TARİHİ PERSPEKTİFİYLE GÜNEY KÜRDİSTAN’’IN HUKUKİ STATÜSÜ (original) (raw)
Related papers
ULUSLARARASI HUKUKTA KUVVETLER STATÜSÜ ANLAŞMALARI
ULUSLARARASI HUKUKTA KUVVETLER STATÜSÜ ANLAŞMALARI, 2020
Status of forces agreements (SOFAs) are usually concluded when a State sends its troops to a foreign country. SOFAs mostly are bilateral agreements however they might take different forms such as “exchange of notes”, or names as in “memorandum of understandings”. Moreover, they might be formulated as multilateral agreements as in the example of NATO SOFA. Status of forces agreements are neither military assistance agreements nor do they necessarily prescribe the mandate of a force. A State’s right to station its forces in another country, which is referred to as ius ad praesentiam, is not prescribed by a SOFA. To the contrary, SOFAs regulate the legal status of the forces while in a receiving State (ius in praesentia). This study aims to analyse bilateral and multilateral examples of SOFAs. To that end, the study starts the regime of NATO SOFA, bilateral SOFA experiences of States (i.e.: Afghanistan, Germany, Turkey, Japan, South Korea, the USA etc. with other States). Finally, status of UN peacekeepers is handled followed by the jurisdiction of International Criminal Court over foreign military personnel.
TÜRK ORDUSUNDA KADININ YERİ: TARİHİ PERSPEKTİFTEN BİR DEĞERLENDİRME
Güvenlik Stratejileri Dergisi
Toplumun en önemli unsurlarından bir olan kadın, tarihin her döneminde yaşanılan somut gerçekliğin bir parçası olmuştur. Toplumlar; geleneksel anlayışları, siyasi gerçeklikleri, hayat felsefeleri veya dini kuralları gibi farklılıklar ekseninde ordularında kadınlara yer vermişlerdir. Türk kadını, İslamiyet Öncesi Dönem’den itibaren orduda yer almış ve toplumun güvenlik stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. İslamiyet Öncesi’ndeki Türk devletlerinden İskitler (Sakalar), Hunlar ve Göktürkler dönemlerinde kadınlar gönüllü olarak orduda görev almıştır. İslami dönemle birlikte düzenli ordular kurulmuş, bu dönem kurulan devletlerde daha çok erkek unsur görev yapmıştır. Anadolu’nun fethinde erkekler ile birlikte kadınlar da görev almıştır. Osmanlı Devleti döneminde, Tımarlı Ordusu ve Yeniçeri Ocağı’nda erkekler vazife yapmıştır. Birinci Dünya Harbi sırasında kadınlar, kurulan işçi taburlarında vazife almıştır. Millî Mücadele döneminde Türk kadını, bağımsızlık mücadelesine katılmış v...
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KENT TERCİHLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER: İSTANBUL ÖRNEĞİ
Uluslararası Beşeri ve Sosyal Bilimler İnceleme Dergisi, 2019
En basit haliyle "beşeri ve coğrafi nüfus hareketi" olarak tanımlanabilen göçkavramı; etki ve sonuçları ile bu yalın tanımın çok daha ilerisine giderek günümüz dünyasının en önemli kavramlarından biri halini almıştır. Ancak bu kavrama küresel önem kazandıran olgu, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanılan zorunlu ve kitlesel bir ölçekte gerçekleşen uluslararası göç hareketleridir. Göç bu özelliğiyle Türkiye için de yüzyıla yaklaşan göç tarihi boyunca hiç olmadığı kadar önemli bir hal almıştır. Bu önemi ortaya çıkaran hareket 2011 yılında başlayan ve Aralık 2018 itibariyle 3,6 milyonu aşan Suriyeli göçüdür. Zorunlu sebeplerle ve kitlesel boyutlarla gerçekleşen sınır ötesi bu göç hareketinden en fazla etkilenen mekânlar kentler; kurumlar ise belediyeler olmuştur. Çalışmanın amacı en fazla Suriyelinin yaşadığı İstanbul'da Suriyelilerin ilçe tercihlerini etkileyen faktörler ile belediye hizmetlerinin niteliği ve niceliğinin etkisini tespit etmektir.
BALKAN JEOPOLİTİĞİNDE BİR ÜLKE’NİN PERSPEKTİFİ: BULGARİSTAN VE DIŞ POLİTİKA ANALİZİ
Değerli okurlar, Üniversiteler bilimsel araştırma, topluma hizmet, eğitim ve öğretim ve gibi dört temel misyonu taşıyan eğitim yuvaları olup hizmet alanları bulundukları bölge veya ülke ile sınırlı değildir. Misyonları, üniversitedeki eğitim yıllarında ve mezuniyet sonrasında küresel hizmet verebilecek, edindiği bilgi ve becerisini insanlığın hizmetine sunabilecek kapasitede kişiler yetiştirmek ve onların geleceğini şekillendirmektir. Üniversitelerin güç kaynağını ve sürükleyici gücünü, özgür düşünceye sahip kendini araştırma ve eğitim faaliyetlerine adamış akademik statüde bilim insanları oluşturmaktadır. Ülkemize ve insanlığa yapılacak en büyük katkının, bilimin ışığında, nitelikli eğitimle nitelikli nesiller yetiştirmek olduğu inancımızla, akademik başarıyı ve yaşam becerileri oluşturma yöntemlerini, dengeli bir şekilde bilim insanlarına, akademisyenlere ve öğrencilerimize sunmak, eğitim felsefemizin temelini oluşturmaktadır. Ana hedefimiz ve ilkemiz, öğrencilerimizin düşünsel, fiziksel, sosyal ve kültürel düzeyde nitelikli gelişimlerini sağlamak ve onlara 21. yüzyıl standartlarında bir yaşam ve öğrenme ortamı sunmaktır. Bu doğrultuda Mayıs 2023 tarihinden itibaren yılda üç kez yayınlanacak olan dergimizi, akademik bilgi deposu ve akademik rehber olarak hedefledik.Her sayfasında ayrı bir emeğin yer aldığı dergimiz; bütünüyle üniversitemizin değerli iki akademisyeni tarafından hazırlanmıştır. Bu noktada, "Kıbrıs Akademik ve Bilimsel Araştırma Dergisi"nin (KABAD) fikir babası Prof. Dr. Ata Atun'a ve hazırlanmasında kendisine yardımcı olan Yrd. Doç. Dr. Sina Kısacık hocamıza teşekkür ederiz. Aylar boyu süren hazırlık sonrasında yoğun, yorucu, özverili ve fedakarca çalışmaların bir ürünü olan KIBRIS AKADEMİK VE BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ'ni sizlerle buluşturmanın mutluluğu ile iyi okumalar diliyorum.
CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE BURDUR’DA HALK MÜZİĞİ DERLEMELERİ
I.TEKE YÖRESİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI, 2015
Günümüz dünyasında gelişen teknolojik yaşam ve sosyal medya hızla dünyayı etkisi altına almaktadır. Bu süreçte kültürler birbirinden etkilenmekte, kültürel ürünlerin birbirleriyle benzeşerek tarihsel özelliklerini ve değerlerini yitirmesi kaçınılmaz hale gelmektedir. Küreselleşme de denilebilecek bu akım içerisinde milletlerin, halkların dünya üzerinde varlığını sürdürebilmeleri için maddi gelişim ve gönencin yanı sıra, geleneklerini, yaşamsal bilgi birikimlerini kültürel yapı ve özelliklerini sonraki kuşaklara aktarması gerekmektedir. Aktarılan bu ürünler genellikle halkın kendine ait hissettiği ve içselleştirdiği, duygularıyla anlam yüklediği değerlerdir. Bu kültürel değerlerin en önemli boyutlardan biri ise halk ezgileri – türkülerdir. Burdur yöresinin binlerce yıllık geçmişinden gelen ve bu birikimle yoğrulan halk ezgilerinin de zaman içerisinde kaybolmadan olası en doğalyalın halleriyle ortaya çıkarılması ve kayıt altına alınıp gelecek nesillere ulaştırılması kültürümüz açısından büyük önem arz etmektedir. Bu araştırmada, Burdur iline yönelik yapılan gerek kurumsal gerekse kişisel Türk Halk Müziği derleme çalışmaları irdelenmiştir. Araştırmada, Burdur ilinde yapılan derleme çalışmaları özellikle Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde ülke genelinde yapılan ülke çalışmalardan ayrı değerlendirilemeyeceği için öncelikle Türkiye’deki derleme çalışmalarına da değinilmiştir. Araştırma sonucunda, Türkiye’nin en önemli halk müziği nota arşivi olan TRT Türk Halk Müziği repertuaGünümüz dünyasında gelişen teknolojik yaşam ve sosyal medya hızla dünyayı etkisi altına almaktadır. Bu süreçte kültürler birbirinden etkilenmekte, kültürel ürünlerin birbirleriyle benzeşerek tarihsel özelliklerini ve değerlerini yitirmesi kaçınılmaz hale gelmektedir. Küreselleşme de denilebilecek bu akım içerisinde milletlerin, halkların dünya üzerinde varlığını sürdürebilmeleri için maddi gelişim ve gönencin yanı sıra, geleneklerini, yaşamsal bilgi birikimlerini kültürel yapı ve özelliklerini sonraki kuşaklara aktarması gerekmektedir. Aktarılan bu ürünler genellikle halkın kendine ait hissettiği ve içselleştirdiği, duygularıyla anlam yüklediği değerlerdir. Bu kültürel değerlerin en önemli boyutlardan biri ise halk ezgileri – türkülerdir. Burdur yöresinin binlerce yıllık geçmişinden gelen ve bu birikimle yoğrulan halk ezgilerinin de zaman içerisinde kaybolmadan olası en doğalyalın halleriyle ortaya çıkarılması ve kayıt altına alınıp gelecek nesillere ulaştırılması kültürümüz açısından büyük önem arz etmektedir. Bu araştırmada, Burdur iline yönelik yapılan gerek kurumsal gerekse kişisel Türk Halk Müziği derleme çalışmaları irdelenmiştir. Araştırmada, Burdur ilinde yapılan derleme çalışmaları özellikle Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde ülke genelinde yapılan ülke çalışmalardan ayrı değerlendirilemeyeceği için öncelikle Türkiye’deki derleme çalışmalarına da değinilmiştir. Araştırma sonucunda, Türkiye’nin en önemli halk müziği nota arşivi olan TRT Türk Halk Müziği repertuarında yer alan Burdur’a ait eserler, TRT Türk Halk Müziği repertuarında olmayan ancak Burdur’da yayımlanmış yerel basılı kaynaklardaki eserler ve yörede halk kültürüne gönül verenlerin kendi imkânlarıyla yaptıkları derlemeler incelenmiştir. Araştırmada ayrıca, 2013-2015 yılları arasında Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Koordinatörlüğü bünyesinde gerçekleştirilen son güncel derleme çalışmalarının sonuçlarından da yararlanılmıştır. Giriş İnsan varoluşundan bugüne kültürel olarak sürekli değişmiş, bilgi, birikim ve yaşamsal deneyimlerinirında yer alan Burdur’a ait eserler, TRT Türk Halk Müziği repertuarında olmayan ancak Burdur’da yayımlanmış yerel basılı kaynaklardaki eserler ve yörede halk kültürüne gönül verenlerin kendi imkânlarıyla yaptıkları derlemeler incelenmiştir. Araştırmada ayrıca, 2013-2015 yılları arasında Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Koordinatörlüğü bünyesinde gerçekleştirilen son güncel derleme çalışmalarının sonuçlarından da yararlanılmıştır.
KÜRTLER V E CUMHURİYET, 2023
Giriş ürt Özgürlük Hareketi-tarihten bugüne, Orta Doğu'daki sömürgeci devletlerin zulmünden kurtulmak için verdiği mücadelede-uluslararası dayanışmaya yönelik bir "reelpolitik" pratiği uyguluyor görünmektedir, ki özgürlükçü siyasi hareketlerin çoğu açısından sıra dışı sayılmayacak bir durumdur bu. Hareket, uluslararası ilişkilerin çetrefillikleri içinde yolunu tayin ederken esasen, Kürt halkının kurtuluş mücadelesine genel olarak fayda sağlaması halinde-kendi ideolojilerinden bağımsız olarak-herhangi bir siyasi partiyle bağ kurma yönünde bir yaklaşım benimsemektedir. Bu bakımdan hareket, Kürt halkıyla kesin bir karşıtlık içinde olmadıkça herhangi bir ulus, grup veya siyasi ideolojiye karşı özel bir tutum belirlememenin Kürt davası için elzem olduğunda ısrarcıdır. Görünüşe bakılırsa, bir özgürlük mücadelesi olarak Kürt Hareketi kendisini ideolojik, dini, kültürel gibi farklılıklar nedeniyle herhangi bir siyasi diyaloğu reddetme lüksüne sahip addetmemektedir. Hareketin etik açıdan en iyi ihtimalle tartışmaya açık olan bu diplomatik yaklaşımı, onu aynı zamanda aşırı sağdan radikal sola kadar, bütün bir siyasi yelpazedeki çeşitli grup ve partilerle bir dizi çelişkili ve çatışmalı ilişki kurmaya açık hale getirmektedir. Bu durum, Kürt Kadın Özgürlük Hareketi'nin eko-feminist anarşizmle ortaklığına büyük ölçüde karşı olan bakış açılarına davetiye çıkarmakla kalmayıp, Kürt halkının kendisine karşı uluslarla da çelişkili ve çatışmalı bağlar kurmasına zemin hazırlayan bir siyasi dinamik yaratmaktadır. 2 Söz konusu dinamik en iyi örneğini, Kürt Özgürlük Hareketi'nin, İsrail devletinin mezalimiyle karşı karşıya olan devletsiz Filistin halklarına yönelik
KALKOLİTİK DÖNEMDE DOKUMACILIK: GÜVERCİNKAYASI ÖRNEĞİ
MA Thesis, 2023
Weaving is a productive activity that evolves with the needs of the people and requires regular access to raw materials, technological equipment and therefore knowledge of how to process raw materials and make products. The techniques used in weaving can be identified through a detailed explanation of the material remains that we can follow in the production chain. It is known that weaving tools (spindle, weight, shuttle, etc.) found in archaeological excavations were made from raw materials such as terracotta, bone and stone, which can remain in nature for longer periods of time. It is unlikely that organic remains such as straw, linen, leather and cloth, associated with weaving, have survived to the present day. However, it is possible to find traces of these organic materials in other finds. The earliest traces of weaving date back to the Neolithic period in Anatolia. In the Chalcolithic period, the secondary products such as milk and wool of sheep and goat-like animals started to be used with the effect of the developing herd animal husbandry. The use of animal wool as a raw material for weaving should have allowed the intensification of weaving activities and led to a certain specialisation. The quantitative increase observed in archaeological data on weaving with the Bronze Age brought with it new technological stages. It has been found that the number of studies containing archaeological material related to weaving activity in Anatolia in the Chalcolithic is very small. In this context, the main focus of the research is to contribute to this lack in the Chalcolithic literature. The settlement of Güvercinkayası, located within the borders of Aksaray province, is dated to the Chalcolithic Period. The basis of the research is the direct and indirect evidence of the settlement of Güvercinkayası associated with weaving. The tools associated with weaving, recorded in the small find inventory of the scientific studies carried out in the settlement between 1996 and 2019, have been classified as loom weight, spindle whorl and shuttle. The identified study material is analysed under the headings of raw material distribution and typology, the context in which it was found, its distribution within the settlement and its intended use. The types of scrapers, perforators and other loom-related tools (spatula, needle, spindle, comb, warp adjuster, etc.) used in weaving are presented. The study material was compared with Neolithic and Chalcolithic weaving sites in Central Anatolia, the Lakes Region and Cilicia, and an attempt was made to identify the unique and different aspects.
KEYNESYEN PERSPEKTİFLE BÜYÜMENİN DİNAMİKLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME:1998-2019 TÜRKİYE ÖRNEĞİ
JOURNAL OF SOCIAL AND HUMANITIES SCIENCES RESEARCH (JSHSR), 2021
The aim of this study is to determine the sources of economic growth according to the total expenditures method with the Keynesian perspective. The importance of the study is that it allows us to understand Turkey's consumer spending tendency, the relationship between investments and economic growth, whether public expenditures are the cause or consequence of economic growth, and the impact of foreign trade on economic growth. The main motivation of this research is that the findings to be obtained from historical data can set the light on future macroeconomic policies. The study covers the period 1998-2019. According to the causality research conducted with the Pairwise Granger method; a Two-way relationship between economic growth and consumption expenditures, two-way relationships between economic growth and imports, and a unidirectional causality relationship from economic growth to public expenditures have been determined. According to the findings obtained from the equation estimated by the Least Squares method; It has been determined that the most important contribution to economic growth comes from consumption expenditures. In addition, it has been determined that GDP has a positive relationship with investments, public expenditures and exports, and a negative relationship with imports. Keywords: Economic Growth, Aggregated Demand, Causality, OLS