Autonomy and the Principle Ofrespectfor Autonomyin Medical Ethics (original) (raw)
Related papers
Medical ethics at a crossroads
Türkiye Biyoetik Dergisi, 2014
Özet: Tıp Etiği disiplinin Türkiye'deki gelişimi birkaç onyıla tarihlenebilir. Bu süreç görece kısa olsa da, alanın yapılanmasında, çalışmalarında ve etkinliklerinde var olan bazı temel sorunların devam ediyor olması, onun "sağlıklı" gelişimi önünde engel oluşturmaktadır. Sorunlarını bugüne taşıyan Tıp Etiği, ek olarak, günümüzde sağlığın piyasalaşması, akademik kapitalizm ve dünyada Biyoetik'in aldığı yönün talepleri karşısında kendisini var etmek üzere bir seçimde bulunmak durumundadır. Zamana ayak uydurmak, talep edileni sağlamak, varlığını pragmatik gereksinimler üzerinden haklı çıkarmaya uğraşmak bir seçenek gibi görülebilir. Diğer seçenek ise, hizmetin içinde sağlık hakkının ve mesleki değerlerin doğal savunucusu olarak yer almak, makro politikaların etik sorunlarına etkisini görmek, eşitsizlikleri göz ardı etmemektir. Bu var oluşun nasıl inşa edileceği, dış etkenlerin belirleyiciliği ve Tıp Etiği'nin nasıl bir alana evrileceği üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olacaktır.
Anti-Vaccine; Abuse of Autonomy
Sağlık Bilimlerinde Değer
Aşılar önlenebilir ve bulaşıcı hastalıklardan korunmakta en önemli araçlardan biridir. Aşı karşıtlığı ise aşılanma hızlarını azaltmakta ve bulaşıcı hastalıklardan ölümü artırmaktadır. Aşı karşıtlığının altında yatan nedenler; aşının yan etkilerinden korkma, aşıya ilişkin önyargılar, sağlık eğitiminin eksikliğidir. Zorunlu aşı kampanyaları genel toplumun iyilik ve sağlıklılık sonucuna ulaşmak için etkili şekilde uygulanan halk sağlığı uygulamalarıdır. Aşılanma yoluyla hem bireysel hem de toplumsal bağışıklık sağlanmaktadır. Böylece hastalığın bulaşması da azalmaktadır. Aşı karşıtlığı, aşılama yoluyla sağlanacak toplumsal bağışıklığı engelleyeceği için genel toplumun sağlığını kötü şekilde etkilemektedir. Aşı karşıtlığı biyoetik perspektifle bakıldığında hem bireysel hem de toplumsal bağışıklığın engellenmesiyle yararlılık kavramına ters düşmektedir. Aşı karşıtlığı 20. yüzyılın başından bu yana gözlenmiştir ve aşı karşıtları kendi bedenleriyle ilgili kararların kendilerine ait olduğu ...
Defining Control Over Nursing Practice and Autonomy
JONA: The Journal of Nursing Administration, 2008
Hemşirelerin sağlık bakım hizmetini hızlı, kaliteli ve güvenli biçimde sunabilmeleri için hemşirelik uygulamaları üzerinde kontrole sahip olmaları beklenmektedir. Profesyonel çalışma ortamının önemli bileşenleri arasında yer alan hemşirelik uygulamaları üzerinde kontrol, örgütün her düzeyinde, hemşirelik uygulamalarını ve hasta bakım kalitesini etkileyen konularda kararlar alabilmeyi ve bu kararların sonuçlarından sorumlu olmayı tanımlamaktadır. Bu doğrultuda, bu derlemede, hemşirelik uygulamaları üzerinde kontrol kavramı açıklanarak, bu konuda yapılan araştırma sonuçlarına ve hemşirelerin uygulamalar üzerindeki kontrolünün geliştirilmesine yönelik önerilere yer verildi.
Tıp Etiği'nin İşlevi / The Function of Medical Ethics
Türk Nöroşirürji Derneği Bülteni, 2005
Etigi'ntn i,s/er++a "Trp EtiSi nedir?" Igte, kargrlagmakta oldugumuz en temel sorulardan birisi. Bu soruya verilen..gevaplar, gegmigte yerli ve yabancr literatiirde tlzerine sbylenmig sayfalarca soz bulunmasrna ra$men, halen "ne" olduguna iligkin belirgin bir kafa kangrkhgrmn oldugu bir kawam "Trp Etigi". Tarhgmamn baglannda bazr yazarlar bu adlandrrmarun gereksiz ve Vapay oldugunu ileri si.irdtiler, onlara gore etik, u$rag ve eylemlet'rmize iligkin, onlardan ayrr dtigtintilemeyecek bir ozellikti.
Caesarian in the Framework of Medical Ethics
Turkish Journal of Bioethics, 2021
Sağlık alanındaki en önemli gelişmelerden birisi anne ve yenidoğanın risk altında olduğu durumlarda hayat kurtarıcı olan sezaryendir. Ancak gereği dışında kullanıldığında herhangi bir yararı olmamakla birlikte, her cerrahi işlem gibi çeşitli riskler de taşımaktadır. Sezaryen annede anesteziye maruz kalmanın getirdiği komplikasyonlar, doğum sonrası kanamanın daha fazla olması, taburculuğun uzaması, iyileşmenin gecikmesi gibi riskler oluşturmaktadır. Yenidoğanda ise ciddi solunum sorunları, taburculuğun uzaması, düşük olasılıkla da olsa sezaryen esnasında meydana gelen komplikasyonlar, anestezi ile ilgili risklere neden olmaktadır. Bunlara ek olarak ekonomik açıdan da bir yük oluşturmaktadır. Anne adayının doğum ile ilgili yeterince bilgilendirilmemesi, doğum esnasında doktorunun da bulunmasını istemesi, sezaryenin daha güvenli olduğunu düşünmesi gibi sebepler anne adaylarını sezaryen seçeneğine yönelten unsurlardan bir kaçıdır. Bu durum bazı risklerle birlikte etik sorunların da ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı sezaryenin gerekli durumlar dışında talep edilmesinin sebeplerini ve bu durumun ortaya çıkardığı etik sorunları tartışarak sezaryen oranlarını azaltmaya yönelik çözüm önerilerinde bulunmaktır. Çalışmada endikasyonsuz yapılan sezaryenin etik boyutlarından bahsedilmiştir. Tıbbi gereklilik dışında yapıldığında her cerrahi girişim gibi bazı riskleri olan sezaryenin sıklığını, sebeplerini ve olası çözüm önerileri etik boyutlar temel alınarak tartışmak için bu derleme çalışması hazırlanmıştır.
Ethical Rules in Clinical and Scientific Researches
2011
Ozet Klinik ve bilimsel calismalardan elde edilen sonuclarin topluma duyurulmasi onemli bir husustur. Bilim hayatinin ortaya cikarttigi urunlerin hatali ve yaniltici olmasi tum toplumu etkileyebilir. Bu durumdan kacinmak icin, bilimsel calismalar etik ilkeler tarafindan duzenlenmektedir. Bu derlemede; bilimsel calismalar ve bunlarin saglik alanindaki izdusumleri olan klinik arastirmalar ve bu arastirmalarda uyulmasi gereken etik kavramlar ve kurallar hakkinda bilgi verilecek, etik ihlalleri karsisinda ne gibi yaptirimlar ve cezalar uygulandigi tartisilacaktir. Bilim hayatinda karsimiza cikan etik disi davranislarla mucadele etmenin yolu; iyi bir egitim surecinden gecmektir. Bilimde arastirma egitimine ve ogretime onem vermek gerekir. Bu amacla bilimsel arastirma danisma merkezleri kurulmali; maddi olanaklarin iyilestirilmesi saglanmalidir. Anahtar Kelimeler: Bilimsel calismalar, etik kurallar, etik yaptirimlar Abstract Releasing the outcomes of scientific and clinical studies to the...
Investigation of nurses’ individual and professional autonomy
Sağlık ve Hemşirelik Yönetimi Dergisi, 2019
GİRİŞ: Hemşirelikte otonomi, hemşirelerin çalışma ortamında kendilerinin kontrolü ve kendilerini düzenleme anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca, bakım için hemşirelik kararlarını verme yeteneği ve bireyin kendi uygulamaları içindeki bağımsızlığı olarak belirtilmektedir. AMAÇ: Araştırma, hemşirelerin bireysel ve mesleki otonomi düzeylerini nasıl algıladıklarının belirlenmesi ve hemşirelerde otonomiyi etkileyen etmenlerin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. YÖNTEM: Tanımlayıcı olarak planlanan araştırma, bir eğitim araştırma hastanesinde araştırmaya katılmaya gönüllü olan 214 hemşire örnekleminde yürütülmüştür. Araştırma verileri, "Bireysel Soru Formu" , "Sosyotropi Otonomi Ölçeği" ve "Hemşirelik Aktivite Ölçeği" ile toplanmıştır. Verilerinin analizinde, sayı ve yüzde dağılımları, puan ortalaması, Spearman Korelasyon testi, Kruskall-Wallis ve Mann-Whitney U Testi kullanılmıştır. BULGULAR: Sosyotropi Otonomi Ölçeği'nin "Sosyotropi" alt ölçeği için puan ortalaması 64,43±15,72; "Otonomi" alt ölçeği için 81,31±14,41 ve Hemşirelik Aktivite Ölçeği'ne ilişkin genel puan ortalaması 176,15 olarak bulunmuştur. Hemşirelerin Sosyotropi Otonomi Ölçeği "Sosyotropi" alt ölçek puan ortalaması ile medeni durumları, yaş grupları; "Özgürlük" ve "Yalnızlıktan Hoşlanma" alt boyutu puan ortalaması ile çalışma yılları arasında anlamlı düzeyde ilişki saptanmıştır (p<0,05). Hemşirelik Aktivite Ölçeği puan ortalaması ile hemşirelerin eğitim durumları arasında anlamlı düzeyde ilişki belirlenmiştir (p<0,05). Sosyotropi Otonomi Ölçeği ve Hemşirelik Aktivite Ölçeği arasında pozitif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır. SONUÇ: Araştırmaya katılan hemşirelerin sosyotropik ve otonomik kişilik özelliklerinin orta düzeyde olduğu, Hemşirelik Aktivite Ölçeği değerlendirmesine göre, hemşirelerin mesleki otonomilerinin orta düzeyde olduğu saptanmıştır. Ayrıca hemşirelerin bireysel otonomileri ile mesleki otonomileri arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır.