ISTIRAP ÇEKEN İKİ RUHUN BULUŞMA NOKTASI: "TAHATTUR ET!" (Türk Dili Dergisi Ağustos - 2021 / 836. sayı) (original) (raw)
Related papers
Bu çalışma, Türkiyede vakıf ve devlet üniversitesinde çalışan öğretim elemanlarının çalıştıkları üniversitede algıladıkları yaratıcı örgüt ikliminin kariyer tatminlerine etkisi üzerinde duygusal bağlılığın aracı değişken rolünü ortaya koymayı amaçlamıştır. Araştırma sonucunda, hem vakıf hem de devlet üniversitesinde çalışan öğretim elemanlarının yaratıcı örgüt iklimi algılarının kariyer tatminleri üzerindeki etkisinde duygusal bağlılığın kısmi aracı değişken rolü olduğu sonucuna varılmıştır. Bu sonuçlara ek olarak, araştırma, gerek vakıf gerekse devlet üniversitesinde çalışan öğretim elemanlarının demografik özelliklerine bağlı olarak yaratıcı örgüt iklimi, duygusal bağlılık ve kariyer tatminlerinde anlamlı farklılıklar olduğunu ortaya çıkarmıştır.
FOLKLOR-İDEOLOJİ-EDEBİYAT ÜÇGENİNDE SUAT TAŞER’İN DELİ DUMRUL’U
It's a sociologically inevitable phenomenon that the social and political changes occuring in societies evoke their reflections in cultural productions prominently. Since the 19th Century, when national identities began to take form along with romantic nationalism, folkloric
''KURT'' MOTİFİ KARŞISINDA İKİ YAZAR: HALİDE EDİP ADIVAR&CENGİZ AYTMATOV
Türk kültürü içinde kendine önemli bir yer edinen kurt motifi, kaynağını eski Türk topluluklarından almaktadır. Kurtla ilgili olarak gelişen hayvan-ata kavramı, devlet, hükümdarlık vb. unsurların simgesi de olmuş, gök ve yer unsurlarıyla ilgili çeşitli anlamlar kazanmıştır. Mitolojide de büyük bir yer işgal eden kurt, Oğuz Kağan Destanı’nda, Ergenekon Destanı’nda olmak üzere sözlü edebiyatımızda başrolü yakalamıştır. Kurdun başrol olduğu alanlar arasında eski Türklerin kozmolojisi de gelmektedir. Bu cümleyi dikkate alarak kurdun edindiği rol hakkında kurdun aydınlığın ve buna bağlı değerlerin temsilcisi olduğunu söylemeyi es geçemeyiz. Kurt motifi, kültürümüzde bu kadar önemli bir yere sahip olmuş iken, bugünkü çağımızda da varlığını güçlü bir şekilde sürdürmektedir. Edebiyat verimlerinde sadece destanlarda yer almamış, romanlarda da kendini göstermiştir. Söz konusu çalışmamızda kurt motifini Halide Edip Adıvar’ın ‘’Dağa Çıkan Kurt’’ isimli eserinde yer alan aynı adlı hikâyeden ve Cengiz Aytmatov’un ‘’Dişi Kurdun Rüyaları’’adlı romanından hareketle ele alıp motifi nasıl işlediklerini çözümlemeye çalışacağız.
İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE BİR ÇÖPÇATANLIK AJANSI: TESHİL-İ İZDİVAÇ VE TEŞKİL-İ AİLE İDAREHANESİ
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi , 2020
İkinci Meşrutiyet dönemi yayınlarında Osmanlı nüfusunun genel olarak azaldığı, ilk evlenme yaşının yükseldiği, evliliklerin oransal olarak düştüğü ve aile yapısının bozulmaya başladığı yönünde bir gündem söz konusudur. Bu gündemin ortaya koyduğu endişeler, İttihat ve Terakki hükümetinin nüfus ve aile politikasının şekillenmesinde önemli rol oynamış, evlilik üzerinde tartışılan bir kamu meselesine dönüşmüştür. Yusuf Cemil Bey, 1911 yılında evliliği ve aile kurmayı kolaylaştırmak amacıyla İstanbul Çemberlitaş’ta Teshil-i İzdivaç ve Teşkil-i Aile İdarehanesi’ni kurmuştur. Bu İdarehane yayımladığı programında, İttihat ve Terakki hükümetinin özendirici nüfus ve evliliği teşvik politikalarına atıf yaparak vatani bir hizmet ifa ettiğini iddia etmekte ve teşebbüs-i şahsi olarak nitelendirdiği bu girişimini İkinci Meşrutiyet döneminin bir kazanımı olarak görmektedir. Osmanlı siyasi otoriteleri ise cemiyet olarak tanımlayamadıkları bu kurumu ticari faaliyet gösteren “bir nevi kulüp” olarak nitelendirmektedirler. Bu makale, İdarehane’nin açılmasına dair Osmanlı siyasi otoritelerince düzenlenen yazışma ve belgeler ile İdarehane’nin kendini tanıtmak için yayımladığı Program üzerinden Teshil-i İzdivaç ve Teşkil-i Aile İdarehanesi’nin kuruluşunu, statüsünü ve çalışma tarzını irdelemektedir. Bu bağlamda, kuruluş amacını nüfusun artması yönündeki teshil-i izdivaç politikasına dayandıran İdarehane’nin İkinci Meşrutiyet atmosferinde evlilik arayışını piyasaya dönüştüren bir ticarethane olarak faaliyet gösterdiğini ve bu haliyle de Osmanlı toplumunu yeni bir evlilik arayışı pratiği ile tanıştırdığını iddia etmektedir.
İKİ GÖÇMEN YAZAR: ROTH VE NABOKOV’UN ROMANLARINDA, GÖÇMENLİK DUYGUSU
Ufuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
İnsanlık tarihinde göç ve göçmenlik farklı gerekçelerle de olsa daima var olmuştur. Bu nedenle kültürün taşıyıcı unsurlarından olan edebi yapıtlarda pek çok kez göçmenlik konusunun ele alınmış olması şaşırtıcı değildir. Göçmenlikle ilgili çalışmaların daha çok göçmeni nesne olarak ele aldığı göz önünde bulundurulduğunda, göçmeni bir özne olarak ele alıp onun bakış açısını içinde barındıran göçmen edebiyatçıların eserleri ayrı bir öneme sahiptir. Göçmenlik kültürünü anlamak, göçmenlerin duygu durumları hakkında fikir sahibi olmak ve göç sorununu daha insani boyutuyla ele alan sosyolojik analizler yapmayı sağlayacak içgörü zenginliği kazanmak açısından bu eserlere yönelmek değer taşımaktadır. Bu çalışmada kendileri de bizzat göçmenlik duygusunu deneyimlemiş olan iki tanınmış yazar olan Joseph Rothve Vladimir Nabokov'un göç temalı eserleri göçmenlik bağlamında nitel analizle ele alınmıştır. Joseph Roth Rusya'dan Amerika'ya göç etmek zorunda kalan bir Yahudi ailesinin yaşamını ele aldığı "Eyüp" (Hiob) romanında sık sık, roman kahramanı olan göçmenin duygu dünyasını dile getirmiştir. Rusya'dan Avrupa'ya sonra da Amerika'ya göç etmek zorunda kalan Nabokov da neredeyse her romanında olduğu gibi "Yetenek" romanında Almanya'daki kendi göçmenlik deneyimlerini ve duygu dünyasını roman kahramanı üzerinden dile getirmiştir. Bu romanlarda bir göçmenin duygu dünyasında başat olarak kendini gösteren öfke, özlem ve umut gibi duyguları örnekler üzerinden ortaya konmaya çalışılmış ve göçmenlik kültürünü şekillendiren unsurlar değerlendirilmiştir.
İKİ DENİZİN BULUŞTUĞU YER HIZIR (a.s.) - H.TALAT HALMAN
EDEB ERKAN, 2023
Tanıtımı gerçekleştirilecek eser, Central Michigan University öğretim üyesi Hugh Talat Halman tarafından, orijinali Where The Two Seas, Türkçe çevirisi İki Denizin Buluştuğu Yer HIZIR (a.s.) ismi ile raflardaki yerini almıştır. Eser İsmail Aydın tarafından çevrilerek, İstanbul, Nefes Yayınları tarafından, Şubat 2018 ve Nisan 2018'de iki baskısı yapılan, 342 sayfadan ibaret, tasavvuf temalı bir eserdir. Kapağında iki denizin buluştuğu yerde, büyükçe bir balığın üzerinde, ellerini semaya açmış dua eden ve rivayetlere göre "Yeşil Kişi" olarak adlandırılan Hızır'ın (a.s.) tasviri ile görselleştirilen kitap yedi ana bölümden müteşekkildir. Bu doğrultuda kapak, kitabın içeriği ile ahenkli şekilde imgelenmiştir.
Özet İsa peygamberin bazı vasıflarına ve Tanrı'nın elçisi olmasına dair, Hristiyanlık ve İslamiyet inançlarının ortak kabulleri olmakla birlikte bu iki dinin onunla ilgili birbirine tamamen zıt inanç ve kabulleri de vardır. Hristiyanlık ve İslamiyet'in kutsal metinlerindeki Hz. İsa ile ilgili bilgileri, bu dinleri kabul eden toplumların edebî ürünlerinde de görmek mümkündür. Müslüman milletlerin edebi eserlerinde Hz. İsa'nın doğumu, beşikte konuşması, hastaları iyileştirmesi, ölüleri diriltmesi, göğe çıkışı, göğe çıkarken üzerinde bulunan iğne, mehdi oluşu, hikmet sahibi olması gibi pek çok özelliği zikredilmiştir. Anadolu, Harezm ve Çağatay sahasındaki edebi ve dini metinlerde de Hz. İsa'dan bahsedilmiştir. Fransa Milli Kütüphanesi'nde bulunan "Hikâyet-i Mihter-i İsa" adlı, müellifi bilinmeyen ve Çağatay Türkçesi ile yazılmış 205 beyitlik mesnevi, Hz. İsa'nın iki hikâyesini anlatır. Eserdeki bu hikâyelere şimdilik başka bir kaynakta rastlanmamıştır. Sadece ilk hikâyenin birkaç beyti Rabguz'i'nin Kısasu'l-Enbiya'sında da geçmektedir. Hikâyelerin birincisinde Hz. İsa'nın ölüyü diriltmesi ve diriyi toprak etmesi, ikincisinde ise Tanrı'ya dua ederek muhtaçlara yardım etmesi mucizeleri yer almaktadır. Ayrıca bu iki hikâyede dikkat çeken bir nokta da olayların karışması ve kargaşa çıkmasına, kadınların fitne ve vefasızlığının sebep gösterilmesidir. Hikâyelerde Hz. İsa, İslam inancının anlattığı özelliklerdedir. Bu çalışmada söz konusu mesnevi günümüz harflerine aktarılarak Türkiye Türkçesine çevrilmiş, muhtevası üzerine kısa bir değerlendirme yapılıp mevcut nüshası tanıtılmıştır. Abstract There are common acceptance of Christian and Islamic beliefs regarding some attributes of Prophet Jesus and his being the messenger of God. These two beliefs also have completely opposite beliefs and admissions regarding Jesus. It is possible to see the information about Jesus in the holy texts of Christianity and Islam in the literary works of the societies that accept these beliefs. In the literary works of Muslim societies, many features such as the birth of Jesus, his speech in the cradle, healing the sick, resurrecting the dead, asc ending to heaven, the needle on his ascent to the sky, being a Mahdi, and having wisdom are mentioned. Jesus is mentioned in literary and religious texts both in Anatolia and in the areas of Harezm and Çağatay.
UYGUR TÜRKÇESİ KONUŞMA KİLAVUZU GENİŞLETİLMİŞ (2)
Uygur Türkçesi öğrenmek isteyen kişiler için hazırlanmış bu belge, kişisel bir çalışmanın sonucudur. İnternet ortamında Uygur Türkçesi öğrenmek isteyen kişiler için yeterli kaynak bulunmadığı göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Çalışma kapsamında abece olarak ULY (Uyghur Latin Yézighi) seçilmiştir.