Süt İneklerinde Leptin Düzeyine Etki Eden Bazı Faktörler (original) (raw)
Related papers
Esmer Irkı Sığırlarda Süt Verimi Üzerine Etkili Faktörlerin Path Analizi İle Belirlenmesi
Kafkas Universitesi Veteriner Fakultesi Dergisi, 2009
Bu çalışmada; laktasyon süresi, 305 gün süt verimi, buzağılama yaşı ve buzağılama aralığının gerçek süt verimi üzerine yapmış oldukları etkilere ait path katsayıları hesaplanmıştır. Bu amaçla Konuklar Tarım İşletmesinde 1990-2005 yılları arasında yetiştirilen 810 baş Esmer ineğin bazı süt ve döl verim kayıtları kullanılmıştır. Gerçek süt verimi ile 305 gün süt verimi ve laktasyon süresi arasındaki korelasyon katsayıları sırası ile, 0.75 ve 0.65 olarak tespit edilmiştir. Faktörlerin gerçek süt verimi üzerine doğrudan etki yüzdeleri; laktasyon süresi ve 305 gün süt verimi için sırası ile, %17.3 ve %1.00 olarak bulunmuştur. Laktasyon süresi ve 305 gün süt veriminin, gerçek süt verimi üzerine olan dolaylı etkileri sırasıyla 299.29 ve 1.00 olarak tespit edilmiştir. Bunun yanında buzağılama aralığı ve buzağılama yaşı için doğrudan etki ve dolaylı etki düşük bulunmuştur.
Süt Keçiciliğinde Somatik Hücre Sayısının Önemi ve Süt Kalitesine Etkisi
2017
Bugun hayvanciligi gelismis ulkelerde, gerek uretici gerekse tuketiciye hizmet sunarak, ham maddeyi mamul maddeye donusturen fabrikalar, daha kaliteli urun talep etmektedir. Ozellikle, insan beslenmesinde ve pazardaki urun yelpazesinin genisligi de dikkate alinirsa sut, ayri bir onem arz etmektedir. Sut Somatik Hucre Sayisi (SHS) bugun tuketiciye kaliteli urun sunmak isteyen sut isleme sanayisine oldugu kadar sut ureticisi icin de cok buyuk bir onem arz etmektedir. Cunku bir sut ureticisi, gunluk olarak yaptigi sagim veya gubre temizligi gibi uygulamalarla sut SHS icerigi ve dolayisiyla meme sagligi ve sonucta da urettigi toplam sut miktari uzerinde etkili olabilmektedir. Amerika Birlesik Devletleri, ticari standart olarak keci sutlerindeki azami somatik hucre miktarini 1000 000/ml olarak kabul etmektedir. Keci sutlerindeki somatik hucrelerin %70’ini notrofil, %21’ini lenfosit ve %0,4’unun epitel hucreler olusturur. Inek sutune kiyasla keci sutu cok sayida sitoplazmik partikuller ve...
Koyunlarda Doğum Sonrası Erken Laktasyon Döneminde Leptin ve Ghrelin Seviyelerin Değişimleri
Atatürk Üniversitesi Veteriner Bilimleri Dergisi, 2017
Öz: Laktasyon, ruminantlarda enerji metabolizmasında önemli değişimlerin olduğu bir dönemdir. Leptin ve ghrelin enerji homeostazisinin düzenlenmesinde kritik rol oynayan hormonlardır. Bu çalışmada koyunlarda erken laktasyon döneminde oluşan enerji metabolizması değişimlerinde görev alan leptin ve ghrelin hormon seviyeleri incelendi. Hormon ölçümleri spesifik ticari elisa kitleri kullanılarak belirlendi. Doğumdan sonra 10 koyunun erken laktasyon döneminin 4. ve 6. haftalarındaki plazma leptin ve ghrelin seviyeleri ölçüldü. Leptin ve Ghrelin düzeyleri 4. haftada 6. haftaya göre anlamlı olarak düşük bulunduğu gözlendi (P<0.05). Ayrıca 6. haftada bu seviyelerin arttığı gözlendi. Ayrıca leptin ve ghrelin seviyeleri arasında yüksek düzeyde anlamlı korelasyon tespit edildi. Bu sonuçlar leptin ve ghrelin peptitlerinin erken laktasyonda meydana gelen enerji değişimlerine cevaben metabolizmada birlikte rol oynadıkları ve eş zamanlı azalıp arttıklarını göstermiştir. Bu durum doğum ve doğum sonrası emzirme ile beraber, artan enerji ihtiyacı, kilo kayıpları ve adipoz dokudaki lipitlerin mobilizasyonu ya da enerji metabolizmasında görev alan başka hormonal düzenleme mekanizmaları ile ilgili olabilir.
Sığır Etlerinde Mozaikleşme ile İlişkili Leptin (LEP) Geni Polimorfizmleri
2015
Ozet Et tuketicileri yedikleri etlerin gevrek ve kolay yutulabilir, ayni zamanda lezzetli bir aromaya sahip olmasini isterler. Bu durum hayvanin genotipi ve cevre kosullari ile ilgilidir. Etci sigirlarda bu konuyla ilgili genetik calismalar yapilmis olup tek nukleotid polimorfizmleri (SNP) ile et kalitesi uzerine dogrusal korelasyon iliskisi ortaya cikarilmistir. Etin mozaiklesmesi ve etin gevrekligi et kalitesini belirleyen en onemli ozelliklerdir. LEP geninin; et kalitesi, et verimi, sirt yag kalinligi ve mozaiklesme ile iliskisi oldugu bilinmektedir. LEP, adipoz dokuda yag olusumunu kontrol altina almaktadir. Sigirlarda LEP geni, 4. Kromozom uzerinde 3 ekzon ve 2 intron bolgesinden olusan 16,735 Kb uzunlugundadir. Sigir LEP geninde 658 SNP belirlenmistir. Sigirlarda mozaiklesme icin LEP geni, kantitatif karakter lokusuna (KKL) dayali seleksiyon programlarinda potansiyel bir aday gen olarak degerlendirilmektedir. Anahtar kelimeler: Mozaiklesme, LEP geni, KKL, MDS, Et kalitesi Abst...
Avrasya sağlık bilimleri dergisi, 2019
This study was aimed to investigate selenium status in Merino crossbred ewes and their lambs by evaluating Se and related biochemical parameters in different districts of Ankara. Merino crossbred ewes and their lambs, obtained from Ankara Polatlı TİGEM farm (Control group) and pasture breeding farmers in Polatlı, Beypazarı and Gölbaşı districts, were used. Milk and blood samples were taken from ewes during the lactation period (1st, 15th and 45th days). Blood samples were taken from lambs at the same days. Feed, water and soil samples were also taken. Selenium, copper, zinc, cadmium levels in feed, water and soil, selenium levels in milk, selenium, copper, zinc, cadmium and Vitamin E levels and aspartate amino transferase, creatine kinase, lactate dehydrogenase and glutathione peroxidase activities in serum, were determined. In ewes, serum and milk selenium levels were lower in Polatlı, Beypazarı and Gölbaşı groups (p<0.001), compared to the Control, with the lowest levels in Gölbaşı group in the 1st and 15th days of lactation. In lambs, serum selenium levels in Polatlı and Gölbaşı groups were lower than the Control (p<0.01). Vitamin E levels were lower in ewes (p<0.001) and lambs (p<0.01) in the three regions compared to the Control. When serum aspartate amino transferase and creatine kinase activities were examined, significant increases were found in ewes and lambs regarding the regions, whereas the highest levels were in Gölbaşı group (p<0.001) in the lambs. Serum copper levels of ewes from all of the three regions were lower than in the Control group (p<0.001) in the following days of lactation.Low levels of milk and serum selenium and serum Vitamin E levels, high activities of AST, CK in sheep from Polatlı, Beypazarı and Gölbaşı regions, mostly in Gölbaşı, suggest that these regions were critical in terms of Se deficiency.
İnek Sütlerinde Somatik Hücre Sayısı ve Bazı Parametrelerin Araştırılması
Manas Journal of Agriculture Veterinary and Life Sciences
Somatic cell count (SCC), chemical composition and microbiological quality in cow's milk are among the important parameters in terms of general quality criteria. In the research conducted; In November-December/2020, samples (N:100) were obtained from a total of 100 randomly selected enterprises in the Çanakkale region, with an average of 22±5.24 dairy cows and milking with a manual milking robot, were evaluated 1000 ml milk samples collected from milk cooling tanks into sterile plastic bottles under aseptic conditions were brought to the laboratory under the cold chain and analyzed as soon as possible. While SCC was determined as a minimum of 5.000 units/ml and a maximum of 3.736.000 units/ml, it was determined that the number of TAMB varied between 2.56 and 9.06 log cfu/ml. Fat, protein, lactose and
vetdergi.kafkas.edu.tr
Bu çalışmada, Norduz ırkı koyunlara ait laktasyon eğrilerinin tanımlanmasında kullanılan modeller karşılaştırılmış ve laktasyon eğrisini en iyi tanımlayan model kullanılarak laktasyon eğrisi parametreleri tahmin edilmiştir. Daha sonra, bu pametrelere ve laktasyon süt verimine etki eden faktörler araştırılmıştır. Analizlerde, 189 tamamlanmış laktasyona ait toplam 2.366 denetim günü verim kaydı kullanılmıştır. Laktasyon eğrisinin doğumdan itibaren önce bir azalma bunu takiben laktasyon ortasına doğru bir artış ve daha sonra tekrar azalma gösteren sinüzoidal bir şekil gösterdiği gözlenmiştir. Dördüncü dereceden Legendre polinomiyal (LEG4) model, halk elinde yetiştiriciliği yapılan Norduz koyunlarının laktasyon eğrisini tanımlamakta en yaygın olarak kullanılan matematiksel modellerden daha iyi bir performans göstermiştir. 180-gün laktasyon süresine göre standardize edilmiş toplam süt verimi 130.9±3.24 kg olarak tespit edilmiştir. Laktasyon sırası, kuzulama yaşı ve kuzulama ayı laktasyon süt verimi üzerinde önemli etkiye sahip olup, kuzulama ayı ve laktasyon sırasının laktasyon eğrisinin şekli üzerinde de önemli etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.
Harran Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 2019
Bu çalışma, Türkiye'de yetiştirilen et ırkı kültür sığırlarında leptin, ghrelin ve insülin benzeri büyüme faktörü-1 (IGF-1) geni polimorfizmlerinin belirlenmesi, polimorfizmler yönünden genotip ve allel sıklıklarının tespit edilmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın materyalini Şanlıurfa Harranova Besi ve Tarım İşletmesi'nde bulunan ve fenotipik değerlendirmeyle seçilmiş Hereford (n=112), Angus (n=145), Şarole (n=54), 36 Siyah Hereford (n=36), Brahman (n=24) ve Limousin (n=34) ırkı toplam 405 baş erkek hayvan oluşturmuştur. Hayvanların et örneklerinden DNA izole edildikten sonra leptin, ghrelin ve IGF-1 gen polimorfizmleri PCR-RFLP yöntemiyle belirlenmiştir. Sonuç olarak incelenen besi sığırı sürüsünde IGF-1/SnaBI polimorfizmi yönünden BB, AB ve AA genotiplerinin her üçü de gözlemlenmiştir. IGF-1 lokusunda sıklığı en yüksek genotip AB, en düşük genotip ise AA şeklinde bulunmuş olup B allelinin sıklığı (0.600) A alleline göre (0.400) yüksek olduğu gözlenmiştir. Leptin/PstI polimorfizmi yönünden bakıldığında da yine olası üç genotip gözlenmiştir. Bu lokusta sıklığı en yüksek genotip CT, en düşük genotip ise TT olarak bulunmuş, C allelinin sıklığı 0.571 bulunurken T allelinin sıklığı 0.429 olarak tespit edilmiştir. Ghrelin/BfaI polimorfizmi yönünden ise incelenen materyalde AA ve AG genotipleri gözlenirken GG genotipi gözlenmemiştir. Buna bağlı olarak A allelinin sıklığı yüksek bulunurken (0.938), G allel sıklığı ise oldukça düşük (0.062) bulunmuştur. Sonuç olarak incelenen besi sığırı populasyonlarının IGF-1/SnaBI ve Ghrelin/BfaI polimorfizmleri yönünden Hardy-Weinberg dengesinde, Leptin/PstI polimorfizmi yönünden ise dengede olmadığı belirlenmiştir.