Turk ve Batı Edebiyatında Cingene Inancları (original) (raw)
Related papers
Türk Edebiyatında Kelimelerin Toplumsal Cinsiyeti
Türkçede dilbilgisel cinsiyet bulunmaz, fakat toplumun kadın ve erkeklere uygun gördüğü davranış biçimleriyle, cinsiyetlere yüklediği rol ve sorumluluklarla oluşan; derin kültürel kodlara dayanan toplumsal cinsiyetin yansımaları, Türkçe söz varlığında görülebilmektedir. Bu makalede, (1) davranış, tavır, alışkanlık, zihinsel ve bilişsel nitelikleri, (2) fiziksel özellikleri, (3) meslekler ve uzmanlık alanlarını ifade eden 552 kelime; 1860-2015 yılları arasında yazılmış anlatmaya bağlı edebî eserlerde taranmış, kelimelerin hangi cinsiyetteki karakterler için ne oranda kullanıldığı sayısal verilerle ortaya konmuş ve Türk edebiyatında toplumsal cinsiyetin görünümü tespit edilmeye çalışılmıştır. Toplamda 8 milyon kelimeden oluşan 163 eserin (roman ve hikâye) ayrı ayrı taranması, verilerin SPSS 21 ve Minitab 15 programlarıyla analizi sonucunda, 402 kelimenin Türk edebiyatında toplumsal cinsiyete sahip olduğu görülmüştür. Bu makalede içerik analizi sonucu elde edilen veriler sunulacak ve tartışılacaktır. Abstract: There is no grammatical gender in Turkish, but reflections of social gender can be found in Turkish vocabulary depending on the behaviors that are seen as appropriate for men and women formed by roles and responsibilities attributed to genders. In this article, 552 words expressing (1) behavioral, intellectual and cognitive qualifications, (2) physical characteristics, (3) occupations and specialties were searched in the literary texts written between 1860-2015, and as a result which gender is used for which gender has been determined with numerical and statistical data. Thus, the reflection of gender in Turkish literature was tried to be determined. As a result of the one by one analysis of 163 literary works (novels and stories) consisting of approximately 8 million words in total, and the result of the analysis of the data with SPSS 21 and Minitab 15 programs, it is seen that 402 words had social gender in Turkish literature. In this article, the results obtained from content analysis will be presented and discussed.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2019
Öz Toplumsal cinsiyet ile mekân, karşılıklı anlam dünyalarını belirleyerek birbirlerini şekillendirmektedir. Toplumsal cinsiyetin inşası ve günlük hayat pratikleri içindeki devridaim hâli; mekândaki cinsiyet farkı eksenindeki eşitsiz dağılımın bir sonucu olduğu gibi aynı zamanda üreticisidir. İki olgunun müşterek belirleyicilikleri, kadının daima denetim altında tutulduğu bir toplumda yapay ve hayalî bir asimetrik mekân düzenlemesine neden olmaktadır. Dolayısıyla İslamî kültürde şekillenen ve bu kültürün belirli oranlarda edebî alana yansıması olan Klasik Türk edebiyatında kaleme alınan eserlerin toplumsal cinsiyet eksenli şekillenen cinsiyetlendirilmiş ve cinselleştirilmiş mekân algısından uzak kalması mümkün gözükmemektedir. Çalışmada Klasik Türk edebiyatında, mahallî tarzın etkileri görülen, yerli konuların işlendiği mesnevilerden, XVII. yüzyılda Nev'î-zâde Atâ'î'nin Nefhatü'l-Ezhâr'ı, XVIII. yüzyılda Enderunlu Fâzıl'ın Zenân-nâme'si ve XIX. yüzyılda Yenişehirli Avnî'nin Mir'ât-ı Cünûn'u cinsiyetlendirilmiş mekânlar bağlamında incelenmektedir. Bu mesnevilerde kadınlar; evlerde sadece hemcinslerinin bulunduğu kabul günlerinde, İstanbul'un çeşitli semtlerindeki çarşı pazarlarda, hamamlarda ve Kâğıthane başta olmak üzere mesire yerleri gibi kısıtlı alanlarda görünür kılınarak bulundukları mekân bağlamında eylem ve sıfatlarla kurgulanmaktadır. Söz konusu eylem ve sıfatlar, kadının dış mekânlarda görünürlüğü ekseninde şekillendirilerek kapalı alanda kendini adeta görünmez kılan ve kendine tahsis edilen mekân kullanımına riayet edip erkeğin otoritesini onaylayan kadınlar olumlu tasvir edilmektedir. Sınırları aşan kadınlar ise çeşitli olumsuz sıfatlarla anılarak toplumsal cinsiyet normlarına uymadıkları için küçümsenmektedir. Dolayısıyla mesnevilerdeki kadın ve mekân ilişkisinin ataerkil ideoloji çerçevesinde şekillendiğini söylemek mümkündür. Abstract Gender and space shape each other mutually by determining their world of meanings. The construction of gender and its circulation within the practices of everyday life are at the same time the producer, as well as the result of the unequal distribution of gender difference in space. The common indicatives of these two cases cause an artificial and imaginary asymmetric space to be organized in a society where women are always under control. Therefore, in works of Classical Turkish literature that are shaped by the Islamic culture, it is not possible to keep away from the perception of gender-centred and gendered space. In the study, the masnawis from Classical Turkish literature that are based on domestic issues and influenced by the local style; XVIIth century Nefhatü'l-Ezhâr of Nev'î-zâde Atâ'î, XVIIIth century Zenân-nâme of Enderunlu Fâzıl and XIXth century Mirât-ı Cünûn of the Yenişehirli Avni, are examined within the context *
Türk Edebiyatında Azınlıkların Konuşma Dili
INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL AND HUMANITIES SCIENCES, 2017
Bir ülkede çeşitli dillerin konuşulması çok dilliliktir. Ana dilinden farklı bir ülkede yaşayan ve o ülkede konuşulan standart dili öğrenip konuşan insanların dili nasıl olur? Farklı etnik kökenlere sahip toplum ya da bireyler; yani azınlıklar, kendi ana dillerinden farklı bir ülkede yaşadıklarında, o ülkenin standart dilini hem konuşma hem de yazmada çok farklı sapmalar ile kullanmaktadırlar. Örneğin Türkiye’de çok çeşitli diller konuşulmaktadır. Ana dili Türkçe olmayan; ancak Türkiye’de tam zamanlı/yarı zamanlı yaşayanların, konuşma dilini farklı sapmalarla kullandıkları görülmektedir. Bu sapmalar ses, söz yapımı, söz dizimi vb. düzlemlerde gözlemlenebilir. Azınlıkların dili, bize sapmalardaki farklılıkları en iyi biçimde örnekler. Ana dillerini aile içinde ya da kendi sosyal çevrelerinde konuşan bu insanlar, standart Türkçeyi konuşurken, kendi ana dillerinin ses, şekil ya da sözdizimi özelliklerini ister istemez ikinci dile taşırlar. Bu da konuşma dilinde farklılıklara sebep olur. Bu farklılıkları günlük konuşma dilinde daha belirgin bir biçimde duyabilir ve gözlemleyebiliriz; yazı diline ise hikaye, roman, tiyatro vb. türler aracılığıyla yansımaktadır. Bildirimizde, 19. ve 20. yy’ a ait Türk edebiyatının çeşitli eserlerinden seçtiğimiz çeşitli örnekler ile standart Türkçe temelinde farklılıklar görülen kullanım özelliklerini sunacağız.
Kırgız Türklerinde Erkek Çocuğun Önemi ve Edebi Eserlere Yansıması
Journal of Turkish Research Institute, 2011
boylarından biridir ve Müslüman bir toplumdur. Türk dili ve tarihine ait kaynaklarda verilen bilgiler, Kırgız Türklerinin en eski Türk boylarından biri olduğunu göstermektedir. Kırgız Türkleri, çok eskiden beri soyun devamı için ‚aile küçük memlekettir‛ diyerek aile hayatına çok önem vermişler ve soyun devamı için ne gerekiyorsa yapmışlardır. Baba ocağının tütmesinde erkek çocuğun gerekli olduğunu vurgulamış ve ona kız çocuğuna göre daha fazla değer vermişlerdir. Çocuğu olmayan, özellikle erkek çocuğu olmayan aileler kutsal mezarları, pınarları ziyaret etmiş, Allah'tan medet ummuş, ölen ata-babaların ruhlarına Kuran-ı Kerimden süreler okumuş ve böylece arzularının gerçekleşeceğine inanmışlardır. Kırgızlar arasındaki bu inançlar günümüzde de canlı bir şekilde sürdürülmektedir. Bu çalışmada Kırgız Türklerinin aile hayatından kısaca söz edilmiş, soyun devamında erkek çocuğun gerekliliğinin ve öneminin nedenleri anlatılmıştır. Ayrıca Türk boylarının kahramanlık destanlarından örnekler verilmiş ve atasözleri ile desteklenmiştir. Ayrıca bu çalışmada Kırgız Türkleri ile diğer Türk boylarının çocuk algısı ve erkek çocuklarına verilen önem açısından bazı ortak noktalara değinilmiştir.
RUNİK TÜRK YAZITLARINDA VE ESKİ UYGUR METİNLERİNDE KADIN HİYERARŞİSİ
Özet Bu çalışmada, Runik Türk yazıtlarındaki katun, kunçuy, kişi, yutuz, evçi " kadın, eş, zevce " ve koduz, tul, kara tul " dul kadın " kelimeleri Eski Uygurca metinleriyle karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Bu incelemenin sonucunda Runik Türk yazıtlarındaki kadın ile ilgili sözlerin belli bir unvanı karşılamakta olduğu ve kadınlar arasında hiyerarşik bir düzenin varlığı ortaya konulmuştur. Abstract In this study, katun, kunçuy, kişi, yutuz, evçi " woman, wife, wives " and koduz, tul, kara tul " widow " in Runic Turkish inscription were examined and compared with the Old Uyghur text. This examined resulted, in the woman's words about the Turkish Runic inscriptions that have been demonstrated to meet a particular title and the existence of a hierarchical order among women.