Ekonomi-Politik Bağlamda Yaşanan AK Parti- Cemaat Olaylarının Türk Basınına Yansımaları: Yeni Şafak, Star, Zaman, Bugün ve Milliyet Gazeteleri Örneği (original) (raw)
Related papers
Türk Medyasinda Ekonomi̇-Poli̇ti̇k Bağlamda Ulusal Ki̇mli̇k Ve Temsi̇l
the Journal of Academic Social Sciences
Ulus devletlerin büyük bölümünün kurucu miti, homojen bir ulus yaratma ve mevcut topraklar ile iktidarı bu yolla koruma kaygısı olarak ortaya çıkmaktadır. Sözü edilen koruma ve/veya korunma pratikleri dâhilinde en çok öne çıkan olgu ise; ulus devlet misyonu çerçevesinde, ulusal-milli değerlerimizi üzerinden tanımladığımız uluslararası ötekilerimiz ve bu ötekilere dair, ulusal tüm araçlarla aldığımız önlem ile ürettiğimiz pratiklerdir. Medya ise, toplumları inandırmada çağın en büyük gücü olarak ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda, çalışmanın temel kaygısı da, 'dördüncü güçten birinci güce' uzanan bir sıfatlandırma çerçevesinde tartışmalara konu olan medyanın, ulusal ve uluslararası kaygı ile çıkarlar ekseninde nasıl ve ne ölçüde işlevsel hale gelebildiğini, Türkiye'de belirginleşen bir örnek olay üzerinden ortaya koyabilmeye yönelmiştir. Söz konusu yaklaşım; belirli olaylar, konular ve muhataplar üzerinden belirginleşen örneklerle ortaya konulabilmektedir.
Türk Basınının Ekonomi Politik Yapısı
XI. INTERNATIONAL CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES, CHINA TO ADRIATIC, 2019
Türkiye’de basın ve gazetecilik faaliyetleri Avrupa’ya kıyasla oldukça geç başlamış olmasına rağmen Türk medyası özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısında başta Avrupa ve dünyada yaşanan değişim ve dönüşümlere ayak uydurmuştur. Medyada yaşanan değişim ve dönüşümler teknolojik gelişmelerden olduğu kadar ekonomi politik yapıdan da olmuştur. Ekonomi politik kaynaklı değişimler sahiplik yapısı alanında olmuş ve medyada büyük dönüşümlere neden olmuştur. Dünya genelinde hâkim olan liberal ekonomi politikalarının bir sonucu olarak çeşitli sektörlerde zengin olan sermayedarlar medyaya yatırım yapmaya başlamış ve medya bir sektör olarak diğer alanlarla (özellikle kitle iletişimi anlamında radyo ve televizyon alanları başta olmak üzere) birleşerek yatay, dikey ve çapraz bütünleşmiş “medya” ortaya çıkmıştır. Bu politikaların sonucunda medya holdingleri ortaya çıkmış ve medya holdinglerin bünyesinde bir iş kolu haline gelmiştir. Türkiye’de 1980 sonrasında 24 Ocak kararlarının da bir sonucu olarak liberal ekonomi politikaları uygulanmaya başlandı. Liberal ekonomi politikalarının bir sonucu olarak Türk medyası sermayedarların ilgisini çekmeye başladı. Aydın Doğan’ın Milliyet Gazetesi’ni satın almasıyla başlayan gazeteci kökenli patronlardan holding sahiplerine devir etme işlemi 2000’li yılların başlarında tamamlandı. Bugün Türk medyasının neredeyse tamamı bir holdingi olan iş adamlarının kontrolünde bir iş kolu halindedir. Burada ortaya çıkan en önemli sorun ise medyanın çok sesliliği sağlamaktan uzak bir konumda olmasıdır. Bir gazete çıkarmak ya da ulusal çapta bir radyo ya da televizyon yayını yapmak büyük bir sermaye gerektirmektedir. Medyanın şuan içinde bulunduğu durum çok sesliliği engellemekte ve sermaye, güç ve iktidar sahiplerinin çıkarlarını zedeleyici yayınlardan uzak durmakta ve bir anlamda kamu yararı tamamen arka plana itilmektedir. Bugün Türk medyası bir elin parmaklarını bile geçmeyecek kadar az elit tarafından kontrol edilmektedir. Bu çalışmada 2020 yılına girerken Türk medyasının fotoğrafını çekmek amaçlanmaktadır. Bu anlamda medyanın sahiplik yapısı ve medya sahiplerinin holdinglerinin hangi iş kollarında yer aldığı ve bu durumun medyanın haber yapmasına ne gibi etkileri olduğu temel araştırma sorusunu oluşturmaktadır. The Turkish media has kept pace with the changes and transformations in Europe and the world media especially in the second half of the 20th century even though journalistic activities in Turkey started quite late compared to Europe. The changes and transformations in the media have been due to economic developments as well as technological developments. Changes in the political economy stemmed from ownership structure and led to major transformations in the media. Investors who are wealthy in various sectors have started to invest in the field of media as a result of liberal economic policies prevailing all over the world. The horizontal, vertical and cross-integrated media occurred (especially in the fields of radio and television in terms of mass communication) after the media has merged with other fields. As a result of these policies, media conglomerates emerged and became a business line within the media holdings. As a result of the decision of 24 January 1980, Turkey began to be implemented liberal economic policies. As a result of liberal economic policies, the Turkish media began to attract the attention of investors. The process of transferring the ownership of media organizations from the bosses of journalist origin to the owners of the holding started with the acquisition of Milliyet Newspaper by AydınDoğanand it was completed in the early 2000s. Today, almost all of the Turkish media is in the form of a business line under the control of businessmen. The most important problem that arises here is that the media is far from providing polyphony. Publishing a newspaper or broadcasting radio or television on a national scale requires substantial capital. The current state of the media hampers polyphony and avoids publications that damage the interests of capital, power and power owners, and in a sense, the public interest is pushed completely into the background. Today, Turkish media is controlled by a few elites who can count on the fingers of one hand. In this study, it is aimed to photograph the Turkish media as it enters 2020. In this sense, the main research question is the ownership structure of the media and the business lines in which the media holdings hold and what impact this situation has on the media reporting.
Yazılı Basındaki Siyasi Haberlerin Ekonomik Bağlamı
International Journal of Academic Value Studies (Javstudies JAVS), 2021
This article was checked by intihal.net Öz Geleneksel ve dijital versiyonlarıyla insanların genel bilgi alma kaynaklarından biri olan medya, "eğlence, boş zaman geçirme, toplumsal farkındalık sağlama" gibi birçok işleve sahiptir. Medya, belirtilen işlevleri yerine getirirken temelde haber unsurunu kullanmaktadır. Haber metinlerinin yazılması ve yayınlanması aşamalarında birçok etki/kontrol mekanizması devreye girmektedir. Medya kuruluşları, ekonomik-politik anlamda yakın ilişkide olduğu kurum ve kuruluşlara karşı eleştirel haber yapmakta çekinmektedir. Haberciliğin temel işlevlerinden biri olan bilgi verme süreci belirtilen bu kaygı sebebiyle sekteye uğramaktadır. İçerik Çözümlemesi yönteminin kullanıldığı bu çalışma kapsamında yazılı basın örneklerinden biri incelenmiştir. Medya, ekonomi ve siyaset kurumları arasındaki ilişki hakkında bilgi vermeyi amaçlayan bu çalışmada elde edilen literatür taraması verileri uygulama bulgularıyla örtüşmektedir. Diğer bir ifadeyle elde edilen bulgular, belirtilen üç kurum arasında net bir ilişkinin varlığını ve medya içeriklerinde ekonomik-politik ilişkilerin belirleyici olduğunu göstermektedir. Medya kuruluşlarının, bu tarz ekonomik-politik etkiler/baskılar altında kalmaması için kendine özgü gelir modellerini geliştirmesi ve medyanın ve medya içeriklerinin üzerindeki kontrol baskısının azalmasına katkı sağlayacaktır.
2012
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Yapılan araştırmada Ak Parti Döneminde Türkiye-İran ilişkileri incelenmiştir. Belirlenen gazete örneklerinin Türkiye-İran ilişkilerini nasıl ve ne şekilde ele aldığına dair sonuçlar elde edilmeye çalışılmıştır. Bunun için medyanın dış politikayla olan ilişkisini inceleyen makalelerden yararlanılmış ve örnek olaylar belirlenerek bunlar üzerinden Türkiye-İran ilişkileri incelenmiştir.Dünya gündemini oldukça meşgul eden ülkelerden biri olan İran, Türk medyasında da en çok yer alan konulardan birisi olmuştur. Siyasal rejimi ve nükleer programı, başta ABD olmak üzere Batı'yı oldukça rahatsız etmiş ve bu yönde çok fazla eleştiriye hedef olmuştur. Bu ortamda...
Türk Siyasal Hayatında Resmi İlânların Basın Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi
VOLUME-II BOOK OF FULL TEXTS 6th INTERNATIONAL EUROASIA Congress on Scientific Researches and Recent Trends, 2020
İktidarlar faaliyetlerini sürdürebilmek, kalıcı hale gelmek, kamuoyunu etkileyebilmek gibi unsurları gerçekleştirmek için yasama, yürütme ve yargı erklerini ellerinde bulundurmayı amaç edinirken, dördüncü güç olarak da basını etki altına almak istemektedir. Basının etki altına alınması yasal düzenlemeler ile olabileceği gibi daha çok maddi yardımlar vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Medyanın ekonomi politiğinde yıllar içinde gerçekleşen değişim elbette Türkiye’de de görülmektedir. 1950’li yıllara kadar gazete patronlarının gazetecilikten yetişmiş kişiler olduğu bilinmektedir. 1950’den sonra farklı iş kollarında faaliyet gösteren iş insanlarının basın ile ilgilenmeye başladığı, özellikle 1980’den sonra ise geleneksel medya patronlarının piyasadan çekilerek, basının sahiplik yapısının değişmeye başladığı görülmektedir. Böylelikle basın kuruluşları büyük holdinglerin bünyesine geçmiş ve söz konusu holding patronları ellerinde bulundurdukları bu basın kuruluşlarını adeta bir “silah” olarak kullanmaya başlamıştır. Kamuoyunu etkilemek ve yönlendirmek için büyük bir işlevi olan basın kuruluşlarının, iktidarlar özelinde yaptığı yayınların biçiminin de iktidarlar tarafından büyük önemi bulunmaktadır. Resmi ilânlar kanun, tüzük ve yönetmeliklerle yayınlanması mecburi kılınmış, devlet kurumlarına ait ilanlardır. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar geçen süreçte de resmi ilânların yayınlanması da gazeteler aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bu ilânlar 1923-1931 yılları arasında devlet eliyle dağıtılmış ve bu döneme “serbest dönem” adı verilmiştir. 1931 yılında resmi ilânların dağıtımı işini Türk Maarif Cemiyeti üstlenmiş ve bu görevi 1943 yılına kadar devam ettirmiştir. Bu tarihten itibaren görevi Türk Basın Birliği devralmış ve 27 Mayıs 1960 darbesiyle ülke yönetimine el konulmasına kadar bu kurum, resmi ilânların dağıtımı işini yürütmüştür. 1960 darbesi ile birlikte Milli Birlik Komitesi, gazete sahiplerinin de görüşlerini alarak 195 Sayılı Basın İlân Kurumu’nun Teşkiline Dair Kanunu hazırlamış ve yürürlüğe koymuştur. Bu kanunla birlikte günümüze kadar resmi ilânların dağıtımını, Basın İlân Kurumu gerçekleştirmiş ve gerçekleştirmeye devam etmektedir. Bu çalışmanın amacı resmi ilânların iktidarlar tarafından, basını kendi yanına çekebilmek için bir vesayet aracı olarak kullanıp kullanmadığını belirlemeye çalışmaktadır. Söz konusu ilân bedelleri ile iktidarların kendi yanında ve lehine yayın yapan gazetelere maddi kaynak aktarımı yapıp yapmadığı konusu, Türk basınının özgürlüğü ve ekonomi politik yapısı ile ilgili tartışmaların temelindeki en önemli konulardan biridir. Anahtar Kelimeler: İktidar, basın, resmi ilânlar, vesayet
Selçuk İletişim, cilt.14, sa.2, 2021
Bu çalışmada, Türkiye'yi etkisi altına alan COVID-19 pandemi sürecinin alternatif ve ana akım basında, siyasi kutuplaşma kavramından hareketle ne ölçüde ve nasıl sunulduğunun araştırılması amaçlanmıştır. COVID-19 pandemisi halk sağlığını ilgilendiren bir mesele olduğu için, sürece ilişkin üretilen haber metinlerinin gazetelerin siyasi yönelimlerinden bağımsız olması beklenmektedir. Bu bağlamda, çalışmada araştırma nesnesi olarak ideolojik yönelimi görece "merkez medya" konumundaki iki gazete seçilmiştir. Ekonomi politik anlamda ana akım ve alternatif medya olarak tanımlanabilecek iki farklı gazete olan Hürriyet ve Gazete Pencere, nicel ve nitel analiz yöntemleri kullanılarak incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, Gazete Pencere, COVID-19'a ilişkin haberleri daha çok "Vaka ve ölüm sayılarının doğru verilmemesi" ve "Devlet yetkililerinin kısıtlamalara uymaması" konuları üzerinden çerçevelerken, Hürriyet gazetesi COVID-19 haberlerini, "yurttaşların tedbirlere uymaması" ekseninde yansıtmaktadır. Bu durum, Türkiye'deki iktidar ve muhalefet kanadındaki aktörlerin argümanları ile uyumluluk taşımaktadır. Aynı zamanda iki gazetede de politikacıların bilim insanlarından daha sık yer aldığı görülmektedir. Çalışmada, kutuplaşmış politik ve toplumsal alandaki güç ve iktidar mücadelesinin-sağlık konusu ön planda olmasına ve gazetelerin görece merkez medya konumlarına rağmen-medya alanında da kendisini gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.
1929 Ekonomik Krizi'nin Türk Basınına Yansımaları
Sosyoloji Dergisi, 2007
Özet: Bu çalışmada 1929 krizinin Türk basınına ne şekilde yansıdığı, kriz'in ülkemizde nasıl algılandığı araştırılmış ve 1929 krizi ile bağlantılı olarak dönemin genel görüntüsüne ulaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmada tarihsel bir olayın ülkemiz basınına nasıl yansıdığı araştırıldığından, kriz yıllarında ülkemizde çıkan belli başlı gazete, dergi ve kitaplar taranmıştır. Anahtar Kelimeler: 1929 krizi, Türk basını, gazete, dergi. Abstract: This article aims to show the reflections of Turkish press to the ways 1929 economic crisis and perceptions in Turkish society about the crisis. Related to the 1929 crisis it is also aimed to reach a general outlook of that era. Mainstream newspapers, periodicals of that term (including 1929 and 30s) were examined in the frame of the research. Also, several books that we considered related to the 1929 crises had been examined and evaluated in the study.