EDİRNELİ NAZMÎ'NİN PENDNÂMESİNDE EĞİTİM VE AHLÂK ANLAYIŞI (original) (raw)
Related papers
OSMANLI EDEBİYATI ESTETİK NESİR/İNŞA GELENEĞİNDE NAZMIN TERCÜME İŞLEVİNE DAİR BİR İNCELEME
JOURNAL OF TURKISH STUDIES/TÜRKLÜK BİLGİSİ ARAŞTIRMALARI ORHAN BİLGİN ARMAĞANI I, 2023
With a profound history, when the developmental trajectory of Turkish prose tradition in the realm of Anatolian classical Turkish literature is examined, it's discernible that many examples of this prose tradition are crafted with a literary purpose and ambition. In line with this aim, prose writers who utilized various methods provided by the science of rhetoric often integrated poetry within prose to fulfill their objectives. Although there have been studies regarding the purpose and role of the poetry integrated within prose, it has been observed that its implications in the context of translation have not been addressed. This study aims to examine the phenomenon of poetry in the aesthetic prose construction tradition of classical Turkish literature, both interlinguistically and intralinguistically, with a representative sample of texts chosen from various genres. Following a general discussion on the significance and function of poetry in the construction tradition, with reference to the perspectives of three classical authors, brief insights into the Ottoman translation approach, which underpins the understanding of translation discussed in the article, are provided. Subsequently, examples chosen from various genres are evaluated in terms of their rewriting function of poetry within prose in the context of interlingual and intralingual translation. In conclusion, the study endeavors to articulate the thesis that the aforementioned poetry embedded within prose represents a latent translation domain that should be considered in studies of the Ottoman translation tradition.
NİZAMİYE MEDRESELERİNİN EĞİTİM-ÖĞRETİMDEKİ ROLÜ
Medrese tanımını Türkler’in İslamiyet’i kabulünden sonra ihtiyaçlarının vakıflar tarafından karşılandığı, camiler ile paralel eğitim veren fakat camiler tarafından öğrenci gruplarının ve müderrislerinin ihtiyaçlarının karşılandığı eğitim kurumu olarak yapılabilir. Ayrıca medreseleri, camiler ile paralel eğitim veren fakat camiler tarafından kalabalık öğrenci gruplarının ve müderrislerinin (eğitim, okuma, staj, uygulamanın yanında yiyecek, içecek, barınma, kütüphane vb.) giderilemeyen ihtiyaç eksikliklerinin giderildiği bir yer olarak tanımlayabilir. Bu çalışmayı yapmamızdaki amaç Nizamiye Medreselerini tanımak, bünyesinde ne tür derslerin verildiğini ortaya koymak, bu medreselerin amacının neler olduğunu ortaya çıkarmaktır. Ayrıca Selçukluların Müslüman olduktan sonra geliştirdikleri eğitim-öğretim faaliyetlerini yakından tanımak ve günümüz eğitim kurumları ile benzerliklerini ortaya çıkarmaya çalışmak, eğitim-öğretim tarihinde önemli bir yere sahip olan fakat hakkında yeterince çalışma yapılmadığına inandığımız Nizamiye Medreselerindeki eğitim-öğretim uygulamalarını ve medreselerin görevlerini bulmaya çalışmaktır. Nizamiye Medreseleri Türk Eğitim Tarihinde önemli bir yere sahip olmasına rağmen hakkında yeterli kaynak olmaması nedeniyle bu çalışmanın literatürde belirli bir boşluğu dolduracak olması göz önüne alındığında çalışmamız bu konuda önem arz etmektedir. Bu çalışmada günümüzde Nizamiye Medreseleri’nin bulunmayışından dolayı literatür taraması yöntemi kullanılmıştır. Yapılan araştırma ile Nizamiye Medreseleri; camilerde ve mescitlerde verilen eğitimin yetersizliği, düzensizliği, plansızlığı ve halk arasından eğitim almak isteyenlerin sayısında artış olması sebebiyle kuruduğu, ayrıca İslamiyet’in yayılması ve devletin politikalarını halka benimsetebilmesinde de önemli bir görev üstlenmiştir. Bu gibi elde edilen sonuçlar doğrultusunda bir takım önerilere gidilmiştir. Anahtar Kelimeler: Eğitim, Eğitim Tarihi, Nizamiye Medreseleri, Nizamiye Medreselerinde Eğitim-Öğretim, Öğretim, Metod
NİZAMİ GENCEVİ’NİN ESERLERİNDE EĞİTİM EKSENLİ ADALET, DEVLET VE HÜKÜMDAR ÖĞRETİSİ
Turkish Studies, 2008
Asıl adı Đlyas olan ünlü air ve filozof Nizami Gencevi 1141 yılında Azerbaycan’ın Gence’de doğmu, yine bu ehirde 1209’da ölmütür. O'nun ilme, sanata olan güçlü ilgisi ve çok fazla lisan bilmesi sonuçu farklı ilmi sahalarında; felsefe, edebiyat, astronomi, tıp, geometrigibialanlardayazmıtır.Hamseisimlieseriçok mehurdur. Mevlana Celalettin Rumi’nin eserlerinde Nizami’ye ve eserlerine çok sayıda atıf görmek mümkündür. Nizami Gencevi’nin eserlerinden yola çıkarak eğitim eksenli bu tebliğimde ilk olarak devlet bakanı modaliniadaletlebütünletirmeyeçalıtım. Nizami Gencevi, bilinçli cemiyette asıl olan, içtimaiahenkileadalettolduğunubelirtiyor. Đkinci olarak yine Nizami’nin eserinden yola çıkarak adaleti örneklerle ve günümüze bakan yönüyle açıklamaya çalıtım. Devlet, temsil ettiği cemiyeti birbirini yiyen düman zümrelerin yırtıcılığına terk etmemek görevindedir. Onun en büyük ii2varlığının hikmeti2asayiiteminetmekveadaletiyaymaktır. Adalet, Nizami’nin, Tanrısına taptığı gibi, kutsadığı bir idealdir. Adalet üzerine kurulmu devleti idealize eden Gencevi, bu idealini Türk devleti tipinde buluyor.
NİZAMİYE MEDRESELERİ VE BÜYÜK SELÇUKLU EĞİTİM ANLAYIŞI
ÖZET Büyük Selçuklular kültür ve medeniyet açısından birçok toplumu etkilemiştir. Selçuklular eğitim ve öğretim bakımından Müslüman dünyasında bir dönüm noktası olmuştur. Eğitim faaliyetleri devletin desteği ile belli bir düzene girmiştir. Devletin kuruluşunun başında idari faaliyetlere daha çok önem verildiği için Sultan Alparslan dönemine kadar eğitim alanında çok bir gelişme gösterilmemiştir. Devletten bağımsız olan eğitim sistemi, Sultan Alparslan zamanında ise bir düzene sokulmuş ve programlama yoluna gidilmiştir. Selçukluların eğitimde teşkilatlanma yoluna gitmesinde ki amaç Şiî Fatımî ve Bâtıni faaliyetlerine karşı halka bilinç kazandırma, Daî'lerin Şiî propagandalarını engelleme mezhep birliği oluşturmaktır. Bu yüzden Sünni eğitim veren medreseler kurma ve halkın her alanındaki insanlara eğitim vermek amaçlanmıştır. Eğitim ve öğretimin teşviki için Nizâmiye Medreseleri kurulmaya başlanmıştır. Bu medreseler dünya çapında ilk üniversite vasfı taşımaktadır. Ayrıca medreseler sadece eğitim veren kurumlar olarak kalmamış aynı zamanda öğrencilerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir külliye görevi görmüştür. Bu medreselerden devlet idaresinde çalışmak üzere vasıflı kişiler eğitilmiştir. Medreseler her ne kadar mezhep birliği oluşturma ve Şiî faaliyetleri engellemek için kurulmuş olsa bile sadece belli bir mezhebi korumak, yüceltmek için değil ilmi yükseltmek için varlıklarını sürdürmüşlerdir.
NİZÂMEDDİN EN-NÎSÂBÛRÎ'NİN ŞERHU SÎ FASL ADLI ESERİNİN TAHKİK VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Yüksek Lisans Tezi, 2023
Astronomy, the study of planets, stars, and celestial bodies, has long attracted the curiosity of humanity. From ancient times, people have constantly studied the sky and arranged their work accordingly by making certain calculations. So that as a result of the observations, they calculated the time, location, directions and many other things. In this way, they have made their lives simpler in many aspects from agriculture to trade, from prayer times to their daily lives. Astronomy has always played a significant role in human life and continues to do so now. Nīsābūrī's work called Sharhu Sī Fasl, which is the subject of our thesis, is one of the important works written in the field of astronomy. We aim to introduce this study to the scientific community by critical edition and evaluation. Nīsābūrī's work consists of thirty chapters. Each chapter contains basic information about astronomy, calendars and astrology. It should not be forgotten that particularly the critical editions created in the history of science, not only brings to light the scientific research carried out in ancient, but also makes it possible to utilize this information to conduct numerous comparisons and tests.
15. YÜZYIL ŞAİRİ NİZÂMÎ'NİN -UÑ REDİFLİ GAZELİNE YAZILAN NAZİRELER ÜZERİNE BAZI TESPİTLER
KÜLTÜRK Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2024
Nazire, acemi şairler için klasik Türk şiiri geleneğini öğrendikleri bir okul; yetkin şairler içinse hem şairlik yeteneklerini sergiledikleri hem de nazireleştikleri şairlere dostluklarını sundukları bir platform olmuştur. Klasik Türk şiirinde çeşitli nazım şekillerinde nazireler yazılmış olmasına rağmen bunların arasında gazel nazım şekli oldukça rağbet görmüştür. Gazel nazım şekliyle kaleme alınan nazirelerde, istisnalar olmak kaydıyla, şairler model şiirin vezin, kafiye ve redifine bağlı kalarak model şiiri taklit etmişlerdir. Bazı nazireler, şiir geleneği içinde popülerleşerek "nazire ağı" adı verilen yapıyı meydana getirmişlerdir. Péri (2020) tarafından geliştirilen nazire ağı teorisi sağladığı şiirsel bağlam ile şiirlerin hem içerik hem de üslup bakımından benzerliklerinin ve farklılıklarının bütüncül bir şekilde incelenmesine yardımcı olmaktadır. Bu çalışmada Edirneli Nazmî’nin 16. yüzyılda derlediği Mecma’u’n-Nezâ’ir adlı eserinde -uñ redifi etrafında oluşan otuz şiirlik nazire ağı ile söz konusu nazire ağıyla aynı vezin, kafiye ve redifle 18. yüzyılda yazılan iki gazel incelenecektir. Vehbî ve Mirzazâde Sâlim’e ait olan bu iki gazel, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi Türkçe Yazma Eserler Koleksiyonu 3523 numarada kayıtlı şiir mecmuasında yer almaktadır. Elde edilen sonuçlara göre 18. yüzyılda yazılan iki gazel ile 16. yüzyılda ortaya çıkan nazire ağı arasında metinler arası ilişkiler olduğu tespit edilmiştir. İki asır boyunca devam eden nazire ağı klasik Türk geleneği içinde bir gelenek hâline gelmiştir. Nazire ağının anlam dünyasına mahsus motifler, anahtar kelimeler, tamlamalar ve kafiye kelimeleri Vehbî ve Mirzazâde Sâlim'in iki gazelinde mevcuttur.
EŞREFOĞLU RÛMÎ’NİN MÜZEKKİ’N-NÜFÛSİSİMLİ ESERİNDE NEFS-İ EMMÂRE’NİNÖZELLİKLERİ VE ISLAHI
Tasavvufî eğitim olan seyr u sülûk, ruhun güçlendirilmesi veya nefsin tezkiye edilmesi üzerine odaklanmıştır. Nakşibendîlik gibi tarikatlar daha ziyade kalp, ruh, sır, hafi ve ahfâ şeklinde belirlenmiş olan letâifler yoluyla ruhun güçlendirilmesini; Kadirilik, Rıfailik ve Halvetîlik gibi tarikatlar ise nefsin terbiyesi ve tezkiyesi ile beşerin en düşük kişilik düzeyi olarak kabul edilebilecek nefs-i emmâre makamından nefs-i mutmainne makamına çıkmasını hedeflemiştir. Hacı Bayram-ı Velî'nin talebelerinden biri olan Eşrefoğlu Rûmî, Müzekki'n-nüfûs isimli eserinde, adından da anlaşılacağı üzere bu konuya ayrı bir önem vermiştir. Ona göre nefsin mertebeleri hususunda üçten başlayarak yediye kadar değişik sayılar ifade edilmekle birlikte esasında dörttür. Bunlar nefs-i emmâre, nefs-i levvâme, nefs-i mülhime ve nefs-i mutmainne'dir. Bu tebliğde Eşrefoğlu Rûmî'ye göre en alt seviye olan nefs-i emmâre'nin tanımı, özellikleri ve ıslahı üzerinde durulacaktır.