YENİ KAPİTALİZM ve YENİ SANAT (original) (raw)

Yeni̇ Ti̇p Kamusal Sanat Ve Kadin

2017

Kadinlarin yasadigi sorunlar, Turkiye’de oldukca gundemdedir; ozellikle, tecavuz, taciz ve siddet 2010’lu yillarda one cikmaktadir. Sanatin, topluma yonelik ve toplumla birlikte olusabilmesine olanak taniyan katilimci ve kamusal sanat calismalarinin, toplumsal sorunlara, bunlarin icinde kadin sorunlarina da farkindalik yaratabildigi gozlenmistir. Ozellikle, 1970’lerden 21. Yuzyila, genellikle kadin ve sorunlarini ele alan ve yaptigi calismalara, icine kamusalligi ve katilimciligi almasi sebebiyle “Yeni tip kamusal sanat” adini veren Suzanne Lacy, bu anlamda dikkat ceker. Bu arastirma da, Lacy’nin ele aldigi sorunlarin evrensel olduguna ve benzer sorunlara Turkiye’de de farkindalik yaratmak icin Yeni tip kamusal sanatin kullanilabilecegine vurgu yapmayi amaclanmaktadir. Arastirma, literatur tarama yontemine dayanmaktadir. Arastirmada, Lacy’nin, biri tecavuz ve tacizlere odaklanan, digeri 65 yas ustu kadinlar ve sorunlarina odaklanan iki serisinde bulunan 6 calisma analiz edilmistir. ...

YENİ MEDYA VE SANAT ARACILI MİZAH

DİJİTAL MEDYANIN TOPLUMSAL DİNAMİKLERI, 2021

Teknolojik yenilik dinamik, yıkıcı bir kuvvet olarak görülmektedir. Dijital yerliler olarak tanımlanan günümüz çocukları ve gençleri, mobil medya tarafınndan geliştirilen ve sürekli değişen bir dijital ekosistemdedirler. Bazı yaklaşımlara göre tarihimizde ilk kez kullanıcı dostu ve kolay erişilebilir ekran medyası, gençliği geniş bir sosyal öğrenme ve davranışsal deneyime adamıştır (Shifrin vd., 2015). Medyanın gerçekliği inşa etme gücü (Couldry, 2000: 3), günümüzde sosyal ağlar üzerinde de görülmekte, medya, gerçekliği gelenekselden farklı olarak çevrimiçi ortamlarda yeniden üretmektedir. Medyanın toplumun sosyal, kültürel, politik veya ekonomik güç yapıları çerçevesinde geniş bir rolü vardır(Van Dijk, 1996). Medya, gerçekliği yeniden üretirken, sosyal ağlarda gerçekliğe ve insanı ilgilendiren olay ve durumlara ilişkin gerçekliğe, mevcut duruma dikkat çekmeye çalışan birçok oluşum, kullanıcı gözlenmektedir. Bu oluşum ve kullanıcılar genellikle mizahi unsurlardan yararlanarak olay ve durumları ironik şekilde sunmaktadır. Sosyal medya ortamlarının çeşitlenmesi ve popülerleşmesi bu noktada önem arz etmektedir. Bir başka önemli olan şey ise yeni medyanın çeşitli kanalları aracılığı ile kullanıcı yansımasının temsiliyet, görünürlük noktasında çeşitlenmiş olmasıdır. Günümüzde Instagram üzerinde görselleri montelemek suretiyle birtakım mesajlar veren birçok kullanıcı/hesap bulunmaktadır

YENİ HÜMANİZM

YENİ HÜMANİZM, 2020

Yirmi birinci yüzyıla gelindiğinde hâlâ hümanizmin varlığından söz edilebilir mi? Tarihsel sürece bakıldığında ciddi kırılmalar neticesinde hümanizmin kendisini yenileyerek yeniden kalıcı bir anlayış kurmaya çalıştığı görülür. Bu özelliğin, Antik Yunan’dan günümüze kadar pek çok medeniyetin mirasını ve kültürel yapısını taşımasından kaynaklı olduğu söylenebilir. Böylesi bir yapının mirasçısı olan yeni hümanizm, yirminci yüzyılın başından itibaren derin bir krize giren insanın bilimsel, dinî, ahlaki ve kültürel açıdan yeniden inşasına çalışan bir anlayışı temsil eder. Bu açıdan yeni hümanizm, küreselleşme ve dijitalleşme çağında pek çok kültürel farklılığın buluşma noktası olmaya çalışır. Bu amaca yönelik olarak tüm medeniyetlerde ortak bir paydayı ifade eden inanma ihtiyacı ile bilme arzusuna saygı duyar, onları anlamaya çalışır ve tercüme ederek yeniden değerlendirir.

BİR PARADİGMAYI ANLAMAK: YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER VE DİJİTAL AKTİVİZM

1. Sosyal bilimler Sempozyumu Asos Congress Bildiri Kitabı , 2016

Bu çalışmanın konusu 1970’li yıllardan itibaren ortaya çıkan yeni toplumsal hareketler bağlamında Dijital Aktivizm kavramı ile ilgili teori ve bakış açılarını tarihsel bir perspektif ile incelemektir. Gelişen internet teknolojileri sayesinde yeni toplumsal hareketlerin tartışma, organize olma ve eylem alanı internet ortamına kaymıştır. Yer, zaman, mekan ve merkezi bir örgütlenme olmadan gelişen bu hareket/aktivizm türü, yeni toplumsal hareketlerin yönünü ve eylem alanını değiştirmekte, dünyada farklı coğrafyalarda iktidarları ve politikalarını etkilemektedir. Çalışmada siber uzam ile gerçek uzamın yakınlaşması ile eylem alanı genişleyerek etkileri sokağa inen Dijital Aktivizm kavramı hangi parametreler ile şekillendiği incelenecektir. Yeni toplumsal hareketler bağlamında Dijital Aktivizm Manuel Castells’in “ağ toplumu” kavramı ve küreselleşme tartışmaları ışığında ele alınacaktır.

ÇAĞDAŞ SANATTA YENİLİK VE YENİLİKÇİLİK

JİA JOURNAL, 2021

Günümüzde yenilik ve yenilikçilik kavramları ‘inovasyon’ terimi kapsamında çokluk sanat dışı örgütlenmeler (fen bilimi alanları, ekonomi ve iş çevreleri vb.) tarafından kullanılmaktadır. Oysa tarihsel süreç içinde hareket eden sanat alanı, sözü edilen sürecin farklı parametrelerinde bu kavramlarla işbirliği yapmaktan geri durmamıştır. Burada, sanat alanında varlığı bilinen ancak alanyazın çalışmalarında kısmi değerlendirmelere tâbi tutulan yenilik ve yenilikçilik kavramlarının ‘durum’u irdelenmiştir. Bu çalışma sanatsal anlamda yeniliğin belirleyicileri ile ilgilidir. İlk olarak, yaratıcı süreçte sanatsal yenilikte biçim ve içeriğin anlamını sanatçı, sanat eseri, alımlayıcı (izleyici) ve dış gerçeklik bağlamında, ikinci aşamada ise sanatsal yeniliğin organizasyonel belirleyicileri hakkındaki literatürü gözden geçirerek boşluklar belirlenmeye çalışılmıştır. Özellikle, mevcut araştırmaların çoğunlukla makro-çevresel faktörlere odaklandığı düşünülürse, yenilik ve yenilikçilik bağlamlı sanat bileşenlerinin her biri tarihsel sürecin farklı parametrelerinde ele alınmış olmasına karşın, bu kapsamdaki sanatçıların sistem içindeki rollerinin görmezden gelinme eğiliminden söz edilebilir.

KÜLTÜREL SÖMÜRGECİLİĞİN MEŞRULAŞTIRILMASI: 20. YÜZYIL SANATINDA “PRİMİTİVİZM”- KABİLE SANATI VE MODERN SANAT ARASINDAKİ YAKINLIKLAR

Sanat Yazıları, 2022

20. yüzyılda sömürgeciliğin yasaklanmasına rağmen, etnografya müzelerinde Batılı olmayan nesnelerin seyirlik nesnelere dönüşmesiyle sömürgeciliğin kültürel etkilerinin devam ettiği söylenebilir. Başka bir örnek de köle olarak doğan ve köleliğin yasak-lanmasından sonra “sanat” çalışmalarıyla yaşamını sürdüren Bill Traylor için MoMA’nın (Modern Sanat Müzesi) önce “ilkel”, “yabani” daha sonra da övgü dolu bir yaklaşım tercih etmesidir. Bu da kurumsal sanat sisteminin önce reddettiğini, sonra kendi içine aldığını ve “övünme” mekanizmasıyla öğüttüğünü göstermektedir. Bu çıkarımla William Rubin’in Batılı olmayan nesneler ile Batılı sanatçıların eserlerini 1984 yılında MoMA’da bir araya getirmesi “yüzleşme” bağlamında önemlidir. Bununla birlikte, bu serginin kültürel sömürgecilikle yüzleşip yüzleşmediği veya mevcut sanatın kurumsal sistemini meşrulaştırıp meşrulaştırmadığı sorusu bu çalışmada incelenmiştir.