Charlie Hebdo Saldırısının Türk ve Fransız Basınındaki Sunumu (original) (raw)

Demokrat Parti Dönemi Türk Basını Üzerine İngiliz ve Fransız Gözlemleri

Türkiye’de çok partili hayata geçiş süreci ve 1950li yıllar, Türk basın tarihi açısından enlerin yaşandığı olumlu/olumsuz birçok uygulamaya şahitlik eder. Tek partili rejime muhalefet olarak siyasi arenada yerini alan Demokrat Parti (DP), 1950 yılındaki iktidarıyla birlikte basın özgürlüklerine dair devrim niteliğinde uygulamalara imza atmış olsa da kısa süre içerisinde basında muhalif seslerin artmasıyla özgürlükçü ortam yerini çetin bir hükümet-basın çekişmesine bırakmıştır. DP dönemi basın politikalarında temel gündem, 1954 ve 1956 basın yasaları ile medya üzerindeki kontrolün katılaştırılması, hükümet tekelinde gazete kağıdı tahsisatı ve reklamların yanlı-yansız bütün medya organları arasında eşit paylaştırılması meselesine yoğunlaşmıştır. Türkiye’de çok partili hayata geçiş ve demokrasi denemesinde iktidarın muhalif basın karşısındaki tutumu, gelecek kuşak iktidarlara demokratik ya da antidemokratik teamüllerin miras bırakılması bakımından önem arz etmektedir. Bu çalışma, Başbakan Adnan Menderes ve DP iktidarının muhalif basın karşısındaki politikalarını İngiliz ve Fransız diplomatik temsilcilikleri gözünden yeniden okumayı hedeflemiştir. İngiliz ve Fransızların, DP iktidarının basın karşıtı politikaları ve Başbakan Menderes’e dair birbirlerine paralel tasvirler çizdiği görülmektedir. Bu tasvir ilk bakışta, hükümetin eleştiriye yoğun derecede hassasiyet duyduğu ve muhalif basını dize getirmek amacıyla baskıcı politikalar belirlediği şeklindedir.

Fransız, İngiliz ve Amerikan Basınında Yunan İşgali Boyunca Bandırma

100. YILINDA MİLLİ MÜCADELE VE BANDIRMA’DA SON KURŞUN, 2022

Bu çalışmada Fransız, İngiliz ve Amerikan basın organlarında Yunan işgali boyunca Bandırma’da yaşanan gelişmeler ele alınmıştır. Bandırma’nın Yunan işgaline uğraması, işgal süresince Bandırma ve Bandırma’nın Yunan işgalinden kurtarılması süreci bu araştırmanın sınırlarını oluşturmaktadır. 2 Temmuz 1920 tarihinden 17 Eylül 1922 tarihine kadar oldukça uzun bir süre Yunan istilasına maruz kalmış olan Bandırma’nın bu süre içerisinde anılan ülkelerin basın organlarında çok defa haber ve yazılara konu edildiği tespit edilmiştir. Yunanlıların kısa bir süre içerisinde ve güçlü bir direnişle karşılaşmadan Bandırma’yı işgal etmiş olmaları anılan ülkelerin basın organlarında övgüyle yer almıştır. Aynı basın organlarına göre Yunanlılar Bandırma’yı almışlardır, yani bir işgal veya istila söz konusu değildir. Yunanlıların Bandırma’yı İngiliz savaş gemilerinin koruması altında işgal etmiş olduklarına dair haberler hemen tüm basın organlarında yer almıştır. Yunan işgali boyunca Bandırma, çoğunlukla ulaşım ve ikmal amaçları için kullanılmıştır. Türk Büyük Taarruzu sonucunda tarihinin en büyük hezimetlerinden birini yaşamış olan Yunanlılar, tüm Anadolu’dan olduğu gibi Bandırma’dan kaçmışlardır. Büyük Yunan hezimeti, araştırma kapsamında incelenen basın organları tarafından Yunanlıları küçümseyici ifadelerle okuyucularına sunulmuştur. Çalışmanın amacı, Yunan işgali boyunca Bandırma’da yaşananların müttefik devletlerin süreli yayınlarından tespit edilmesidir. Bu araştırma için karşılaştırmalı analiz ve değerlendirme yöntemi kullanılmıştır. Buna göre öncelikli olarak konu ile ilgili haber ve yazılar tespit edilmiş, ardından aynı konuya ilişkin farklı yayınlardaki yaklaşımlar ele alınarak değerlendirilmiştir. Le Temps, Le Matin, Le Petit Parisien, The Times, The Daily Telegraph, Evening Standard, The Independent, The New York Times, Current History, Chicago Tribune ve New York Herald bu araştırmanın asıl kaynaklarıdır. Bununla birlikte konu ile ilgili diğer süreli yayınlar da değerlendirmeye alınmıştır. Sadece 1919-1922 yılları arasındaki yayınlar değerlendirilmiştir. Çalışmanın muhtemel en önemli bulguları, Yunan işgali altındaki Bandırma ile ilgili yeni bilgilerin ortaya çıkarılması ve müttefiklerin Yunan işgaline dair kendi vatandaşlarına sundukları haberlerin gün yüzüne çıkarılmasıdır.

Tiyatro, karikatür ve film provokasyonları bağlamında Fransız basınında İslam ve Hz. Muhammed imajı

2016

Oryantalizm ve oryantalistler, tarih boyunca Islami kendi zihin dunyasina gore anlamis ve bu yonde calismalar yapmistir. Yapilan bu calismalar ilmi eserler, ansiklopediler, kitaplar, makaleler basta olmak uzere, yazili ve gorsel basinda da yer almistir. Bu makale, oryantalizmin onemli merkezlerinden olan Fransada, ozellikle yazili basinda, basta Islam, Kuran-i Kerim, Hz. Muhammed olmak uzere dini degerlerin medya tarafindan algilanis bicimini, karikatur ve film provokasyonlari baglaminda tarihsel bir degerlendirmeye tabi tutmak amaciyla kaleme alinmistir.

Osmanlı Basınında Bir Paris Etkisi: Le Libéral Ottoman Gazetesinde Öne Çıkanlar

Duvar Yayınevi, 2023

V. Murad’ın tahtan indirilmesinden sonra II. Abdülhamid’in yetkilerini paylaşacağı bir yönetim taahhütlüyle tahta geçmesi ile Osmanlı’da yeni bir dönem olan meşruti monarşi dönemi başladı. Çok uzun sürmeyecek olan bu reform hareketi tecrübesi, devlet iç ilişkilerine etki eden ve önemli bir tehdit olan Batılı Devletler tarafından bozulacaktı. II. Abdülhamid ise dış etkenlerin içeride oluşturduğu etkilerin farkında olan bir padişahtı fakat bu etkenlerin yayılmasını ve alevlenmesini engellemek için bir ayaklanma hareketi olarak görülebilecek basını, sansürlemeye ve bastırmaya yönelik bir politika sürdürmeyi tercih etti. Medeniyetin ve Liberal düşüncelerin hâkim olduğu özellikle Fransız Cumhuriyeti ve İngiliz İmparatorluğu, II. Abdülhamid dönemi aydınları için bir kaçış kapısı olarak görüldü; böylelikle hem devleti nasıl daha iyi bir yere getirebileceklerini deneyimleyebilirlerdi, hem de yönetim eleştirisi yapabilirlerdi. Frankofon eğitimin verildiği Osmanlı mektepleri ise döneminde yetiştirdiği aydınlar ile artık buralarda yaşamayı kolaylaştırmıştı. Öyle ki Jön Türkler, bir düşünce hareketinden çok, öncülerinin ilk kongresi de Fransa da gerçekleşecekti ve bu hareketler, Jön Türkler ve nicesi, Osmanlı Devleti’ndeki kargaşa ve bunalımın içerisinde, fikir özgürlüklerini basın ile ifade edebilmenin yolunu arayacaklardı. Kongre’nin yapılmasından biraz önce ortaya çıkan ve bifadelerden biri olan Le Libéral Ottoman ise Osmanlı’nın dış basına ve ülkesinden sürgüne gönderilmiş aydınlara nasıl gözüktüğünün tasviri olarak karşımıza çıkmaktaydı. Osmanlı artık güçlü padişahın ve başarılı seferlerin aydınlattığı gelişmiş ekonomiden oluşmuyordu; Osmanlı artık zorla tahtan indirilen padişahların ve ardı sıra gelen askeri başarısızlıkların gölgesindeki dış borçların boyunduruğu altında bulunan güçsüz ekonomiden oluşuyordu. Bu başarısızlıklar silsilesi ise sürgüne gönderilmiş ve bir süre sonrada ülkesinden kaçmış olan Abdulhalim Memduh için “Le Libéral Ottoman” adıyla ve kendisi için Liberal bir Osmanlı sıfatıyla, yönetim ve halk eleştirisinin kaleme alınmasına neden olmuştu.

I.Doğu Harekâtı’nın Türk Basınında Yankıları (Vilayât-ı Şarkiye ve Elviye-i Selâse’nin Kurtuluşu)

Rusya Ekim devriminin ardından savaştan çekilince Kafkas cephesindeki askeri ve siyasi durum Osmanlı devletinin lehine değişmiştir. İttifak devletleri ile Rusya arasında vuku bulan Brest-Litovsk Antlaşması, doğu vilayetleri ile Elviye-i Selâse’nin iadesini öngörüyordu. Fakat Rusya’nın antlaşmadan doğan sorumluluklarını yerine getirmemesi ve Ermeni çetelerinin Türk ahaliyi katletmeye devam etmesi üzerine Türk ordusu harekete geçmekte tereddüt göstermedi. Harekât Türk basını tarafından yakından takip edildi. Gazeteler askeri gelişmeleri resmi bildirilere dayanarak verirken, vilayetlerin sosyal ve iktisadi durumu ile bölgenin alacağı yeni şekil hakkında çok sayıda yazıya yer ayırmıştır.

SOSYAL MEDYA'NIN FRANSIZCA ÜZERİNE ETKİLERİ

Özet: Bu çalışmada sosyal medyanın Fransızcayı kelime ve sözdizimi bakımından nasıl etkilediği Facebook, Twitter, Youtube gibi sosyal medyadan elde edilen bulgularla değerlendirilmektedir. Nitel araştırma desenlerinden biri olan durum çalışmasının kullanıldığı araştırmada veri toplama tekniği olarak dokümanlar kullanılmıştır. Elde edilen bulgular içerik analizi tekniklerinden kategorisel analiz kullanılarak değerlendirilmiştir. Kategorisel analizde önce veriler kodlanmış, daha sonra kodları genel düzeyde açıklayan kategoriler belirlenmiştir. Araştırma sonucunda insanların sosyal medyada rastgele ve dikkatsizce kullandıkları dil; başta kelime ve sözdizimi olmak üzere dillerin yapılarını sarstığı ve yozlaşmaya neden olduğu tespit edilmiştir. GİRİŞ İnternet kullanımının artmasıyla birlikte kitle iletişim alışkanlıklarında ciddi değişiklikler meydana gelmiş, özellikle sosyal medya uygulamalarının yaygınlaşmasıyla kişilerarası iletişim farklı bir boyut kazanmıştır. İnsanlar, klasik medya uygulamalarında kendilerine sunulan içeriklerin pasif alıcıları durumunda iken sosyal ağlar vasıtasıyla kendi resmini, müziğini, videosunu ve yazısını yayınlar duruma gelmiş ve aktif konuma geçmiştir. Bu değişim şüphesiz ki diller üzerinde ciddi etkiler yaratmaktadır. Çünkü kişilerin içinde bulunduğu ortam, sahip oldukları dilsel özellikleri etkilemektedir. Birçok bilim adamı dil gelişimini bireyin içinde bulunduğu çevreden bağımsız görmez ve bu gelişimin temelinde sosyal etkileşimin bulunduğunu öne sürer. Bu bilim adamlarından biri olan Lev Vygotsky (1981) günlük hayatta bir takım araç gereçlerle ve dil gibi sistemlerle karşılıklı etkileşime girdiğimizi, bireylerin tek başına hareket etmediğini ve sosyal-tarihi bir doku içerisinde yaşadığını belirtir. İnsanın öğrenme faaliyetlerinin bu doku içerisinde gerçekleştiğini ileri sürer (Wink and Putney, 2002: 152). Ergün ve Özsüer (2006) bireyin faaliyetlerinin sadece kendi faaliyetleri olmadığını,

Charlie Hebdo Örneği Üzerinden Medyada Yakınsama

Son zamanlarda yoğunlukla tartışılan bir konu olan Charlie Hebdo saldırısının yeni medyadaki yankısı üzerinden bir yakınsama çalışması yapılmıştır. Makalenin içeriğinde verilen diğer irili ufaklı örnekler ile de yakınsamanın neliği oturtulmaya ve günümüzde yaşanan gelişmelere farklı bir boyuttan bakabilme imkanı aranmaya çalışılmıştır.

Türk Basınında İran Devrimi: Hürriyet Gazetesi Örneği

Kastamonu İletişim Araştırmaları Dergisi, 2018

Bu çalışmada İran Devrimi kısaca anlatıldıktan sonra, devrimde molla olarak bilinen din adamlarının rolüne değinilecektir. Ancak çalışmamız açısından önemli olan bu devrimin “Türk basınının amiral gemisi” olarak bilinen Hürriyet Gazetesi üzerinden Türk basınında ne şekilde yer bulduğuna değinilecek olmasıdır. Bu amaçla araştırmanın nirengi / başlangıç noktası olarak 1978 yılının Aralık ayı, bitiş tarihi olarak da devrimin en önemli dönemi olarak gösterebileceğimiz, Ayetullah Humeyni’nin İran’a geliş tarihi olan 2-4 Şubat 1979 yılı aralığı ele alınmıştır. Bu çalışmada, Türkiye’nin doğudaki en önemli ve sınırları en eski olan komşusu İran’daki hayatiyet arz eden gelişmelerin, Türkiye’nin o dönemki en önemli basın-yayın organlarından birinde nasıl ele alındığı konusuna değinilecektir

AFRODİT DAVASI: İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Türk Basınında Sansür Uygulamasına Bir Örnek

Akademik Tarih ve Araştırmalar Dergisi

Malatya Milletvekili Nasuhi Baydar Eylül 1939’da Fransız yazar Pierre Louys'in "Afrodit" isimli romanını Türkçeye çevirmişti. Türkçeye çevrilmesinin ardından roman, bazı okuyucular tarafından “müstehcen” olduğu ve Türkiye’deki ahlaki değerlere zarar vereceği gerekçesi ile şikâyet edildi. Polis tahkikatından sonra konunun İstanbul savcılığına intikal etmesiyle Afrodit davası başladı. Mahkeme, eserle ilgili şehir tarihi yazması ile ünlenen İbrahim Hakkı Konyalı’yı bilirkişi tayin etti. Konyalı’nın, Afrodit kitabının müstehcen olduğu konusunda görüş bildirmesi üzerine savcılık, kitabın toplatılmasına karar verdi. Kitabın yayımcısı Semih Lütfi Erciyas ile basımcısı Kenan Basımevi sahibi Kenan Dinçman hakkında dava açıldı. Yargı süreci devam ederken davaya ilişkin yazılarından dolayı Yunus Nadi, Necip Fazıl, Vala Nurettin, Şevket Rado, Halil Lütfi Dördüncü, Sabiha ve Zekeriya Sertel, Ethem İzzet Benice gibi yazarlar hakkında da davalar açıldı. Başta Cumhuriyet gazetesi olma...