Türkiye’nin Birikimleri-I: İlahiyatçılar, “Faruk Beşer”, İstanbul: İlke Yayıncılık, 2013, s. 301-313 (original) (raw)
Related papers
İstanbul sarraf gedikleri 1691’de Osmanlı idarecileri tarafından epeyce düşünüldükten ve tartışıldıktan sonra ihdas edilmiştir. Mali, finansal ve iktisadi birçok mühim fonksiyonu olan darphanede farklı vazifeleri yanında değerli madenlerin piyasalardan toplanması ve belirli şartlarla darphaneye teslim edilmesi işini uhdelerine almış olan gedikli sarraflar, zaman içerisinde dönemin en dinamik işlerinden birini yapar hale gelmişlerdi. Bu çalışmada devşirme, yeniçeri ve İstanbul’un ilk gedikli sarraflarından biri olan el-Hac Beşir bin Abdullah’ın kısmen hayatına, kariyer aşamalarına ve terekesi vasıtasıyla servet birikimine ve maddi dünyasının niteliklerine odaklanılacaktır. Bu hedeflere ulaşabilmek için hem Osmanlı arşivlerinden hem de İstanbul şer’i mahkeme defterlerindeki kayıtlardan istifade edilecektir.
Journal of Humanity and Society (İnsan & Toplum Dergisi), 2020
Eserin alt başlığının (Tek Parti Döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı) kısmen yanıltıcı olduğu, yazarın salt bir kurum çalışması ortaya koymayıp Cumhuriyet'in inşa sürecinden 1950'ye kadar Türkiye'de din-devlet ilişkisini çeşitli boyutlarıyla ele aldığı belirtilebilir. Toprak, Diyanet İşleri Reislik/Başkanlığı'nın isminin belirlenmesinden (s. 84) kuruluşuna dair kanun teklifi ve teşkilat kanununa (ss. 85-87), bütçe yetersizliğinden (ss. 91-93) ilk reislerin kimler olduğuna (s. 90) ve onların görüşlerine-sırayla ağırlıklı olarak Ahmet Hamdi Aksekili, Rıfat Börekçi ve Şerefeddin Yaltkaya'nınki olmak üzere-varıncaya kadar önemli tespitler ortaya koymaktadır. Öte yandan Toprak, eser boyunca dinî alana yönelik resmî, kurumsal, hukuki düzenlemeleri ve bunların gündelik hayatta uygulanma biçimlerini ve gördüğü tepkileri irdelemektedir. Toprak, kitabın iki ana bölüm başlığından (Dinî Hayatın Düzenlenmesi ve Dinî Hayatın Denetimi) da anlaşılabileceği üzere Türkiye'de laik sistemin din ve devlet alanlarının birbirinden kesin çizgilerle ayrıştırılmasından ziyade devletin dinî alanı düzenleme ve denetleme şeklinde işleyiş biçimlerine vurgu yapmaktadır. Toprak, "dinî hayat" ifadesini açıp tanımlamamaktadır. Ancak hilafetten medreselere, camilerden Kur'an Kursları ve tekkelere, dinî yayınlardan müfredata, ibadet dilinden din tasavvuruna geniş bir spektrumda ele aldığı konulardan dinin ve "dinselliğin" (s. 30) kurumsal, materyal ve imgesel görünümlerini kast ettiği çıkarımı yapılabilir. Toprak, "dinî hayat" ve laik politikaların şekillenmesinde iki gru-Dr. Öğretim Üyesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi.