KENTSEL YENİLEMENİN UNUTULAN ÖĞESİ: TOPLUMSAL YENİLENME (original) (raw)
Özet: Ülkemizde son yıllarda gündemdeki yeri ve önemi giderek artan, hazırlanan yasal zemin ile yeri daha da sağlamlaştırılan kentsel yenileme, toplumsal ve akademik tepkilere maruz kalmaya ise devam etmektedir. Bu karşı duruşun iki temel dayanağı söz konusudur: Bunlardan biri, kentsel yenilemenin, siyaseti mekana indirgemenin ve bu yol üzerinden bir rant yaratmanın en önemli unsuru ve temel aracı haline gelmiş olması ve buna bağlı olarak kamu hizmeti anlayışının içerik değiştirmesi, bir diğeri ise toplum ayağının eksik kalmasıdır. Üretilen projeler, toplumsal yenilenme üzerine kurgulanmış bir altyapıya sahip değillerdir. Bu iki temel konunun her biri, hiç kuşkusuz ayrınıtılı tartışmaları ve değerlendirmeleri hak etmektedir. Bu çalışmada, bu konulardan ikincisi ele alınacak ve birkaç soru üzerinden tartışılacaktır. Bu çerçevede, kentsel yenileme, yoksulluk ve yoksunluk ilişkisi yeniden nasıl kurgulanabilir; toplumsal dışlanma dönüşümün kaçınılmaz sonucu olmaktan kurtulabilir mi; toplumsal bütünleşme yenileme alanlarında nasıl sağlanabilir; tüm bunları içeren toplumsal yenilenme, kentsel yenileme uygulamalarını başarılı kılmada bir araç olabilir mi sorularına yanıt aranacaktır. Anahtar kelimeler: Kentsel yenileme, yoksunluk, toplumsal yenilenme, toplumsal dışlanma ve bütünleşme Giriş Kentsel yenileme son yılların gündeminde önemini korumaya devam ederken, içinde barındırdığı unsurlar ve farklı boyutlar, giderek daha etraflıca tartışılmaya başlanır olmuştur. Bu içerik derinleşmesinde, kentsel yenileme uygulamalarının sonuçlarının, geçen yıllar içinde daha gözlemlenebilir hale gelmesinin kuşkusuz önemli bir rolü vardır. Yapılan hatalar, çıkartılan dersler, uygulamaların gerek fizik mekan, gerekse yerel toplum üzerindeki yansımaları, kentsel yenilemenin her bir boyutunun tek tek ve derinlemesine tartışılmasının önemini ortaya koymaktadır. Geçen yılların kentsel yenileme gündemi, neredeyse tümüyle, kentsel yenilemede yasal açıdan eksikler, boşluklar bulunduğu, belediyelerin yenileme uygulamaları esnasında yetkilerinin sınırlı olduğu ve daha fazla yetkiyle donatılmaları gerektiği gibi konularla doldurulmuştur. Aslında bu süre içinde, bu eleştirilerin hemen hepsi karşılık bulmuş, önce 2004 tarihli 5226 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını