Duygular Bilişsel mi? Merhametin Gücü Üzerine (original) (raw)
Related papers
Yönetilen Duygular: Hemşirelikte Duygusal Emek
Uluslararası Hakemli Hemşirelik Araştırmaları Dergisi, 2018
Amaç: Bu derlemede, günümüzde örgütler için önemli olan duygusal emek kavramının hemşirelik alanındaki önemine dikkat çekmek amaçlanmıştır. Yöntem: Makale yazımında yararlanılan kaynaklara Google Akademik, YÖK Tez, Medline, ScienceDirect veri tabanlarına Türkçe olarak “hemşirelik”, “duygusal emek”, “duygusal emek davranışları” anahtar kelimeleri, İngilizce olarak “nursing”, “emotional labour”, “emotional labour strategies” anahtar kelimeleri girilerek ulaşıldı. Bulgular: Duygusal emek, çalışma yaşamında duyguların düzenlenmesi sürecinde harcanan emektir. Duygusal emeğin amacı müşteride duygu değişikliği yaratmaktır. Çalışanın işi gereği harcamış olduğu fiziksel ve zihinsel emeğin yanında ayrı bir emek türü olarak kabul edilmektedir. Hemşirelik duygusal emeğin yoğun yaşandığı meslekler arasında gösterilmektedir. Duyguların düzenlenmesinde çerçeveyi örgütlerin belirlemiş olduğu duygusal davranış kuralları oluşturmaktadır. Bu duygu değişikliği işin gereğine göre müşteriyi iyi hissettirmek ya da kötü hissettirmek yönünde olabilir. Üç farklı duygusal emek davranışı vardır. Yüzeysel davranışta çalışan gerçekte var olan duygularını gizler ve sadece davranışlarını değiştirir. Derinlemesine davranışta ise çalışan gerçekte var olan hisleri ile davranışlarını birbiriyle örtüşecek şekle sokmaya çalışır. Böylelikle yaşanan duygular ile sergilenen davranış arasındaki fark azalır. Kimi zaman ise çalışan tarafından sergilenmesi beklenen duygu ve davranış hali hazırda hissediliyor ya da zamanla bir alışkanlık haline gelmiş olabilir. Bireylerin içlerinden geldikleri biçimde karşısındakilere duygularını ve davranışlarını yansıttığı bu davranış türü samimi davranış olarak isimlendirilir. Duygusal emeğin sonuçlarına bakıldığında (iş doyumu, tükenmişlik, işten ayrılma niyeti vb.) örgütler ve çalışanlar açısından olumsuz sonuçları olduğu gibi olumlu sonuçlarının da olduğu ortaya konmuştur. Sonuç: Çalışma yaşamında meta haline gelen duygusal emek, hemşireliğin göz ardı edilmemesi gereken bir bileşenidir ve sağlık kuruluşları tarafından yönetsel süreçlerde mutlaka dikkate alınmalıdır. Aim: This review aims at drawing attention to the importance of emotional labour in nursing. Method: The access to the resources has been provided by searching for "nursing", "emotional labour” and “emotional labour strategies” keywords in both Turkish and English languages in Google Academic, YÖK Thesis, Medline and ScienceDirect databases. Results: Emotional labour is defined as the management of the feelings in workplace. Emotional labour aims to change the customer's feelings and is accepted as a kind of labour, like physical and mental labour. Nursing is considered as one of the professions that include substantial amount of emotional labour. In the regulation of emotions, the framework is formed by the emotional display rules determined by the organizations. The change in emotional labour may either be towards making customers feel good or making them feel bad. There are three types of emotional regulation strategies pursued by employees. In surface acting, an employee focuses only on modifying the outward expressions and deceiving others about how s/he really feels. In contrast, deep acting involves attempting to regulate their inner feelings in order to feel the desired emotions. Sometimes an employee does not try to seem happy or sad but rather expresses emotions spontaneously. This is called genuine emotion. Upon reviewing the consequences of emotional labour (job satisfaction, burnout, intention to leave etc.), it has been suggested that it has both negative and positive effects on organizations and employees. Conclusion: As a result, emotional labour is a component of nursing which must not be ignored and has to be taken into account by health institutions in the managerial processes.
Ci̇nselli̇k Ve Duygular: Bi̇r Gözden Geçi̇rme
DergiPark (Istanbul University), 2023
Cinsellik, partnerleri yakın temasa sokan itici bir güçtür. Çoğu insan için tatmin edici bu olağan deneyim, sağlıklı ve eğlenceli bir yaşamın önemli bir parçasıdır. Cinsellik, cinsiyeti, cinsiyet kimliklerini ve rollerini, cinsel yönelimi, erotizmi, zevki, samimiyeti ve üremeyi kapsamaktadır. Cinsellik; düşüncelerde, fantezilerde, arzularda, inançlarda, tutumlarda, değerlerde, davranışlarda, uygulamalarda, rollerde ve ilişkilerde deneyimlenmekte ve ifade edilmektedir. Arzu, uyarılma ve orgazm; cinsel tepki döngüsünün üç temel aşamasıdır. Her aşama benzersiz fizyolojik değişikliklerle ilişkilidir. Cinsel aktivite; sinir sistemi, endokrin sistem, damar sistemi ve cinsel heyecan, ilişki ve doyum aracı olan çeşitli yapılar arasındaki karmaşık etkileşimleri içeren çok yönlü bir eylemdir. Temelde üreme amaçlı olmasına rağmen, aynı zamanda bir zevk kaynağı, doğal bir gevşeticidir. Karşılıklı olarak tatmin edici yakınlık ve ilişki için kişinin öz saygısını ve çekicilik duygusunu desteklemektedir. Cinsellik; biyolojik, psikolojik, sosyal, ekonomik, politik, kültürel, etik, yasal, tarihsel, dini ve maneviyat gibi faktörlerden etkilenmektedir. Güçlü duygular için bir odak noktasıdır ve bu cinselliğe sismik bir hassasiyet vermektedir. Çok çeşitli ihtiyaç ve arzular için duyguları bir iletim şeridi haline getirir: Aşk, öfke, şefkat, saldırgan, samimiyet, romantik, yırtıcı, fedakâr, zevk ve acı, ilgi, şiddet, empati ve güç Cinsellik ile ilgili yapılan klinik çalışmalar, gözden geçirme yazıları ve kitaplar günden güne artmaktadır. Bu ilgi yoğunluğu içinde bu gözden geçirme yazısının amacı cinsellik ve duygu etkileşimi konusunu yeni bir bakış açısıyla sunmaktır.
Çocuk Kli̇ni̇kleri̇nde Çalişan Hemşi̇relerde Merhamet Düzeyi̇ Ve Merhamet Yorgunluğu
Sağlık Bilimleri Dergisi, 2020
Bu çalışma, çocuk kliniklerinde çalışan hemşirelerin merhamet du zeyi ve merhamet yorgunlug unun belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı tu rde çalışılmıştır. Araştırmanın o rneklemini Konya ilinde bulunan ve kurum izni alınan kamu, o zel ve u niversite hastanelerinin çocuk kliniklerinde çalışan 192 hemşire oluşturmuştur. Araştırmanın verileri Ocak 2019'da toplanmaya başlanmıştır. Veriler "Bilgi Formu", "Merhamet O lçeg i", ve "Çalışanlar İ çin Yaşam Kalitesi O lçeg i'nin "Merhamet Yorgunlug u Alt O lçeg i" ile toplanmıştır. Verilerin analizinde sayı, yu zde, ortalama, standart sapma, Mann Whitney U testi ile Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Anlamlılık p<0.05 olarak kabul edilmiştir. Çocuk kliniklerinde çalışan hemşirelerin merhamet du zeyi puan ortalamasının 98.55±11.44 ve merhamet yorgunlug u puan ortalamasının 14.09±8.79 oldug u ve aralarında negatif yo nlu , zayıf du zeyde ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki oldug u bulunmuştur (r=-0.179; p=0.013). Mesleg i tercih etme ile merhamet du zeyi arasında, çalışılan servis, mesleg i ve çalışılan bo lu mu tercih etme durumu ile merhamet yorgunlug u arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.05). Araştırma bulguları dog rultusunda hemşirelerin demografik ve klinik o zelliklerine go re merhamet du zeylerinin yu ksek, merhamet yorgunlug u du zeylerinin du şu k oldug u sonucuna varılmıştır ve merhamet ile merhamet yorgunlug u arasında ters bir ilişki oldug u, hemşirelerin merhamet du zeyi arttıkça merhamet yorgunlug u du zeyinin azaldıg ı tespit edilmiştir.
Duyguların Tarihsel Serüveni ve Tarihte Duygular
Opus, 2021
Duygular uzun yıllar psikolojinin alanında görülmüş ve bireye özgü olarak ele alınmıştır. Duygunun tarihine bakıldığında ise pek çok filozof, sosyolog, antropolog ve tarihçinin ana çalışma konusu olduğu görülmektedir. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden tarihi araştırma yöntemi kullanılarak, duyguların tarihsel seyir içinde nerede yer aldığını keşfetmek ve toplumsal ilişkilerdeki önemini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Yapılan tarihi araştırmaya göre; Antik Yunan’da duygular daha çok erdem kavramı çerçevesinde ele alınırken, Orta Çağ ile birlikte akıl-duygu ikiliğinin sınırlarının keskin bir şekilde çizilerek, duygunun kilisenin boyunduruğu altına girdiği ve günah kapsamında sayıldığı, 17. yüzyılda kolektif duygulardan bahsedilerek toplumsal ilişkileri düzenlemedeki önemli rolünün vurgulandığı, modernleşme süreci ile birlikte belirli duyguların belirli çevrelere özgü olarak görüldüğü, 20. yüzyılda ise bireyselleşen duyguların dijital teknolojiler ile kapitalizmden bağımsız görülemeyeceği üzerinde durulmuştur. Sonuç olarak; tüm dönemlerde, sanılanın aksine duyguların bireysel alana hapsedilmesinden çok, toplumsal ilişkileri düzenlemede anahtar öneme sahip olduğunun, geçmişten günümüze disipline edilmesi, ehlileştirilmesi ve kontrol altında tutulmasının ön plana çıktığı görülmüştür.
Sağlik Çalişanlarinda Merhamet Doyumu Ve Merhamet Yorgunluğunun Sürekli̇ Öfke Düzeyi̇ne Etki̇si̇
Adıyaman University International Journal of Social Science, 2022
Nowadays, it is seen that patients are becoming more conscious and care more about their relationships with healthcare professionals. In addition to the health services they provide, it is important for the quality of health care that healthcare professionals are compassionate in their attitudes and behaviors towards patients. The aim of this study is to determine the effect of compassion satisfaction and compassion fatigue on trait anger level in healthcare workers. The population of the research consists of health workers in Turkey, and the sample consists of 386 health workers, who are reached by convenience sampling method. Study data were obtained through online questionnaires. As a result of the research, an inverse and weak relationship between compassion satisfaction and compassion fatigue; It was also determined that there's an inverse but moderate relationship between compassion satisfaction and trait anger.
Heki̇mlerde Duygusal Zekânin Karar Verme Sti̇lleri̇ Üzeri̇ne Etki̇si̇
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2018
Günümüzde bireyler iş ve özel hayatlarında çevrelerindeki kurdukları ilişkilerde duygusal zekaya ihtiyaç duymaktadır. Kendilerini tanıyan, güçlü ve zayıf yönlerini bilen duygusal zekası yüksek bireylerin sağlıklı kararlar verebilen kişiler olduğu söylenebilir. Karar verme durumu ile karşı karşıya kalan bireyler salt mantık yerine, doğru kararlar alabilmesi için geçmiş tecrübelerine ve güdülerine dayanan duygusal bilgiden yararlanır. Buna göre kendi duygularını bilen, başkalarının ne hissettiğini anlayabilen bireylerin duygusal yeteneklerinden faydalanması beklenir.
Sağlık Çalışanlarında Merhamet Yorgunluğu, Merhamet Memnuniyeti ve Merhamet Korkusu
Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi
Sağlık hizmet sunucuları sağlık hizmetine ihtiyaç duyan bireylere bakım hizmeti verdikleri süre boyunca, bir takım farklı duygular yaşayabilmektedir. Sağlık hizmet sunucularının yaşadıkları bu duygulardan bir tanesi de merhamet duygusudur. Merhamet, sağlık çalışanların sağlık hizmetine ihtiyaç duyan bireylere sunmuş oldukları bakım için önemli bir olgudur. Sağlık çalışanlarının yaşamış oldukları bu merhamet duygusu zaman içinde merhamet korkusu, merhamet yorgunluğu ya da merhamet memnuniyetine dönüşebilmektedir. Bakım hizmeti sağlayanların yaşamış oldukları bu duyguların hem kendilerine hem de bulundukları çevreye birtakım olumlu ya da olumsuz yansımaları olabilmektedir. Bu derleme çalışmasında sağlık çalışanlarının yaşamış oldukları duygulardan bir tanesi olan merhamet duygusundan yola çıkarak, merhamet yorgunluğu, merhamet memnuniyeti ve merhamet korkusu kavramlarına ilişkin alan yazın taraması yapılmıştır. Bu doğrultuda doktorlar ve diğer sağlık çalışanları üzerinde merhamet yorgunluğu, merhamet memnuniyeti ve merhamet korkularının belirlenmesine yönelik araştırmalar yapılmasına ihtiyaç duyulduğu saptanmıştır. Yapılan bu çalışmanın ileride yapılacak farklı çalışmalara da yön göstereceği düşünülmektedir.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
Bu araştırmada, yetişkin bireylerin duyarlık düzeyini belirlemeye yönelik bir ölçeğin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla araştırmacı tarafından daha önce ön çalışması yapılmış olan 37 maddeden oluşan Duyarlık Ölçeği, üniversite düzeyinde eğitime sahip yetişkin popülasyona uygulayarak revize edilmiştir. Araştırmanın örneklemini devlet üniversiteleri arasında seçkisiz örnekleme yöntemi ile seçilen 30 üniversitede görev yapmakta olan akademik personele e-posta aracılığıyla 37 maddelik form gönderilmiştir. Dönüşü yapılan ve eksiksiz olarak doldurulan 397 form verileri kullanılarak açımlayıcı faktör analizi yapılmıştır. Bu amaçla Temel Bileşen yöntemi kullanılarak faktörler belirlenmiş, Varimax döndürme tekniği ile de faktörlerin kolayca yorumlanabilir ve ayrılabilirliği sağlanmıştır. Yapı geçerliliği için; faktör sayısı korelasyon matrisinin öz değeri 1 ve daha büyük olanlarının sayısı ile belirlenmiştir. Faktör yükü değeri ise en az .30 olarak dikkate alınmıştır.Yapılan faktör analizi sonrası ölçek, toplam varyansın %52.98' ini açıklayan 15 madde ve 4 alt boyuttan oluşan(merhamet, duygudaşlık, anlayış, insani) bir ölçme aracı konumuna gelmiştir. Ölçeğin madde toplam puan korelasyonlarının.34 ile .62 arasında değiştiği görülmüştür(p<.01).Güvenirlik analizi sonuçları merhamet, duygudaşlık, anlayış ve insani faktörleri için sırasıyla .70,.65, .62 ve .55'tir. Ölçeğin geneli için Cronbach Alfa değeri .81olarak bulunmuştur. Bir yıl sonra aynı yolla ve aynı üniversite öğretim üyelerine 15 maddelik form gönderilmiş ve eksiksiz olarak doldurulan 803 form verileri kullanılarak doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır..Doğrulayıcı faktör analizinde elde edilen uyum indekslerinin dört boyutlu yapıyı doğruladığı görülmüştür. Bu istatistiksel sonuçlar, 15 madde ve 4 boyutlu olarak geliştirilen Duyarlık Ölçeğinin psikometrik özellikleri, üniversite mezunu yetişkinlerin duyarlık düzeylerini belirlemede kullanılmak için geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğunu göstermektedir.