Polonya'da otoriter post-neoliberalizmin yükselişi (original) (raw)
2021, Toplum ve Bilim
Poland was shown as one of the bright examples of the implementation of market reforms accompanied by democratization in the 2000s. Yet, it entered the path of authoritarianization, where the rule of law eroded, and xenophobia and discrimination increased after 2015, when Law and Justice Party (PiS) came into power. This study seeks answers to two questions from the critical political economy perspective: Which factors led to the rise of nationalist-conservative right-wing populists to come to power in Poland? How should the post-2015 political economic order be defined? Regarding the first question, the paper suggests that the polarization-based power strategy of PiS has been effective under three conditions: (i) the regression of the institutional, organizational and political power of the working class, and the decline of left-wing politics, (ii) the effects of the global financial crisis, (iii) PiS's successful political entrepreneurship. As for the second question, the paper argues that an authoritarian post-neoliberal regime is on the rise under the PiS government. Unlike the experiences in Latin America, three dynamics were influential in the post-neoliberal project in Poland: (i) the acknowledgement of the economic nationalism movement, which was led by the local managers of multinational companies, by the state managers, (ii ) the PiS government’s initiative to establish a 'national capitalism', resulting in the re-Polanization of companies in critical sectors, (iii) the establishment of the new conservative welfare regime. Finally, the paper emphasizes that the authoritarian aspect of this post-neoliberal project does not only stem from the xenophobic and discriminatory ideology of PiS, but also from the exclusion of subaltern classes from the decision-making processes. -- Polonya, 2000'li yıllarda piyasa reformlarının demokratikleşme eşliğinde uygulandığı parlak örneklerden biri olarak gösterilirken, 2015'te Hukuk ve Adalet Partisi'nin (PiS) iktidarı ile birlikte hukukun üstünlüğünün aşındığı, yabancı düşmanlığının, ayrımcılığın arttığı ve otoriterleşme yoluna giren bir ülke halini almıştır. Bu çalışmada eleştirel siyasal iktisat çerçevesinden bakarak iki soruya yanıt aranmıştır: Polonya'da hangi faktörler milliyetçi muhafazakâr sağ popülistlerin iktidara gelmesine yol açmıştır? 2015 sonrasında oluşan yeni iktisadi ve siyasi düzen nasıl tanımlanmalıdır? İlk soruyla ilgili, PiS'in kutuplaştırma temelli iktidar stratejisinin üç koşulda etkili olduğu ileri sürülmüştür: (i) üç dalga olarak gelişen piyasa reformları yoluyla işçi sınıfının kurumsal, örgütsel ve siyasal gücünün geriletilmesi ve solun etkin bir siyasi özne olmaktan çıkması, (ii) 2008-2009 küresel finansal krizinin ülkeye etkileri, (iii) PiS'in başarılı bir siyasi girişimcilik örneği göstererek toplumdaki hoşnutsuzlukları örgütlemesi. İkinci soruyla ilgili, PiS iktidarı ile Polonya'da otoriter bir post-neoliberal rejimin yükselişe geçtiği ileri sürülmüştür. Latin Amerika'daki deneyimlerden farklı olarak milliyetçi muhafazakârlar tarafından girişilen post-neoliberal projede üç önemli dinamik etkili olmuştur: (i) küresel kriz sonrasında çokuluslu firmaların Polonya'daki yöneticilerin başını çektiği ekonomik milliyetçilik akımının devlet yöneticileri nezdinde de kabul görmesi, (ii) PiS iktidarı ile girişilen "ulusal kapitalizm" kurma girişiminin yeni bir kalkınma stratejisi eşliğinde bankacılık, perakende ve telekom gibi kritik sektörlerdeki firmaların önemli kısmının yerli sermaye tarafından devralınmasıyla sonuçlanması, (iii) iktidarın bu post-neoliberal yönelimine yeni kurulan muhafazakâr refah rejimi eşlik etmesi. Son olarak, bu post-neoliberal girişimin otoriter yönünün sadece onu yürüten siyasi partinin yabancı düşmanı ve ayrımcı ideolojisinden kaynaklanmadığı, aynı zamanda bu otoriterleşme sürecinin çalışanların karar alma süreçlerinden dışlanmasını da içerdiği vurgulanmıştır.