Türkiye’de Antroposen Döneminde Doğal Çevre Bozulmasını Etkileyen Antropojenik Faktörler (original) (raw)

Delta ve lagünler, içlerinde birçok biyosfer elemanını barındırdıkları gibi insanlar içinde hayati öneme sahip alanlardandır. Delta ve lagünler, kıyı ekolojisi ve zengin biyolojik ortamlara sahip olmaları bakımından dikkate değerdir. Ayrıca bu sahalar su kalitesini koruyan ve iyileştiren, oksijen üreten, erozyonu kontrol eden, organik maddelerin suda çözünmesini sağlayan, fırtınalara karşı kıyıları koruyan, tuzlu suyun yer altı suyuna karışmasını önleyen, çevresindeki mikroklima alanını sınırlandıran, zehirli atıkları arıtan, çevresindeki insanlar için geçim kaynağı olan ve rekreasyonel faaliyetlere konu olan bu bakımlardan doğal ve kültürel zenginlik sağlayan ekosistemlerdir. Deltalar verimli tarım sahaları olarak dikkat çekerken, lagünler içme suyu olarak kullanımdan, balıkçılığa, yüzme, sörf, kayak gibi rekreasyonel faaliyetlere kadar bir dizi hayati, kültürel ve ekonomik amaçlı kullanım habitatlarıdır. Bu olumlu katkılarına rağmen çok hassas ekosistemlerden olan delta ve lagünler başta antropojenik olmak üzere çevresel faktörlerin etkilerine bağlı olarak hızla fiziksel, kimyasal ve biyolojik değişimlere uğrayabilmektedir. Günümüzde bu süreçler delta ve lagün sistemlerini giderek artan oranlarda negatif olarak etkilemektedir. Böylece balık popülasyonları ve av verimleri düşmekte, tür çeşitliliği azalmakta, kirlilik artmakta, siltasyon, kurutma, boşalma, ötrofikasyon süreçleri hız kazanmakta ve geri dönüşü imkânsız tahribatlar yaşanmaktadır. Kıyılarda ticari amaçlı yapılan birçok mekânsal faaliyet kıyı sistemlerinin fiziksel ve kimyasal dokusunda birçok değişikliğe veya ekolojik soruna neden olmaktadır. Kıyısal ekosistemler içerisinde yer alan bu sahalar balıkçılık, tarımda sulama, gübreleme, turizm, balıkçı teknelerine barınak olma vs. gibi faaliyetler sonucu insanlar tarafından kullanılmış, tahrip edilmiş ve böylece birçok delta da başta kirlilik, lagün sahalarında ise sığlaşma ve alansal olarak daralma nedenleriyle ekolojik olarak yapıları bozulmuştur. Başta kıyılarımıza sahip 1/25000 ölçekli 507 topografya paftası ve ortofotolar üzerinden tüm delta ve lagünler haritalanmıştır. Bu delta ve lagünlere ait medya okumaları gerçekleştirilmiş isimleri en fazla geçenleri üzerinde arazi çalışmaları gerçekleştirilmiş ve detaylı incelemeleri yapılmıştır. Bu çalışmada ise elde edilen bulgular ve değerlendirmeler ana çizgileri ile ortaya konulacaktır.