Filyos -Tios Arkeolojik Araştırmalarının Bugünü Yarını & Tios Antik Kenti Epigrafik Araştırmaları ve Buluntuları, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Filyos Söyleşileri I, 8 Ekim 2021, 14:30, Online Sunum/Presentation, Zoom (Şahin Yıldırım ile) (original) (raw)

Bülent Öztürk, Batı Karadeniz'de Bir Antik Kent Kazısı: Tios (Filyos) [Tios (Filyos): Excavations at an ancient city on the western Black Sea Region of Turkey], Arkeoloji Sanat 127 (2008) 133-146 [İ.F.Sönmez ile]

The ancient city of Tios is located in the Filyos township of the Çaycuma District of Zonguldak province, in the western Black Sea region. The archaeological excavations at Tios were started with the co-operation of the Museum of Karadeniz Ereğli and the Department of Archaeology, University of Trakya in the summer of 2006, and continued in the summer of 2007, under the direction of Prof. Dr. Sümer ATASOY. The excavations are financed by the Governorship of Zonguldak and Ministry of Culture and Tourism. Visible remains of the ancient city – the coastal defensive walls, castle walls, aquaduct, theatre, defensive tower, vaulted gallery, a number of tombs and the port with its breakwaters – dated to the Roman and Byzantine periods. Field work in 2007 included excavations at the acropolis, city centre, theatre and necropolis, surface artefact collections were made, and geomagnetic studies were carried out. In the city centre the remains of a nymphaeum, bath, and paved roads were partially uncovered; many small finds were made. In addition, work started on evaluating the Greek and Latin inscriptions of the city.

“Tios'tan Filyos'a Kentin Adı (The name of the city from Tieion / Tios to Filyos)", Sümer Atasoy – Şahin Yıldırım (ed.), Zonguldak’ta Bir Antik Kent: Tios. 2006–2012 Arkeolojik Çalışmaları ve Genel Değerlendirme, Ankara 2015, 28–43.

In ancient sources from Hellenistic period till the end of Byzantine period the city is spelt in various ways, including Τίειον, Τίον, Τήϊον, Τίος in Greek and Tieium, Tium, Tios in Latin; the ethnikon is spelt as Τιανός/Τειανός, Τιανεύς, Τιανή in Grek and Tianos in Latin. The first mention of the site is in the work of geographer Pseudo-Skylaks such as Τίειον. In Roman Period inscriptions we see the forms of Τίος/Τείος in Greek and Tium in Latin. As Τίος is used in ancient sources as the name of this settlement, a personal name and name of the god Zeus, there are different explanations about the root of this name in modern sources. Byzantine author Stephanus Byzantinus, quoting from Herennius Philon (c. 64–141 AD) in his Ethnika, tells us that a Milesian priest Tios was the founder (= ktistes) of this colony, as the leader of other Milesian colonists. His phrase apparently provides us with the explanation of where the name Tios comes from. Confirming this information we can see the depictions of (the priest?) Tios on Roman Imperial Period coins from Tios. However, it is known that in the Roman Imperial Period the names of the cities were linked with Hellenic deities or heroes in order to establish a legendary foundation and Hellenic roots for their histories. Stephanus Byzantinus, quoting from Demosthenes of Bithynia in the same paragraph, also gives a different explanation that Pataros, a Thracian leader who invaded the Paphlagonia region, established the settlement of Tios and named it in honour of Zeus, as Tios. He correlates the words Tios and Zeus. Other scholars think that the word Tios comes from Dios, the genitive form of Zeus; in some new Phrygian inscriptions that were found in the regions of Galatia and Phrygia we see the genitive form ‘Dios’ converted into Tios In the portalan maps of the Middle Age the name of the coastal site is written as Tio, Thio, chauo Thios and κάβο τοῦ Τίο. The territory of the region, from the beginning of 18th century, visited by archaeologists, epigraphists, embassadors and missioners. These all works and the geographical dictionaries of the age mentioned the settlement as Thios, Tillios, Falios, Failos, Filios, Filias, Falios, Filiyas which show us where the modern name Filyos come from.

A. Baran & N. Dirlik & R. Kendirci, “Tios Akropol Tapınağı 2011-2012 Yılı Çalışmaları / Excavations on the Acropolis Temple in 2011 - 2012” S. Atasoy & Ş. Yıldırım (eds.) Zonguldak'ta Bir Antik Kent: Tios - An Ancient City in Zonguldak: Tios, Zonguldak 2015, 124-159.

The temple in the acropolis of Tios (Filyos-Zonguldak) has been excavated and investigated by our team during the seasons of 2011 and 2012. It was understood after these investigations that the temple was a Roman temple stood on a high podium with 11 steps. There are two crypts inside the podium and while one of them below the cella has vault, the other one under the pronaos is smaller and in worse condition. The temple looks south towards the city and has dimensions of 15,40 x 31,40 on euthynteria level and 14,20 x 24,50 m on stylobate level without the steps. It was built in Corinthian order and having 6 x 11 columns. Today the core of the temple which was built with mortared rubble walls and their andesite coating blocks are mostly visible and unfortunately only a small part of original limestone podium arrangement is preserved on the eastern side. The columns and entablatures were of white marble according to the small fragments uncovered during the excavations. There is no information about the deity of the temple but Zeus seems to be the most probable god. It should have been built between the second half of the second century AD and the first half of the third century AD. A coin uncovered at foundation level and the style of the architectural decoration most probably point to the reign of Alexander Severus (222-235 AD).

Dionysos Kültü Dernekleri, Tarikat ve Cemaatleri, Aktüel Arkeoloji 85 (Mart-Nisan 2022) 80-99

Aktüel Arkeoloji, 2022

Tabiatın süregelen doğum, yaşam ve ölüm deviniminin insanların zihnindeki yansımalarından vücuda gelmiştir Dionysos; kendisini doğuran toprağın, topraktan yeşeren asmanın, asmadan üreyen üzümün, üzümden dönüştüğü şarabın, şarabın yarattığı sarhoşluğun, sarhoşluğun getirdiği özgürlüğün, bunun vardığı çılgınlığın, kontrol edilemez gücün, ruhun ölümsüzlüğünün, doğanın erişilmez gizemlerinin, çobanların, sığırtmaçların, kadınların ve sanatçıların tanrısıdır. Doğumuna atfedilen iki hikâyeden, üzümden şarabın yapılışını ve özgürlüğe ulaşmayı mitleştiren ilkinde, önce babası Zeus'un yıldırımlarıyla yaktığı hamile annesi Thebai Kralı Kadmos kızı Semele'nin karnından prematura olarak, sonra ise dikildiği Zeus'un baldırından yeniden doğmuş; ikincisinde ise önce Zeus'un saklandığı mağarada "yılan" kılığında gizlice ilişki toprağın toprak tanrıçası Demeter'in kızı Persephone'den doğmuş,sonrasında öfkeli Titanların vücudunu parçalamasıyla kalbi ve kalan uzuvlarıyla Parnassos Dağı'nda yeniden vücut bulmuştur. Her iki hikâyede (kışın ölerek yer altına çekilen ve baharda yeniden canlanan tabiat gibi), "doğması", "ölmesi", "ikinci olarak yeniden doğması (bisgenitus)"; hikâyelerin devamında, büyüdüğü, eğitildiği, olgunlaştığı, özgürleştiği süreçte rol verilen Su Perileri Nymphe'ler, Satyros'lar, Silenos'lar, Korybas'lar ve Pan'ın ve sonradan en sadık/ coşkulu kadın müritleri olan Mainas'ların ve Bakkha'ların Dionysos'un yanında ayrılmaz yoldaşları olmasını sağlamıştır. Tiyatro oyunlarında, tören alaylarında, gizli ya da herkese açık dinî ayinlerden bilinen bu yoldaşlık; insan elinin yaratıcılığıyla can verilen heykeltıraşlık eserleri, lahitler, seramik ve duvar resimleri ile mozaik betimlerinde karşımıza çıkabilmektedir. Dionysos ve Bacchus himayesinde Roma, Pompeii ve Batı - İç Batı Anadolu'da kurulan bazı özel dinî kült ve cemaat grupları şunlardır: ROMA'DA BACCHUS KÜLTÜNÜN TARİKAT YAPILANMASI VE BACCHANALIA ŞENLİKLERİ POMPEII BACCHUS GİZEM TARİKATI VE GİZEMLER EVİ ANADOLU'NUN DIONYSOS KÜLT GRUPLARI VE TARİKATLARI: PHRYGIA'DAKİ MYSTAI CEMAATLERİ

İran ve Doğu Anadolu Bölgesinde Gerçekleştirilen Arkeoloji Çalışmalarının Dünü, Bugünü

İran ve Doğu Anadolu Bölgesinde Gerçekleştirilen Arkeoloji Çalışmalarının Dünü, Bugünü, 2019

İran coğrafyası ve Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki arkeolojik merkezlerde ele geçen arkeolojik bulgular en azından MÖ IV. binyıldan itibaren bölgeler arasında kültürel iletişim olduğunu göstermektedir. Anadolu’nun kuzeyinde Karadeniz Dağlarının güney eteklerinden güneyde Maraş hattına, batıda Kızılırmak ve Fırat Havzası’ndan Kuzeybatı İran’a daha doğuda Urmiye Gölüne kadar uzanan geniş coğrafyada MÖ III.-II. binyıl süresinde benzer toplumsal yapının hüküm sürdüğü bilinmektedir. Benzer sosyal yapının binlerce yıl devam etmesinin temel sebebi coğrafyaları birbirine bağlayan doğal geçitlerdir. Bu geçitler sonraki yıllarda özellikle batılı araştırmacılar, gezginler ve seyyahlar tarafından kullanılmaya devam edilmiştir. Biz bu makalede İran ve Doğu Anadolu’nun kültürel iletişimini arkeolojik veriler temelli irdeledikten sonra her iki coğrafyada gerçekleşen arkeolojiye dönük araştırma, gezi, kazı çalışmalarının kısa serüvenini ele alacağız. Bunu her iki coğrafyanın araştırma tarihçesini belirli bölümlere ayırarak tamamlayacağız. Bu bölümler yakın tarihler aralığında arkeolojik çalışmalara damga vuran önemli dönüm noktaları tespit edilerek belirlenmiştir.

İstanbul Arkeoloji Müzelerindeki Fildişi Pyksis

Belleten, 2005

Buluntu yeri İstanbul olan, yaklaşık yarısı kırılmış, tabanı kaybolmuş pyksisin üst bölümünde yatay üç sıra profil yer almıştır. Profil üzerinde pyksisin kapağının oturması için oluşturulan üst kısımda da kırıklar vardır. Pyksis üzerinde kabartma tekniğinde "Üç Kahin Kralın (Üç Müneccimin) yeni doğan İsa'ya secdesi" sahnesi işlenmiştir. Katlanabilir küçük bir tabureye oturan Meryem'in ayakları yüksek bir platforma basmaktadır. Başını da örten yumuşak kıvrımlara sahip uzun bir giysisi olan Meryem, elleriyle İsa'yı tutmakta, onu öne doğru uzatmaktadır. Annesinin elleri üzerinde yükselen çocuk İsa'nın annesi gibi uzun ve kıvrımları özellikle belirtilmiş bir giysisi vardır. İsa'da ellerini öne doğru uzatmış, kendisine verilen hediyeyi almaktadır.