Mehmed Sadık Rifat Paşa ve Zeyl-i Risâle-i Ahlâk (Transcription) (original) (raw)
Related papers
Mehmed Sadık Rifat Paşa ve Zeyl-i Risale-i Ahlâk
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2021
Osmanlı devlet adamlarından Mehmed Sadık Rifat (1807-1857)1 yoğun görevleri arasında pek çok eser vücuda ge�rmiş; özellikle siyaset, hukuk ve ahlak konularında yazmış�r. Ölümünden sonra, resmî ve özel yazılarından bir kısmı oğlu Mehmed Rauf Paşa tara�ndan Müntehabat-ı Âsâr başlığı al�nda toplanarak yayımlanmış�r. Eser şu yazılardan müteşek
Kemâl Ahmed Dede Ve Tercüme-İ Menâkib-I Mevlânâ'Si
Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi
Akşehir'de doğmuştur. Mevlevî bir aileden gelen, Derviş Kemâl Ahmed, gençlik yıllarında Konya'ya gelerek, Çelebi Hüsrev Hazretleri'nin hizmetine girer. Bir süre sonra İstanbul'a gider ve bir dergâh bahçesindeki ağaç kovuğunda yaşamaya başlar. Burada, gösterdiği olgunluk ve kerâmetler ile çevredekilerin sevgisini kazanır. Yenikapı Mevlevîhânesi'ni yaptıran, Kâtip Mehmet Efendi'nin isteği üzerine bu mevlevîhânenin ilk postnîşîni olur. M. 1601 tarihinde vefât eden Kemâl Ahmed Dede, Tercüme-i Menâkıb-ı Mevlânâ adlı manzum eseriyle, Mevlânâ ve ahfadı hakkında bilgi veren eserlere bir yenisini kazandırmıştır.
Hüseyin Hüsnü Efendi ve Fihrist-i Ahlâk (Transcription)
Ahlâk Ahlâk Çalışamaları ve Ahlâk Felsefesi Dergisi, 2022
Konya, akabinde Bolu defterdarlığı görevlerini ifa etmiştir. Bu görevden azledilmesinden sonra İstanbul'a dönmüş, 1844'de Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye âzâlığına, ardından Çiftlikat-ı Hümâyûn ve Fabrikalar nâzırlığına getirilmiştir. 12 Rebiülevvel 1265 (5 Şubat 1849)'de bâlâ rütbesiyle maliye nazırı olmuştur. Fakat bu makamda altı aylık bir süre görev yapabilmiş, Sadrazam Koca Reşid Paşa'nın konağında verilen iftar ziyafetinden evine döndükten bir süre sonra hayatını kaybetmiştir.
Ahmed Cevdet Paşanın Risaletü’l-vefa İsimli Eseri
Ahmet Cevdet Pasha, who was one of the leading Ottoman statesmen in late nineteenth century, contributed much to the preparation of Mecelle. While he was president of the Mecelle Commission, he was appointed in October 1874 to the governorship of Yanya and left İstanbul for this end. In Yanya Ahmet Cevdet Pasha wrote a pamphlet (risale), entitled Risâletü’l-vefa, addressed to the Mecelle Commission. In this pamphlet, after summarizing the appearance and legal aspects of contracts based on bey‘ bi’l-vefâ and bey‘ bi’l-istiğlâl, he discusses the issue of renting a real-estate, which was sold through bey‘ bi’l-istiğlâl, before its delivery. The pamphlet is important in the sense that it gives significant clues on Ahmet Cevdet Pasha’s method of handling and solving a legal issue. The translation of the text, which was written originally in Arabic, is also attached to this paper. Keywords: Ahmet Cevdet Pasha, Ottoman Law, Mecelle, bey‘ bi’l-vefâ, bey‘ bi’l-istiğlâl
Osmancıklı Paşalı-zâde Abdülkadir Hilmî (Âşık Kadrî) ve "Mevlûd-ı Cedîd-i Şâh-ı Risâlet"i
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2014
Bir yönüyle meydan, diğer bir yönüyle de kalem şairi olan Osmancıklı Abdülkadir Hilmi (öl. 10.2.1948), şiirlerinde "Âşık Kadrî (Kadriyâ)" mahlasını kullanmıştır. "Mevlûd-ı Cedîd-i Şâh-ı Risâlet" adlı mevlidinden başka Menâkıb-ı Koyun Baba ve Hilye-i Şerîf olmak üzere iki mesnevisi daha bulunan şairin bugüne kadar hiçbir mevlid literatüründe adı anılmamıştır. Mevlidinden yalnızca M. Fatih Köksal'ın "Mevlid-nâme" adlı eserinde söz edilmişse de o kaynakta da "Nazmî" adlı bir şaire atfedilerek anılmıştır. Süleyman Çelebi'nin Vesîletü'n-Necât adlı eserine nazire olarak kaleme alınmış olan Osmancıklı Abdülkadir Hilmi'nin mevlidinde açık ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Kısa mensur bir mukaddime ile başlayan mevlidin ana omurgası mesnevi tarzında olmasına rağmen beyit aralarında iki murabbaa da yer verilmiştir. Mesnevi kısmı 169 beyit, murabbalar ise toplam 11 benttir. Yedi bölümden oluşan eserde bölüm başlıkları Arapçadır.
"Vahdet-i vücûd İslam düşüncesinin en tartışmalı konularından biridir. Bu nedenle konuyla ilgili birçok risale yazılmıştır. Son dönemin önemli bir İslam düşünürü olan Mûsâ Kâzım Efendi de bu konuda bir eser yazmak istemiş fakat 950/1543 yılında Cemâleddîn Muhammed Nûri Efendi tarafından Arapça olarak yazılan bu önemli Risâle’yi görünce bundan vazgeçerek eseri tercüme etmeye karar vermiştir. Risâle, Türkçeye yapılan bir çeviri olmasına rağmen dili oldukça ağırdır. Vahdet-i vucud is one of the the most controversial issues of the Islamic thought. Thus, many booklets related to this issue were written. Musa Kazim Efendi, who was a significant person of the last era, had wanted to write a work about this issue, but he gave up when he saw this Risale which was written by Cemaleddin Muhammed Nuri Efendi in 950/1543 in Arabic and decided to translate this booklet into Turkish. Although it is translated work, Risale’s language is quite cumbersome."
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Öz: Manastırlı Mehmed Rifat (ö. 1325/1907) tarafından kaleme alınan Cevâhir-i Çihâr Yâr ve Emsâl-i Kibâr adlı eser, dört halifeye ait muhtelif sayıda veciz söz ihtiva etmektedir. Eser, Reşîdüddîn Vatvat'ın (ö. 578/1182) Tuhfetü's-sıddîk ile's-sıddîk min kelâmi Ebî Bekr es-Sıddîk, Efdalü'l-hitâb min Kelâmi Ömer bin el-Hattâb, Ünsü'l-lefhân min Kelâmi Osmân bin Affân, Matlûbu Külli Tâlib min Kelâmi Emîri'l-mü'minîn Alî bin Ebî Tâlib, adlı eserlerinin ya da genel isimlendirme ile Şerh-i Sad Kelime-i Çehâr Yâr-i Güzîn'inin bir tercümesi olduğu yazar tarafından mukaddime bölümünde ifade edilmiştir. İki Mukaddime, dört halifeye ait vecizeler ve son olarak Arapça atasözü tercümeleri olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Hz. Ebubekir'e ait 55, ikinci bölümde Hz. Ömer'e ait 70, üçüncü bölümde Hz. Osman'a ait 40, dördüncü bölümde Hz. Ali'ye ait 74 söz ile beşinci ve son bölümde 129 adet atasözü bulunmaktadır. Eser, kızı Ganimet Hanım tarafından Hazine-i Hikemiyât adlı serinin ilk eseri olarak Rifat Bey'in vefatından sonra Halep'te basılmıştır. Eserin Hz. Ali'ye ait vecizeleri daha önce akademik olarak değerlendirilmeye tabi tutulduğundan, bu çalışma Rifat Bey'in söz konusu eserindeki sadece ilk üç halifeye ait vecizeleri inceleyerek literatüre kazandırmayı hedeflemektedir.