Si̇nema Fi̇lmi̇nde Kurgunun İzleyi̇ci̇ Algisina Katkisinin İncelenmesi̇ (original) (raw)

Si̇nema İzleme Kültürü Ve Toplumsal Geli̇şi̇mi̇

ASYA STUDIES

Sinemanın bir eğlence kültürü olup olmadığı sorunsalı; serbest zaman ve çalışma dışı zamanın sanayi toplumunun oluşmasıyla birlikte üretim sürecinin artmasına ve bununla birlikte çalışma saatlerinin azalmasını ortaya çıkarmıştır. Serbest zamanın gereksinimi olarak da insanların ihtiyaçları artmıştır. Bu çalışmada ise; sinemanın sanat olgusu ve dünyadaki örneklerinden ve Türkiye"de sinemanın oluşumu ve öneminden hareketle bir inceleme gerçekleştirilecektir. Günümüz insanı özellikle de büyük kentlerde yaşayanlar, çalışma hayatının dışında kalan boş zamanlarında çeşitli eğlence türlerine yönelmektedirler. Boş zaman ve boş zamanın içinde yer alan eğlence bir anlamda etrafı kuşatılmış bireyin sistem içinden kaçışı ve mola verecek bir an olarak da nitelendirilebilir. İnsanların genellikle eğlence aracı olarak gördükleri sinema aslında az maliyet ile geniş halk kitlelerine ulaşmayı sağladığından da propagandacılar için vazgeçilmez bir öğe niteliğindedir. Sinemanın başlı başına birey üzerinde etkileşim yarattığı, görsel ve işitsel enstrümanların bir arada kullanabilmesi ve de insanların üzerinde son derece önemli tesirler bıraktığından propagandacılar da bu etkileşimi görmezden gelememişlerdir. Sinemanın bu işlevi savaş dönemlerinde daha da popülerlik kazanmıştır. Neredeyse büyük devletlerin çoğu savaş döneminde sinemayı bir propaganda aracı olarak kullanmıştır. Bu perspektifte, 1940'dan 1944'e kadar Fransız sinemasının "Cinema de Vichy" olarak bilinen dönemi ve buradan hareketle Alman Sineması'nın başlangıç ve gelişme evreleri irdelenmiştir. Sinema propaganda işlevi gören kitle iletişim araçları içerisinde en önemlilerinden sayılmaktadır. Bu nedenledir ki, çağdaş propagandanın temellerini atan Alman Sineması"na bu çalışmada yer verilmesi uygun görülmüştür. Çalışmada üzerinde durulan başat çerçeveyi kamusal alan örnekleri çerçevesinde sinema salonlarının günümüze değin toplumun hangi sınıflarına ve kesimlerine ev sahipliği yaptığı oluşturmaktadır. Dolayısıyla, sinema sanatına katkı sağlayan sinema seyir ortamlarının, sinema salonlarının, sinemateklerin, izleyici kitlelerine nasıl bir ortam sağladıklarını ve günümüzdeki anlayışla sinema izleme ortamlarının evrilerek nasıl bir gelişim ve yenileşme gösterdiğine dayalı bir araştırma gerçekleştirilmiştir. .

Türki̇ye'De Si̇nema Seyi̇rci̇si̇: İstanbul, Ankara Ve İzmi̇r Örneği̇nde Bi̇r İzleyi̇ci̇ Ar

The Journal of Academic Social Science Studies, 2017

Kitle iletişim araçlarının kendi seyircisiyle kurduğu ilişki; tarihsel, sosyokültürel ve teknolojik dönemlere göre farklılıklar sergilemektedir. Özellikle günümüzde teknolojik bir yenilik olarak tecrübe edilen dijitalleşme süreçleri seyircinin kitle iletişim araçlarıyla kurduğu bağı önemli ölçüde değiştirmektedir. Sinemanın da diğer kitle iletişim araçları gibi seyirciyle kurduğu ilişkinin toplumsal koşullar ve teknolojik yeniliklerden etkilendiği ve günümüz koşullarında, farklı bir sinema seyirci ilişkisinin ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Çalışma, bu kabulden hareketle Türkiye'de sinema seyircisinin günümüz koşullarında genel özelliklerini belirlemek ve betimlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmada alan araştırması yöntemine bağlı kalınarak veri toplama aşamasında anket tekniğine başvurulmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre sinema bireylerin gündelik hayatlarında az veya çok yer almakta; bireyleri doğrudan ya da dolaylı bir şekilde etkilemektedir. Bireylerin sinemaya olan ilgisi ve gündelik yaşamlarında sinemanın kapladığı alan ve önem kişiden kişiye farklılıklar göstermekte, sinemaya ilişkin geliştirilen tutum ve davranış kalıpları da bu eksende şekillenmektedir. Bunun yanında değişen ve gelişen teknolojik imkânlar, sinema seyircisinin hem sinemaya gitme, hem de film izleme alışkanlıklarını önemli ölçüde değiştirmiştir. Film izleme pratiklerinin sinema salonlarının dışına taştığı, bireylerin domestik alanlarda film izleme davranışlarını çok daha sık ve yoğun bir şekilde gerçekleştirdiği görülmüştür. Özellikle internetin film izleme davranışları üzerindeki etkisinin oldukça bariz olduğu belirtilmelidir.

Türki̇ye’De Serbest Zaman Değerlendi̇rme Araci Olarak Si̇nema İzleme Alişkanliklari

Turkish Studies-Social Sciences, 2019

In this study, it is aimed to determine the new communication technologies and cinema watching tendencies of Turkish cinema audience. In this study, A total number of 6013 cinema audiences with a total of 26 provinces from Turkey, a representative sample has been reached to research the cinema as a leisure time activity that under the threat of new communication technologies. The data consist of demographic information of the audience, the use of mass media, participation in culture and art activities and cinema watching habits were taken into consideration were obtained in 2017. According to the findings; sporting/artistic/cultural activities that cinema viewers participate most in their free time are going to the cinema (95%), participating in sporting activities and going to concerts. The least common activities were going to opera and ballet. Their favorite film genres were action, comedy and science fiction; at least musical and political content. Most of the participants prefer to go to the cinema with their friends (83%), their spouse/lover (43.2%) and alone (24%), and the least with children (3.9%) and fathers (3.7%). The reasons for choosing movies in cinema were respectively quality, pleasure and respect for labor. 88.7% of cinema watchers watch movies on DVD or online instead of cinema.

Si̇nema Araştirmalarinin Özü Ve Geli̇şi̇mi̇

2019

Filmler uzerine uzun yillardir dusunuluyor. Erken donem sanat kuramcilarindan gunumuz IMDB nesline gelene kadar sinema uzerine soylenen sozler, yazilan elestiriler, basilan kitaplar ve yapilan akademik calismalar cesitlenerek artmistir. Filmler hakkinda uretilen fikirlerin sadece kendilerinin degil, onlarin uretildigi mecralarin da bu derece cesitlenmis olmasi “film calismalari” olarak bilinen alanin sinirlarini ve niteligini de tartismaya acmistir. Bir sinema akademisyeni ve arastirmacisi olarak Dudley Andrew iceriden ve samimi bir bakisla bu tartismayi gundeme getirmektedir. Yazar, film calismalarinin gecirdigi degisimi donem, ulke ve ekol gibi etkenlerle birlikte ele almaktadir. Bir taraftan Amerika’da ve Kita Avrupasi’nda (ozellikle Fransa) sinemanin universitelere nasil girdigini, bagimsiz disiplinin olarak kendini nasil kabul ettirdigini ve hangi asamalarda evrimlestigini ele alirken diger taraftan Japonya veya Turkiye gibi ulkelerdeki sinema yayinciliginin ve film arastirmaci...

Di̇stopi̇k Si̇nemada Gözeti̇m Kavrami

Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2023

Gözetim olgusu, insanlık tarihinin ilk yıllarından bu yana önemli bir denetim mekanizması olarak var olmuştur. Gelişen ve değişen teknoloji ile gözetim olgusu, hayatın her alanında varlığını sürdürebilen bir hale gelmiştir. Gözetimin hayatın her alanında varlığını sürdürmesi, farklı disiplinler arasında üzerinde çok konuşulan ve tartışılan bir kavram olmasını da beraberinde getirmiştir. Özellikle yıllar içerisinde gözetim kavramı akademi, edebiyat ve popüler kültür alanlarında inceleme konusu yapılmıştır. Gözetim kavramını konu olarak işleyen bir alan da sinema sektörüdür. Sinema sektöründe gözetim olgusu, distopik anlatıma sahip filmlerin önemli paradigmalarından birini oluşturmaktadır. Bilim-kurgu sinemasının bir alt türünü oluşturan distopik sinema, şimdinin dünyası ile geleceğin dünyası arasındaki insan ilişkilerini, ütopya kavramının sunduğu olumlu yapının tam tersi bir anlatımla, karamsar toplum yapısına sahip olacağı düşünülen geleceğin dünyası üzerinden izleyiciye aktarmaktadır. Bu bakımdan çalışma, distopik sinemada gözetim kavramının nasıl yorumlandığına ve kavramın nasıl bir işlev üstlendiğine yönelik bir açıklama sunmaktadır. Distopik anlatıya sahip filmlerde, filmlerin ana temalarından birinin "gözetim olgusu" olduğu düşüncesinden yola çıkan bu çalışma, gözetimin postmodern toplumun vazgeçilmez iktidar aygıtı olacağına dair bir tanımlama çabasıyla başlamış; sinema filmlerinde distopik anlatı ve gözetim olgusu irdelenmeye çalışılmıştır. Bu kavramsal çerçevenin ardından, örneklem olarak seçilen Blade Runner (1982, Ridley Scott), Gattaca (1997, Andrew Niccol) ve Azınlık Raporu (2002, Steven Spielberg) filmlerinde gözetim kavramının distopik anlatıda nasıl bir denetim ögesi hâline geldiği betimsel analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, gözetim olgusunun örneklem olarak seçilen filmlerde, güvenlik adı altında sunularak gözetlenen insanları kimlik kaybına uğrattığı, onları bulunduğu topluma yabancılaştıran ve toplum hayatını "biz" ve "onlar" kategorisi üzerinden ayrımlaştıran işlevler yüklendiği görülmüştür.

Sinemanın Gelişim Sürecinde Kurgunun Anlam Yaratma Üzerindeki Etkisi

Türkiye Vizyonu: Multidisipliner Çalışmalar 2019 -Turkey Vision: Multidisciplinary Studies 2019, 2019

Sinemanın gelişim sürecinde kurgu, anlam yaratma üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Sinematografinin icadıyla başlayan sinema, teknik bir buluş olmaktan çıkarak kendine özgü bir anlatım dili olan bir sanata dönüşmüştür. Kurgunun filmlerin oluşum aşamasında kullanılmaya başlanmasıyla birlikte anlatım dilinin etkinliği artmıştır. Kurgu, filmin ana unsuru olan görüntülerin yönetmenin amacı doğrultusunda biçimsel olarak düzenlenmesidir. Kurgu, belirli bir senaryoya göre çekilen görüntülerin önceden belirlenmiş bir sıraya göre eklenmesi olarak düşünülebilir, ancak bu tanımın ötesinde daha derin bir anlam ve etkiye sahiptir. Çok sayıda sinemacı, kurgunun önemini kabul etmektedir. Örneğin Fransız yönetmen Robert Bresson, çekilen görüntülerin kurgu sürecinde değer kazanabileceğini vurgular. Rus sinema kuramcısı Sergei Eisenstein ise kurgunun bir "çarpışma" ve "çatışma" olduğunu savunur. İki farklı parçanın çarpışmasıyla yeni bir anlamın ortaya çıkabileceğini ifade eder. Kurgu, sinemada hikaye anlatımının temel bir unsuru olarak kullanılır. Görüntülerin düzenlenmesi, sahnelerin sıralanması, zamanın manipülasyonu ve diğer teknikler aracılığıyla film, izleyiciye istenen duygusal, psikolojik ve anlamsal etkiyi iletmek için kurguyla şekillendirilir. Kurgunun başarılı bir şekilde kullanılması, izleyiciye yoğun bir deneyim sunarak filmin etkisini artırır ve hikayenin daha etkili bir şekilde aktarılmasını sağlar. Böylece, sinemanın gelişim sürecinde kurgunun anlam yaratmadaki önemi ve etkisi büyüktür. Kurgu, filmin anlatım dilini güçlendirir, görüntülerin etkisini artırır ve izleyiciye derin bir deneyim sunar. Sinema sanatında kurgu, filmin anlamını şekillendiren ve izleyiciyle etkileşim kuran önemli bir araçtır.

Sarikum Lagünü (Si̇nop) Kiyi Çi̇zgi̇si̇nde Meydana Gelen Deği̇şi̇mleri̇n Uzaktan Algila

The Journal of Academic Social Science Studies

Sulak alanlar hassas ekolojik yapılarıyla yerkürenin en önemli alanlarıdır. Hidrolojik kaynakların kalitesini olumlu yönde etkileyen sulak alanlar, birer doğal filtredir. Sulak alanların korunmasına yönelik ulusal ve uluslararası birçok kurum/kuruluş faaliyet göstermesine rağmen artan nüfus ile beraber sanayi, tarım ve şehirleşme sonucu birçok sulak alan ortadan kaldırılmıştır. Geriye kalanların üzerinde ise beşeri faaliyetlerin baskısı devam etmektedir. Sarıkum Lagünü, Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından olup farklı statülerde koruma altındadır. Türkiye'nin en kuzeyinde yer alan Sarıkum Lagünü (Sinop), 1987 yılında Orman Bakanlığı tarafından "Tabiatı Koruma Alanı" ilan edilmiştir. Göl ve yakın çevresi dört yaşam ekosistemini (orman, deniz, kum ve göl) bir arada bulundurması bakımından önemlidir. Küresel ölçekte tehdit altında (A1) 2 tür, Avrupa ölçeğinde tehdit altında (A2) 2 tür olmak üzere toplam 4 adet tehdit altındaki türü barındırmaktadır. Ayrıca 50'ye yakın kuş türüne, 522 çeşit bitkiye de ev sahipliği yapmaktadır. Dolayısı ile böylesine önemli bir bölgenin kıyısında yaşanan değişimlerin güncel metotlarla incelenmesi oldukça önemlidir. Bu çalışma kapsamında landsat uydu verileri (1977, 1987, 1999, 2007, 2015) ve kontrolsüz sınıflama tekniği kullanılarak Sarıkum Lagünü'nün kıyı çizgisinde meydana gelen değişimler incelenmiştir. Bu değişimlerin hızı, yönü, lokasyonları ve trendleri analiz edilmiş, gelecekteki eğilimlere dair çıkarsamaların yapılması amaçlanmıştır. Sonuç olarak; kıyı çizgisinin az da olsa sürekli bir Muhammet Topuz değişim içerisinde olduğu ve 1977-2015 yılları arasındaki periyotta kara lehine ilerlediği tespit edilmiştir.

BİLİM KURGU SİNEMASININ VE ÜTOPİK SİNEMANIN KÜRESEL İKONOGRAFİSİ: YUKARI BAKMA FİLMİNİN ANALİZİ

Ekran ve Toplum Sinema, Televizyon ve Dijital Platformlar Üzerine Tartışmalar, 2023

In the twenty-first century, social life is becoming more and more complicated with global developments in communication technologies and epidemic diseases. Algorithms, metaverses, artificial intelligence and all other developments in the fields of technology require humans to reposition themselves in this network of relationships and reconsider their relationships with other biological species and synthetic-robotic-plastic bodies (Ağın, 2020, p.1). With the developments in new media technologies, people's increasing technological dependence creates an insensitive society. In this new technological era, where the boundaries between humans and technology become blurred, it is thought that humans' relationship with reality has begun to disappear. This study focuses on the claim that communication technologies manipulate people's consciousness and weaken their bond with reality in the movie "Don't Look Up", which is among the science fiction movies. Another thesis of the study is that smart technology has become widespread and replaced people at many points, creating technological addiction and desensitizing the masses.