyet medical journal, 2014

Günümüzde benign prostat hipertrofisinde (BPH), lazer kullanımı gibi alternatif cerrahi tedaviler geliştirilmesine rağmen klasik transüretral prostat rezeksiyonu (TUR-P) yöntemi hala altın standart olarak görülmektedir. Ancak bu yöntemin uygulandığı olguların %1,1'inde TUR-P sendromu gelişebilmektedir. Spinal anestezi altında 66 yaşında, 82 kg ağırlığındaki olgumuzda intraoperatif dönemde hemodinami stabil seyrederken baş ağrısı ve bulantı şikayetinin ardından görme bozukluğu, solunum sıkıntısı, hipotansiyon ve konvülzyon gelişti. Her iki akciğerde dinlemeyle bilateral krepitan ralleri olan hastanın çekilen akciğer grafisinde bilateral interstisyel infiltrasyonlar tespit edildi. Yapılan tetkiklerde hiponatremi ve trombositopeni tespit edilen hastaya TUR-P sendromu tanısı konularak tedavisi düzenlendi. Sonuç olarak rejyonal anestezi hastanın mental durumunun değerlendirilmesini sağlayarak TUR-P sendromunun erken tanı ve tedavisine olanak sağlar. Ancak anestezi doktorunun bu sendromu tanımada deneyimli ve dikkatli olması gerektiğini düşünüyoruz.

Büllöz Sweet Sendromlu Bir Olgu

firattipdergisi.com

ÖZET Saçlı deri, boyun ve bilateral ellerin dorsalinde eritemli, ödemli, çok sayıda papül, plak ve büllere sistemik olarak konjuktival hiperemi, yüksek ateş ve lökositozun eşlik ettiği, deri lezyonlarının histopatolojik incelemesinde yüzeyel dermiste yoğun nötrofil infiltrasyonu ve nötrofil içerikli bül oluşumu gözlenen 46 yaşındaki erkek hastaya büllöz Sweet sendromu tanısı konuldu. Olguyu literatürdeki diğer büllöz Sweet sendromu vakalarını gözden geçirerek sunuyoruz.

Lujan-Fryns sendromlu bir hastada ameliyathane dışı anestezi

Cukurova Medical Journal (Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi), 2016

Öz Lujan-Fryns syndrome, described by Fryns et al in 1979 is an autosomal recessive syndrome which is characterized by multiple congenital anomalies. Lujan-Fryns syndrome is a rare syndrome involving many anomalies like dysmorphic facial features, cleft palate, diaphragmatic hernia, that may affect the anesthesia practice. Anesthetic management about the anesthesia and / or non-operating room is limited literature. We aim to provide management of non-operating room anesthesia in a patients with Lujan-Fryns syndrome. Lujan-Fryns sendromu 1979 yılında Fryns tarafından tanımlanan otozomal resesif geçiş gösteren multipl konjenital anomali ile karakterize bir sendromdur. Dismorfik yüz hatları, yarık damak, diyafragma hernisi gibi anestezi pratiğini etkileyebilecek bir çok anomali içeren nadir bir sendromdur. Anestezi ve/veya ameliyathane dışı anestezi yönetimi ile ilgili literatür bilgisi sınırlıdır. Burada Lujan-Fryns sendromlu bir olguda ameliyathane dışı anestezi yönetimini literatür eşliğinde sunmayı amaçladık.

HaNDL Sendromu Tanısı Konulan Bir Olgu Sunumu

HaNDL sendromu; -baş ağrısı, nörolojik defisit ve beyin omurilik sıvısında lenfosit ağırlıklı hücre artışı- kelimelerinin İngilizcedeki anlamlarının kısaltılması ile (Headache with Neurological Defisit and CSF Lymphocytic pleoytosis) tanımlanmış oldukça nadir görülen bir hastalıktır. Uzun süreli şiddetli baş ağrısı ve saatler içerisinde gerileyen bir tarafta kuvvet kaybı, uyuşma ve konuşma bozukluğu gibi nörolojik defistlerle karakterize, nedeni tam olarak aydınlatılamamış otoimmün bir hastalık olabileceğine dair kanıtlar bulunan, genelde hasar bırakmadan kendiliğinden düzelen bir sendromdur. Olası bütün ayırıcı tanıları dışlanan ve yakınmaları kendiliğinden düzelen , HaNDL sendromu tanısı konulan 28 yaşındaki kadın olguyu hastalığın nadir görülmesi nedeniyle sunuma değer bulduk.