Özgürlük Üzerine Bir Deneme (original) (raw)

Frankfurt Okulu'nun kurucu üyelerinden ve 20. yüzyıl eleştirel düşünce dünyasının köşe taşlarından biri olan Herbert Marcuse'nin 1969 yılında, bütün dünyanın halk ayaklanmalarıyla ve toplumsal hareketlerle çalkalandığı sıcak günlerde yayımlanan kitabı Özgürlük Üzerine Bir Deneme ele aldığı konuları ve tespitleriyle günümüzde de önemini koruyor. Bu kısa ama çarpıcı makale, Sol'un teorik ve pratik yeniden inşası ve eleştirel düşüncenin doğru mecralarda ilerleyişinin sağlanması açısından mutlaka okunması ve derinlemesine irdelenip tartışılması gereken eserlerin başında gelir. İleri endüstri toplumuyla rekabete giren sosyalist blok, bu rekabetin bir sonucu olarak, kendi hedeflerinden saparak rekabet ettiği sistemin değerlerinin egemen olduğu bir sisteme kaymıştır. Bu kayma, Marcuse'ye göre, geleneksel özgürlük anlayışını geçersiz kılmıştır. Artık, insanların gereksinimleri özgürce kendileri tarafından geliştirilmediği için, “herkesten yeteneğine göre, herkese gereksinimine göre” ilkesinin işe yaramayacağı bir aşamadayız. Öyle ki, kendilerinin özgürce geliştirdikleri gereksinimlere sahip olmadıkları sürece, üretim araçlarının işçiler tarafından sahiplenildiği durumda bile, toplum baskıcı bir toplum olabilir. Dolayısıyla, özgürlüğünün olanakları başka yerlerde aramak gerekir. Marcuse de, Özgürlük Üzerine Bir Deneme kitabında, bu yeni durum içerisinde özgürlüğün yeni olanaklarını aramaktadır.

Özgürlük Krizi Üzerine

Düşünen Siyaset, 1999

Önceleri "hürriyet” ile ifade edilen anlam "özgürlük” terimine yüklenmekle sadece bir kelime değişmedi; yaşanan özgürlük krizinin derinliği de gizlenmiş oldu. "Hürriyet" ya da "özgürlük" kelimelerinden hangisini kullanmayı tercih ediyorsak bununla aynı zamanda yaşanan bir kriz karşısında takınılan tutumu da yansıtırız. Özgürlük krizi, bireysel iradeyle ilgili olan özgürlükten başayıp toplumsal-siyasal özgürlükle ilgili daha geniş bir alana gidiş gelişler yapılabilir. Tanımlarından yola çıkarak özgürlüğün ne olduğunu anlayıp, bireysel ve toplumsal alanda onun somutlaştığı durumları göstererek açıklamak seçilen yollardan sadece biridir. Diğer bir yol da, özgürlüğü bu tanımlardan özgürleştirmek veya sadece düşüncede var olan fakat somut tezahürleri ve mevcudiyeti olamayan soyut bir kavram olarak ortaya koymaktır. Tamamen nesnel bir tanımın olmayışından dolayı da bir çok tanımlamaya konu olduğunu göz önüne alırsak bu deneme özgürlük üzerindeki konuşmaların, özgürlüğü değil de bizi, ya da bununla beraber tanımlan insanı ve zamanı göstererek özgürlük krizi/ni -içinde- yaşayan "bizi" ve kendimizi anlattığını göstermeye yarar.

Laiklik Üzerine Bir Deneme

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bugüne değin her zaman gündemde kalan bir tartışma: laiklik tartışması. Özellikle orta doğu coğrafyasının ve batı dünyasının tarihsel varoluşu ve yapısal dinamiklerinin farklılıkları bu tartışmanın en temel nedenlerinden biri. İslam coğrafyasındaki farklı devlet ve yönetim uygulamaları göz önüne alındığında batı tarzı laiklik uygulaması en açık haliyle sadece Türkiye Cumhuriyet'inin kuruluşunda gözlemlenir. Yine de az önce bahsettiğimiz tarihsel ve yapısal farklılıklar nedeniyle laikliğin batı dünyasındaki yorumu ile Türkiye pratiği arasında gözle görülür bir ayrım vardır. Bu nedenle İngiliz tarzı " secularism " ya da Fransız İhtilali sonrasında yoğunluklu olarak kendini gösteren Fransız " laisizm " anlayışından ziyade Türkiye'de geçmişten günümüze uygulanan laikliğin kendine has, sui generis bir biçimi olduğunu söylememiz sanırız yanlış olmaz.

Özgürlükler Ülkesi -

Tüm tanrıça heykellerinin en büyüğü ve en önemlisi, 19,5 fit yüksekliğinde devasa bir bronz heykel olan Silahlı Özgürlük Tanrıçasıdır. Capitol'ün kubbesinin en tepesinde duruyor; bu nedenle Washington Anıtı dışında Washington D.C.'deki en yüksek mevkidedir. Bu heykelin sahip olduğu ismi almasının siyasi sebepleri olduğu kadar görünüşü ve giyimiyle de ilgiliydi ama aslında heykelin gerçek adı “Columbia” olmalı. ” Dünyanın belli başlı ülkelerinin çoğunun bir koruyucu tanrıçası vardır. Örneğin, İngiltere'de ona Britannia denir ve Fransa'da tanrıça Marianne vardır. Bağımsız bir Amerika Birleşik Devletleri bu konuda farklı olmayacaktı ve hatta Amerikan Bağımsızlık Savaşı'ndan önce, Amerika Birleşik Devletleri'nin tanrıçası Columbia'ydı ve bu aynı zamanda Washington D.C.'nin bulunduğu bölgenin adıydı. Capitol'ün kubbesindeki temsili, güneşin her gün şehrin üzerinde doğduğu doğuya bakıyor. Toplanabilecek tüm beceri ve özveri ile yeni şehir, kuzey ve güney eyaletleri arasında sıkışıp kalmaya başladı. Hem Virginia hem de Maryland isimleri, olup bitenler için tamamen uygundu, çünkü her birinin tanrıça ile bir rezonansı vardı. Bu arada, şehrin içinde bulunduğu federal bölge de Büyük Tanrıça'nın “Columbia” adındaki bin adından birini taşıyordu.

Özgür İnsan Olmak İçin Büyümek

Eleştirel Pedagoji Dergisi (Sınavlar Özel Sayısı), 2017

Bu yazı Susan Neiman'ın "Niçin Büyüyelim?/Çocuksu Bir Çağ İçin Altüst Edici Düşünceler" adlı kitabı üzerine tuttuğum notlara dayalı değerlendirmelerden, yorumları içeriyor. Büyümeyi özgürlük ve sorumlulukla ilgili etik ilkelere sahip olmak olan gören yazarın düşünceleri, eğitime farklı bir yönden de bakmamızı sağlıyor.

Loading...

Loading Preview

Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.