Küresel İklim Krizi ve Beslenme Sorunları Karşısında Geleceğin Alternatif Besinleri (original) (raw)

Krize Karşı Alternatifler: Pandemi Sonrasında Tarım Gıda Alanındaki Topluluk-Temelli Dayanışma Pratikleri

Eğitim Bilim Toplum , (21)82: 148-172, 2023

Covid-19 pandemisi boyunca derinleşen toplumsal ve ekonomik krizin gıda tedarik zincirleri üzerinde de derin etkileri oldu. Bu makale, ağırlaşan gıda krizi karşısında kapitalist ilişkilere hiçbir zaman tam olarak eklemlenemeyen tarım-gıda alanının dönüşümünü sosyo-tarihsel bağlamı içinde ele almayı, pandeminin yarattığı etkileri ve buna karşı üretilen yanıtları tartışmayı amaçlıyor. Bu bağlamda makale, öncelikle yaşanmakta olan gıda krizini tarım ve gıdada ticarileşme ve şirketleşmenin etkileri üzerinden ele alacak, ardından pandemi döneminin gıda krizini derinleştirici etkilerine değinecektir. Son olarak, kapitalist piyasa ilişkilerine eleştirel yaklaşan sosyal ve topluluk destekli girişimlerin hem küresel ölçekte hem de Türkiye’de nasıl daha fazla toplumsal meşruiyete sahip bir alternatif haline geldiği tartışılacaktır. The social and economic crisis that has become evident and deepened during the Covid-19 pandemic has also had profound effects on food supply chains. This article aims to discuss the transformation of the agri-food sector, which has never been fully absorbed into capitalist relations in the face of the worsening food crisis, within its socio-historical context, and to discuss the effects of the pandemic and the responses generated against it. In this context, the article will first address the current food crisis through the effects of commercialisation and corporatisation in agri-food, followed by the deepening effects of the pandemic period on the food crisis. Finally, it will be discussed how social and community-supported initiatives that are critical of capitalist market relations have become an alternative with greater social legitimacy both globally and in Turkey.

Sağlığın Desteklenmesi ve Sürdürülebilir Beslenme için Alternatif Bir Kaynak: Alg (Yosunlar)

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri ve Araştırmaları Dergisi, 2020

Nüfusun artmasıyla birlikte beslenmeye bağlı problemlerin de artacağı düşünülmekte ve alternatif besin kaynakları aranmaktadır. Algler büyük biyokütleleri ve zengin biyoçeşitlilikleri ile alternatif kaynaklar arasında gösterilmektedir. Türlerine ve çevresel şartlara göre değişmekle birlikte yüksek miktarda makro ve mikro besin ögelerini üretebilmektedir. Özellikle protein ve esansiyel aminoasitler, eikosapentaenoik asit, dokosaheksaenoik asit, antioksidan vitaminler, demir ve iyot yönünden oldukça zengindir. Aynı zamanda antioksidanlar, fenolik bileşikler, polisakkaritler ve lutein gibi birçok biyoaktif madde içermektedir. Bu sayede sağlığın geliştirilmesi ve hastalıkların önlenmesi konusunda bazı toplumlarda alternatif olarak kullanılmaktadır. Bunun yanında ağır metal, toksinler, alerjen etmenler gibi olumsuz etkileri olabilmektedir. Alglerden en yüksek düzeyde faydalanılabilmesi için bu alanda bilimsel araştırmaların arttırılması, risk analizlerinin yapılması, mevzuatların oluşturulması ve küresel politikaların geliştirilmesi gerekmektedir.

Günümüz 'Gıda Krizi' Sorununa Behice Boran Perspektifiyle Bakmak

Günümüz 'Gıda Krizi' Sorununa Behice Boran Perspektifiyle Bakmak, 2023

Özet Toplumsal yaşamın her alanında krizlerin mevcut olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Yaşadığımız dönem benimsenen yaklaşımlara göre “krizler çağı”, “belirsizlikler çağı”, “risk toplumu”, “akışkan toplum” gibi kavramlarla adlandırılmaktadır. Adlandırmalar farklı olsa da düşünürlerin pek çoğunun üzerinde uzlaştığı şey günümüz dünyasının önemli sorunlarla karşı karşıya olduğu ve başta “gıda krizi”, “göçmen krizi” olmak üzere toplumsal yaşamın her alanında krizlerin yaşanmakta olduğudur. Bu bildiride, günümüz “tarihsiz, toplumsuz” sosyoloji ile sorunlara çözüm üretilemeyeceği, tam tersine Türkiye’de sosyolojinin erken dönemlerinde var olan DTCF Birinci Dönem sosyoloji anlayışının sorunları analiz etme ve çözüm önerisinde bulunma konusunda daha başarılı olduğu tezi işlenmektedir. Burada düşünsel anlamdaki bu yetkinlik ile bunun uygulamaya geçirilmesi düzlemlerinin farklılığı akılda tutulmalıdır. Bilindiği gibi Boran’ın düşüncelerinin dikkate alınarak uygulanmaya geçirilmemesi ile yetinilmediği gibi düşünceleri nedeniyle ona büyük bedeller ödetilmiştir. Behice Boran sosyolojisi Türkiye’ye mevcut olan sosyoloji anlayışı dışında yeni bir sosyoloji anlayışı kazandırmıştır. Boran’ın tarihsel ve makro bakış açısı ile gelişme/kalkınma konusuna odaklanışı günümüz dünyası açısından onun sosyolojisinin önemini daha da arttırmıştır. Çünkü günümüz dünyasında ülkeler ve sınıflar arası eşitsizlikler giderek derinleşmiş ve azalması beklenen yoksulluk ve açlık sorunu giderek krize dönüşmüştür. Ülkemiz açısından soruna bakıldığında ise son yıllarda durum daha da kötüleşmiş ve gıda enflasyonunun en yüksek olduğu ülkeler sıralamasında dördüncü sıraya yükselmiştir. Sonuçta pek çok Üçüncü Dünya Ülkesi ya da “azgelişmiş ülkeden daha sorunlu bir toplum olma noktasına gelmiştir. Boran’ın özellikle tarım-kır/köy ve kent sorunlarına bakışı günümüz gıda krizini anlama açısından önemli ipuçları vermektedir. Dolayısıyla bu bildiride gıda krizinin çözümü konusunda Boran’ın perspektifinin sunduğu imkânlar irdelenmeye çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Behice Boran, Kentleşme, Gelişme, Gıda Krizi Lookıng At Today’s ‘Food Crısıs’ Problem From The Behice Boran’s Perspectıve Abstract We live in a world where crises exist in every aspect of social life. The period we live in is named with concepts such as “age of crisis”, “age of uncertainties” “risk society” and “fluid society”, depending on the approaches adopted. Although the nomenclatures are different, what most thinkers agree on is that today's world is faced with important problems and that crises are experienced in all areas of social life, especially the “food crisis” and the “immigrant crisis”. This paper deals with the thesis that solutions to problems cannot be analyzed and solved with today’s “historyless, societyless” sociology, and on the contrary, the DTCF First Period sociology approach, which existed in the early periods of sociology in Turkey, is more successful in analyzing problems and proposing solutions. Here, the difference between this intellectual competence and its implementation levels should be kept in mind. As it is known, not only were Boran's ideas not taken into consideration and put into practice, but he was also made to pay a great price for his thoughts. Behice Boran’s sociology has brought a new understanding of sociology to Turkey, apart from the existing understanding of sociology. Boran’s historical and macro perspective and focus on development have further increased the importance of his sociology for today's world. Because in today's world, inequalities between countries and classes have deepened and the problem of poverty and hunger, which was expected to decrease, has gradually turned into a crisis. When we look at the problem for our country, the situation has worsened in recent years and it has risen to the fourth place among the countries with the highest food inflation. As a result, it has come to be a more problematic society than many Third World Countries or “underdeveloped countries”. Boran’s perspective on agricultural/rural/ village and urban problems gives important clues in terms of understanding today’s food crisis. Therefore, in this paper, we will try to examine the opportunities offered by Boran’s perspective on the solution of the food crisis. Keywords: Behice Boran, Urbanization, Development, Food Crisis.

Yeni Koronavirüs (SARS-CoV-2/COVID-19) Pandemisi Sırasında Beslenme Tedavisi ve Önemi

Journal of Nutrition and Dietetics

Çin’in Wuhan şehrinde Aralık 2019 tarihinde ortaya çıkan COVID-19, insandan insana damlacık enfeksiyonu ile bulaşan, hızla yayılan ve bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak tanımlanmış bir hastalıktır. Şu an için hastalığı durduracak bir aşı, ilaç, besin veya besin takviyesi bulunmamaktadır. Pandemi süresince sosyal izolasyon, hijyen kurallarına uymak, yeterli ve dengeli beslenmek büyük önem taşımaktadır. Hastalık tanısı alan ve hastaneye yatan kişilerde yüksek ateş veya solunum sıkıntısı nedeniyle enerji, protein ve mikrobesin ögeleri gereksinimi artmaktadır. Hastaların hastaneye yatması ile beraber beslenme durumlarının değerlendirilmesi ve gereksinimi doğrultusunda beslenmesi, hastalığın seyrini olumlu yönde etkilemektedir. Bu süreçte sağlık profesyonellerinin hastaya göre bireysel tedavi yürütmeleri gerekmektedir. Hastalığın emzirme ile geçişi bildirilmemiş olup tüm bebeklerin bu süreçte anne sütü almaya devam etmesi önerilmektedir. Besinlerden bulaş bildirilme...

İnsan Beslenmesinde Alternatif Besin Kaynağı: Yulaf

Türk Bilim ve Mühendislik Dergisi, 2020

Yulafın hayvan yemi ve insan gıdası olmasının yanında; ilaç ve kozmetik sanayisinde kullanım alanlarının artması sebebiyle önemi gün geçtikçe artmaktadır. Yulaf, içerdiği protein kalitesi, yüksek doymamış yağ ve lif içeriği, antioksidan zenginliği sayesinde insan beslenmesinde ön plana çıkmaktadır. Özellikle tahıllar içerisinde hem β-glukan (%3-8) hem de avenantramid (180.94 ile 292.15 mg kg-1) bakımından en yüksek içeriğe sahiptir. Ayrıca, içerdiği gluten miktarı düşük olması sebebiyle, glütensiz gıda olarak değerlendirilmekte ve çölyak hastaları tarafından tüketilebilmektedir. Yulaf tanelerinin içerdiği besin maddeleri sayesinde kolestrol, şeker hastalığı, anemi, kardiyovasküler hastalıklar ve kolon kanseri gibi kronik hastalıklar üzerine olumlu etkilere sahiptir. Son yıllarda farklı kullanım alanlarından dolayı yulafa talebin artmasına rağmen, tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap verecek yeter sayıda geliştirilmiş ticari çeşitler bulunmamaktadır. Bu nedenle özellikle insan beslenmesinde kullanılacak yeni çeşitlerin geliştirilmesi ihtiyaç duyulmaktadır. Dünyada ve ülkemizde sağlıklı yaşam açısından, yulafın üretim miktarı arttırılarak, günlük beslenmede daha fazla yer alması gerektiği düşünülmektedir.

2022 Küresel Gıda Krizi ve Gıda Güvenliği Meselesi: Çin, Rusya ve Türkiye Örneği

Finans ve Ekonomi Politika ve Anlayışlarına Teorik Çıkarsamalar, 2022

Daha önce 1973’te yaşanan bir dizi gelişmenin sonucunda olduğu gibi, 2008 Küresel Gıda Krizi de bir kez daha ‘ucuz gıda’nın artık mümkün olmadığı bir noktaya gelindiğinin ilk işareti olmuştur. Ancak neoliberal dayatmalarla gıda ithalatına bağımlı hale gelmiş pek çok az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke, uluslararası gıda fiyatlarının kriz öncesine dönmesinin ardından gıda krizinin son bulduğunu ve gıda küresel değer zincirlerinin ucuz gıda üretim ve dağıtım işlevlerini eskisi gibi yürütmeye devam edeceklerini varsaymıştır. Oysa 2008’de yaşanan küresel gıda krizi, Neoliberal Küreselleşme’nin ve onun bir yansıması olan 3. Küresel Gıda Rejimi’nin sona ermesiyle yakından ilişkilidir. Bu çerçevede, 2008 ve 2022 Küresel Gıda Krizlerini küresel gıda rejimindeki aynı büyük dönüşümün sancıları olarak ele almak gerekmektedir. Uluslararası tarım ürünleri ticareti, 1995’te kurulan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) sistemi ve onun bir parçası olarak yürürlüğe giren çoktaraflı Tarım Anlaşması ile küresel ölçekte giderek serbestleştirilmiştir. DTÖ, Dünya Bankası (DB) ve IMF'nin çokuluslu şirketlerin her alanda önünü açan düzenlemeleri sayesinde, tüm dünyada tarımsal gıda üretimi ve ticareti, az sayıda dev çokuluslu şirketin yönetiminde gıda küresel değer zincirleri biçiminde örgütlenmiştir. Aynı kurumlar tarafından az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere dayatılan neoliberal politikalar, bu ülkeleri Neoliberal Küresel Gıda Rejimi’ne dahil etmiştir (Bkz: Çaşkurlu 2012a). Pek çoğu, temel tarımsal gıda ürünleri ithalatına ve dışarıya satamadıklarında kendi gıda güvenliklerini de sağlamayacak sebze, meyve, domates, karides vb. ürünlerin ihracatına bağımlı hale getirilmişlerdir. Türkiye de IMF ve Dünya Bankası’nın dayatmasıyla 2001’de Tarım Reformu Uygulama Programı’nı (TRUP) uygulamaya koymuştur. Bu programla Türkiye’nin tarımsal üretim sisteminde köklü değişikliklere gidilerek hızla 3. Küresel Gıda Rejimi’ne eklemlenmesi, Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak o zamana kadar sürdürülen destekleme biçimlerinden büyük ölçüde vazgeçilerek, tarım kesiminin serbest piyasaya terk edilmesi sağlanmıştır (Bkz. Çaşkurlu, 2012b). Benzer biçimde yönlendirilen diğer gelişmekte olan ülkeler gibi, Türkiye’nin de gıdada kendine yeterliği 2000’ler boyunca giderek erozyona uğramıştır. 2008 Küresel Finansal Krizi ile küreselleşmenin son bulması ve özellikle yükselen BRICS ülkelerinin merkantilist kaygılarla ulusal gıda güvenliklerini gözeten politikalara yönelmeleri üzerinde durulması gereken yeni bir eğilimdir. Bu çerçevede, Rusya’nın küresel gıda arzını silaha çevirdiği ifade edilmektedir (Ryan, 2022). Pek çok üründe dünyanın önde gelen üreticilerinden biri olmasının yanı sıra, dünyanın en büyük tarımsal gıda ürünü tüketicisi ve ithalatçısı olarak da Çin’in, tarımsal üretim ve ticaret stratejileri dünya piyasalarını etkilemektedir. Her iki ülke de 2008’den itibaren kendi gıda güvenliklerini önceleyen merkantilist tarım politikalarına yönelmişlerdir. Bu eğilimler, Rusya’nın 2014’te karşı karşıya kaldığı uluslararası yaptırımlar ve Çin’in ABD ile arasındaki hegemonik mücadelenin giderek şiddetlenmesi gibi nedenlerle derinleşmekte ve dünya genelinde yaygınlaşmaktadır. Öte yandan, tüm dünyada ülkeler arasında siyasi ve ekonomik bloklaşma yeni bir Soğuk Savaş dönemine doğru evrilirken, ulusal gıda güvenliğini sağlamak da tüm ülkeler için hızla bir ulusal güvenlik meselesi haline gelmektedir. Bu çalışmada önce 2022 Küresel Gıda Krizi ve yol açtığı gıda güvenliği endişeleri ele alınacak, daha sonra Çin ve Rusya’nın gıda güvenliği politikaları incelenecektir. Son olarak da gıda güvenliğini sağlamak bakımından Çin, Rusya ve Türkiye arasında, seçilen bazı temel tarımsal gıda ürünleri ekseninde bir karşılaştırmaya gidilecektir.

Çocukluk Çağında Gıda Kaynaklı Tehlikeler

2017

Oz Gidalardaki zararli bilesikler dogal toksinler ve cevresel kirleticilerden tarim ilaclari ve daha bircok bilesige kadar genis bir yelpazeyi kapsar. Bagisiklik sistemlerinin zayif olmasi nedeniyle en savunmasiz grup cocuklardir. Ozellikle gelismekte olan ulkelerde yetiskinlerde oldugu gibi cocukluk cagi zehirlenmeleri de sorun teskil eder.Gunumuzde piyasadaki bircok gida ozellikle 1-3 yas arasi cocuklar ve yenidoganlara yonelik uretilmektedir. Gida kaynakli zehirlenmeler ile ilgili basta hekimler olmak uzere saglik calisanlarinin yeterli egitime sahip olmasi, sadece hastalardaki gidakaynakli hastaliklarin uygun tedavisi icin degil, ayni zamanda saglik yetkililerini zamaninda bilgilendirmek acisindan da kritik oneme sahiptir. Gida zehirlenmeleri konusunda riski tanimak ve azaltmak icin saglik calisanlarina yardimci olacagi dusuncesiyle, cocuklarda gida zehirlenmelerinin epidemiyolojisi, tani, korunma ve onleme yontemlerini derledik.

Bıldırcın Beslemede Alternatif Yem ve Katkıların Kullanımı

Journal of the Institute of Science and Technology, 2012

Bildircinlar dusuk kolesterollu et uretimi, yuksek yumurta verimi, buyume hizi, erken cinsel olgunluga erisme ve dusuk yetistirme masraflariyla son yillarda dikkatleri uzerinde toplayan bir kumes hayvanidir. Bildircin uretimi ulkemizde hizla gelisen, talebi olan ve piyasasi gunden gune buyuyen bir sektor haline gelmistir. Ancak, diger kanatli hayvanlarda oldugu gibi bildircinlarda toplam giderlerin yaklasik % 75-80’ni yem giderleri olusturmaktadir. Bu nedenle, arastiricilar tum giderler icerisinde bu kadar buyuk payi olusturan yem giderlerini azaltabilmek, insan gidasi olarak kullanilan misir ve bugday yerine kullanilabilecek alternatif yem kaynaklari bulabilmeyi amaclamislardir. Ayrica, mevcut yem kaynaklardan maksimum duzeyde yararlanmayi saglayacak ve buyutme faktoru olarak antibiyotiklere alternatif olabilecek yem katki maddelerini ve en etkili dozlarini ortaya koyabilecek calismalara da yonelmislerdir. Bu derlemede bildircin beslemede farkli yemler ve yem katki maddelerinin ces...

Türkiye'de Su Ürünleri Yetiştiriciliği ve Yetiştiricilikte Alternatif Yem Kaynakları

EÜ Su Ürünleri Dergisi, 2003

Aquaculture and alternative feed sources for aquaculture in Turkey. Turkey, 1999 of in the year, 90.1% catch, 9.9% aquaculture. Total fishery production was estimated 636.824 tons. According 1998 aquaculture was increased 11.11% 63.000 tons in 1999. Aquaculture has estimated 72.000-78.000 tons in 2000 years. Aquaculture feed expense of total expenses 45-65%. Fish price increase low but, fish feed price high nowadays. Developed countries have looked after alternative feed sources at fishing. For example as wet feed waste fish, economic value low marine or inland fish, waste slaughterhouse, fish silage, earthworm and animal water organisms.